CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, AKP’nin dış politikada yaptığı hataların Türkiye’ye faturasının ağır olduğunu söyledi. Aynı zamanda Türkiye-ABD dostluk grubu üyesi olan ve Washington dahil çeşitli kentlerde büyükelçilik yapan Faruk Loğoğlu; Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolünü ve AKP’nin Suriye politikasını Taraf ’a değerlendirdi.
Suriye meselesinde Türkiye’nin rolü ne olmalı? Türkiye, Suriye politikasında nerede yanlış yapıyor?
Hükümetin Suriye konusunda yanlış yapmadığı hiçbir yer yok. Çatışmaların sona erdirilmesi bakımından atması gereken adımları atmıyor. Tam tersini yapıyor. Suriye’deki gerginlikleri ve çatışmaları yoğunlaştırıcı, artırıcı adımlar atıyor. Uluslararası toplumun özellikle barış yönündeki konferans, diyalog, hedefleri doğrultusunda attığı adımlara yeterince destek verilmedi. Baştan itibaren tek taraflı ve tarafgir bir politika izledi. Muhalefeti destekledi, rejimi tamamen dışladı. AKP hükümeti Suriye’deki çatışmalarda doğrudan doğruya taraf oldu. Bununla da yetinmedi, Suriyeli muhalif güçlerin sivil ve askerî unsurlarına dolaylı ve dolaysız yollardan her türlü desteği verdiği anlaşılıyor.
Reyhanlı saldırısında Türk istihbaratı neredeydi?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir basın toplantısında “Suriye’de kimyasal kullanıldığını biliyoruz, kimin tarafından yapıldığını da biliyoruz. Elimizde de istihbarat bilgileri var” açıklamasını yaptı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye istihbaratına dayanarak böyle kesin bir kanıda bulunabiliyor. Peki Reyhanlı saldırısında Türk istihbaratı neredeydi? Kendi vatandaşını koruyamayan kendi vatandaşının canına mâl olan bir konuda Türk istihbaratı neredeydi. Suriye’de bu kadar etkiliyiz. Demek ki bunlar Türkiye’de yapması gereken şeyi yapmıyor. Türk istihbaratı gidiyor başka ülkelerde faaliyet gösteriyor. Eğer sayın bakanın iddiası doğru ise. Böyle derin ve hazin bir çelişki var.
AKP ve Başbakan'ın itibarı sıfırlanmıştır
Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliği nedir? Ortadoğu’da önemli bir aktör müdür?
AKP’nin imajı ve prestiji, buna Sayın Başbakan’ın kişisel prestiji de dahil bütün Arap ülkelerinde sıfırlanmıştır. Davos’taki “one minute” (bir dakika) olayından sonra İsrail karşıtlığı ve İsrail karşıtı söylemleri nedeniyle Arap sokaklarında geçici olarak bir furya esmişti. Ancak AKP hükümeti bunu da değerlendirememiştir. Türkiye olarak mesela Filistin halkının davasına hangi katkıda bulunmuştur? Hiçbir şey yapamamıştır. Sadece İsrail düşmanlığı nedeniyle sadece Arapların gönlünde şimdi olmayan geçici bir sevgi ve sempati elde etmiştir.
Diplomatlar üzerinde baskı var
Siz uzun yıllar büyükelçi olarak görev yaptınız. AKP hükümeti iktidara geldikten sonra büyükelçiliklerde dikkat çeken bir değişim gözlemlediniz mi?
Bugünkü uygulama itibariyle şu andaki büyükelçilerimiz meslekten gelen profesyonel diplomatlar. Ben orada bir eksiklik görmüyorum. Dışişleri Bakanlığı bugünkü yapısı itibariyle henüz AKP iktidarının hâkim olduğu bir kuruluş değil. Elbette bazı arkadaşlar biat etme ihtiyacını hissetmiş olabilir. Ama bütün arkadaşlarımız güven, saygı duyduğumuz insanlar. Mesele büyükelçilerden kaynaklanmıyor.
Mesele Dışişleri Bakanı’ndan, Başbakan’dan kaynaklanıyor. Onlar ne söylerse o oluyor. Bunlar aklına koydukları her şeyi yapıyorlar. Bir de diplomatlar üzerinde baskı da var. Çok tatsız hadiseler de oluyor.
Birisi kalkıp birini alkışladığı için Avrupa’da yıllarca tayini çıkmadı çok da yetenekli bir diplomattı. Sıkıntı büyükelçilerin kalitesi veya davranış biçimleri değil. Başbakan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaklaşımı, dış politika anlayışı ve uygulamalarıdır.
