Eski Devlet Bakanı ve iş adamı Cavit Çağlar, "Doğru Yol Partisi'nden istifa etmemden dolayı doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir baskı, tehdit veya zorlamaya maruz kalmadım. Esasen benim istifa etmemin en önemli gerekçesi de Refah Partisi ile koalisyon yapılmasıdır" dedi.
Doğan Haber Ajansı'nda (DHA) yer alan habere göre; 28 Şubat dönemine ilişkin, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak” suçundan 103 sanığın yargılandığı davaya ilişkin Cavit Çağlar “tanık” sıfatıyla talimatla ifade verdi. İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz günlerde talimatla ifade veren Cavit Çağlar, “16 Temmuz 1996 yılında ben ve bazı arkadaşlarımız Doğru Yol Partisi’nden (DYP) istifa ettik. İstifamız güvenoyu oylamasından önceydi” dedi.
İstifa dilekçesinin örneğini mahkemeye sundu
O dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu 16 Temmuz 1996 tarihli istifa dilekçesinin bir örneğini de mahkemeye sunan Çağlar, “DYP partisinden istifa etmemden dolayı doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir baskı, tehdit veya zorlamaya maruz kalmadım. Esasen benim istifa etmemin en önemli gerekçesi de Refah Partisi ile koalisyon yapılmasıdır. Dolayısıyla ben Doğru Yol Partisi ve Refah Partisi koalisyonunu desteklemedim. Koalisyon hükümetinin görevde kaldığı süre içerisinde icraatlarından memnun değildik. Bizim DYP olarak parti görüşümüz başka, Refah Partisi’nin başkaydı. O bakımdan Refah Partisi ile uzlaşmamız zordu” diye konuştu.
“Kuvvet Komutanlarıyla görüşüyorduk, onlar demokrasi çerçevesinde kalacaklarını, parlamentonun her şeyin üstünde olduğunu söylüyordu”
Refah Partisi’nin Başkanı Necmettin Erbakan’ın kendisinin iyi bir dostu olduğunu da söyleyen Çağlar, “Ancak dostluk başka icraat başkadır. Yine Süleyman Demirel’in TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonun’da yaptığı açıklamada dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifa etmesi sebebini açıklaması hususunda bilgim vardır. Merhum Süleyman Demirel’in açıklamalarına da katılıyorum. Yine Hasan Ekinci’nin Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 28 Ekim 2014 tarihli duruşmasında yaptığı konuşmaya ilişkin olarak dönemin kuvvet komutanları ile görüşüyorduk. Onlar demokrasi çerçevesinde kalacaklarını parlamentonun her şeyin üstünde olduğunu söylüyorlardı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/ 144 sayılı dava dosyasında yargılanan sanıklardan herhangi biri tarafından istifa etmem için doğrudan veya dolaylı bir baskı, tehdit veya cebir, zorlamaya maruz kalmadım. Böyle bir şeye teşebbüs etmeleri de mümkün değil” şeklinde konuştu.
“Parti içinde veya dışında bana herhangi bir baskı yapılmadı”
“Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi arasındaki 54. Hükümet kurulurken bu hükümete güvenoyu vermedim” diyen Çağlar, “Parti içinden veya parti dışında bu konuda bana herhangi bir baskı yapılmadı. Esasen 54. Hükümetin kurulmasından sonra mensubu olduğum partide kalmam etik olmazdı. Ben bu sebeple istifa ettim. Zaten istifa dilekçemde ortak açıklama başlığı altında diğer istifa eden milletvekilleri arkadaşlarımızla ilgili yazılı açıklama yapmıştık” dedi.
