08 Mayıs 2014 15:13
AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak ''Sayın Başbakan ile Abdullah Gül birbirine rakip değil. Erdoğan ve Gül birbirinin muhalifi, alternatifi değil. Onlar birbirinin mütemmim cüzüdür'' dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:
Cumhurbaşkanlığı seçimi: Belki Mayıs sonunda adayımız kesinleşir. Seçim kavgaya, kaosa sebep olmayacaktır. CHP ile MHP'nin üst yönetiminin ittifakı hayırlı olsun. MHP ve CHP'nin birleşmesinden çatı olmaz.
Sayın Başbakan ile Abdullah Gül birbirine rakip değil. Erdoğan ve Gül birbirinin muhalifi, alternatifi değil. Onlar birbirinin mütemmim cüzüdür. Biz milletle ittifak yapacağız. Sayın Bahçeli'ye ve MHP yönetimine de MHP'liler katlanıyorlar. Ben bir sürü MHP'li ile konuştum.
4 eski bakan için komisyon: Yüce Divan dayatması olursa o zaman komisyona gerek yok. Soruşturma komisyonları bir çeşit yargılama yapar.''
Tarım arazileri kanunu: Şimdi merkez medyaya bakıyorum bu konuyla ilgili elle tutulur bir haber yapılmamıştır. Aşk, hata, kusur, noksan, ayıp, günah göstermez. Ama kin ve nefret sevap göstermez, başarı göstermez. Eğer birine aşk derecesinde bağlıysanız onun kusurlarını görmezsiniz. Birine karşı kin duyuyorsanız da, o ne kadar güzel şey yaparsa yapsın görmezseniz.
Türkiye’de bölük pörçük olan bir tarım arazisi var. Mendil kadar olan araziler, 20 milyon arazi ekonomik değerini kaybettiği için, ekmeye biçmeye müsait olmadığı için atıl vaziyette bekletiliyor. 20 milyon dönüm arazi. ABD’de bir tarımsal işletmelerin ortalama büyüklüğü 1810 dönümdür. İngiltere’de yaklaşık 500-200 küsur dönüm. Türkiye’de bu 59 dönümdür. O da 10 parçaya bölünmüş vaziyettedir.
Türkiye’nin bir yılda 2014 yılında çıktığı en tavan yüksekliği esas alarak söylüyorum, tarım bakanlığı, çiftçimize 9,7 milyar destek veriyor. Fakat bu desteğin tam iki katı kadar bizim kaybımız var. Ne yapıldı peki? 2005 yılında toprak koruma ve arazi koruma yasası çıkarıldı. Önce miras yoluyla toprakların 10 dönümden az olmaması kararı yapıldı 2007’de 20 dönüme çıkarıldı. Şimdi de arazi bölünmesini ortadan kaldıran bir yasal düzenleme.
Peki bu Avrupa’da nasıl? Onlar yıllar yıllar önce bunu halletmişler. İsviçre’den aldığımız medeni kanun düzeltilmemiş. Madem bu kadar yanlış bir şeydi, niçin iktidarınız 12’nci yılda çıkardınız? Bu 9 yıldır çalışması süren bir yasa arkadaşlar. Bu arada bir şey daha yapıldı. 1961-2002 arasında, 40 yılda, 450 bin dönüm tapulaştırılmış. AK Parti’nin iktidarında 4 milyon dönümün tapulaşması bitirildi, iki milyonun da bu yılda bitecek.
CHP’ye de MHP’ye teşekkür ediyorum. BDP’ye teşekkür edemiyorum, maalesef destek verememişlerdir. Yıllar yılı sol bu memlekette toprak kullananın su sulayanın ekenin biçenin dediler. Ama bunun sadece sloganını attılar. Bu sloganları atmaya devam etsinler. Biz bunu hayata geçiriyoruz.
Merkez medyamız da devrim niteliğindeki kanun çıktı, yaşa var ol demeyi beklerken hatta kışkırtıcı haberler yapıldı. “Şehirde oturanlara arazi yok”… Arazi küçülüyor ve insanlar geçimini topraktan sağlayamıyorlar. 20 milyon dönüm atıl arazimiz bundan sonra ekilip biçilecek. Türkiye kendine yeten gıda üreten bir ülkeyken, biz ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.
