Politika

Çelik: Hayat tarzına karışmayız, rahat olun

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

15 Haziran 2011 03:00

T24 - Seçim sonuçlarını değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “hükümetin hiçkimseye hayat tarzı dayatmadığını” belirterek “Herkesin bu ülkede rahat olması gerekiyor'' dedi. 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. 

Çelik, toplantıda ağırlıklı olarak 12 Haziran'da yapılan seçimin değerlendirildiğini belirterek, ''Bu çerçevede Sayın Başbakanımız, dış dünyadaki devlet ve hükümet başkanlarının bazı mesajlarından söz etti. Seçim sonuçlarının iç ve dış kamuoyunda algılanması ve değerlendirilmesiyle ilgili görüşmeler yapıldı'' diye konuştu. 

Hüseyin Çelik, AK Parti'nin, Türkiye'nin 3 ili hariç, 78 ilden milletvekili çıkardığı ifade etti. 

Çelik, AK Parti'nin Türkiye'nin partisi olma ve bir bütün olarak Türkiye'yi temsil etme açısından açık ara önde olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: 

''Gerçek manada bir Türkiye partisi olduğunu, Türkiye'nin çimentosu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Doğu ve Güneydoğu ile ilgili bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. 'Doğu ve Güneydoğu'da BDP'nin oylarını astronomik olarak artırdığı, 'AK Parti'nin kan kaybettiği' şeklinde yaygın bir kanaat oluşmaya başladı. Bunu da tashih etmemiz gerekiyor. Doğu Anadolu 14 vilayetten oluşmaktadır. AK Parti'nin oy oranı yüzde 53.38 dir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde oylar bir önceki seçime göre yüzde 4.25 oranında artmıştır. Genellikle bu ne kadar oy aldığınızdan ziyade oranlar da önemlidir. Seçmen sayısı arttığı için aldığınız oy miktarı belki çok anlamlı değildir. AK Parti Doğu Anadolu'nun birinci partisidir. Güneydoğu'da AK Parti yüzde 49.60'lık bir oy oranı ile geçmişteki oyunu korumuştur. Binde 0,16'lık çok cüzi bir düşüş vardır. Bunun dışında diyebiliriz ki AK Parti 2007'deki oy oranını korumuştur. Peki 'öne geçtiği, oylarını astronomik artırdı dediğimiz bağımsızların oluşturduğu blok yüzde kaç oy aldı, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 23.79. AK Parti, Doğu Anadolu Bölgesi'nde BDP'ye 30 puan fark atmıştır. Güneydoğu Anadolu'da ise BDP'nin desteklediği adayların aldığı oy yüzde 34 oranındadır. Orada da arada 15 puan gibi bir fark vardır.'' 

Çelik, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki ondört vilayetin, dokuzunda AK Parti'nin, üçünde BDP'nin birinde CHP'nin, birinde de MHP'nin birinci parti olduğunu ifade etti. 

Hüseyin Çelik, Güneydoğu Anadolu'daki ise dokuz ilin beşinde AK Parti'nin, dördünde BDP'nin desteklediği adayların birinci olduğunu ifade etti. 

Seçim sonuçları ile ilgili yapılması gereken ikinci değerlendirmenin de sahillerle ilgili olduğuna işaret eden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''AK Parti'nin Ege Bölgesi'ndeki oy oranı yüzde 42.47 dir. Ama 'Ege'yi sahilleri sildi, süpürdü' diye bilinen böyle bir kanaat oluşturulan CHP'nin oy oranı yüzde 35,64'tür. Akdeniz'de AK Parti'nin oy ortalaması yüzde 40.62'dir. CHP yüzde 29.05'lik bir orandadır. Ege'de AK Parti CHP'ye 7 puan fark atmıştır. Akdeniz'de 13 puan fark atmıştır. AK Parti'nin Güneydoğu Anadolu'daki binde 14'lük bir düşüş istisna edilirse, 2007 seçimlerine göre AK Parti bütün bölgelerde oyunu artırmıştır. Astronomik oy artışı Marmara Bölgesi'nde olmuştur, 10 küsur puanlık bir artıştır. İkinci sırada yüzde 6.19 puanlık bir artışla Karadeniz Bölgesi gelmektedir. Ardından, Doğu Anadolu 4.25'lik bir oy oranıyla üçüncü sırada gelmektedir. Ama diğerlerinde de belirli oranlarda artışlar vardır.'' 


