Dünya

"Cemal Kaşıkçı'nın en büyük korkusu öldürülmek değil cezaevine konulmaktı"

The Washington Post: Kaşıkçı'nın son dönemi Suudi Arabistan'ın boyunduruğunda geçti

23 Aralık 2018 22:56

Amerikan The Washington Post gazetesi, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda ekimde öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ABD'de geçirdiği son dönemde, Suudi Arabistan'ın boyunduruğunda yaşadığını yazdı.

The Washington Post'ta yayımlanan Souad Mekhennet ve Greg Miller imzalı yazıda, Kaşıkçı'nın kaçmak istediği güçlerden aslında hiç kaçamadığı, "son dönemini Suudi Arabistan'ın boyunduruğunda geçirdiği" görüşü paylaşıldı.

Yazıda, Kaşıkçı'nın, 2017 Ekim'de ABD'nin Virginia eyaletindeki arkadaşının evinde kalırken Riyad'dan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a yakın isimlerden eski danışman Suud el-Kahtani tarafından arandığı belirtildi.

Gazeteye konuşan, güvenliği için isminin açıklanmasını istemeyen arkadaşı, telefon görüşmesinde Kahtani'nin, Kaşıkçı ile alışılmadık şekilde samimi konuştuğuna dikkati çekti.

Yazıda Kahtani'nin telefon görüşmesinde, Veliaht Prens'in Suudi Arabistan'da kadınların araba kullanmasına izin verilmesi gibi reformlarla ilgili kamuoyundaki güzel yorumlardan memnun olduğunu dile getirdiği aktarıldı.

Görüşmede Kahtani'nin, Kaşıkçı'dan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın başarılarıyla ilgili yazı yazmasını ve onu övmesini istediği anlatılan yazıda, telefon görüşmesinin altında yatanın Suudi Arabistan'da yaşamamasına rağmen Kaşıkçı'nın her kelimesinin, krallığın en güçlü üyesi tarafından takip edilmesi olduğu belirtildi.

Telefonun geldiği sırada yanında bulunan arkadaşı, Kaşıkçı'nın, Kahtani'ye "öfke ve endişeyle" karışık tepki verdiğini aktardı. Arkadaşı, Kahtani'yle Suudi Arabistan'da cezaevlerine konulan aktivistlerin durumunu konuşan Kaşıkçı'nın öfkeyle karışık korkuyla elinin titrediğini anlattı.

Arkadaşı, Kaşıkçı'nın en büyük korkusunun öldürülmek değil, cezaevine konulmak olduğunu da söyledi.

Yazıda, bu telefon görüşmesinin Kaşıkçı ve Veliaht Prens'in yakın çevresinden eski danışman Kahtani arasında yapılan çok sayıda görüşmeden biri olduğu belirtildi. 

 Kahtani kimdir? 

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a en yakın isimlerden olan ve Veliaht Prens'in basın danışmanlığını yapan Suud el-Kahtani'nin, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi için İstanbul'a gönderilen suikast timinin yöneticisi olduğu ileri sürülmüştü.

Suudi Arabistan'da muhalifleri hedef alan online troll ordusu kurduğu da iddia edilen Kahtani, ABD'nin Kaşıkçı cinayeti ile ilgili yaptırım listesine aldığı 17 kişi arasında yer almıştı.

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz Al Suud, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ülkesinin İstanbul'daki başkonsolosluk binasında öldürülmesi üzerine üst düzey 5 kişiyi görevden aldırmıştı. Bu kişiler arasında daha önce Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın danışmanlığını yapan Suud Kahtani ismi öne çıkmıştı.

Öte yandan, Kaşıkçı'nın öldürülmesi sonrası görevden alınan Kahtani'nin, Suudi katillerle internet üzerinden Skype aracılığıyla iletişim halinde olduğu iddia edilmişti. Suudi Arabistan istihbaratıyla irtibatlı olduğu belirtilen kaynaklardan birinin, Kahtani'nin, Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında tutulduğu odaya kamera aracılığıyla bağlandığını söylediği ve bu bağlantı esnasında Kahtani'nin Kaşıkçı'yı aşağılamaya başladığı ve hakaretler ettiği de iddialar arasında yer almıştı.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında eski Suudi İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed el-Asiri ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın eski danışmanı Suud el-Kahtani hakkında ''tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme'' suçlamasıyla tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştı.

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Suudi gazeteci Kaşıkçı'dan, 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra haber alınamamıştı.

Suudi Arabistan yönetimi, 18 gün sonra gazeteci Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü kabul etmek zorunda kalmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, "Maktul Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğunda, daha önceden yapılan planlama doğrultusunda, başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Cesedi, yine önceden yapılan planlama doğrultusunda parçalanarak yok edilmiştir." ifadeleri kullanılmıştı.