Gündem

CHP heyeti Sur'da inceleme yapıp rapor hazırlayacak

"Terörle mücadele edilirken kentler tarumar edilmemeli"

22 Haziran 2017 18:07

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, Diyarbakır merkez Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasaklarının ardından 45 binden fazla insan göç etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu göç sırasında kendi tarihi kültür miraslarını bıraktı. Sur'da yaşayanlar binlerce yıllık tarihin ve kültürün yok edildiğine tanıklık ediyorlar. İktidarın Sur'a açtığı savaş, sadece kültür mirasını hedef almıyor aynı zamanda everensel bir çöküş, kopma ve yarılmayı da dünyanın gözleri önünde gerçekleştiriyor" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok başkanlığındaki CHP Milletvekilleri Gülay Yedekçi ile İbrahim Özdiş'ten oluşan CHP heyeti Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinde inceleme yapmak ve rapor hazırlamak üzere Diyarbakır'a geldi. CHP Diyarbakır il binasında düzenlenen toplantıda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Altıok, CHP'nin adalet yürüyüşünden geldiklerini belirterek, Diyarbakır'ın uzun bir süredir büyük acılar yaşadığını ve adaletin olmadığı illerden biri olduğunu söyledi. Sur ilçesinin Ali Paşa ve Lalebey mahallerinde kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan evler nedeniyle vatandaşların mağdur olduğunu belirten CHP'li zeynep Altıok, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sur'da 91 sivil ölüm gerçekleşti"

"Biz adalet yürüyüşümüzde herkes için adelet diyerek yola çıktık, bu nedenle her türlü, her toplum kesiminden her türlü adaletsizliğe karşı ses olmaya da devam edeceğiz. Buradaki sokağa çıkma yasakları uzunca bir süre can kaybına, sivil ölümlere yol açtı. Toplamında 655 gündür hala devam eden bir ablukanın devam ettiği bir süreç biliyorsunuz. Ne yazık ki, 91 sivil ölümün gerçekleştiği nice acıların yaşandığı bu sürecin sonunda şimdi de insanlarımız evlerinden geriye kalanları da kaybetme riskiyle karşı karşıyalar."

"Sistemli bir asimilasyon politikası"

"Sur ilçesi UNESCO dünya kültür mirası listesinde yer alıyor. Bu aynı zamanda sistemli bir asimilasyon politikasıdır, bir toplumun kendi geçmişiyle bağını koparmak üzere gerçekleşen bir eylemdir. Sur'da ki sokağa çıkma yasaklarının ardından 45 binden fazla insan göç etmek zorunda kaldı. Bu göç sırasında kendi tarihi kültür miraslarını bıraktı. Sur'da yaşayanlar binlerce yıllık tarihin ve kültürün yok edildiğine tanıklık ediyorlar. İktidarın Sur'a açtığı savaş sadece kültür mirasını hedef almıyor aynı zamanda everensel bir çöküş, kopma ve yarılmayı da dünyanın gözleri önünde gerçekleştiriyor. Sur'un adı sürgün oldu." 

"İnsanların temel ihtiyaçlarının kesildiği başka işkence yöntemi"

Samimiyetli bir inceleme yapacağız her kesimi dinleyeceğiz. Kamu çalışanlarını da dinleyeceğiz, mülki amirliklerinden de bilgi alacağız. Ama mağdur olanları da duyacağız ve hepsini eşit değerlendirerek tarafsız bir rapor hazırlayarak deklare edeceğiz. İnsanların temel ihtiyaçlarının, elektriklerinin kesildiği başka işkence yöntemiyle karşı karşıyayız. Askeri darbe dönemlerinde bile yaşanmayan bir zulümle karşılaşan vatandaşlarımızın sesi olacağız. Bu baskı, kamplaşmayı ve ayrışmayı da tetikliyor. Bunun karşısındayız, yerinden yurdundan edilen binlerce insana ev sahipliği yapıyoruz. Sığınmacılara ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz. Ama  bir yandan da kendi vatanımızda, yurdumuzda binlerce insanı yerinden yurdundan ediyoruz. Bu bir çelişkidir. Bu çelişkiden kurtulmamız gerekir." 

"Terörle mücadele edilirken kentler tarumar edilmemeli"

CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi ise, Diyarbakır'ın tarihi mimarisi bakımından dünyada mimari literatürüne geçmiş önemli bir kent olduğunu ifade ederek, "Bugün elbette ki, terörle mücadele yapılmalıdır. Terörle mücadele yapılırken, bu kentler tarumar edilmemelidir. Diyar'ın Sur ilçesi aslında Diyarbakır'ın en eski yerleşim bölgesi ve kalbi. O sokaklar ve evlerden eser kalmamıştır. Başka bir anlayışla yeni bir yapılaşmaya gidilmiştir. Milli ve yerli bütün değerlerimizi ayaklar altına alan bu zihniyet, mimari kimliğimizi de yok etmeye gayret etmektedir. Diyarbakır mimari kent kimliğinden uzaklaştırılmış, bazalt taşlarla örülü olan o evler, yerine betonarme evler yapılıp dış cephesini sözde bazalt taşlarla yapıştırma suretiyle kaplama yapılmıştır. Bu eskiyi ihya etmek değildir yeni, çirkin, kiç, eklettik bir yapılaşmayı Diyarbakır'a zorla kabul ettirmeye çalışmak demektir. Bunu kabul etmiyoruz" dedi.