Datça’da SİT alanlarının imara açılması: Bugün toprakla biraz ilgileneceğiz. Son günlerde yine bazı basın yayın organlarında, Datça Bozburun’da yapılan bir imar planlamasıyla ilgili olarak, kamuoyunun aklını karıştıracak yalan yanlış bilgilerle dolu haberler yaptılar. Şunun altını çizmek isterim, bir taraftan Datça Bozburun, bir taraftan sit alanları tahrip ediliyor şeklinde propaganda başladı.
Gezi’nin yıl dönümüne geldik ya, onu besleyecek şekilde bazı yayınlar yapılıyor. Burada ben size işin doğrusunu söyleyeyim. Medya yalan yanlış haber yazarsa, iktidarın doğru icraatlarını da yanlış gösterirse, iktidar sözcülerinin buna tepki göstermesi en tabii hakkıdır. Senin yapığın haber yalandır demek, medya özgürlüğüne karşı durmak mıdır?
Datça’da olanı söyleyeyim. Datça’da 10 yıldır yapılan hazırlık var. Bir plan çalışması yapılıyor. Nedir bu? 1/25000 çevre planıdır. Niçin yapılıyor? Özel çevre koruma bölgesinde bulunan 17 köyün 5’inin imar planı yapılmış. Diğer 12’sinin yapılamamış, 2B’den SİT alanı meselelerden dolayı yapılamamış. Bütün bunları esas alan 1/25000 çevre düzeni imar planı yapılmış, askıya çıkmış. Askı şu demektir, buna itirazlar olabilir. Bu itirazlar gelecek. Bakanlık yetkilileri değerlendirecek. Eğer vatandaş, mimarlar odası, STK’lar haklıysa, revizyonlar yapılacak. Ama haklı değillerse de bakanlık kendi yaptığı programın aslına sadık kalacak.
Bu yapılırken, kamu kurumlarının, STK’ların, köylülerin görüşleri alınmış. Kırsal kalkınma, güzellikleri yok etme esas alınmış, yat turizmi, tarihsel mimarı, SİT alanları, bunlar gözetilerek bir plan hazırlanmış ve bu haberler yapıldıktan sonra, bizim allı şanlı gazetecilerimiz dalıyorlar. Gidip CHP’li Datça belediye başkanını buluyorlar. Muhtelif gazetelere verdiği beyanatlar var, “Bu bizim ihtiyacımızdır. Buna karşı çıkmak doğru değildir” Gazetelerde yer aldığını gördünüz mü?
Bu medya etiğine uymaz, ahlakına uymaz. Ben tekrar söylüyorum. Bu işin bilimsel olmayan bir tarafını birileri getirsin, en önce biz müdahil olalım.
Geçen yıl ben de Bodrum’daydım. Bir tekneyle o sahilleri dolaştılar. Sahil yağmalanmasını başbakan, bakana göstererek, deniz kirliliğine, görüntü kirliliğine yol açacakları ortadan kaldırın, çevre bakanlığı hummalı bir çalışmaya girdi.
Ha çevre gibi, yeşil gibi masum kanundan yola çıkarak acaba taraf çıkartabilir miyiz? Gezi’de denendi, geçti. ODTÜ yolu’nda da yapıldı. Şimdi en çok CHP’liler geçti. Hemen şak CHP genel merkezine.
Kendi kendimize karşı dürüst olalım. “Efendim beş yıldızlı otel yapılacak” Özal için de birileri kıyamet kopardı. Eğer o oteller yapılmasaydı Türkiye turizmde söz sahibi olmazdı arkadaşlar. Kafamızı kumdan çıkaralım. Beş yıldızlı otel yapılacaksa yapılacak, yeşil katledilmeden. 1/5000’lin imar planları yapılmadan zaten bunlar yapılamaz.