'MODERN ENDİŞELİLER'

Hüseyin Çelik, yedi bölgenin yedisinde de AK Parti'nin birinci parti olduğunu belirtti. Seçim sonuçlarının Türk demokrasisi, halk ve insanlık için hayırlı olmasını dileyen Çelik, şunları söyledi: ''Seçim esnasında, propaganda esnasında maalesef belli siyasi partiler veya liderler tarafından nezaketten yoksun bir rekabet anlayışının sergilendiğine şahit olduk. Ama bu halkımız tarafından ödüllendirilmedi, halkımız kaba söylem ve küfürleri benimsemedi. Çamur atma ve iftira siyasetini kesinlikle benimsemedi, ödüllendirmedi. Ucuz ve uçuk vaatler, popülizm kesinlikle halkımız tarafından ödüllendirilmedi. Kötümser ve negatif propaganda halkımız tarafından ödüllendirilmedi. Bölünme senaryoları ve paranoyaları da halkımız tarafından sahiplenilmedi. 

Bu arada özelikle medyada dillendirilen, birilerinin 'ara rejim, sivil dikta' dediği 'otoriterleşme' dediği argümanların da aslında halkın gündeminde olmadığı, haklın benimsemediği, istemediği, esasen böyle bir derdinin olmadığı ortaya çıktı. 'Modern endişeliler' dediğimiz bir grup insandan söz ediliyordu. Bizim dışımızdaki yüzde 50, bu manada bir endişe içinde olduğu için değil, çeşitli nedenlerlen dolayı tercihini böyle yapmıştır. 

Bu ülkede herkes farklılıklarını muhafaza ederek, huzur ve barış içerisinde demokratik değerleri ön plana çıkararak yaşamasını bilmelidir. Hükümetler de siyasi irade de bu ortamı, bu zemini sağlamalıdır. AK Parti'nin yaptığı da yapmaya çalıştığı da budur. Hiç kimseye hayat tarzı dayatmak, onları ötekileştirmek gibi bir icraatımız olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Herkesin bu ülkede rahat olması gerekiyor.'' 

Seçim meydanlarında, propaganda esnasındaki olumsuzlukların artık sürdürülmemesini düşündüklerini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: 

''Hani futbol sahasında, futbolcular birbirlerine faul yapabilirler ama maç bittikten sora el sıkışıp öpüşebilmek, bir spor centilmenliğidir. Bu spor centilmenliğinin siyasi centilmenlik olarak yansıması lazım. Sayın Başbakan balkonda yaptığı konuşmada bunu ortaya koymuştur. Helallik dilemiştir. Kendisine de şu veya bu şekilde haksızlık edenlere hakkını helal ettiğini söylemiştir. Bu atmosfere, bu toleransa ülkemizin fazlasıyla ihtiyacı vardır. Herkesin bu sorumluluk duygusuyla hareket etmesi gerekiyor. Sayın Başbakanın, bizlerin iktidar olarak ne kadar sorumluluğu varsa, muhalefetin de sorumluluğu vardır. Herkes üzerine düşeni yaparsa inanıyorum ki bundan sonraki süreç çok daha iyi olacaktır. Bu arada özellikle otoriterleşme gibi kavramları dış basından da bazıları kullandı. Halk kendine haksızlık yapmaz, halkımız ortaya koydu ki Türkiye'nin böyle bir problemi yoktur. Demokratik değerler zemininde tartışmalarımızı sürdürürsek bu endişelerin de yersiz olduğu ortadadır.'' 

Seçim İşleri Başkanlığınca seçimin uygulanması, sonuçların değerlendirilmesi konusunda kapsamlı bir sunum yapıldığını da ifade eden Çelik, ''Bu sunumdan sonra söz alan arkadaşlarımız kendi değerlendirmelerini sunmuşlardır. Bugün itibariyle startı verilen husus var. AK Parti'nin 4. Olağan Kongresi 2012 sonbaharında yapılacaktır. Onunla ilgili hazırlıklar bugün itibariyle başlatılmıştır. Belde ve ilçe kongrelerimizin yapılması gerekiyor. Her türlü iş ve işlem de yetki MKYK'dan, MYK'ya devredilmiştir. Bir başka karar da bütçemizle ilgili olarak idari ve mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcımız tarafından sunum yapılmıştır ve kesin hesap MKYK'da kabul edilmiştir.'' 

Çelik, basın toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. 

