T24 - Adana'da, dün imam nikahı ile birlikte yaşadığı kadına ait evde ölü bulunan Yeşilçam'ın en parlak dönemlerinin ünlü karakter oyuncusu Cem Erman'ın cenazesi (64), toprağa verildi.
Merkez Çukurova ilçesinin 100. Yıl Mahallesi'nde, Manolya Sitesi'ndeki evinde dün cesedi bulunan Cem Erman'ın, kesin ölüm nedeninin tespiti için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırılan cenazesi, birinci derecede yakınları gelmediği için Cumhuriyet Savcılığının kararıyla imam nikahıyla birlikte yaşadığı Sevim Demiroğlu'na (45) teslim edildi.
Gerçek adı Süleyman Faik Durgun olan ve Yeşilçam'ın gişe rekorları kıran 100'den fazla filminde, Türkan Şoray, Cüneyt Arkın, Ekrem Bora ve daha onlarca ünlü sinema sanatçısıyla rol alan Cem Erman'ın cenazesi, Kabasakal Mezarlığı'nda kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi.
Cenaze törenine, Cem Erman'ın dört yıl hayatını paylaştığı Sevim Demiroğlu ile onun birkaç yakını katıldı.
Mersin'de 1947'de doğan Cem Erman, annesinin memleketi olan Hatay'ın İskenderun ilçesinde ailesiyle yaşarken, 1973'de Ses dergisinin açtığı yarışmada üçüncü olup sinemaya adım attı. Yeşilçam'ın en parlak dönemlerinde, çoğunlukla karakter oyuncusu olarak rol alan Cem Erman'ın, 33 yılını verdiği oyunculuğuna 1980'de son verip emekliye ayrıldığı kaydedildi.
Cem Erman, dün, telefonlarına cevap alamayınca, tatil için gittiği Akçatekir Yaylası'ndan evine dönen ve 4 yıldır birlikte olduğu belirtilen Sevim Demiroğlu tarafından kapının çilingirle açılması sonucunda ölü bulunmuştu. Yapılan incelemede, Cem Erman'ın üç gün önce öldüğü tespit edilmişti.
Cem Erman'ın hayatını paylaştığı Sevim Demiroğlu ise cenazenin 3 gün kaldığı ve aşırı sıcağın etkisiyle çevreye ağır kokuların yayıldığı evine giremiyor.
Demiroğlu, evinin dezenfekte edilmesi için geçici olarak yerleştiği kız kardeşinin evinde, Cem Erman öldüğünde Akçatekir Yaylası'nda olduğunu belirterek, ''Yaylaya giderken eşimin de benimle gelmesini istedim, ancak sıkılacağını söyleyerek gelmedi. Defalarca telefonla aramama rağmen cevap alamadım. Daha sonra cep telefonu da kapalı konuma düşmeye başlayınca panikledim. Eve geldiğimde onun kanepedeki cesediyle karşılaştım. Üstelik de ölümünün üzerinden 3 gün geçtikten sonra'' diyerek gözyaşı döktü.
PANİK ATAK TEDAVİSİ GÖRÜYORDU
Cem Erman'ın Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde panik atak tedavisi gördüğünü ifade eden Demiroğlu, onun en büyük mutluluğunun meşhur olduğu günleri anlatmak olduğunu belirterek, ''O günleri anlatırken gözlerinin içi gülerdi. Sanki anılarıyla yaşıyor gibiydi. Filmlerindeki gibi agresif ve sinirli bir yapısı vardı. İstanbul'da sinema yaşamı boyunca çok kaliteli yaşam sürüp, sonradan sıkıntılı günler yaşadığı için geçmişini anlatmaktan başka avunacak bir şeyi yoktu'' dedi.
