27 Haziran 2011 03:00
T24- TESEV için Kürt sorunun çözümüne ilişkin rapor hazırlayan gazeteci-yazar Çengiz Çandar, “Kürt sorununu çözmek için Öcalan ve PKK sorununu çözmek şarttır. Habur bitmeseydi, dağdan inilecek, genel affa doğru gidilecek, Apo ev hapsine çıkarılacak ve PKK’nın 60-65 yöneticisi Kuzey Irak’ta beş yıl ikâmet edecekti. Her şey yolunda gitseydi, Apo, beş yıl sonra serbest kalacaktı” dedi.
TESEV için “Dağdan İniş-PKK Nasıl Silah Bırakır” başlıklı raporu kaleme alan Çandar, Taraf Gazetesi’nden Neşe Düzel’in sorularını yanıtladı. PKK’nın bir Kürt isyanı olduğunu savunan Çandar şu görüşleri dile getirdi: “PKK hadisesi dediğiniz, Bir Kürt isyanıdır ve öyle algılanmalıdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun, en derin, en yaygın, en dayanıklı Kürt isyanıdır PKK. Mesela Kürt isyanlarının sayısını 29’a çıkaranlar var ama, aslında dört tane ana Kürt isyanı var geçmişte. Buna, görüştüğüm Kürtler de, devlet yetkilileri de itiraz etmediler. 1925 Şeyh Sait isyanı, 1929 Ağrı Dağı isyanı, 1938 Dersim isyanı ve PKK isyanı. PKK isyanı, önceki üç isyandan çok farklı. Bir, bu isyanın lideri yaşıyor. İki, bu isyanın silahlı gücü yok olmadı, duruyor. Türkiye’de tutuklu olan isyanın lideri, örgütüyle, yandaş kitlesiyle temasını koruyor.”
Çandar, Öcalan’ın hayatta olmaması durumunda PKK’nın devam edip etmeyeceği sorusunu şöyle yanıtladı: “Edebilirdi ama yapısı ne olurdu bilemeyiz. Çünkü Öcalan sadece isyanın lideri değil aynı zamanda PKK’yı bir arada tutan çok önemli bir zamk. Onu denklemden çıkardığınızda, PKK muhtemelen daha güçsüzleşebilir ama salt teröre dönerek daha kontrolsüz ve daha şiddetli olabilir. Şu anda PKK isyanı, teröre de başvuran ama sadece terörle izah edilemeyecek bir şey. PKK, PKK’nın kendisinden daha geniş bir şey. Mesela BDP... O da PKK isyanının yasal alandaki kollarından, araçlarından biri. KCK da öyle... Dolayısıyla Kürt sorunu ile PKK nasıl birbirinden ayrılamazsa, BDP ile PKK de birbirinden ayrılamaz. İsyanın içinde silahlı olmayan yasal bir durumdur BDP. Genel ve yerel seçimlere giriyor ve şu anda 99 belediyeyi elinde tutuyor. “
'Sorun Öcalan’sız çözülmez'
Kürt sorunu ile Öcalan’ı birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını belirten Çandar, şunları kaydetti: “Kürt sorununu silahlı bir isyan hareketi olarak tanımlarsak, bu isyanı başlatan, yöneten ve Türkiye’nin bir numaralı sorunu haline sokan kişi Öcalan’dır. Anadilde eğitim dâhil, Kürtlerin bütün kimlik haklarını tanıyın, demokratik özerkliği, eyalet meclislerini kurun, Öcalan ve dağdakiler ne olacak sorularına cevap getirmedikçe isyanı bitiremezsiniz; yani Kürt sorununu çözemezsiniz. Çünkü Kürt sorununun çözümü demek, Öcalan ve PKK sorununun çözüme bağlanması demek. Kürt sorununu çözmek için Öcalan ve PKK’yı birlikte çözmen lazım.”
PKK’yı tasfiye etmenin de mümkün olmadığını savunan Çandar, şöyle devam etti: “PKK’lılar, devletin her girişiminin asıl amacının tasfiye olduğu ve devletin hâlâ PKK’yı tasfiye edilebilir bir terör örgütü olarak gördüğü ve davrandığı psikolojisindeler. Zaten o yüzden paradigma değişikliği şart ya! PKK için terör örgütü değil, isyan algılamasından yola çıkmak gerekiyor. Terör örgütüne ve isyana yönelik davranışlar farklıdır. Terör örgütüyse, terörist avıyla uğraşman gerekir. Teröristle oturup konuşacağınız bir şey yok ki! Teröristlerin hücrelerini çökertirsin, onları yakalarsın, örgütü silahlı yöntemlerle bitirebilirsin. Ama isyan dediğinde, işin içinde halk var demektir. O zaman isyan liderleriyle temas kurmanız ve onlara “İşi bitirelim” demeniz lazım. Ayrıca isyan dediğinde, çözümde şöyle bir kolaylık daha ortaya çıkıyor. Kürt isyanının lideri hayatta ve Türkiye’de tutuklu. Onunla istenildiği zaman yüz yüze görüşülüyor ve üstelik Öcalan’ın PKK üzerinde müthiş bir hâkimiyeti var. PKK, Apo’ya itiraz edemez. Onlar için yanı tanrı durumunda birisi o. Kürt halkının bir bölümü için halk önderi o.”