''Milletvekili sayılarında değişiklik olduğu ifade edilmişti. Bu noktada kesinlik kazandı mı? Sandalye sayısı indi mi? Yeni anayasa çalışmaları, bir yol haritası benimsendi mi?'' şeklindeki sorulara Hüseyin Çelik, şu yanıtı verdi: 

''Birincisi ile ilgili bizim arkadaşımız 27 yaşında en genç milletvekili unvanına sahip olan Muhammet Bilal Macit seçilmiştir, hayırlı olsun. AK Parti'nin milletvekili sayısı 325'e düşmedi, 326'da kaldı. İl birleştirme tutanaklarının sonuçları yayınlandı. Belki çok büyük bir oy farkıyla değil, cüzi bir oy farkıyla da olsa Muhammet Bilal Macit arkadaşımız seçildi. Kendisinin bir esprisi var -böyle gidip gidip geldiği için- 'Ben en genç milletvekiliydim. Bu kararsızlık sürecinde bir gecede en yaşlı oldum' demiştir. Anayasa ile ilgili olarak balkon konuşmasına atıfta bulunmak istiyorum. Bizim milletvekili sayımız 326 değil de 386 da olsaydı 400 de olsaydı, biz mutlaka diğer siyasi partilerin kapısını çalacaktık. Olması gereken budur çünkü bu hazırlanacak olan Anayasa, tek başına AK Parti'nin veya AK Parti'lilerin anayasası olmayacaktır, 74 milyon insanın anayasası olacaktır. 74 milyon bireyin devletle sözleşmesi anlamına gelen bir anayasa olacaktır. Eğer 'darbe anayasalarını ve ferman anayasalarını bir kenara bırakalım' diyorsak, bu toplumda ciddi bir uzlaşma ile böyle bir anayasanın yapılması gerekiyor. 26 maddelik anayasa değişiklik paketini de ele aldığımızda muhalefetin kapısını çaldık. O zaman hatırlayacağınız gibi CHP 'biz kapıları açmayız' dedi. MHP 'çay içer giderler' dedi, BDP üzerine düşen sorumluluğu yapmadı.'' 

''Ümit ediyoruz ki bu dönem böyle olmaz'' diyen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Hem parlamento içi hem parlamento dışı muhalefetle bir araya geliriz, ortak akıl hakim olur. Sadece parlamento zemininde değil, sivil toplum örgütlerini, dernekleri, gerekirse vakıfları üniversiteleri de sürecin içine dahil ederek biz adam akılı 'işte bu bizim anayasamızdır, bu anayasa ile övünüyoruz' diyebileceğimiz bir çalışma yapılsın, Türkiye de rahat bir nefes alsın. Biliyorsunuz TBMM'de başkanlık seçimi yapılacak, başkanlık divanı oluşacak. Hükümet kurulacak, ondan sonra da Meclis tatile girecek. Meclisin yeniden açılması 1 Ekim'i bulur. Bu arada bütün siyasi partiler, ümit ediyoruz ki hazırlıklarını yaparlar. TBMM sonbaharda açıldığı zaman herkes ne tür iddiası ve tezi varsa getirir masaya yatırır. İyi niyet olduktan sonra çok ciddi bir mesafe katedilir. Türkiye'nin böyle bir anayasayı yapabileceğine, bu konuda gerekli siyasi iradenin oluştuğuna, bu atmosferin ve bu iklimin var olduğuna inanıyorum, partimiz de buna inanıyor. Nitekim gerek Başbakanımızın konuşması, yetkililerimizin beyanları da bu çerçevededir. İnşallah sonbaharda hep birlikte bu süreci takip etmeye devam ederiz.'' 

''İMKB'de düşüş var. Bu düşünün nedeni anayasa tartışmalarının ön planda olması ekonominin geri planda yer alacağı endişesinin olduğu söyleniyor. Görüşünüz nedir?'' sorusu üzerine Çelik, şunları kaydetti: ''Zannetmiyorum piyasalar, seçim sonuçlarını çok olumlu algılamıştır. Piyasalar çok olumlu satın almıştır bu sonuçları ama İMKB'nin inişi çıkışı biraz hava durumu gibidir. Hava bir yağmurlu olur, bir bulutlu olur, bir açık olur. Bütün dünya borsalarında sürekli çıkış veya sürekli iniş olmaz. Birebir tek başına anayasa tartışmalarının etkin olduğunun şahsen kanaatinde değilim. Olup bitenleri izleyen bir siyasetçi olarak piyasaların endişe etmemesi gerekiyor. Türkiye, büyük bir olgunlukla bu anayasayı yapacaktır. Kaldı ki referanduma gitti. Kendi anayasasında ciddi değişiklik yapan halk, bir bütün olarak da değiştirme kudretine sahiptir. Rahat olursak ve en ufak tartışmaları çok büyütmezsek ekonomimiz de bundan olumlu etkilenir.'' 


'ARMUDUN SAPI ÜZÜMÜN ÇÖPÜ HESABI YAPARSANIZ...'

