Gündem

Çevik Kuvvet polisi: Hepimiz bir olay olsun da cop kullanalım diye bakıyoruz

‘Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?’ adlı kitapta 11 yıldır gizlenen ‘Çevik Kuvvet Araştırma Raporu’ yer aldı. Raporda son dönemde çok konuşulan polis şiddetine dair itiraflar da yer alıyor

16 Eylül 2013 17:54

Tarihsel olarak öğrenci hareketi ve öğrencilere yönelik baskıların anlatıldığı ‘Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?’ adlı kitapta 11 yıldır gizlenen ‘Çevik Kuvvet Araştırma Raporu’nda Çevik Kuvvet'in “Sürekli görevden dolayı yorgun olduğumuzdan sinirlerimiz geriliyor. Akşamları eve giderken el kol hareketi yapan vatandaşları çok dövdük. Hepimiz bir olay olsun da cop kullanalım diye bakıyoruz. Maalesef vatandaşı potansiyel suçlu olarak görüyoruz” itirafları yer aldı.

İletişim Yayınevi’nden çıkan, Milliyet gazetesi Ankara Haber Müdürü Gökçer Tahincioğlu ile Vatan gazetesi yargı muhabiri Kemal Göktaş’ın kaleme aldıkları ve öğrenci muhalefetine yönelik baskıları konu alan “Bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler-Öğrenci muhalefeti ve baskılar” adlı kitapta 11 yıldır gizlenen “Çevik Kuvvet Araştırma Raporu” yer aldı. Raporda yer alan ifadeler, özellikle son dönemde çok tartışılan çevik kuvvet polisinin sorunlarının değişmediğini ortaya koydu. Mülakat yapılan polisler, üstlerinin kötü muamelesinin hırsını vatandaştan çıkarttıklarını, 15 kişilik basın açıklamasına bile 250 kişi giderek saatlerce beklediklerini, karşılarındakine önyargılı davrandıklarını anlattı.


DGM savcıları anlatıyor


Öğrencilere yönelik baskıcı tutumun dünden bugüne ortak noktaları ve farklılıkları üzerinde yoğunlaşan kitapta, birçok tarihi soruşturmayla birlikte sayısız öğrenci soruşturmasında görev almış eski DGM savcıları Talat Şalk ve Ömer Süha Aldan’ın görüşlerine yer veriliyor.


Savcı Şalk, DGM’lerin “yüzünün soğuk olduğunu” ancak şimdiki özel yetkili mahkemelere göre “insani bir tarafının da olduğunu” savunarak insiyatif alarak tahliye ettiği, dava açmadığı örnekleri anlatıyor.

Şalk, DGM’lerin siyasi iktidarın belirlediği tutumları almaya zorlanıp zorlanmadığını öğrenmeyi hedefleyen “Merkezi bir tavır var mı?” sorusuna “Bu konularda daha çok, talepleri olursa başsavcılara yaparlar. Başsavcılar da bize” diye yanıtlıyor, ancak Şalk “Bizim başsavcımızdan bize böyle bir şey gelmedi” diye eklemeyi de ihmal etmiyor.


Özel yetkili mahkemelerde verilen cezaları ağır bulduğunu ifade eden Şalk “İnsanlar inanılmaz cezalar alıyorlar. Garip geliyor bana da. Cezalar da değişti, onu da anlamıyorum. Öğrencilere Mahir Çayan’ı soruyorlar, ben bile tanımam onu. Doğru değil o yapılanlar. Zorla örgüte bağlamak doğru değil. Tek pankart asma Yargıtay içtihatlarına göre örgüt suçu değil(di). Ona dikkat ederdik. Çoğu zaman tutuklamaya sevk etmezdik” sözleriyle ifade ediyor.


Gizli rapor


Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 2002’de hazırlanan ancak kamuoyuna açıklanmayan Çevik Kuvvet raporu da kitapta yer aldı. 2002’de 2 emniyet müdürü, 2 komiser, 1 emniyet amiri, 1 akademisyenden oluşan 6 kişilik ekip tarafından hazırlanan “Çevik Kuvvet Raporu”nda polisler, amirler, şube müdürleri ve emniyet müdür yardımcıları ile yapılmış görüşmeler önemli bir yer tutuyor. Rapora yansıyan bazı görüşler şöyle:


(Çevik Kuvvet polisi): İdareciler risk almak istemiyorlar. Görüntü vermek için şekilcilik yapıldığından yukarıya yaranmak için görevler sorulmadan yazılıyor ve imzadan çıkıyor. 15 kişilik basın açıklamasına 250 kişi gidiyoruz. İnsanların önceden çekindiği panzerlerle vatandaş şimdi fotoğraf çekiliyor. İyice yüz göz olduk. Önyargılı davranıyoruz ve bu alt yapımızdaki eğitim eksikliğinden kaynaklanıyor. Sürekli görevden dolayı yorgun olduğumuzdan sinirlerimiz geriliyor. Akşamları eve giderken el kol hareketi yapan vatandaşları çok dövdük. Hepimiz bir olay olsun da cop kullanalım diye bakıyoruz. Maalesef vatandaşı potansiyel suçlu olarak görüyoruz.


Sert davranalım, gitsinler


(Çevik Kuvvet polisi): Vatandaşın bize değer vermemesi, kanunlara göre değil siyasilere göre görev yapmamız, standardın dışında davranmamıza neden oluyor. Maddi yetersizlikler bizi strese sokuyor. Gruplara yakın durduğumuz için yüz göz oluyoruz. Dolayısıyla da müdahale de daha şiddetli oluyor. Kısa süreli ihtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Hava şartlarından etkileniyoruz. Fazla beklediğimiz zaman ‘sert davranırsak giderler’ diye düşünüyoruz. Üstlerimizin bize kötü muamelelerinin hırsını vatandaştan çıkarma hissi doğuyor. Tarafsız olamıyor ve düşünce açısından önyargılı bakabiliyoruz. Bizlere çocukluğumuzdan beri sokağa çıkanların devlete karşı eylem yaptığı empoze ediliyor. Arkadaşlarımız birbirini yanlış yönlendiriyor. Olaya daha önceden psikolojik olarak hazırlanamıyoruz.”


Ölüm olursa olay büyür


(Bir emniyet müdürü): “Gaz kullanma şartlar oluşmuşsa cop ve panzere göre daha akıllıca olanıdır. Islatmaya ve vurmaya göre daha medenice bir yöntem.”
(Bir müdür yardımcısı): “Gaz her zaman kullanılmamalı, ölümcül etkiler olabilir. Ölüm olayı olursa, olaylar daha sonra kat kat büyür.”