'İsyan bitince Kürt sorunu çözülür'
PKK’da tartışmasız ve rakipsiz tek liderin Öcalan olduğunu, sorun özülünceye kadar Öcalan’ın örgütten ve silahlı mücadeleden vazgeçmeyeceğini ifade eden Çandar, PKK’nın BDP’yi ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarını içeren yaygın bir faaliyetin adı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bu, çok çeşitli araçlarla yürümekte olan bir Kürt isyanıdır. İsyan bittiğinde Kürt sorunu çözülmüş olur. İsyanı bitirmenin, Kürt sorununu çözmenin yolu da, ‘Öcalan ne olacak? PKK ne olacak’ sorularına cevap getirmektir. Bunun yolu adamı, bir isyan lideri, bir siyasi örgütün lideri olarak görmek, karşına almak ve müzakere etmektir.”
Devlet yetkililerinin Öcalan’la görüşmelerinin sonuç alıcı düzeyde olmadığını kaydeden Çandar şöyle devam etti: “Hem devlet yetkililerinin hem de Iraklı Kürt yetkililerinin bana söylediği, bugüne dek devlet, kullanma amaçlı olarak Öcalan’la görüştü. Öcalan’ı kullanarak, örgütü dağıtmak ve bu işi bitirmek istedi. O da biliyor bunu. Son bir buçuk yıldır Öcalan’la görüşen ekip eski görüşenlerden farklı bir yaklaşım tarzına sahip ama, bu politika gene de değişmedi. Nitekim Iraklı Kürt yöneticiler de ‘Böyle olmaz’ diyorlar. MİT bir güvenlik örgütü. PKK ise, güvenlik boyutu olsa da bir siyasi sorun. Siyasi bir heyetin, muhatabını “siyasi lider” olarak görerek “siyasi görüşme” yapması lazım. Bu heyetin içinde MİT de olabilir ama sadece MİT üzerinden görüşürsen, bir noktadan öteye gidemezsin. “
Öcalan’la görüşen devlet heyetinde MİT Müsteşarlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan yüksek bürokratların bulunduğunu belirten Çandar, “Emniyet’ten ve İçişleri Bakanlığı’ndan da birilerinin olduğu söyleniyor ama, buna kimisi de ‘Hayır, yok’ diyor. Askerler görüşüyor mu görüşmüyor mu bunu da bilmiyoruz” dedi. Çandar, PKK’nın Kemalist bir düzen kurmak istediği yolundaki iddianın hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “PKK kaçınılmaz olarak etnik bir kimlik üzerinden isyanı temsil etse de Kürt milliyetçiliğinin temsilcisi değildir. PKK, Kürt kimlikli bir sol harekettir. PKK’nın etnik vurguya sahip olmasının nedeni inkâr ve asimilasyondur. PKK’yı MHP’nin Kürt muadili olarak görürseniz yanlış bir yola girersiniz.”
'Öcalan Kemalizm’e olumsuz değil'
Bir kategorizasyon yapılacaksa PKK’nın CHP’ye daha yakın olduğunu öne süren Çandar şöyle konuştu: “PKK’nın bütün tezlerini, fikirlerini, programını Öcalan oluşturuyor. Öcalan da Kemalizm ve Mustafa Kemal için olumsuz konuşmuyor. Ama bu ideolojik değil pragmatik bir şey. Çünkü Öcalan Mustafa Kemal’e Kürtlerin özerkliğiyle ilgili konularda göndermeler yapıyor. Mustafa Kemal’in meşhur İzmit mülakatında ve Amasya protokolünde Kürtlere özerklik vaat ettiğini ama eski İttihatçı kadronun cumhuriyet kurulduktan bir yıl sonra onu kuşattığını ve Mustafa Kemal’in Kürtlere özerklik tasavvurunun üzerinin çizildiğini, Kürtlerin isyan ve asimilasyonunun başladığını söylüyor. Öcalan, ‘Eğer milli mücadelenin temellerinin atıldığı Mustafa Kemal’in ilk dönemine dönersek, Birinci Meclis’i güncelleştirirsek, bizim bugünkü uygulamalarımız bakımından istenmeyen bir durum çıkmaz diye düşünüyor. ‘Bizim Mustafa Kemal’le bir sorunumuz yok. Onun ilk kuruluş dönemindeki söylemi, bugünkü uygulamalarımız için dayanacağımız bir şeydir’ diyor. ‘Bizim bugün istediklerimizin kökleri Mustafa Kemal’de var’ diyor.”
