Politika

Çavuşoğlu: ABD ile Menbiç konusunda gizli bir anlaşma yaptık; konuşmak istemiyorum

"Avrupa şunu anlamalı ki eğer muafiyeti sağlamazsa biz de artık geri kabulü uygulamayacağız"

05 Temmuz 2016 18:41

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Menbiç Anlaşmasıyla ilgili Amerika Birleşik Devletleri'nin sonuca bağlanan anlaşmaya uyduğunu ve hiçbir sorun olmadığını söyledi ve ''Menbiç'in geleceği konusunda nasıl bir anlaşmaya vardınız?'' şeklindeki soruya ''Bu gizli bir askeri anlaşma, bunun hakkında konuşmak istemiyorum'' yanıtını verdi. Çavuşoğlu, "Avrupa şunu anlamalı ki eğer muafiyeti sağlamazsa biz de artık geri kabulü uygulamayacağız" dedi.

Sputnik’in haberine göre, Rusya ile ilişkilerdeki yeni dönemle ilgili soru üzerine Çavuşoğlu, "İlişkilerin normalleşmesi adına çok faydalı bir mektup gönderdik. Rus halkına ve pilotun ailesine üzüntülerimizi ifade ettik. Kimin ne dediği önemli değil, önemli olan ilişkilerimizi nasıl güçlendirebileceğimiz ve derinleştirebileceğimiz" dedi.

"Rusların yaptırımları kalktı mı?" sorusu üzerine ise Çavuşoğlu, şunları söyledi:

''Ruslar hepsini kaldıracaklarını söylediler ve ilk sonuçlarını turizmde gördük. Ruslar yeniden gelmeye başladılar, vizesiz özgürce gelebilirler. Bu kararların nasıl uygulanacağını görmek için bakanlar seviyesinde, üst düzey memurlar seviyesinde ve ayrıca Çin'deki G20 Zirvesi'nden önce Devlet Başkanları seviyesinde bir araya geleceğiz.''

Le Monde'un, "Rusya ile uzlaşınıza rağmen, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kaderi ve geleceği hakkında hâlâ anlaşmazlık içindesiniz" şeklindeki ifadesi ve Cenevre barış görüşmeleri ile ilgili sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:

''Biz hâlâ Suriye halkının ve muhalefetin Esed'i kabul etmek istemediğini düşünüyoruz çünkü Esed, 500 bin vatandaşını öldürmek için kimyasal silahlar ve varil bombaları kullandı. Rusya ve İran bu konuda farklı düşünüyorlar ama müzakere ediyoruz.

Cenevre ile ilgili süreç devam ediyor ama Staffan de Mistura (BM Özel Temsilcisi) yeniden başlama için bir tarih verme kabiliyetinde değil. Bir yol haritası vardı: Savaşın durması, insani yardımların dağıtımı ve gerçek siyasi görüşmeler ama ateşkes birçok kez (Suriye) rejim ve destekçileri tarafından ihlal edildi. Rejimin engellemeleri sebebiyle kuşatılmış bölgelere insani yardım ulaşmadı. Son olarak, rejim siyasi geçiş için müzakere etmek istemiyor. Biz muhalefete her zaman müzakere için Cenevre'ye gitmelerini söyledik ama bu şartlarda ne yapılabileceğini göremiyoruz.’'

''Suudi Arabistan 'B Planı'na geçilmesini öneriyor, bu Esad üzerinde baskı kurmak için ılımlı isyancılara yardımları artırmak anlamına mı geliyor?" sorusu üzerine Çavuşoğlu, şöyle dedi:

''En iyi çözüm siyasi olan. Bu başarılı olmazsa maalesef savaş asla bitmeyecek ve daha fazla sivil kayıp, daha fazla yerlerinden edilmiş kişi ve sizde, Avrupa'da olduğu gibi bizde de daha fazla mülteci olacak. Suudi Arabistan ve bölgedeki birçok ülkenin sabrı tükeniyor çünkü şekillenecek bir manzara görmüyorlar. Bu yüzden bir 'B Planı' üzerinde düşünmek gerekiyor ama siyasi çözüm en iyisi olmaya devam ediyor.’'

''Yaklaşık 120 bin Suriyeli sınırlarınıza yığıldı. Girmelerine izin verecek misiniz?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, en iyi çözümün Suriye'nin içinde güvenli bölge kurulması olduğunu belirtti. Şimdilik, gelen Suriyelilerin bulundukları yerlere geçici çadırlar ve barınaklar yaptıklarını ve insani yardım gönderdiklerini bildiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

''En ideali, DAEŞ püskürtüldükten sonra, yerlerinden edilmiş bu kişilerin Menbiç bölgesine ve Suriye'nin kuzeyine yerleşmeleri. Altyapı inşasını üstlenebiliriz. Geçmişte Irak'ta ve başka yerlerde korumalı bölgeler vardı. Bu sadece niyet meselesidir. Bölgedeki durumu çok iyi bilen Fransa'nın dışında kimse bu çözümün konuşulmasını duymak istemiyor. Bayan Merkel'in bu seçeneği desteklemeye başlaması için yoğun göçmen dalgasının beklenmesi gerekti.''

