Gündem

ÇHD davası Anayasa Mahkemesi'ne taşındı; "İhlaller dilekçeye sığmaz"

05 Ekim 2020 12:15

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan 18 avukata 159 yıldan fazla ceza verildiği ve kararın Yargıtayca da büyük çoğunlukla onandığı dava, Anayasa Mahkemesine taşındı. AYM başvurusunda, “Yargılama sırasında adil yargılanma hakkının neredeyse bütün ilkeleri ihlal edildiği için, tüm ihlalleri başvuru formuna sığdırmak mümkün değildir” dendi.

bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre avukatlar Çiğdem Akbulut, Benan Molu ve Ramazan Demir’in imzası bulunan başvuruda, Anayasa'nın 36. maddesi ile AİHS'nin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkının” ve Anayasa'nın 26. ve 34. maddeleri ile AİHS'nin 10. ve 11. maddelerinde düzenlenen “ifade, toplanma, gösteri yapma ve örgütlenme özgürlüğünün” ihlal edildiği ifade edildi.

Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. Maddesinin de ihlal edildiği belirtildi: “Avukat olarak çalışmalarını durdurma ve takip ettikleri davalar nedeniyle avukatları ve müvekkillerini susturma, cezalandırma ve başta avukatlar olmak üzere diğer kişileri caydırma amacı taşıyan bu yargılama, yargı tacizinin en somut göstergesidir ve 18. maddenin ihlalidir.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu maddeden Türkiye hakkında ilk kez Selahattin Demirtaş başvurusunda ihlal olduğuna hükmetmiş, cezanın gerekçesinin hukuki değil siyasi olduğunu belirtmişti.  

“Kadrolu tanık” da başvuruda

"Kadrolu tanık” İ.Ö. ile gizli tanık Derya Altın ve diğer tanıklardan B.E.’nin de “psikolojik olarak ifade vermeye elverişli olmadığı” belirtildi. Dilekçede şu tespitlere yer verildi:

“Örneğin, İ.Ö.’nün 10 yaşından bu yana istihbarat elemanı olarak çalıştığı şeklindeki tamamen kurgusal ifadeleri ve B.E.’nin savcılığa gönderdiği mektup, resmi tıbbi rapora rağmen, mahkumiyet kararına esas alınmıştır.

“İ.Ö. daha önce yalan tanıklıktan ceza almış olmasına rağmen, bu dosyaya ilişkin bilgiler, talep edilmesine rağmen, savunma ile paylaşılmamıştır. Tanıkların kimliklerinin neden gizli tutulduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır.

“Tanık ifadelerinin çoğu zaman polis zoru ya da kişilerin kendi haklarındaki ceza tehdidinden kurtulmak için verildiği, başvurucular hakkındaki soruşturma ile eş zamanlı yürütülen bir başka soruşturmada açığa çıkmıştır.”

Her davada aynı hakim: Akın Gürlek

Başvuruda ayrıca, avukatların tahliye edilip hemen sonra tutuklanmasının ardından değişen heyetin başkanı Akın Gürlek’le ilgili de şu ifadeler yer aldı:

“Mahkeme başkanı Akın Gürlek, başvurucuların davasıyla bağlantılı başka dosyalarda soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev almıştır.

“Gürlek, Sulh Ceza Hâkimi (SCH) olarak başvurucuların dosyasında itirafçı olarak yer alan ​B.E.’nin etkin pişmanlıktan faydalanmak için ifade verdiği soruşturma aşamasında, yine B.E.’nin tutuklanmasında; İstanbul 26. ACM başkanı olarak itirafçı ​B.E.’nin kovuşturma aşamasında yer aldı.

“Gürlek aynı zamanda İstanbul 26. ACM başkanı olarak B.E. hakkında haber yapan Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Canan Coşkun'un davasında Coşkun'a “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlaması ile 2 yıl 3 ay hapis cezası verdi.

“Avukatların yargılandığı dosyada da tanıklık yapan İ.Ö.’nün sanık olarak yer aldığı başka bir dosyada da sorgusunu mahkeme başkanı olarak Akın Gürlek yaptı.”

Cumhurbaşkanı ve Bakan “terörist” dedi

AYM’ye iletilen dilekçede, avukatların üst düzey devlet görevlilerince sık sık “terörist” olarak yaftalandığı ve hedef gösterildiği de ifade edildi:

“21 Temmuz 2017'de İçişleri Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde haklarında hiçbir hüküm bulunmayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile avukatları hakkında ithamlarda bulunan ‘Bir Terör Örgütünün Bitmeyen Senaryosu  - Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Gerçeği’ isimli bir kitapçık yayımlandı.

“İçişleri Bakanı 19 Ekim 2017'de meclis konuşmasında, 9 Ekim 2019’da HaberTürk'teki konuşmasında, 20 Kasım 2019'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmada ısrarla avukatları hedef gösterip terörist olarak yaftaladı.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 Kasım 2017'deki konuşmasında aralarında Selçuk Kozağaçlı'nın ve ÇHD'li avukatların da bulunduğu Soma Maden Katliamı'nda yaşamını yitirenlerin ailelerinin avukatlarını hedef aldı.

“28 Mayıs 2020'de de İçişleri Bakanlığı'nın resmi internet sitesine ‘Bir Terör Örgütünün Çöküşü: Ölüm Oruçları ve DHKP-C'nin Çöküşü’ başlıklı bir kitapçık yayımlanmıştır. Davanın temyiz incelemesi sürerken yayımlanan bu kitapçıkta, Halkın Hukuk Bürosu ile birlikte özel olarak Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal suçlu ilan edildi.

“Ebru Timtik için üyesi olduğu İstanbul Barosu önünde düzenlenen anma sırasında bir fotoğrafının baro binasına asılması nedeniyle de Bakan Soylu ‘Bugün bir terör örgütü mensubunun fotoğrafını İstanbul Barosuna asanları şiddetle kınıyorum’ demiş; Soylu'nun açıklamalarını Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün ‘Baro çatısının asla bir illegal yapının, terör örgütlerinin marjinal yapılarının propaganda merkezi olması ve arka bahçesi olması kabul edilemez’ açıklaması izledi.”