‘İSTANBUL HAYALİYLE YANIP TUTUŞUYORDU’
Demiroğlu, Cem Erman'ın televizyonda kanal kanal gezerek, eski Türk filmlerini takip ettiğini belirterek, şunları söyledi:
'Televizyonda kendinin rol aldığı film varsa dünyalar onun olurdu. Yayın saati değiştiğinde ise adeta küplere binerdi, öfkelenirdi. Çünkü, en büyük mutluluğundan biri de filmlerini seyretmekti. Birlikte seyrederken, bana o filmle ilgili anılarını anlatırdı. Onu can kulağıyla dinlediğimde çok mutlu olurdu. En büyük hayali İstanbul'da ev almaktı, ama emekli maaşından başka hiçbir geliri yoktu. İstanbul hayaliyle adeta yanıp tutuşurdu. Bu kenti ve orada yaşadıklarına duyduğu özlemi anlatırdı. Emekli maaşı yetmediği için sürekli strese girerdi.''
Sevim Demiroğlu, Cem Erman'ın erkek kardeşiyle 25, kız kardeşiyle ise 3 yıldır görüşmediğini belirterek, ''Benden başka hiç kimsesi yoktu' dedi.
MESLEKTAŞLARINA SİTEM
Cenazeyi almak üzere Adli Tıp Kurumu önünde bekleyen Belediye-İş Sendikası Adana Şube Başkanı ve Sevim Demiroğlu'nun eniştesi Zeki Eker ise Cem Erman'ın, son zamanlarda meslektaşlarınca aranmamasına çok üzüldüğünü söyledi.
Zaman zaman Türk sineması ve dostluk üzerine sohbet ettiklerini belirten Eker, ''Rahmetli Cem Erman, eşimin ablası Sevim Demiroğlu ile Adana'ya geldiğinde tanışmış. 2007'de resmi nikah kıyarak evlendiler. Ancak, bir süre sonra aralarındaki tartışma üzerine ayrıldılar. Ancak, ayrı kalamadılar, yeniden imam nikahıyla birlikte yaşamaya başladılar'' dedi.
Cem Erman'ın en çok üzüldüğü konunun, ünlü sinema sanatçısı arkadaşlarının kendisini arayıp sormaması olduğunu belirten Zeki Eker, ''Kendisi çok güzel giyinir ve konuşmayı çok severdi. Birlikte yemeğe gittiğimiz mekanlarda tanınması çok hoşuna giderdi. Son zamanlarda bol bol kitap okur ve zaman zaman da şiir yazardı'' diye konuştu.
‘BU DÜNYA NEYE YARAR’
Türk sinemasının, ''1970'lerdeki Nuri Alço'' olarak tanımlanan Cem Erman'ın evinde, Naşide Gökbudak'ın kaleme aldığı ''Rahmi Bey'' göze çarparken, ''Gözümden akan iki damla yaş'' cümlesiyle başlayan ve ''Bu dünya neye yarar'' cümlesiyle biten kendi yazdığı 4 sayfalık şiir yazılı not defteri bulundu.
Sevim Demiroğlu'nun çilingirle açtırdığı evinde kanepede sağ tarafına doğru yatar şekilde bulunan Cem Erman'ın olduğu odada sehpa üzerinde tedavi amacıyla kullandığı ilaçların yanı sıra sayısal ve süper loto kuponları, 50 kuruş, cep telefonuyla Ömer Seyfettin'in ''Harem'' adlı kitabı bulundu.
100'ÜN ÜZERİNDE FİLM
Yeşilçam'da 100'ün üzerinde filmde rol alan Erman, renkli gözleri, kıvırcık saçları, böğrü açık takım elbisesi ve altın madalyonu ve her sahnede değişen geniş yakalı ispanyol paça takım elbiseleriyle ün yapmıştı.
Kemal Sunal'ın 100 Numaralı Adam filminde düzenbaz reklamcı patronu, Cüneyt Arkın filmleri ve birkaç arabesk filminde de kötü adam rolünü oynayan Erman, 1970'lerin ortalarında da başrolünde Mehmet Ali Erbil'in yer aldığı dram filminde rol aldı.