Güney Afrikalı oyuncu Charlize Theron ve İskoç oyuncu James McAvoy'un başrol olarak oynadığı 'Sarışın Bomba' filminin kamera arkasını anlatıyor. Film çekimleri sırasında iki dişi kırılan Theron, "Karakteri çok sevdim. Lauren’ın hikâyesinin bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Filmde olmamın en büyük nedeni de beni heyecanlandırıyor olması" diyor.
HaberTürk'ten Deniz Egeli'ye konuşan Charlize Theron ve James McAvoy bu hafta vizyona giren 'Sarışın Bomba' filmini anlatıyor.
Hollywood’un ‘sarışın bomba’ lakabını en çok hak eden kadınlarından Charlize Theron, sonunda ‘Sarışın Bomba’ filmini çekti. Hem yapımcılığını üstlendi hem de oynadı. Yönetmenliğini John Wick ve Deadpool 2’nin yönetmeni David Leitch’in yaptığı non-stop aksiyon filmi ‘Sarışın Bomba’da Theron’a James McAvoy eşlik ediyor. İki ünlü oyuncu eski dövüş koreografı Leitch ile 3 ay boyunca günde 4-5 saat antrenman yapmış. Kısa sürede karma dövüş sanatlarının en zor hareketlerini bile yapabilir hale gelen Theron her ne kadar iyi dövüşse de dişinin kırılmasını engelleyememiş. Aksiyonu bol filmde yine onun güzelliğini konuşacağımız kesin. Bir İngiliz istihbarat ajanı Lorraine Broughton rolüyle karşımıza çıkan Theron, soğuk savaş sırasında bir ajanın öldürülmesini araştırmak ve eksik ajanlar listesini bulmak için Berlin’e gönderiliyor. Berlin’deki iş ortağı da filmin diğer başrolünü üstlenen, David Percival rolündeki James McAvoy. Birlikte iyi iş çıkaran ikiliden ‘Sarışın Bomba’yı dinlemeye ne dersiniz?
- Projenin aynı zamanda yapımcısısınız. Sizi bu projeye çeken en önemli şey neydi?
Charlize Theron: Karakteri çok sevdim. Lauren’ın hikâyesinin bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Filmde olmamın en büyük nedeni de beni heyecanlandırıyor olması.
- ‘X-Men: First Class’ filminde Charles Xavier rolü ve M. Night Shyamalan’ın ‘Parçalanmış’” filminde 23 karakterli hasta bir genç adamın ardından şimdi de Berlin’de görevlendirilen rock‘n’roll tarzlı MI6 ajanı David Percival. Bu farklı karakteri siz bize nasıl tanımlarsınız?
James McAvoy: Duvar yıkılmadan önceki Berlin’de bir süredir yaşayan bir ajan Percival. O anki koşullarda Berlin bir casus için dünyadaki herhangi bir yerden daha farklı bir durumda. Karakterim biraz gizemli. Hakkında “Tam olarak şöyleydi” diyemem ama onu biraz yabani göstermeye çalıştık.
- Lorraine Broughton MI6 için çalışan korkusuz bir ajan. Bir taraftan işinin en iyisiyken diğer taraftan oldukça asi. Karakterin size yansıması nasıldı?
Theron: Onda en çok sevdiğim şey kazanmayı herkesten çok istiyor olması. Bu onun fiziksel yeteneğinden çok, duygusal arzusuyla da alakalı bir durum. Kazanmak ve hayatta kalmak zorunda. Bunu inanılmaz istiyor.
- Bir seriye dönüşen John Wick filminin ilkinin yönetmenliğini yapan ve şimdi de ‘Deadpool 2’nin yönetmenliğini üstlenecek olan David Leitch ile çalışmanın avantajları nelerdi?
Theron: İçinde olduğumuz şeyi görsel olarak güçlü, cesur, yenilikçi ve yer yer rahatsız edici yaratmayı istedi. Ve tüm bunlar benim bu filmi onunla yapmak istemem için yeterliydi.
McAvoy: Bu filmin bir parçası olmak istedim. Çok eğlenceliydi. Klasik bir ajan filmi değil, yağmurlu havada uzun pardesüsüyle şapkasının ardına saklanan biri olmadım. (Gülüyor.) Çok katmanlı bir film ama hikâyeden de önce David Leitch’in bu türe karşı olan bakış açısı ve yaratılan karakterlere kattıkları çok etkileyiciydi.
- Filmde zor sahneler var. Sakatlanmadınız değil mi?
Theron: Dürüst olmalıyım, her gün inanılmaz ağrı çektim. İki dişim kırıldı ve Budapeşte’ye gitmeden önce büyük bir diş operasyonu geçirdim.
McAvoy: Biraz dövüşmem gerekti ki bu eğlenceliydi ve kıçımı Charlize tekmeledi ki bu da bir onur ve ayrıcalıktı.
Röportajın tamamını okumak için tıklayın