“54. hükümetin düşürülmesinde askerin herhangi bir baskısı olmadı”
Çağlar, “54. Hükümetin kurulmasından sonra 28 Şubat 1997 tarihli 9 saat süren Milli Güvenlik Toplantısı başta olmak üzere 54 . Hükümetin düşürülmesinde askerin herhangi bir baskısı olmadı. 54. Hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunduğu istifa dilekçesinde Refah Partisi ve DYP milletvekkillerinin Tansu Çiller Başbakanlığı’nda kurulacak yeni hükümete güvenoyu verecekler listesinde benim adım ve imzam yoktur. Benim güvenoyu listesi verilecekler arasında ismim ve imzam olmadığı için dolayısıyla bu liste Cumhurbaşkanı verildikten sonra geçen birkaç gün içerisinde bu imzamdan veya taahhüdümden vazgeçmeyi gerektiren önemli bir olay yoktur” diye konuştu.
“Ben o dönem iki partinin koalisyon yaparak hükümeti yönetemeyeceklerini düşünmüştüm, düşüncelerimde yanılmadım”
“28 Şubat döneminde çok sayıda siyasetçinin 54. Hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifasından sonra bazı milletvekillerine para verildiği, makam vaat edildiği, bazılarının tehdit edilmek suretiyle istifa ettiğine ve ettirildiğine dair herhangi bir bilgi sahibi değilim” diyen Çağlar, “Yine bu şekilde birçok siyasetçinin bu şekilde beyanda bulunduklarına dair kişisel olarak kimin bu şekilde beyanda bulunduğu hususunda bilgi sahibi değilim. Zaten böyle bir şey de mümkün değildir. İki kişi arasında geçen bir olaydır. Ben istifa ettikten sonra başka herhangi bir partide görev almadım. Hatta 1999 yılı seçimlerinden Necmettin Erbakan hoca bizzat Bursa’daki evime geldi. Geldikleri arkadaşları da sağdır. Bizzat kendi partilerinin Bursa ilinde liste başı olmam için teklifte bulundu. “Ben artık işleri bıraktım” diyerek tekliflerini kabul etmedim. Güvenoyu vermediğim bir koalisyon ile ilgili olarak zaten açıklamada bulunmam da mümkün değildir. Esasen bu günlerde dahi bir takım olayların yabancı ülkeler tarafından organize edildiği söylenmektedir. Bu iddialar ne kadar doğruysa o dönemdeki iddialar da bu şekilde doğrudur. Yine o gün ki şartlarla bu günün şartları değişmiştir. Dolayısıyla o günkü şartlar farklıdır bugünkü şartlar farklıdır. Ben o gün oy vermedim. Yine kurulan hükümette görev almadım. Benim amacım makam değildir. Ben o dönem iki partinin koalisyon yaparak hükümeti yönetemeyeceğini düşünmüştüm. Nitekim düşüncelerimde yanılmadım” dedi.
Soru üzerine Cavit Çağlar, “Batı Çalışma Grubu” denilen oluşumla ilgili bilgisi olmadığını da söyledi.
İki eski milletvekili de tanık olarak dinlendi
Çağlar’ın dinlenmesinin ardından 54. Hükümet döneminde Doğru Yol Partisi’nde (DYP) milletvekili olan Emre Gönensay ve Şekibe Gençay da “tanık” sıfatıyla dinlendi. Eski milletvekilleri partilerinden istifa etmelerinde herhangi bir grubun tehdidi ve baskısı olmadığını söyledi. Mahkeme heyeti, tanık Cavit Çağlar ve iki eski vekilin beyanlarının alındığı talimat evrakının Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Mahkeme “tanık” olarak dinlenmelerine karar vermişti
Ankara’da görülen 28 Şubat Davası’na bakan mahkeme heyeti ara kararında Refah-Yol Hükümeti kurulduktan sonra istifa eden milletvekillerinin askerlerden (yargılanan dava sanıklarından) bir baskı sonucunda mu istifa ettiklerinin sorulması için Cavit Çağlar’ın da aralarında bulunduğu bazı eski milletvekillerinin “tanık” olarak dinlenmesine karar vermişti.