Magazin

Çelik: Sünnet olmak erkelikse 3-4 defa daha olurum; erkeklik oranı kestirmekle olmuyor

“Sevdiğim kız seks işçisi çıktı”

Posta muhabiri Canan Danyıldız ve Çelik

27 Kasım 2016 19:55

Şarkıcı Çelik, “Eğer erkeklik sünnet olmakla oluyorsa, 3-4 defa daha sünnet olurum! O yüzden de sünnet çocuğu pozu vermekten imtina etmedim. Ama erkeklik yalnız oranı kestirmekle olmuyor” dedi.

Çelik, sevdiği bir kadının seks işçisi olduğunu öğrendikten sonra ilişkisinin bittiğini söylerken “Çok zor! Yapamam! Bütün toplumun fahişe diye bildiği biriyle evlenmek, ilişki yürütmek kolay değil ki. O baskıyı nasıl kaldırabilirsin? Aşk benim için çok yüksek bir söz. Fedâkarlık varsa aşk vardır. Ben o kadar fedakar biri değilim” ifadelerini kullandı.

Posta’dan Canan Danyıldız’a konuşan Çelik’in ifadelerinden bir kısım şöyle:

Dünya kadar ödül alıp, şarkılarınızın doruk yaptığı zamanlar ve şimdi daha az bilinirlik... Kırıcı mı?

Hayır, üzülüyorum sadece ama kendim için değil. İşlerin buraya geleceğini biliyordum. Yeni bir albüm yaptım, önüme bakacağım.

2 evlilik yaptınız. Bir de oğlunuz var; onu nasıl yetiştiriyorsunuz?

Onu olabildiğince özgür yetiştiriyorum. Şartlara uymaması gerektiğini öğretiyorum. Bana ‘Matematikten zayıf alsam kızar mısın?’ diye soruyor, ‘Hayır’ diyorum. ‘Niye?’ diyor, ‘Sana verilen eğitime inanmıyorum’ diyorum.

Erkekler yönetiyor, ondan olabilir! 

Dünyanın içine edenin tamamen erkekler olduğunu düşünüyorum! Erkeklik sünnetle, sakal bıyıkla olmuyor! Tamam seni yatırdılar masaya, kestiler filan erkek oldun, o sıfatı aldın, ama erkek gibi davranmıyorsun ki!

Yani her sünnet olan erkek, erkek değil mi? Kafam karıştı! 

Valla eğer erkeklik sünnet olmakla oluyorsa, 3-4 defa daha sünnet olurum! O yüzden de sünnet çocuğu pozu vermekten imtina etmedim. Ama erkeklik yalnız oranı kestirmekle olmuyor.

Nedir erkek olmak o zaman? 

O sözün sende bıraktığı değerleri uygulamaktır. İnsanlık değerlerini taşımak. Şu an sünnet olmuş, bıyık bırakmış kadınları ezen erkekler var. Benim bildiğim, içinde yetiştiğim kültürde bu yok... Anadolu merhamet, barış toprağıdır.

 E biz o ‘maço’ adamı seviyoruz... 

Eh ne diyebilirim ki ben buna! Kadınlar daha başlarına ne geleceğinin farkında değil. Şefkatsiz, merhametsiz bir hayata doğru gidiyoruz, kadın varlığı ortadan kalkacak. Bunu demedi demeyin!

ıplaklığınızın sınırı ne? Yani çıplak kalıp, çıplak bir kadınla sarmaş dolaş olmanın ötesi var mı? 

Ben bunu ahlaksızlık olarak görmüyorum ki! Bunun arkasına çok sağlam bir ilke koyuyorum. Asıl, ahlaksızlık, ilkesiz olmaktır.

"Erkeklerle çıplak poz vermem"

Diyelim ‘gay’lerle ilgili bir konuya dikkat çekecek olsanız; 2 erkek çıplak poz verir misiniz? 

Amaç dikkat çekmek ya! Hayır, bunu bir kez yaptım, ikinci kez soyunmak o soruna dikkat çekmek olmaz. Tadı kaçar. Gay’ler için gay pozu, travestiler için travesti pozu vermiyorum ki ben!

Anneniz ya da kardeşleriniz? Bu erken öten horoz hallerinize ne diyor? 

Annem, ‘ateist ve tarikatçı’ diyerek iftira attıklarında “Oğlum namaz kıldığımı söyle, ‘Biz böyle bir ailede büyüdük’ de” dediğinde yapamadım. Ailem üzüldü ama cuma namazına bir kamera ile gitmek bana göre değil.

Çok erken yaşta para, ün hepsi geldi. İzel-Çelik- Ercan niye dağıldı? 

Hepimizin hataları vardı. Yaşın verdiği tecrübesizlik, kurumsal olmayan bir piyasa vardı. Doğru menajer olsaydı daha başka yerde olurduk.

Ercan’la bir araya geliyor musunuz? 

Evet ve onun stratejik zekasına güveniyorum. Sağlam çocuktur. İzel de çok iyi kızdır ama bu ara bize biraz daha mesafeli.

2’nci evliliğiniz, çocuğunuzun da annesi Buket Saygı ile. Niye yürümedi? 

Buket’le evliyken, Zekeriyaköy’de doğa içinde muhteşem bir evimiz vardı. Sabahları ben kalkıp ülke, gündem bu sosyal olaylar vs. ilgileniyordum. Buket de ‘Ya bir kahvaltı yapsak, biraz konuşsak vs.’ derdi. Ve yüzde 100 o haklıydı. Ben bunu göremedim. Benim eksikliğim, benim kusurumdu.

Yeniden onunla evlenmeyi düşünür müsünüz? 

(Kahkaha atıyor) Yok o kadar da haklı değildi!

Yaşlanınca yalnız kalacağınızı biliyorsunuz ama. 

Biliyorum, düşününce korkmuyorum da üzülüyorum. Benimle evlenmek isteyen bir kız arkadaşım vardı, dayanamadı. Hayatımın sorumluluğunu yüklenemedi, gitti. Tahammül edilemeyen biriyim sanırım.

Misal? 

Ya TV’de bilmem ne yarışmasında yarım metre bir şeyin üzerinden atlayan birine ‘tarih yazdı’ diyen, yani Fatih’in gemileri karadan yürütmesindeki başarıyı kendi basit düzeneği ile bir tutan akla tahammül edemiyorum. Hayatımdaki kadının bunu anlamasını bekliyorum ama olmuyor. Anlayan bir kız çıktı, o da fahişeymiş!

Anlamadım? Kız arkadaşınız fahişe miymiş? 

Üniversite okuyan, para karşılığı iş adamlarıyla olan bir kızı sevdim. Ama anlamadım kızın o işi yaptığını.

Nasıl? 

Ne bileyim ben, üzerinde ‘Fahişe’ diye yazmıyordu ki! Sözüne güvendim. Ama bir gün açık yüreklilikle fahişe olduğunu anlattı. Artık acıdı mı ne oldu bilemiyorum. Ve bitti.

Peki bir fahişeyle evlenmez misiniz? Yani madem bu kızı sevmişsiniz? 

Çok zor! Yapamam! Bütün toplumun fahişe diye bildiği biriyle evlenmek, ilişki yürütmek kolay değil ki. O baskıyı nasıl kaldırabilirsin? Aşk benim için çok yüksek bir söz. Fedâkarlık varsa aşk vardır. Ben o kadar fedakar biri değilim.

Beni şaşırttınız! 

(Kahkaha atıyoruz) Evet, bu kadar cesur şeyler söyleyen, yapan biri olarak... Dediğin şey büyük bir ütopya gibi geldi bana.