Politika

Cemil Çiçek'i hükümet sünnetçisi olarak Kandil'e gönderelim

Selahattin Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için hükümetin atacağı ilk adımın Cemil Çiçek'i susturmak olduğunu söyledi.

22 Ağustos 2010 03:00

T24 - Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için hükümetin atacağı ilk adımın Cemil Çiçek'i susturmak olduğunu söyledi. Çiçek'i 80 yıllık Kürt sorununu sünnet meselesine bağlamakla suçlayan Demirtaş, "Cemil Çiçek duruyor, duruyor 'Bunlar sünnetsizdir, bunlar şöyledir' diyerek kafaları bulandırmaya, meseleyi başka yerlere çekmeye çalışıyor. Cemil Çiçek'e göre; bu halkın dil, kültür, inanç sorunu yok, mesele birkaç PKK'lının sünnet sorunu. Eğer sorun buysa sen de çok meraklıysan seni 'hükümet sünnetçisi' yapalım, Kandil'e gönderelim git bu sorunu çöz" dedi.


Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Nihat Oğraş, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, bazı il ve ilçe belediye başkanlarıyla birlikte dün gece partisinin Şanlıurfa'da düzenlediği toplantıya katıldı. Şehitlik Çamlık Restaurant'ta düzenlenen ve yaklaşık 500 partilinin katıldığı toplantıda konuşan Demirtaş, PKK'ya yönelik sözlerinden dolayı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'i eleştirdi.


Referandumda boykot kararı aldıklarını ve kararlarından geri adım atmayacaklarını söyleyen Demirtaş, son zamanlarda 'Evet' diyecekleri yönündeki söylentilerin gerçeği yansıtmadığını savunurken şöyle dedi: "Bakın, 12 Eylül'de sandıktan Evet de çıksa, Hayır da çıksa kazanan biz olacağız. Çünkü bunu boykot eden tek parti biziz. Biz direnme geleneğinden geliyoruz, dilenme geleneğinden gelmiyoruz. Bu yüzden biz kazanacağız. Referandum sürecinde 'BDP esnedi, şöyle dedi, son dakika Evet diyecek' gibi söylentiler doğru değildir. Çok açık söylüyoruz ve taleplerimiz ortada, ilk gün ne söylediysek şimdi de onu söylüyoruz. İlk gün neyi açıkladıysak yine aynı başka bir şey demiyoruz. BDP yanlış yapmış da bundan dönecekmiş gibi beklenti içinde olan yanılır. Yanlış yapan, yanlıştan dönmesi gereken AKP'dir. BDP'nin talepleri uçuk değil aksine Türkiye'nin hayrına, çıkarına olan taleplerdir."




"Herkese Müslüman, bize Netanyahu"


Hükümetin, sık sık halk oylamasına sunulacak Anayasa değişiklik paketi ile 12 Eylül darbe anayasasının değiştirilip, Kenan Evren ruhunu ortadan kaldırılacağını dile getirdiği halde yüzde 10 seçim barajının kaldırılmadığını anlatan BDP lideri Demirtaş, şöyle konuştu: "12 Eylül darbe anayasasını değiştirip Kenan Evren'in ruhunu ortadan kaldırıyorlarmış. Ama en büyük ruhu yüzde 10 seçim barajıdır. Kürtler Meclis'e girmesin diye yapılmış darbedir. Onu niye kaldırmıyorsun? Kenan Evren'in getirdiği baraja niye sarılıyorsun? Madem darbeyle hesaplaşıyorsun oradan başla. Seçim barajı düşsün, Meclis dışında kalan kim varsa Meclise hak ettiği gücüyle girsin. Bakın yüzde 10'luk baraj nedeniyle BDP'nin olması gereken 20 milletvekili AKP'dedir. AKP, 20 milletvekilimizi gasp etmiştir, halkın iradesini gasp edip, hırsızlık yapmıştır. Seçmen oyunu bize vermiş ama baraj nedeniyle bağımsız girdiği için bugün 20 vekilimiz AKP sıralarında oturuyor. Hani adalet, demokrasi, hani halkın iradesinden güçlü olan yoktu. Bu nasıl bir demokrasi, Müslümanlık anlayışıdır. Herkese demokrat, Müslüman bize gelince Netanyahu. Bunu kabul edebilir miyiz? Herkes kabul edebilir. AKP ile zengin olanlar, çıkarı olanlar destekleyebilir ama bu toplumun ve ülkenin çıkarları için siyaset yapanlar olarak biz onurlu, dik durmaya devam edeceğiz. Bunun için boykot en siyasi tavırdır."



