Gündem

CHP'den kanun teklifi: ‘Barış imzacısı’ akademisyenler görevlerine iade edilsin, kayıp mali ve sosyal hakları ödensin!

CHP'li Özdemir, akademisyenlerin ayrıca kamu görevinden çıkarıldıkları kurumlara iade edilmeleri teklifinde bulundu

22 Eylül 2019 16:48

T24

CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, yükseköğretim kurumlarından ihraç edilen ve kamu görevlerine iade kararı verilen öğretim görevlilerinin iadelerinin, kamu görevinden çıkarıldıkları kurumlara yapılması hakkında bir kanun teklifi verdi. Teklifte ayrıca, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal haklarının ödenmesi de öngörüldü. 

CHP'li Özdemir, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunda Değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifini Meclis Başkanlığına sundu. Özdemir, kanun teklifinin gerekçesinde, “15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ terör örgütünün darbe girişiminin boşa çıkarılmasının ardından 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ortaya çıkan en büyük tahribat ve mağduriyetlerin yaşandığı kurumların başında üniversiteler ve doğal olarak öğretim elemanları olduğunu” ifade etti.

"549 barış imzacısı kamudan ihraç edildi"

“OHAL’in ilan edilmesiyle, OHAL’in ilan edilmesine neden olan paralel yapının dışında, bu durum maalesef bir fırsata çevrilerek siyasi iktidarın kendine yakın görmediği çok sayıda kamu personelinin ihraç edildiğini” söyleyen Milletvekili Özdemir, “Fırsata çevrilen OHAL rejimi, özellikle akademisyenlere karşı ciddi şekilde kötüye kullanılmıştır. 1 Eylül 2016'dan itibaren OHAL kapsamında ilan edilen toplam 12 KHK ile yükseköğretim kurumlarındaki görevlerinden ihraç edilen akademisyen sayısı 6 bin 81 olurken, bu kişiler içinde işe iade edilenlerin sayısı sadece 174 olarak kaydedilmiştir. Yine OHAL KHK’ları aracılığıyla bugüne kadar 549 barış imzacısı kamudan ihraç edilirken, 505’i hakkında disiplin soruşturması başlatılmış ve yüzlerce akademisyen yurt dışına gitmek durumunda kalmıştır. Bu süreçte ülkenin gelenekleri olan, en köklü ve başarılı üniversiteleri, fakülteleri ve bölümleri hedef alınarak ya tahrip edilmekte ya da ortadan kaldırılmak istenmektedir. Siyasi saiklerle açılan soruşturma ve yürütülen davalarla akademisyenlerin en temel insan hakları ellerinden alınmakta ve neredeyse yaşam haklarına dahi izin vermeyecek uygulamalarla köşeye sıkıştırılmaktadır.” dedi.

Özdemir, OHAL KHK’larının amacı dışında kullanıldığı iddiasına ilişkin olarak kanun teklifinin gerekçesinde şu örneğe yer verdi:

“Örneğin; 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere 25/7/2018 tarihinde yapılan değişiklikle maddeye şu ibareler eklenmiştir: “Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilenlerin atama teklifleri; Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine önceki kadro unvanlarına uygun olarak onbeş gün içinde yapılır.” 7075 sayılı Kanunun 10’uncu maddesine eklenen bu ibareler, özellikle akademisyenlere karşı herhangi bir biçimde hak arama yollarının kullandırılmaması ve bu hak kayıplarının sürekli hâle getirilmesi gibi çok yönlü sakıncaları beraberinde getirmiştir.”

"Madde hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmıyor"

Özdemir, maddenin dikkatlice okunduğunda özellikle üç konuda Anayasa’ya, yasalara, insan hak ve özgürlüklerine, genel hukuk ilkelerine açıkça aykırılıklar görüldüğünü kaydederek, maddenin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını ifade etti. Söz konusu maddenin bu hâliyle yürürlükte kalmaya devam etmesinin hukuk devleti ilkesine ciddi şekilde zarar verdiğini savunan Özdemir, maddenin düzeltilmesi gerektiğini kaydetti.

Buna ek olarak, fıkranın son cümlesinde yer alan, “Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” ibaresinin de hukuk devleti ilkesi ile çeliştiğini belirterek “Anayasa’nın 125’inci maddesi, “Yargı yolu” başlığı altında “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” demektedir. Anayasa 36’ncı madde “hak arama hürriyeti” maddesi açıktır. Madde 40, “temel hak ve hürriyetlerin korunması” ile ilgili üçüncü fıkrada “Kişinin, resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir ve rücu edilir.” maddesi açıktır. Fakat işte ilgili bu madde nedeniyle suçsuzluğu kanıtlanan öğretim elemanları kamu görevinden çıkarıldıkları kurumlarına geri dönememekte” olduğunu söyledi.

"Anayasaya aykırı olmakla birlikte keyfi bir uygulama"

Suçsuzluğu kanıtlanan bir akademisyeni kendi kurumuna atamayıp Ankara, İstanbul ve İzmir dışında ve 2006 yılından sonra kurulan bir üniversiteye atama şartını getirmenin Anayasaya aykırı olmakla birlikte keyfi bir uygulama da olduğunun altını çizen Özdemir, “İşte bu nedenlerle; suçsuzluğu ortaya çıkan, suçsuzluğu kanıtlanan öğretim elemanlarının kamu görevinden çıkarıldıkları kurumlarına dönmelerinin önündeki yasal engeller bir an önce kaldırılmalı ve yaşanan mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.” dedi.

CHP’li Özdemir’in Meclis Başkanlığına sunduğu kanun teklifi şu şekilde:

1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü hâlinde karar, kadro veya pozisyonunun bulunduğu kuruma bildirilir. Kamu görevine iade edilmesine karar verilenlerin eski kadro veya pozisyonuna atanması esastır. Kurumlar, bildirim veya atama teklif tarihini takip eden otuz gün içerisinde atama işlemlerini tamamlar. Bu kapsamda yer alan personele ilişkin kadro ve pozisyonlar, ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ilgili mevzuatı uyarınca ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. Söz konusu kadro ve pozisyonlar, herhangi bir şekilde boşalmaları hâlinde başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Atama emri, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgililere tebliğ edilir. Tebliğ tarihini takip eden otuz gün içerisinde göreve başlamayanların bu maddeden doğan atanma hakkı ile mali hakları düşer. Kamu kurum ve kuruluşları atama ve göreve başlatma işlemlerinin sonucunu, işlemlerin tamamlanmasını takip eden on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirirler. İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişilerin, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı geçmiş mali ve sosyal haklarının ödenmesinde faiz uygulanması hakkı saklıdır.”