HSYK’nin görevden uzaklaştırdığı 648 hâkim ve savcıdan biri olan Diyarbakır hâkimi Muzaffer Şakar dün adliyesindeki odası basılarak gözaltına alındı. Şakar’ın kaldığı misafirhanede de arama yapıldı. Şakar ve eşbaşkanlığını yaptığı Demokrat Yargı, 2010 referandumundan sonra yargı içinde cemaatle en büyük kavgayı veren örgütlerden biriydi. Şakar’ın cemaatin yargı içindeki uygulamalarına karşı yazdığı onlarca yazı ve “Yargıda Kumpasın Köşe Taşları AKP ve Cemaat” isimli bir de kitabı bulunuyor. Şakar bir süre önce Diyarbakır’a sürgün edilmişti.
Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin, Şakar’ın gözaltına alınmasına sert tepki göstererek “Bu Türkiye yargı tarihindeki 2. Ahmet Şık-Nedim Şener vakasıdır” dedi. Bu aşamadan sonra cemaatin tasfiyesi sürecinin tüm bir muhalefete yönelik bir tasfiye işlemi haline geleceğini ifade eden Ertekin “Cemaatin iktidar olduğu dönemde mücadele yürüten Türkiye yargısındaki üç beş hâkimden birisidir. Artık bu listeyi hazırlayanlar bizzat kendilerinin cemaatçi olmadıklarını kanıtlamak zorundadırlar” dedi.
İmzacılara mali baskı
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde açığa alınan 21 imzacı akademisyenin sosyal haklarının devam edeceği belirtilmesine rağmen üniversite alan adı uzantılı e-postaları kapatıldı, kredi kart limitleri düşürüldü, ek hesapları kapatıldı. Bir akademisyenin bankadan parasını çekme talebi ise banka tarafından reddedildi, paraya bloke konulduğu bilgisi verildi.
HDP’li profesöre 'FETÖ’cü’ işlemi
Yeşiller ve Sol Gelecek partisi üyesi olan ve geçen dönem HDP Parti Meclisi üyeliği yapan, imzacı akademisyenlerden Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Betül Yarar, “FETÖ’cü olduğu iddiasıyla” açığa alındı. Yarar, cemaatçi olduğu gerekçesiyle tutuklanan eski rektör döneminde profesörlüğü engellendiği için dava açarak bu unvanı elde edebilmişti. Eşcinsellik ve toplumsal cinsiyetle ilgili akademik çalışmaları ile bilinen Yarar, akademik çalışma için Fransa’da. Rahatsızlığı nedeniyle dönemediği belirtilen Yarar’ın açığa alınmasında istihbarat örgütlerinden gelen raporların etkili olduğunu iddia edildi. İmzasını çeken Prof. Kemal İnal’ın da açığa alınması “imzacı akademisyenlere yönelik cadı avı” olarak değerlendirildi.