Sinan Sülün’ün yazdığı ve Sertaç Demir’in oynadığı “Karahindiba” oyunu Hatay Valiliği tarafından iptal edildi. Sertaç Demir, 'Testis' kelimesi üzerinden uygulanan sansürü, işinin nasıl tehlikeye girdiğini ve süreci anlatarak "Oyunun estetiğini tartışmaktan, 'testis' kelimesinin müstehcen olup olmadığını tartışmaya kadar geriliyoruz" diye konuştu.
Demir, valiliğin oyuna yönelik sansürüne ilişkin "Benim pazartesi günü valilikteki görevim sonlandırıldı. Aslı işim olan Hatay Büyükşehir Kültür Daire Başkanlığı'na görev iadem yapıldı. Asli işime devam ediyorum. 2014'ten beri oynadığımız bir oyun, Türkiye'de 50'den fazla, sadece Hatay'da 10 defa oynadığımız bir oyundan bahsediyoruz. Tamamen keyfi. Çünkü bize verilen yazıda da bir açıklama yok. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yazılmış bir tavsiye yazısına istinaden uygun görüldüğü söyleniyor. Bu bir gizli yazışma değil. Bütün bölgelerde oynadık. Hiçbir sorun olmazken, bu kez 'testis' kelimesi bulunduğu için yasaklandığını öğreniyoruz. Bu keyfilik tahammül edilebilir bir şey değil" dedi.
Oyuncu Sertaç Demir, Hatay Valili tarafından yasaklanan 'Karahindiba' oyununun yasaklanma sürecini, yaptığı kamu görevinin de bu yasaklanmadan sonra nasıl tehlikeye girdiğini, süreçte yaşadıklarını Akustik24'te Ayşen Güven'e anlattı.
"Bu zaten bir yetişkin oyunu, tamamen keyfi bir işleyiş var maalesef"
Oyuncu Sertaç Demir, Sinan Sülün'ün yazdığı tek kişilik oyunu olan 'Karahindiba'nın Hatay Valiliği tarafından yasaklanması hakkında şunları söyledi:
"Türkiye'de 50'den fazla gösterilmiş bir oyunu yasaklamak doğru değil. Kaldı ki şöyle bir konuşma geçiyor aralarında "Oyunda müstehcen ve topluma aykırı kelimeler var." Oyunu da şöyle anlatıyor karar verici kurum; "Bir hasta varmış, öğrenciler hastaneye gelip adamın testislerini elliyorlarmış." Olay bir hastalık, milyonda görülen bir hastalık. Tıpçılar çözüm için ziyaretlerde bulunuyorlar. Bu oyunun böyle anlatılması, kendince müstehcen bir kelime olarak görmesi... Biz bunun okullarda oynanmasını uygun görmedik diye bir yazı gelmiş. Milli Eğitim böyle bir görüş bildirmiş. Bu zaten bir yetişkin oyunu. İnsanlar bunu tercih ederek gelirler. Bunun belirleyici kriteri ne? TDK bunu müstehcen olarak tanımlamazken, bize söylenen şey bu. Ama hiçbir açıklama yok. Tamamen keyfi bir işleyiş var maalesef."
"Bu neresinden bakarsanız bakın sansür"
Çocuklara yönelik oyunları inceleyen kurulun içinde pedagog bulunmadığını dile getiren Demir, "En fazla şunu talep edebiliyorlar. Metni istiyorlar. Onay veriyorlar ya da yasaklıyorlar. O kurumların içinde sadece edebiyat öğretmenleri var bildiğim kadarıyla. Çocuk oyunlarını inceleyen kurumda pedagog yok. Bu işleyiş neresinden tutarsanız elinizde kalacak bir şey. Bu neresinden bakarsanız bakın sansür. Bunu bile savunmak zorunda kalıyoruz. Sansür bu kadar. Bunun estetiğini tartışmaktan, 'testis' kelimesinin müstehcen olup olmadığını tartışmaya kadar geriliyoruz. Tırnak içinde cephemiz oraya kadar geriliyor. 80, 90'larda ayıp yasak olmayanlar bugün neden yasak, günah?" diye konuştu.
Bir garip yasaklama süreci...
Oyuncu Demir, oyunun yasaklanma sürecinde yaşananlar hakkında şunları söyledi:
"Birtakım prosedürleri yerine getirmeniz için bir yazı gönderiyor. Bunun bir programı falan oluyor. Bütük belgeleri tamamladık. En son Milli Eğitim'e görüş sormamız lazım dediler. Bu bir yetişkin oyunu dedim, bizde işleyiş böyle dediler. 10 gün kadar bunun yazısını bekledik. İlçe Milli Eğitim'den bir beyfendi beni aradı. Niye bize gönderdiniz diyor. Bu yetişkin oyunu mu dedi. Evet dedim. Biz bunun okullarda oynanmamasına yönelik yazı göndereceğiz dedi. Bu yazı çıktıktan 5 gün sonra ancak yazı geldi. Bize biraz bekleyin henüz karar veremedik dediler. Oyunun oynanacağı gün tebligata ulaştım ben. Kimsenin böyle bir mağduriyet yaratmaya hakkı yok. 50 kere oynanan oyun ahlakı bozmazken bu kez nasıl bozabilir? Hiçbir gerekçe yok."
'Karahindiba' oyununa dair
Demir, yasaklanan oyun 'Karahindiba'yı şöyle anlattı:
"Adnan Çubuk karakterimiz. Herkes gibi okulunu bitirmesi, evlenmesi üzerine bir hayat tanımlanmak istiyor akrabaları tarafından. Ama o yazar olmak istiyor. Kültür sanat dergilerinde işe giriyor. Ekonomik baskılara dayanamayınca bankalarda çalışıyor. Hayallerine ara verdiğinde bile yazar olmakla ilgili düşünüyor. Hepimizin hayatında acaba dediğimiz anlar olmuştur. Sinan Sülün bunu burada güzel kurgulamış. Adnan Çubuk'un yarım bıraktığı hayatların 32'siyle de karşılaşıyor. Yüzleşiyor. Bunların içinde çok başarılı olanlar var. Karakterlerden biri katil olmuş. Birini öldürüp cezaevine girmiş."