CHP Mersin Milletvekili, Anayasa Komisyonu Üyesi Ali Mahir Başarır, Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Konsolosluğu’na girdiğinden beri haber alınamamasını ve öldürüldüğü iddialarını meclis gündemine taşıdı.
CHP’li Başarır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanmasını istediği yazılı soru önergesinde, 2 Ekim tarihinden itibaren hayatına ilişkin çeşitli yorumlar ileri sürülen Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı'nın, Türkiye’de bulunduğu süre içinde koruma talebinde bulunup bulunmadığını sordu.
Basında yer alan iddialara da dikkat çeken Başarır'ın yazılı soru önergesi şöyle.
“Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı'dan, 2 Ekim'de ülkesinin İstanbul’da bulunan Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdiğinden beri haber alınamamaktadır. Konu ile Türkiye adına açıklama yapan yetkililer Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü söylerken Suudi yetkililer ise iddiaları reddetmeye devam etmektedir.
Bütün bunların yanı sıra yabancı basında yer alan iddialar ise olayın farklı taraflarına yer vermektedir. Washington Post'a bilgi veren ABD'li bir yetkili, ABD istihbaratının Suudi yetkililerin görüşmelerini takibe aldığını ve Kaşıkçı'nın kaçırılması yönünde planların dinlendiğini ifade ederken, aynı yetkili "Suudiler Kaşıkçı'yı Suudi Arabistan'a götürmeyi amaçlıyordu" demiştir.
New York Times Gazetesi’ne konuşan bir Türk yetkilinin iddiaları ise daha vahimdir. Türk yetkili Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü, cesedinin kemik testeresi kullanılarak parçalara ayrıldığını öne sürmüştür. Ayrıca Kaşıkçı'nın kaybolduğu gün uçakla İstanbul'a indiği tespit edilen Suudi Arabistan vatandaşı 15 kişinin bu operasyon için yanlarında gerekli teçhizatı getirdiğini de iddia etmiştir.
Türkiye’ye gelen 15 kişilik ekipte, ülkenin adli tıp kurumunun başında olan Dr. Salah Muhammed Al Tubaigy’in olduğunu öne sürülmüştür. Gizli yapılan operasyonlar sonrasında delil karatma uzmanı olduğu bilinen Al Tubaigy’nin Suudi Arabistan’ın ülke içi ve dışındaki operasyonlarda görev aldığı bilgisine yer verilmiştir.
Bir başka Türk yetkili ise yabancı basına "Kaşıkçı'nın ne zaman öldürüldüğünü biliyoruz, hangi odada öldürüldüğünü ve cesedinin parçalanmak üzere hangi odaya götürüldüğünü de biliyoruz. Adli tıp ekibi -binaya girmelerine izin verilirse- nereye bakacaklarını çok iyi biliyor" demiştir.
Kaşıkçı ile ilgili birçok bilgi varken ve bunların hiçbiri kesin değilken, kimliği açıklanmayan Türk yetkililer sık sık yurt dışı basınına Kaşıkçı'nın öldürüldüğüne dair açıklamalarda bulunması dikkat çekicidir” açıklamalarına yer vererek şu soruların yanıtlanmasını istedi:
Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı, Türkiye’de bulunduğu süre içinde hiç koruma talebi olmuş mudur?
Kaşıkçı kaybolmadan önce kendisi ile ilgili istihbarat birimlerinize ulaşan bilgiler olmuş mudur? Olmuş ise bu bilgiler kendisiyle paylaşılmış mıdır?
ABD’li bir yetkili basına verdiği demeçte; “ABD istihbaratının Suudi yetkililerin görüşmelerini takibe aldığını ve Kaşıkçı'nın kaçırılması yönünde planların dinlendiğini” ifade etmiştir. ABD veya diğer ülkelerden Kaşıkçı ile ilgili ülkemize bu yönde istihbarı bilgiler paylaşılmış mıdır? Paylaşılmış ise hangi ülke paylaşmıştır? Bu konuda ne yapılmıştır?
Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili yabancı basına bilgi veren Türk yetkililer kimlerdir? Türkiye’deki görevleri nelerdir? Bu yetkililer yabancı basın ile paylaştığı bilgileri bakanlığınız ile de paylaşmışlar mıdır?
Kaşıkçı’nın kaybolduğu gün, yani 2 Ekim günü iki ayrı özel uçağın İstanbul Atatürk Havalimanı'na iniş yaptığı iddiaları doğru mudur? Doğru ise bu uçakla gelenler kimlerdir?
Kaşıkçı’nın kaybolduğu gün Türkiye’ye giriş yaptığı iddia edilen 2 uçakla gelenlerin birkaç saat sonra Türkiye’yi terk ettikleri iddiası doğru mudur?
2 özel uçakla gelen kişilerin adları ve meslekleri tespit edilmiş midir? Geldiği iddia edilen kişilerin hepsinin uzman istihbaratçı olduğu iddiası doğru mudur? Gelen ekibinin içinde otopsi uzmanının olduğu iddiaları doğru mudur?
İki uçak İstanbul’a indikten sonra ve ayrılmadan önce detaylı olarak aranmış mıdır? Uçakla gelenlerin yanında Türk yetkilinin iddia ettiği gibi “kemik testeresi” var mıdır?
Konsolosluk veya diğer şüpheli yerlerde arama yapılacak mıdır? Yapılacaksa bu arama tarihi belli midir?
Konuya ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan ya da ifadesi alınan var mıdır?