İstanbul merkezi yarımadada inşaatlar yapılıyormuş. Allah Allah ilk defa mı duydunuz? Elbette inşaat yapılacak. Yarımadada, sur içinde inşaat yapılmayacak mı? Ha gerçekten tarih katlediliyorsa, SİT alanları ihlal ediliyorsa, yeşil tahrip ediliyorsa hep birlikte karşı çıkalım. Ama bu istemezükçü tavrı bir tarafa bırakalım. Birilerinin iddia ettiği gibi bir tahribat yok. Bu hatayı bize belgelesinler, ben büyükşehrin hatasını haykırırım. Arkadaşlarımızı uyarırız. Ama bu hassasiyetler kimsenin tekelinde değil. Bu konuyla ilgili 31 Mayıs’a kadar ne yapılacaksa, Gezicilerin değirmenine su taşıma anlamı gelir. Bir postan iki tane ayakkabı çıkmaz.
Freedom House'un Türkiye raporu: Freedom House bir rapor yayınladı. Bizim muhalif medya zevkten dört köşe oldu. Daltonlar var ya, en kötü benim. Vay be biz ne kadar kötüymüşüz diyenler var. Sevindirik olanlar var. Freedom House, ikinci dünya savaşı sırasında propaganda amacıyla kurulmuştur. Bugüne kadar kurucuları kimlerdir, nedir kimlerdir, kime çalışıyorlar, şunlara bir bakın. Biz Kuveyt’ten de, Uganda’dan da, krallıklar emirlikler prenslikler özgürlük açısından daha iyiymiş bizden.
Medya ilişkileri: Medya siyaset ilişkilerinde aşk nefret olmamalıdır. AK Parti’nin akına da kara, karasına daha da kara diyen bir medya anlayışı hepimizin itmemiz gereken medya anlayışıdır.
Bir şeyi net ifade etmek isterim. 5 milyon gazete satılıyor. Bunun 400-500 bini spor basılıdır. Ama bu satılan gazetelerin 4’te 3’ü AK Parti’ye muhalif olan basındır. İktidarı desteklediğini söylediğiniz, basının toplam tirajı 1 milyon 200 bindir. Türkiye’de yaklaşık bin köşe yazarı var. Bu köşe yazarlarının da beşte dördü AK Parti muhalifidir.
Başbakan’a katil diyeceksiniz, sabah akşam diktatör diyeceksiniz, tahkirle kendisini ailesini karşı karşıya bırakacaksınız. Sonra diyeceksiniz ki özgür değilim. Daha ne diyecektin? Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda her şey dört dörtlük mü? Ben böyle bir iddiada bulunmuyorum. Niye medya ve patron ilişkisini konuşmayız, medya-sermaye ilişkisini konuşmayız? Beni takip eden arkadaşlarımın bile, çok dandik uyduruk maaşlar alıyorlar. Sendikal haklardan mahrumlar. Her an kapının ağzına konabilirler. Niçin bunları sorgulamıyorsunuz? Niçin medya-iştakibi üzerine durmuyoruz? Türkiye’de de arızalar var mı var.
“İçerde gazeteciler var” dağdaki, marangoz demirci terör örgütüne katılırsa teröristtir, gereken yapılmalıdır. AK Parti’ye muhalif olan basınımız, teröristin gazeteci olanını çok seviyor. Hükmü kesinleşen 18 kişi var içinde, yargı terörist olduğuna karar vermiştir. Bunun ezici çoğunluğu PKK’lıdır, El Kaideli var. On biri de yine aynı şekilde bunlara mensup. Gazetecilik yaptığı için içerde kimse yok arkadaşlar. Bir öğretmen suç işlediği zaman, öğretmenlerde ne istiyorsunuz diyor musunuz?
Gazeteciler kutsal mıdır, dokunulmaz mıdır? Teröristlik yaparsa, teröristlikten yatar. . Freedom House, düdüklüğünü yapan kimseler var, karşılıklı birbirini destekliyorlar. Adalet Bakanlığı defalarca açıklamalar yaptı. Medya da görmezden geliyor, . Freedom House görmezden gelir.
Almanya Cumhurbaşkanı Türkiye aleyhine bir şey söyledi. “Oh be, yaşasınlar” bu vatanperverlik değil. Yabancılar nezaketi bir tarafa bırakmadan değerlendirmeler yapabilirler. Ama bu durum hiç hoş değil.
