T24 Ankara
Türkiye’de "geçici koruma statüsünde" yaşayan 3.5 milyonu aşkın mülteci, salgın dönemindetemel haklarına ulaşmakta daha da zorlanıyor. Avukat Ayşegül Karpuz, ceza soruşturması geçiren kişilerin statüsünün suç somutlaşmadığı halde iptal edilmesi nedeniyle mültecilerin sağlık hakkına da ulaşamadığını söyledi. Karpuz, ceza soruşturması geçiren Suriye uyruklu kişi hakkında Göç İdaresi’ne bilgi verildiğini, 48 saat içinde sınır dışı kararı verildiğini ve kişinin Geri Gönderme Merkezi’nde idari gözetim altında 6 ay ile 1 yıl arasında bekletildiğini belirtti.
"Gönüllü olarak gidiyor"
Suriye’nin hâlâ güvenli bir ülke olmamasından kaynaklı sınır dışı işleminin de yapılamadığına dikkat çeken Karpuz, "Özgürlüğünden mahrum kalan kişi de buna dayanamazsa gönüllü geri dönüşü kabul edebiliyor. Bu işin bir boyutu. Bir diğer vahim boyutu da ceza soruşturması ne olursa olsun, sonuca bakılmaksızın özgürlüğünden mahrum edilmesi ve statünün kaldırılması" dedi.
Dava kazanıldı
"İdari gözetim süresi dolan mültecilerden bazıları, hastaneye gittiğinde geçici koruma stütüsünün tebliğ bile edilmeden kapatıldığını öğreniyor" diyen Karpuz, bu konuda bir müvekkili hakkında açtıkları iptal davasını kazandıklarını anımsattı.
Karpuz, "Müvekkilim hakkında ceza soruşturması bile açılmamış, jandarma tarafından bir ifade işlemi alınmış, savcı daha sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiş. Ancak Göç İdaresi bununla ilgilenmiyor. Kişinin adli bir sürece dahil edilmesi bilgisi yeterli. Biz eşinin İzmir Barosu’na ulaşmasıyla haberdar olduk ve ben adli yardım vasıtasıyla atanınca dava süreci başladı. Ama bu süre boyunca bu kişi sağlık hakkına erişemedi, çalışma izni alamadı, sosyal ve ekonomik yardımlardan faydalanamadı. Bunlar çok temel haklar. Zaten mültecilerin dil bariyeri, sosyal ayrımcılık gibi engelleri varken bir de kimliğinizin olmadığını düşünsenize" dedi.
Karpuz, şöyle devam etti: "Sınır dışı edilme kararı, bu durumda adil yargılanma hakkına da müdahale oluyor. Yargılanan kişinin savunma hakkını etkin kullanabilmesi ve masumiyetini mahkeme önünde savunma hakkı vardır. Tutuksuz yargılanabilme gibi bir seçenek varken Geri Gönderme Merkezi’nde özgürlükten mahrum olmak, bir anlamda gönüllü geri dönüşe mecbur bırakılmak demek. Bu konudaki dava örneklerine bakarsak yabancılar, Türkiye’de masumiyet karinesinden faydalanamıyorlar. Geçici koruma statüsü olmadan mültecinin yaşamını sürdürebilmesi mümkün değil."
Savaştan kaçan Suriye uyruklu kişiler mülteci tanımına giriyor
Karpuz, Türkiye’de Suriyeli mülteciler için çıkarılan Geçici Koruma Yönetmeliği’nin geçici ilk maddesinde yer alan ve geçici koruma statüsündeki kişilerin uluslararası koruma başvurularının işleme alınmayacağını öngören hükmün de hak ihlali yarattığını söyledi.
Savaştan kaçan Suriye uyruklu kişilerin BM Mültecilik Sözleşmesi’ne göre mülteci tanımına girdiğini, 7 yıla varan sürede hala geçici koruma statüsüne mahkûm bırakılmalarının uluslararası kamuoyunu da ilgilendirdiğini kaydetti. Karpuz, "Eğer Türkiye sözleşmeye tarafsa, yönetmelik hükmü ile ülkesindeki yabancıların, Birleşmiş Milletler Mültecilik Yüksek Komiserliği tarafından güvenli bir üçüncü ülkeye yerleşme taleplerinin önünü açmalı ya da bu kişilere kalıcı bir statü vermeli. BM Mültecilik sözleşmesine taraf devletlerin; Suriye İç Savaşı’ndan kaçan, Türkiye’de belirsiz bir şekilde statüsüz kalan ve temel haklara erişemeyen bu insanlara hak ettikleri statüyü tanımak zorunda olduklarını düşünüyorum" dedi.