''Sayın Bahçeli 'önce hesaplaşma sonra helalleşme' dedi, bunu nasıl yorumlarsınız?'' sorusu üzerine Hüseyin Çelik, şunları söyledi: ''Kasetlerle ilgi tartışmaların başladığı günlerde hep şunu söyledik: AK Parti, böyle belden aşağı gayri ahlaki yöntemlerle rakipleriyle mücadele etmez, buna tenezzül de etmez, buna tevessül de etmez. Biz defalarca söyledik, Sayın Başbakan defalarca söyledi. Bizim ne yapmamız isteniyor. Sayın Başbakan'ın bizatihi dedektiflik yapmasını mı istiyorlar? Bu mesele mahkemeye intikal etmiştir. Bizatihi bu işin mağduru olduğunu iddia eden insanlar, gidip savcılıklara özellikle detaylı savcılara ipucu olabilecek bilgiler vermezlerse buradan sonuç alınması pek de mümkün olmaz. Nitekim bugüne kadar maalesef bu yapılmamıştır. Mahkeme eğer polisten bilgi isteyecekse polisten ister. Savcılık yaptığı araştırmalarda BTK'dan, TİB'den bir bilgiyi alması gerekiyorsa oradan alır. Devletin bütün mekanizması hepsi bu meselenin hallolması için aslında hazırdır. Ama bunu aydınlatacak olan kimseler esasen bu işin mağduru olan kimselerdir. Bu ülke hukuk devleti ise eğer hukuka inanıyorsak, bu iş mahkemeye intikal etmiş bir mesele ise birilerinin mahkemeye yardımcı olma yerine AK Parti'yi suçlaması bence kesinlikle doğru değildir. Kaldı ki biz kimseye bu manada haksızlık ve hakaretimiz yok ki... Bu tabirlerin artık gündeme gelmesini bile istemiyorum.'' 

Bir MHP'li yöneticinin Mersin'de ''Başbakanın dilini koparmaktan söz ettiğini'' anımsatan Çelik, ''Bir bakıyorsunuz bir başka siyasi partinin genel başkanı, Başbakanın dişlerini sökmekten söz ediyor. Buraya varıncaya kadar Sayın Bahçeli söze başlarken hakaretle başlıyor. Giriş, gelişme sonuç hakaretle başlıyor, hakaretle devam ediyor. Hakaretle sonuçlanıyor. Sayın Bahçeli'nin kendisi de bilir. Şöyle bir konuşma metinlerine barsa kimin kimden özür dilemesi gerektiğine belki vicdanen karar verir ama biz bir kez daha söylüyoruz: Eğer seçimden sonra bir beyaz sayfa açılacaksa ve bu geçmişteki bu hakkı tahkirler, teşhirler, kişilik haklarına saldırılar bir tarafa bırakılacaksa bundan Türkiye, Türk siyaseti kazançlı çıkacaktır. Biz, bu olgunluğu bekliyoruz insanlardan. Armudun sapı üzümün çöpü hesabı yaparsanız, kimse kimseyi affetmez, kimse kimseye hakkını da helal etmez. İşte herkes sen mi yaptın, ben mi yaptım hesapları yapmaya başlar ki bu iyi niyetli bir yaklaşım değil'' diye konuştu. 


‘YARGISIZ İNFAZ YAPMAYIN’

Hüseyin Çelik, ''Tıpta denklik sınavı iptal edildi. ÖSYM Başkanı ile ilgili bir tasarruf olur mu?'' soruyu da ''Yargısız infaz hoş bir şey değil. ÖSYM Başkanı, YÖK Başkanı veya bir başka şeyin başkanı olabilir. Bununla ilgili bir dava açıldı, yargı burada başkanla ilgili bir suç unsuru bulamadı. Şu anda da orada YÖK'te devam eden bir inceleme, soruşturma var. Eğer burada bu incele soruşturma sonucunda sayın başkanla veya başka bir yetkili ile ilgili bir kusur, bir eksiklik, görevden alınmasın gerektirecek bir kusur bulunabilir, bulunursa Türkiye bir hukuk devleti ise bunun gereği yapılır ama işleyen bir mekanizmada her zaman arızalar çıkabilir, her zaman eksiklik aksaklık olabilir. Zaman zaman devlet memurları için bu bir uyarmayı gerektirebilir, bir kınamayı gerektirebilir, cezalar getirebilir. Bir insanın görevden uzaklaştırılması, azledilmesi çok ağır bir cezadır ama eğer buna uygun düşen bir suçu varsa hiç kimse layüsel değildir. Yani hiç kimse sorumsuzluk makamında değildir. Böyle bir şey gerekirse ilgili kurumlar bunu yapar ama ben meselenin bütün detaylarına vakıf olmadığım halde böyle yapılmalı veya yapılmamalı diyecek durumda değilim. Kimse lütfen yargısız infaz yapmasın. Ortada fiili bir durum varsa ilgili merciler el koymuştur ve gereğini yapacaktır'' şeklinde yanıtladı. 

Çelik, bir soru üzerine, ekonominin de anayasanın da öncelikli olduğunu kaydetti.