Bahçeli’nin çatı aday teklifi: Yaptığı hesaplarda da bu işi bitiriyor. Bahçeli’nin çok büyük matematik dehasından bahsetmek istiyorum. 40’ncı yıl dönümü MHP iktidar, bitirdi. Biz hep şikâyet ediyorduk, Türkiye’den neden Pisagor çıkmıyor diye.
Bizim pisagorumuz Sayın Bahçeli’ymiş. Üçgen çizmeyi de biliyormuş. Çatı matı işlerini de bitirmiş. MHP ve CHP’nin birleşmesinden çatı çıkmaz, olsa olsa tencereye kapak olur. Halk niçin sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını konuşuyor? Ya da Sayın Abdullah Gül devam edebilir. Sadece iki kişi var. Çünkü muhalefet yok.
Bahçeli bir şey daha emir buyuruyor: “Başbakan eğer aday olursa, derhal başbakanlıktan istifa etsin”... Başbakan sizi duydu Sayın Bahçeli emirlerinizi derhal yerine getirecek!
Böyle bir maskaralık olamaz ya, şimdiden bu tartışma gereksiz bir tartışmadır. Başbakan aday olursa, başbakan ve AK Parti genel başkanı olarak seçime girecek. Niye Gül ve Erdoğan’ın adı geçiyor? Sayın Bahçeli, Sayın Gül’e haksızlık yapıldığını söyledi. Bizim muhalefet, Sayın Gül’ü, cumhurbaşkanımızı sevmiyor. Başbakanımızın, birbirine muhalif olma, rakip olma, ters düşme ihtimalini seviyor. Sevinçleri kursaklarında kalacak.
Sayın başbakan ve Abdullah Gül birbirinin rakibi değildir. Elbette CHP, MHP, BDP’ye oy vermiş olan bu ülkenin insanı, ben Recep Tayyip Erdoğan’a oy kullanacağım diyecektir. O insanların iradesi, bu partilerin iradesinde değil. Şuna inanıyorum, özünde milliyetçi muhafazakâr olan MHP’nin tabanı, yönetimden rahatsızdır.
Soru-cevap kısmı...
Cemil Çiçek’in Engin Alan ile ilgili teklifi oldu. Partinizin görüşü nedir?
Hatırlarsanız, Sayın Bülent Arınç, tutuklu vekillerle ilgili bir çalışma grubu oluşturulması fikrine AK Parti’nin sıcak baktığını ifade etmişti. Üç kişilik komisyona oluşturuldu, MHP üye vermedi. Eğer içerdeki vekil başka partidense biz yokuz, ama bizimse varız. MHP’nin tavrı budur. Bir kişinin eğer cezası kesinleşmişse, mahkûm olmuşsa, bu hükmü ortadan kaldıracak herhangi bir manevra içinde olmak, vatandaşın adalet duygusunu zedeler.
Sayın Cemil Çiçek’in bu teşebbüsünü çok iyi niyetli çözüm arayışı olarak değerlendiriyoruz. Üzerinde konuşulmaya değer buluyoruz. AK Parti bu konudaki görüşünü belirlemiştir. Hüküm kesinleşmişse, yapılabilecek bir şey yoktur. Engin Alan da olabilir, Sabahat Tuncel de olabilir, B de olabilir C de olabilir.
Yarın Afyon kampı başlayacak. Bu istişare sürecindeki rolü ne olacak? Adayın ne zaman kesinleşmesini beklemeliyiz?
Milletvekillerimize ilave olarak, kurucular kurulu üyelerimiz de olacak. Bu konuda çok acele etmeyin. Son tarih 3 Temmuz mu? Bunu öğrenmek için çok fazla heyecanlanmayın. 3 Temmuz’a yakın tarihte açıklanır. Belki mayıs sonunda adayımız kesinleşir. Haziran’da diğer siyasi partileri göreceğiz, kamuoyu araştırmaları yapacağız.
Biz rastgele iş yapmıyoruz. Ayakları yere sağlam basan, her şeyi hesaplayıp yola çıkan bir parti olduğumuz için, sekiz sandığın da galibi AK Parti olmuştur.
Bahçeli dün AK Parti’nin yolsuzlukla suçlanan dört bakanın, aklanacağını öne sürdü. Partinizin komisyondaki tavrı ne olacak? Bakanların yüce divana gidişinin önünü mü açacak yoksa yeterli mi görecek?
