Politika

CHP'den 2025 bütçesine 673 sayfalık şerh yazısı: Erdoğan Meclis'i muhatap alıp sunumu kendisi yapmıyor, anayasa ihlal ediliyor

10 Aralık 2024 07:57

Güncelleme: 10 Aralık 2024 08:20

CHP, dün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanan 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne 182, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'ne ise 673 sayfalık “karşı oy yazısı” yani şerh yazdı. CHP'nin şerh yazısında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Meclis'i muhatap almadığı belirtilerek, "TBMM’nin, bütçe sunumunu bile yapmayan cumhurbaşkanına soru sorma olanağı dahi bulunmamaktadır. Dahası cumhurbaşkanının, TBMM önünde bütçe sunma görevini yerine getirmemesi, TBMM’nin, demokrasinin doğuşunda kilit önemde olan bütçe hakkını kaybetmesi anlamına gelmektedir. Bütçe sunumunu cumhurbaşkanı yardımcısının yapması; cumhurbaşkanının ise TBMM’yi muhatap almaması, anayasanın açıkça ihlalidir" denildi. 

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmelerinde ilk gün tamamlandı. Genel Kurul'da 20 Aralık tarihine kadar devam edecek bütçe görüşmelerinin ilk günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın soruları yanıtlaması ile sona erdi. Teklifin tümü üzerine yapılan görüşmelerin ardından kanun teklifi maddelerine geçilmesi kabul edidi. 

Bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde, AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Gelecek-Saadet grubu adına Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan konuşma yaptı.

Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre; CHP, 2023 Yılı Kesin Hesap Yasa Teklifi’ne 182, 2025 bütçesine de 673 sayfalık “karşı oy yazısı” yani şerh yazdı. 2025 bütçesine yönelik şerhin başlangıcında, “Manzara-i Umumiye” başlığı altında genel duruma yönelik değerlendirmeler yer aldı. Gerek 2023 kesin hesabı, gerekse de 2025 bütçesi şerhinde özetle şu değerlendirmelere yer verildi:

"Raporların içerikleri incelendiğinde, Sayıştay’ın denetim yetkisinin fiilen ortadan kaldırıldığı görülmektedir. Sayıştay Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu’nda kamu zararına ilişkin hususlara yer verilmemiştir.

Sayıştay raporlarında yer alan tespitlerin birçoğunun rapor okuma komiteleri tarafından raporlardan çıkartıldığına, hatta denetim raporlarının sansürlendiğine dair tespitlerimiz var.

Geçmiş yıllara ait bulgular bazı kamu idarelerine ait denetim raporlarının “izleme/ takip cetvellerinden” bile çıkarılmıştır. Bazı tespitlerle ilgili içeriklerde kişi, şirket, kurum adlarının gizlenmesine özellikle riayet edilmiştir. Bazı denetim raporlarında fazladan ödeme yapılmasına veya eksik gelir tahsilatı yapılmasına ilişkin bulgularda rakam verilmekten özellikle kaçınılmıştır.

Raporlar TBMM denetim yetkisini de önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Mevcut Sayıştay mevzuatı ile kamu özel işbirliği (KÖİ) uygulaması kapsamında şehir hastaneleri, 3. havalimanı, köprüler, otoyollar gibi projelerin ihaleleri sırasında ve sonrasında yaşanan akılalmaz usulsüzlüklere rağmen Sayıştay denetimlerinden bir sonuç alınamamaktadır.

Kamuoyunda da infial oluşturan bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitesinde tespiti yapılan yolsuzluk boyutu oldukça büyük ödemelerin Sayıştay’ın denetimlerinde neden tespit edilemediği veya Sayıştay’ın mevcut denetim sisteminin bu yolsuz ödemeleri tespitte nasıl çaresiz kaldığı kamuoyu tarafından da sorgulanmaktadır.

"Devlet partizanlaşıyor"

Kamu hizmetine girmede kanun önünde eşitlik ve liyakat ilkeleri etkisiz kılınmıştır. Anayasa, toplumda hukuka olan inanç ve saygıyı yok edecek şekil ve ölçüde, iç tutarlılığını yitirmiştir. Devlet aygıtında partizanlaştırma süreci giderek ivme kazanmaktadır.

"Cumhurbaşkanı TBMM'yi muhatap almıyor"

TBMM’nin, bütçe sunumunu bile yapmayan cumhurbaşkanına soru sorma olanağı dahi bulunmamaktadır. Dahası cumhurbaşkanının, TBMM önünde bütçe sunma görevini yerine getirmemesi, TBMM’nin, demokrasinin doğuşunda kilit önemde olan bütçe hakkını kaybetmesi anlamına gelmektedir.

Bütçe sunumunu cumhurbaşkanı yardımcısının yapması; cumhurbaşkanının ise TBMM’yi muhatap almaması, anayasanın açıkça ihlalidir.

Yasama yetkisi, anayasal çerçevede kullanılamamaktadır. cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin mevcut uygulaması TBMM’yi nitelikli yasa yapma hak ve yükümlülüğünden alıkoymaktadır.

"İkinci bir hazine"

Türkiye Varlık Fonu (TVF) kurulması ve TVF uygulamaları, kamu mali yapısında en önemli tahribatı yaratmaktadır. TVF ikinci bir Hazine gibi çalışmakta, kârlı kuruluşları bünyesine almakta, Sayıştay denetimi dışına çıkarılarak kamu mali mevzuatına ve kurumlarına oldukça hasar vermektedir.

KÖİ projeleri için önümüzdeki üç yılda 689 milyar lira ödenecek. Döviz kurundaki artışın programda öngörülenden fazla olması halinde söz konusu ödemelerin bütçeye yükü artacak.

Anayasa Mahkemesi denetimi etkisizleştirilmiştir. Yüksek yargı organları birbirlerinin kararlarını tanımamaktadırlar.

Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile devletin yapısı baştan aşağı değiştirilmiştir. Devlet örgütlenmesi ve bürokratik yapı, “tek adamın” belirleyici olacağı, kurumların bir kişiden ve onun dar çevresinden emir alacağı, bir kişiye karşı sorumlu olacağı biçimde yeniden yapılandırılmıştır.

"1,3 trilyon fark neden yok?"

2023 Bütçesi’nin başlangıç ödenekleri ve ek bütçeyle eklenen ödeneklerin toplamıyla, yıl sonu ödenek toplamı arasındaki 1.3 trilyon liralık fark ile ayrıntılı açıklamalara, Sayıştay’ın genel uygunluk bildiriminde yer verilmemesinin nedeni anlaşılamamıştır.

Sayıştay’ın 2023 genel uygunluk bildiriminde, anayasaya aykırı bulunan Cumhurbaşkanı’na bütçede yaklaşık 794.1 milyar TL’lik ödenek ekleme yetkisi veren, bir nevi “saklı bütçe” uygulamasına cevaz veren 14.07.2023 tarihli yasanın geçici birinci maddesinden hiç bahsedilmemiştir.

TBMM adına denetim yapan Sayıştay tarafından düzenlenen raporlarda, KÖİ yöntemiyle gerçekleştirilen projeler dolayısıyla yabancı para cinsinden verilen garanti ödemeleri nedeniyle kamu maliyesi açısından gerçekleşmesi olası riskler konusunda herhangi bir değerlendirmede ve uyarılarda bulunulmamıştır."