Suriye ile ilgili Moskova'nın nasıl ikna edileceğine dair bir soru üzerine Çavuşoğlu, öncelikle müttefiklerin kendi arasında anlaşması gerektiğini vurgulayarak, ''Daha sonra Rusya ile konuşulur'' ifadesini kullandı.

Le Monde'un, ''Irak'ta askeri birliğiniz var. Türkiye doğrudan Musul savaşına katılacak mı?'' sorusunu Çavuşoğlu, ''Birliklerimiz, savaş alanına katılacak yerel güçleri eğitmek için oradalar. Özel kuvvetlerimiz tam zamanında yardım edebilir ama Türk ordusu değil'' diye yanıtladı.

''İsrail ile de ilişkilerinizi normalleştirdiniz. İsrail'den neler elde ettiniz?'' sorusuna Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:

''Gazze şeridi üzerindeki ambargonun kaldırılması, özür ve tazminatla birlikte normalleşme için koyduğumuz üç şarttan biriydi. İlk insani yardım gemisi Gazze'ye gitmek için Mersin'den bu cuma ayrıldı. Gazze şeridinin altyapısının yeniden inşasında yerimizi alıyoruz. Bir hastane inşa ediyoruz ve Türk bankaları Gazze'ye para transfer edebilecekler. Son olarak, Cenin'de (Batı Şeria) bir sanayi bölgesi kuracağız.’'

Çavuşoğlu, ''Mısır ile de normalleşiyor musunuz?'' sorusuna ise "Bakan seviyesinde temas etmekte herhangi bir sıkıntı yok. Ülkede durum çok kırılgan. Biz güçlü, istikrarlı ve güvenli bir Mısır istiyoruz ama ne yazık ki böyle değil'' yanıtını verdi.

''Mısır Hükümeti ile Müslüman Kardeşler arasında bir arabuluculuğa hazır mısınız?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, ''Onların buna hazır olduğuna inanmıyorum ama eğer isterlerse biz yaparız”dedi.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde yeni bir başlık açılması hatırlatılarak, ''Birleşik Krallık'ın ayrılmak istediği bu birliğe hâlâ katılmak istiyor musunuz?'' sorusuna Çavuşoğlu, ''Avrupa, kıtaların en demokratiği, en istikrarlısı ve en müreffehidir. Bu yüzden tüm sorunlarına rağmen AB'ye katılım bizim amacımızdır. Birliğin tam üyesi olmak istiyoruz. Avrupa için bir yük olmayacağız'' diye konuştu.

''AB'nin zayıf büyümesi ve bölünmüşlüğü ile Türkiye için bir yük olacak mı?'' sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

''Avrupa birçok krizden geçti, 2008'de parasal kriz ve borç krizi yaşadı. Ayrıca, bütünleşme ve genişleme sorunları var. Belki de Birlik kendini yeniden şekillendirmeli. AB'nin sorunu kibridir, istediğini eleştiriyor ama kimse onu eleştiremiyor. Ne karar verirse diğerlerinin görüşlerini dikkate almadan her zaman kendini haklı buluyor. Alman milletvekillerinin 1915 olaylarıyla ilgili karar tasarısını kabul ettiği gibi. İstediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar ama cevap verdiğimizde bu onların hoşuna gitmiyor. Dokunulmaz olmayı düşünür müsünüz? Sonucuna katlanmadan başkalarını aşağılayabilmeyi düşünür müsünüz? Aslında istediğimiz şey AB'nin açık bir kararı. Türkiye'yi istiyorlar mı, evet mi hayır mı? On yılda 16 başlık açtık, Karadağ üç yılda daha iyisini yaptı. Hırvatistan ile aynı zamanda müzakerelere başladık; şimdi onlar birliğin üyesidirler. Layıkıyla davranılmasını istiyoruz.’'

Türkler için Avrupa'ya seyahatlerinde vize muafiyeti konusunda bir soru üzerine, Türkiye'nin AB tarafından belirlenen 72 kriterden 67'sini tamamladığını ve bunun zaten çok fazla olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

''Bu yüzden M. Schulz'un (Avrupa Parlamentosu Başkanı) ve Juncker'in (Komisyon Başkanı) bu kolaylığın sağlanmayacağı tehdidinde bulunan açıklamalarıyla hayal kırıklığına uğradık. Avrupa şunu anlamalı ki eğer muafiyeti sağlamazsa biz de artık geri kabulü uygulamayacağız. Bu bir tehdit değil, bu imzaladığımız anlaşmanın ayrılmaz parçası. Timmermans (Komisyon Başkan Yardımcısı) ile Brüksel'de konuşmuştum ve bu sorunu çözmek için bir yol haritası bulabiliriz. Her şey açık olmalı, büyük bir terör saldırısı dalgası varken yasalarımızı değiştirmeyeceğiz. Fransa, bizim hiç yapmadığımız gibi olağanüstü hal uygularken bizden yasalarımızı yumuşatmamız isteniyor.''