Karayılan’a göre KCK operasyonu cemaatin işi
Çandar, Fethullah Gülen cemaatiyle PKK arasındaki soruna ilişkin soruya ise “PKK kendi davasını Türkiye’nin Kürt coğrafyasında tekelci bir kontrolle ilerletebileceği kanısında. Cemaatin okullar, ekonomik faaliyetler ve kaymakamlar kanalıyla Kürt coğrafyasına yayılarak PKK’nın altını oyacağını düşünüyor” yanıtını verdi.
PKK’nın Kandil’deki üst düzey yetkililerinden Murat Karayılan’ın KCK operasyonlarının arkasında cemaatin olduğunu düşündüğünü belirten Çandar, KCK operasyonlarının ne amaçla başladığı sorusunu da şöyle yanıtladı: “Habur’dan iki aya sonra başladı ve hala dalga dalga devam ediyor. Tutuklananların iki bin küsurunu BDP üyeleri oluşturuyor. Bunlar için ‘PKK’ye bağlı olarak siyaset yapıyorlar’ deniyor. Evet, bu doğru. Ama artık BDP-PKK-KCK ayırımları herkes için zaman kaybıdır. KCK, PKK’nın bir formudur. BDP de PKK’nın bir veçhesidir…”
Çandar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hala KCK operasyonların arkasında olup olmadığı sorusu üzerine, “Bilmiyoruz. Benim aldığım bilgi, bu operasyona Başbakan’ın karar vermediği, operasyonun ona kabul ettirildiği yönünde. Hükümette de devletin içinde olduğu gibi bir güçler dengesi var. Bir kanat bu operasyona yol verdi. Ama şimdi Öcalan, ‘Benimle görüşen heyet, KCK operasyonuna karşı’ diyor. Tek bir devlet yok ki” dedi.
Çandar, Kürt açılımının neden bittiği sorusunu da şöyle yanıtladı: Habur büyük bir kaza oldu. Murat Karayılan’dan İçişleri Bakanı’na kadar konuştum. Çıkardığım sonuç, devlet organları arasında eşgüdüm yoktu. Sadece devlet organlarında değil hükümetin kendi içinde de eşgüdüm yoktu. Bir amatörlük felaketiydi Habur. Ortak bir devlet aklı ya da yol haritası olsaydı, Habur bitmezdi. Oysa Habur kademeli olarak dağdan iniş sürecinin başlamasının ilk adımıydı. Arkasından yeni adımlar gelecekti. Bazı yasal düzenlemelere paralel olarak dağdan inişler ve Avrupa’dan gelişler birleşecek ve genel bir affa doğru gidilecekti. İşler rayında giderse Apo beş yıllığına ev hapsine çıkarılacak ve PKK’nın 60-65 yöneticisi de Irak Kürdistanı’nda beş yıl ikamet edeceklerdi. Ve her şey yolunda gitseydi Öcalan beş yıl sonra serbest kalacaktı. “
Başbakan’ın onayladığı proje
Çandar, Kürt sorunun çözümü için yeni anayasada neler olması gerektiği sorusuna ise, “PKK’lılar ve liderleri tarafından kabul edilen şeyler şunlar: Anayasa’da etnik vurgusu olmayan bir vatandaşlık tanımı, anadilde eğitimin önünü tıkamayacak bir madde değişikliği, yerinden yönetime imkan verecek bir düzenleme. Bunlar yetiyor. Ama yetmeyen şu var. Öcalan ne olacak? Örgüt ne olacak?” yanıtını verdi.
PKK’nın 60-65 kişilik dar yönetici kadrosu dışındakilerin hepsi için hemen dağdan gelip siyasi hayata katılabilecekleri bir yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini, diğerlerinin beş yıl sonra siyasi hayata katılabileceklerini belirten Çandar, “Başbakan’ın onayladığı proje bu muydu?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Evet. Turgut Özal’ınki de böyle bir projeydi zaten. Öcalan ve yönetici kadro için onda da beş yıl süresi vardı. Bu proje, Özal’ın projesinin güncellenmiş hali bir anlamda. Özal’dan bu yana sorun katmerlendi ve kan gövdeyi götürdü. PKK’lı sayısı 20 misline çıktı. O dönemde lider kadro 10-15 kişiydi, şimdi 60-65 kişi oldu.”
Çandar, Kürtlerin tam olarak ne istediği sorusunu da şöyle yanıtladı: “Hükümranlık hakkını Türklerle paylaşmak istiyorlar. Onun için de Mustafa Kemal’e ve Birinci Meclis’e bir sürü gönderme yapıyorlar. Muazzam bir şans var aslında. Fakat bunun için Türkiye’de birçok ezberi bozman lazım. Öcalan’ı bir çözüm partneri olarak göreceksin. Onunla bu işi çözme çabasını göstereceksin…”
© Tüm hakları saklıdır.