-ÇELİK: BELKİ VİCDANEN KARAR VERİR ANKARA (A.A) - 15.06.2011 - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ''Sayın Bahçeli'nin kendisi de bilir, şöyle bir konuşma metinlerine bakarsa kimin kimden özür dilemesi gerektiğine belki vicdanen karar verir. Armudun sapı üzümün çöpü hesabı yaparsanız, kimse kimseyi affetmez, kimse kimseye hakkını da helal etmez'' dedi. Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. ''Milletvekili sayılarında değişiklik olduğu ifade edilmişti. Bu noktada kesinlik kazandı mı? Sandalye sayısı indi mi? Yeni anayasa çalışmaları, bir yol haritası benimsendi mi?'' şeklindeki sorulara Hüseyin Çelik, şu yanıtı verdi: ''Birincisi ile ilgili bizim arkadaşımız 27 yaşında en genç milletvekili unvanına sahip olan Muhammet Bilal Macit seçilmiştir. AK Parti'nin milletvekili sayısı 325'e düşmedi, 326'da kaldı. İl birleştirme tutanaklarının sonuçları yayınlandı. Belki çok büyük bir oy farkıyla değil, cüzi bir oy farkıyla da olsa Muhammet Bilal Macit arkadaşımız seçildi. Anayasa ile ilgili olarak balkon konuşmasına atıfta bulunmak istiyorum. Bizim milletvekili sayımız 326 değil de 386 da olsaydı 400 de olsaydı, biz mutlaka diğer siyasi partilerin kapısını çalacaktık. Olması gereken budur çünkü bu hazırlanacak olan Anayasa, tek başına AK Parti'nin veya AK Parti'lilerin anayasası olmayacaktır, 74 milyon insanın anayasası olacaktır. 74 milyon bireyin devletle sözleşmesi anlamına gelen bir anayasa olacaktır. Eğer 'darbe anayasalarını ve ferman anayasalarını bir kenara bırakalım' diyorsak, bu toplumda ciddi bir uzlaşma ile böyle bir anayasanın yapılması gerekiyor. 26 maddelik anayasa değişiklik paketini de ele aldığımızda muhalefetin kapısını çaldık. O zaman hatırlayacağınız gibi CHP 'biz kapıları açmayız' dedi. MHP 'çay içer giderler' dedi, BDP üzerine düşen sorumluluğu yapmadı.'' ''Ümit ediyoruz ki bu dönem böyle olmaz'' diyen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Hem parlamento içi hem parlamento dışı muhalefetle bir araya geliriz, ortak akıl hakim olur. Sadece parlamento zemininde değil, sivil toplum örgütlerini, dernekleri, gerekirse vakıfları üniversiteleri de sürecin içine dahil ederek biz adam akılı 'işte bu bizim anayasamızdır, bu anayasa ile övünüyoruz' diyebileceğimiz bir çalışma yapılsın, Türkiye de rahat bir nefes alsın. Biliyorsunuz TBMM'de başkanlık seçimi yapılacak, başkanlık divanı oluşacak. Hükümet kurulacak, ondan sonra da Meclis tatile girecek. Meclisin yeniden açılması 1 Ekim'i bulur. Bu arada bütün siyasi partiler, ümit ediyoruz ki hazırlıklarını yaparlar. TBMM sonbaharda açıldığı zaman herkes ne tür iddiası ve tezi varsa getirir masaya yatırır. İyi niyet olduktan sonra çok ciddi bir mesafe katedilir. Türkiye'nin böyle bir anayasayı yapabileceğine, bu konuda gerekli siyasi iradenin oluştuğuna, bu atmosferin ve bu iklimin var olduğuna inanıyorum, partimiz de buna inanıyor.'' ''İMKB'de düşüş var. Bu düşünün nedeni anayasa tartışmalarının ön planda olması ekonominin geri planda yer alacağı endişesinin olduğu söyleniyor. Görüşünüz nedir?'' sorusu üzerine Çelik, şunları kaydetti: ''Zannetmiyorum piyasalar, seçim sonuçlarını çok olumlu algılamıştır. İMKB'nin inişi çıkışı biraz hava durumu gibidir. Hava bir yağmurlu olur, bir bulutlu olur, bir açık olur. Bütün dünya borsalarında sürekli çıkış veya sürekli iniş olmaz. Birebir tek başına anayasa tartışmalarının etkin olduğunun şahsen kanaatinde değilim. Olup bitenleri izleyen bir siyasetçi olarak piyasaların endişe etmemesi gerekiyor.'' -''ARMUDUN SAPI ÜZÜMÜN ÇÖPÜ HESABI YAPARSANIZ...''