Ortada bir iddia varsa, AK Parti birini aklamanın da içinde olmaz, ama muhalefetin yaptığı gibi, onları suçlu ilan eden mahkûm eden bir anlayış da asla olmayacak. Bizim görevimiz aklama veya karalama değil arkadaşlar. Bir bakanı hırsızlıkla suçluyorsunuz, yüce divan’a göndermekten bahsediyorsunuz. Bu yakışı kalır mı? Orada sergilenen çirkinlikleri gördünüz herhalde. Soruşturma önergesi veren AK Parti, kabul eden AK Parti. Bu komisyonun üyeleri bile ortaya çıkmadı, daha çalışmaya başlamadan, bu komisyon şöyle böyle yapacak diye mahalle baskısını kimse oluşturmayacak. Masumiyet karinesi esastır. Bir insanla ilgili olarak yargılamayı TBMM de yapabilir. Soruşturma komisyonları yargılama yapar, nihai yargılama yüce divan’da da yapılabilir. Taşlar yerine otursun bir görelim bakalım. Meclis’te CHP’lilerin tavrını gördünüz.
Komisyon kurulacak, şöyle bir madde var. Görüş beyan etmeyen vekiller arasında seçilmesi gerekiyor. Çok ciddi rakamı görüş belirtti. Bu komisyonun kurulması nasıl sağlanacak?
Şimdi Google amca diye bir şey var. Bu konuda fikir beyan etmiş mi etmemiş mi bu belli olur. Bizim 313 vekilimiz var. Bizim böyle bir problemimiz yok. Diğer partilerin de böyle olması gerekiyor. Diyelim ki, bizim vekilimizi komisyona önerdik, geçmişte lehte beyanda bulunmuş, muhalefet tespit ederse komisyondan çıkarılır. Bu konuda da gerekli titiz çalışma yapıldı.
Danıştay Taksim Yayalaştırma Projesini iptal etti. Partinizin bir çalışması var mı? Çiftçilerin yeterli yağış almamasından dolayı mağduriyeti var. bir çalışma var mı?
Zarara uğrayan çiftçilerimizin hükümetimiz her zaman yanında oldu. Biz çiftçimizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız.
Yayalaştırma projesi ve taksim kışlası falan farklı farklı değerlendirmemiz lazım. Biz referanduma götüreceğiz demiştik. Danıştay’ın gerekçeli kararı incelenir, ona göre adım atılır. Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yaparız. Danıştay belki şöyle diyordur, şurası şöyle değil de böyle olmalı diyorsa, bunlar değerlendirilir, atılması gereken adımlar atılır.
Savcı Mehmet Demir’in, Kılıçdaroğlu’nu ifadeye çağırmasının ardından, HSYK kararıyla savcı demir Edirne’ye görevlendirildi. Kılıçdaroğlu ile tartışması devam ediyor. Diploma tartışması yaşandı. Bir hukuk adamına yakıştırabiliyor musunuz?
Bu malumunuz, haber duyulur duyulmaz. Ben partim adına açıklama yaptım. Burada ciddi bir özensizlik olduğunu, anayasa ihlali olduğunu belirttim. Bu böyledir. Çağrılar ister Kılıçdaroğlu, ister bizim arkadaşımız olsun fark etmez. Hukukta çifte standart olmaz. HSYK kararını verdi. Bundan sonra da Kılıçdaroğlu’nun, savcıya ağza alınmaz laflar söylemesi şık değildir. Savcı karşısında kabadayılık yapması hoş değildir. Biz gerekli tepkiyi gösterdi, onlar tepkiyi gösterdi.
Grup toplantısında, kendisine cevap verme durumunda olmayan bir hukuk adamına karşı, kabadayı naraları atması affedilir bir tutum değildir. Bu saatten sonra sen ne yapılmasını istiyorsun ki? Kimse kimsenin diplomasını sorgulama hakkına sahip değil.
Mütemmim cüz'ün TDK'ya göre anlamı şöyle;
1. Bütünü oluşturan tamamlayıcı parça
2. Ayrılmaz parça
© Tüm hakları saklıdır.