Bir dönem Gülen cemaatinin önde gelen isimlerinden olan Nurettin Veren, Milli Görüş hareketinin lideri Necmettin Erbakan'ın 1968-1969'lu yıllarda Fethullah Gülen'e birlikte parti kurma teklifi yaptığını, ancak Gülen'in bu teklifi reddettiğini öne sürdü. Veren, "Gülen'in Erbakan'a siyasetten vazgeçmesini, üniversitede sessiz sedasız eleman yetiştirerek kadrolar oluşturmasının, siyasetten açık bir parti çalışmasından, daha etkili olacağını söylediğini iddia etti.
Nurettin Veren'in Akit'te "Erbakan Hocanın parti kurma teklifini Gülen niçin reddetti" başlığıyla yayımlanan (7 Nisan 2016) yazısı şöyle:
İzmir’e geldiği ilk günden beri ayağını basacak bir zemin arayan Gülen, Kestanepazarı Kur’an Kursu’ndan başını dışarıya çıkarır çıkarmaz yakaladığı bizim gibi 5-10 talebeden hemen sonra, üstadın varislerinden olan abilerle irtibatını kesti. Ve tamamen ayrı bir stil ve bir yol tutturdu. 5 evin olduğu bir zaman içerisinde üstadın varislerine karşı farklı bir tavırla bizim onlarla görüşmemizi de yasakladı. Daha sonra bizi kendine bağımlı hale getirmek için Buca Kaynaklar’daki ilk yaz kampını kurdu, Risale-i Nurları kendi üslubuyla bize aktardı.
Bizim bu kamp hizmetimizden haberdar olan Erbakan Hoca’nın Fethullah Gülen’le görüşmek istediğini birisi vasıtasıyla kampa ilettiğini, benim de gidip Erbakan Hocayı almamı söyledi. Ben de Buca Dokuz Çeşme durağından gidip Skoda bir kamyonetle Erbakan Hocayı alıp Kaynaklar kampına getirdim. Bu benim Erbakan Hocayı ilk görüşüm idi, çay içip sohbet edildikten hemen sonra Erbakan Hoca dindarların da bir parti kurup siyasal alanda, hak-hukuk arayışı içerisinde, söz sahibi olması gerektiğini ve birlikte parti kurma teklifi olduğunu söyledi.
Gülen, Erbakan Hocaya kendisinin bu siyasi parti kurma teklifine katılmadığını, hatta siyasetten vazgeçmesini, üniversitede sessiz sedasız eleman yetiştirerek kadrolar oluşturmasının, siyasetten açık bir parti çalışmasından, daha etkili olacağını söylemişti. Bu tarih 1968-1969 yılları arasında olan bir tarihtir.
Daha sonra bir daha Fethullah Gülen, Erbakan Hoca ile görüşmemeye özellikle dikkat etti. Bu arada; Erbakan Hoca da kendisi, arkadaşlarla birlikte partisini kurdu. Gülen hep bu partinin Müslümanları sıkıntıya sokacağını ve Erbakan Hoca’nın yanlış bir yolda yürüdüğünü, esas yapılan işin bizim yaptığımız iş olduğunu bize anlatıyordu.
Arka arkaya kurulan Milli Nizam, Milli Selamet, Fazilet Partisi’nin kapanması hadiselerinde, bizim işimizin isabetli, onların yanlış olduğunu vurguluyordu. Bir Ramazan günü İzmir Efes Oteli’nde iftar yemeğine Erbakan Hoca, Fethullah Gülen’i davet etti. Fethullah Gülen özellikle Erbakan Hoca’dan ve onun başına gelecek tehlikelerden çekindiği için hastalık bahanesiyle hocanın bu iftar yemeği davetine katılmadı. Yani biz kemiksiz ve omurgasız bir hizmet stratejisi, ne olduğu belli olmayan bir hizmet stili içerisinde büyümeye devam ediyorduk. Erbakan Hoca ile hiçbir şekilde yan yana bir kare içinde olmak istemedi ve onların olmasını, bizim hizmetimiz açısından bir paratoner olarak, bir tampon olarak gördü.
Erbakan Hoca ve partisi artarda çile çekip baskılarla mücadele ederken, Fethullah Gülen yol alma ve kadrolaşma peşinde hızla devam ediyordu. Yani onların bu ihtilaller ve koalisyonlarla uğraşması Gülen’e fırsat vermişti ve zaman kazandırmıştı. Vakıf, dernek, siyasi bir faaliyet, bir tarikat olmadan, sadece büyümek ve büyümek. BÜTÜN KURUM VE KURULUŞLARIN İÇERİSİNDE SİYASİ İKTİDAR OLMADAN KALICI DEVLET OLMA ŞEKLİNDE DÜŞÜNCELERİNİ BİZE KADROLAŞMA OLARAK EMPOZE EDİYORDU. Yani daha sonraki aşamada geniş manada vatansız, bayraksız, devletsiz olmayı, kemiksiz ve kişiliksiz olmayı çok üstün bir strateji olarak Siyonizm, Masonizm gibi bir üslupla bütün dünyayı ele geçirme üslubunu cemaate telkin ediyordu. 50 yıllık telkin neticesinde cemaat bugünkü ruh haleti ve hizmet anlayışına ikna edildi.
(HUBBUL VATAN MİNEL İMAN) vatan sevgisi imandandır.
Şimdi ey Gülen ve Gülenistler; Allah, peygamber için yola çıkanlar size sesleniyorum: Tıpkı Yahudilerin bütün dünyanın nefretini çekip tarih boyunca yaşadıkları facialar gibi dışlanarak yaşayamayacağınızı düşünemiyor musunuz?
SİZİN İÇİN ANNE-BABA HAKKI KUTSAL DEĞİL, ŞEHİT KANLARI İLE SULANMIŞ VATAN TOPRAĞI KUTSAL DEĞİL, SAHABE EFENDİLERİMİZİN KABİRLERİ İLE DOLU OLAN ANADOLU TOPRAĞI DA KUTSAL DEĞİL, BAYRAK DA KUTSAL DEĞİL, GERİDE BIRAKTIĞINIZ AKRABALARINIZ DA KUTSAL DEĞİL. PEKİ KUTSAL OLAN NEDİR? BU KIRMIZI ÇİZGİLERİ ÇİĞNEYEREK HANGİ KUTSAL GAYEYE ULAŞILABİLİR?