- ''Sayın Bahçeli 'önce hesaplaşma sonra helalleşme' dedi, bunu nasıl yorumlarsınız?'' sorusu üzerine Hüseyin Çelik, şunları söyledi: ''Kasetlerle ilgi tartışmaların başladığı günlerde hep şunu söyledik: AK Parti, böyle belden aşağı gayri ahlaki yöntemlerle rakipleriyle mücadele etmez, buna tenezzül de etmez, buna tevessül de etmez. Biz defalarca söyledik, Sayın Başbakan defalarca söyledi. Bizim ne yapmamız isteniyor. Sayın Başbakan'ın bizatihi dedektiflik yapmasını mı istiyorlar? Bu mesele mahkemeye intikal etmiştir. Bizatihi bu işin mağduru olduğunu iddia eden insanlar, gidip savcılıklara özellikle detaylı savcılara ipucu olabilecek bilgiler vermezlerse buradan sonuç alınması pek de mümkün olmaz. Nitekim bugüne kadar maalesef bu yapılmamıştır. Mahkeme eğer polisten bilgi isteyecekse polisten ister. Savcılık yaptığı araştırmalarda BTK'dan, TİB'den bir bilgiyi alması gerekiyorsa oradan alır. Devletin bütün mekanizması hepsi bu meselenin hallolması için aslında hazırdır. Ama bunu aydınlatacak olan kimseler esasen bu işin mağduru olan kimselerdir. Bu ülke hukuk devleti ise eğer hukuka inanıyorsak, bu iş mahkemeye intikal etmiş bir mesele ise birilerinin mahkemeye yardımcı olma yerine AK Parti'yi suçlaması bence kesinlikle doğru değildir.'' Bir MHP'li yöneticinin Mersin'de ''Başbakanın dilini koparmaktan söz ettiğini'' anımsatan Çelik, ''Bir bakıyorsunuz bir başka siyasi partinin genel başkanı, Başbakanın dişlerini sökmekten söz ediyor. Buraya varıncaya kadar Sayın Bahçeli söze başlarken hakaretle başlıyor. Giriş, gelişme sonuç hakaretle başlıyor, hakaretle devam ediyor. Hakaretle sonuçlanıyor. Sayın Bahçeli'nin kendisi de bilir. Şöyle bir konuşma metinlerine baksa kimin kimden özür dilemesi gerektiğine belki vicdanen karar verir ama biz bir kez daha söylüyoruz: Eğer seçimden sonra bir beyaz sayfa açılacaksa ve bu geçmişteki bu hakkı tahkirler, teşhirler, kişilik haklarına saldırılar bir tarafa bırakılacaksa bundan Türkiye, Türk siyaseti kazançlı çıkacaktır. Biz, bu olgunluğu bekliyoruz insanlardan'' diye konuştu. -''KİMSE LÜTFEN YARGISIZ İNFAZ YAPMASIN''- Hüseyin Çelik, ''Tıpta denklik sınavı iptal edildi. ÖSYM Başkanı ile ilgili bir tasarruf olur mu?'' soruyu da ''Yargısız infaz hoş bir şey değil. ÖSYM Başkanı, YÖK Başkanı veya bir başka şeyin başkanı olabilir. Bununla ilgili bir dava açıldı, yargı burada başkanla ilgili bir suç unsuru bulamadı. Şu anda da orada YÖK'te devam eden bir inceleme, soruşturma var. Eğer burada bu incele soruşturma sonucunda sayın başkanla veya başka bir yetkili ile ilgili bir kusur, bir eksiklik, görevden alınmasın gerektirecek bir kusur bulunabilir, bulunursa Türkiye bir hukuk devleti ise bunun gereği yapılır ama işleyen bir mekanizmada her zaman arızalar çıkabilir, her zaman eksiklik aksaklık olabilir. Zaman zaman devlet memurları için bu bir uyarmayı gerektirebilir, bir kınamayı gerektirebilir, cezalar getirebilir. Bir insanın görevden uzaklaştırılması, azledilmesi çok ağır bir cezadır ama eğer buna uygun düşen bir suçu varsa hiç kimse layüsel değildir. Yani hiç kimse sorumsuzluk makamında değildir. Böyle bir şey gerekirse ilgili kurumlar bunu yapar ama ben meselenin bütün detaylarına vakıf olmadığım halde böyle yapılmalı veya yapılmamalı diyecek durumda değilim. Kimse lütfen yargısız infaz yapmasın. Ortada fiili bir durum varsa ilgili merciler el koymuştur ve gereğini yapacaktır'' şeklinde yanıtladı.