"Cemil Çiçek'i hükümet sünnetçisi olarak Kandil'e gönderelim"

Terör örgütü PKK'nın 'eylemsizlik kararına' rağmen operasyonların durmadığını söyleyen Selahattin Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için atılacak ilk adımın Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in görevden alınması olduğunu ileri sürerek şöyle devam etti: "Türkiye'de PKK'nın ilan ettiği eylemsizlik süreci yaşanıyor. Ama günlerdir askeri operasyonlar sürüyor. Hükümetin, devletin derdi ne anlamış değiliz. Bu mübarek günlerde akan kan dursun diye bütün toplum feryat edip çağrı yaparken, operasyonlar durmuyor. Şimdi meydanlara 'PKK ile görüşüldü mü, pazarlık yapıldı mı?' tartışmasını yapıyorlar. Görüşülüp- görüşülmediğini bilmiyoruz, BDP olarak bunu bilmeyiz. Fakat görüşülmemişse bile görüşülmesi gerekir. Kalıcı barış için gerekirse PKK ile de görüşülmesi gerekiyor. 'Görüşmesin' diyenler 'savaşsın', 'kan aksın' diyenlerdir. Konuşarak çözmek varken; neden silahı, neden militarist askeri yöntemleri savunuyorsunuz? CHP, MHP, 'Hükümet görüşmüşse ihanettir' diye ortalığı velveleye vermeye çalışıyor. Peki, konuşmazsa ne olacak? Her gün Türkiye'nin her bir yerine cenaze gidince mutluluk mu duyacaksınız? Derdiniz bu mudur? Türkiye'nin her şehir, kasaba, köyüne 30 yılda yeterinden fazla cenaze gitti. Türkiye her gün gençlerini toprağa veriyor. Yetmez mi artık, ne istiyorsunuz? Konuşmaktan kime ne zarar gelir, onun için konuşulmamışsa bile ayıp, yazık etmişlerdir. Konuşulması ve kalıcı barışın şartlarının oluşturulması lazım. Hükümet de bu konuda cesur, iradeli durarak Türkiye toplumunun barış duygularına sığınması lazım. Milliyetçi kışkırtmaların karşısında geri adım atıp diyalogdan kaçmaması lazım. Ancak, bu kadar tedirgin davranan, BDP ile bile görüşmeyi kendi açısından zulüm sayan bir hükümet sorunu nasıl çözecek." Demirtaş, Hükümet'in sözcüsü konumundaki Cemil Çiçek'in Kürtler bu ülkenin insanı değilmiş gibi davrandıktan sonra hükümet adına açıklama yapmasını kabul etmediklerini söyledi. BDP lideri, "Hükümet, devlet olarak siyaseti bertaraf etmeye çalışırsanız bu sorunu çözemezsiniz, silah sorununu da çözemezsiniz. Niyetiniz barışsa yöntem bu değildir. Barış cesaret işidir, vicdan, yürek işidir. Barış; yasa, kanun, Anayasa işi değildir. Yüreğiniz yoksa barışamazsınız bu kadar nettir" dedi.


Demirtaş sık sık alkışlarla kesilen konuşmasını tamamladıktan sonra beraberindekilerle Suruç'un Külünçe Köyü'ne giderek, bir süre önce vefat eden Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan'ın annesi için taziye ziyaretinde bulundu. Demirtaş, taziye ziyaretinin ardından geç saatlerde Diyarbakır'a geçti.