Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Kastamonu Bozkurt’ta yaşanan sel felaketine ilişkin hazırladıkları raporu paylaşarak, ilçenin nehir havzasına yapıldığını, sele neden olan temel sebebin bu olduğunu söyledi. “Bozkurt Taşkını ve Su Politikalarımız” isimli raporda yaptıkları tespitleri paylaşan Yıldız, HES'in sele neden olduğu iddialarının ise gerçekçi olmadığını söyledi.
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde yaşanan sel felaketinin ayrıntıları, Karadeniz'de yaşanan taşkınlar, Türkiye'nin su politikası, Türkiye ve Orta Doğu'da su kıtlığı üzerine hazırladıkları raporun ayrıntılarını Füsun Sarp Nebil'e anlattı.
"HES'in Bozkurt’un sular altına kalmasına doğrudan bir etkisi yoktur"
‘HES patladı’ iddialarını da değerlendiren Yıldız, Bozkurt’ta bulunan HES’in su toplama özelliğinin olmadığını, bunun barajla karıştırılmaması gerektiğini ifade etti. HES’in regülatörünün zarar gördüğünü ancak buradaki suyun söz konusu sel felaketine neden olacak kadar etkili olmadığını söyleyen Yıldız, hazırladıkları “Bozkurt Taşkını ve Su Politikalarımız” raporunda yer alan ayrıntılara dikkat çekerek nehir yatağının dolduğunu ve denize açılan kısımda bulunan köprünün açıklığının da yetersiz olduğunu belirtti. Yıldız, “Burada baraj yok. Kavramları daha dikkatli kullanırsak tahlilleri de doğru yaparız. Buradaki regülatör kapaklarının zarar görmesinin Bozkurt’un sular altına kalmasına doğrudan bir etkisi yoktur” diye konuştu. Santral binasının görüntülerini de gösteren Yıldız, “Bunun da sadece cepli borunun zarar görmesi nedeniyle heyelan etkisi göstermesi mümkün. Ama ilave bir debi yükü taşıdığını söylememiz yine mümkün değil.Yani Bozkurt’ta havzaya biriken su kısa sürede arttı yan kollar ana kolu besledi ve Ezine Çayı, denize ulaşmakta zorlandı ve asıl sorun orada başladı” tespitinde bulundu.
"DSİ, önlem almada gecikti"
Batı Karadeniz’deki yağışlara ilişkin 2016 yılında yayınlanan bir rapor olduğunu ve bu raporda “2015-2020 döneminde havzada %20 seviyelerinde önemli artışlar beklenmektedir” tespitinin yer aldığını söyleyen Yıldız, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün ise bu soruna ilişkin geliştirilen projeleri uygulamada geciktiğini söyledi. Yıldız, “Bunlar gerçekleşti ve birçok taşkın yaşadık” dedi.
Bozkurt’taki sele ilişkin teknik ayrıntıları anlatan Yıldız, Türkiye’nin tümüne yağan yağışın üçte birinin 33 saat içinde Ezine Havzası’na yağdığını ve denize doğru hareket ettiğini söyledi. Yıldız, “Bozkurt ilçemiz de bu havzanın sorunda bu derenin ortasından geçtiği hem de böyle taşkın yatağının içinde var olan bir ilçe. Bu taşkının oluşmasında birçok etki bir araya geldi. İnsan etkisi de var. İhmal, kusur, ilgisizlik ve denetimsizlik var. Eğer taşkın yatağı özgür bırakılsaydı hiç kimsenin haberi olmadan o akış denize ulaşacaktı ve hiçbir can kaybı olmayacaktı” dedi.
“Bu bölgenin olduğu gibi boş olması gerekiyor"
Tomruk depolarının uygunsuz yerde olduğunu söyleyen Yıldız, tomrukların nerede toplanacağına dair Orman Genel Müdürlüğü’nün tespitinin gerekli olduğunu söyleyerek “Değişen koşulları dikkate alarak taşkının bunları depolarından alıp götürme riskini göz önüne alarak bunların bulunduğu yerleri yeniden gözden geçirmek zorundayız” diye konuştu. Yıldız, tüm tomruk depolarının yerlerinin gözden geçirilmesi gerektiğini de dile getirdi.
Bozkurt’taki nehir yatağının daraldığını uydu görüntüleri ile gösteren Yıldız, Ezine Çayı’nın denize çıkış yerinde kurulan köprünün açıklığının az olduğunu söyledi. Köprü açıklığının yetersiz olduğunu ve dere yatağı içerisinde de köprü altında bir birikim olduğunu, köprünün denize çıkış yoluna bir başka yol yapıldığını ifade eden Yıldız, “Bu bölgenin olduğu gibi boş olması ve çevresindeki yapıların da bulunmaması gerekiyor. Köprü altındaki ve kesitteki bu daralmalar suyun denize ulaşmasını kısmı de olsa engelledi ve seviyeyi yükseltti” dedi.
Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Sistemi
Paylaştığı raporun devamında Bozkurt’ta yaşanan sel felaketinin nedenlerinin ayrıntılarına değinen Yıldız, raporda yer alan şu ifadelere dikkat çekti:
“Doğanın işleyişine uygun planlama yapmıyoruz. Çevre sorunlarının bütünlüklü olarak kritik etmiyoruz. Yaşananları doğa ve insanlık adına sorgulamıyoruz. İnsan olarak ekosistemin sadece bir parçası olduğumuzu kabul etmiyoruz. Sırtımızı teknolojiye dayasak bile doğaya karşı mücadeleyi sonunda kaybedeceğimizi anlamıyoruz”
Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Sisteminin Pilot Alt Havzalarda Kurulması projesi yaptıklarını ve bunun Temmuz 2021’de başladığını söyleyen Yıldız, 2018’de Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Merkezi kurulduğunu ve buna yönelik çalışmaların devam ettiğini dile getirdi. Yıldız, proje ile taşkın gerçekleşmeden önce gerekli tedbirler alınarak taşkınların olumsuz etkisinin azaltılması, can kaybının hiç yaşanmaması, mal kaybının ise asgari düzeye indirilebilmesinin hedeflendiğini söyledi. Projenin 2023 yılında tamamlanacağını söyleyen Yıldız, “Karadeniz’de 10 kilometreden uzun yaklaşık 500 derenin denize ulaştığı bir bölge. Şimdi bu 500 derenin kaçında yerleşim var, kaçında taşkın alanları yerleşime açılmış bunların hepsinin artık daha fazla daha ciddi ele alınması lazım” dedi.
"Taşkın riski taşıyan 1130 nokta belirlendi"
Yıldız, projelerine ilişkin şu ayrıntıları paylaştı:
"Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün hava tahmin sistemini kullanacak. Daha sonrasında yağışın gerçekleştiği bölgedeki haritalar incelenecek. O haritadaki renklere göre tespit ve tedbirler devreye girecek. Sonra da derelerde akan suyun yoğunluğuna, akışına bakılacak. Ve buna göre tedbirler belirleniyor. Türkiye'deki 25 havzaya yönelik 2023'e kadar tamamlanması öngörülen "Taşkın Yönetim Planı" da hazır."
"Taşkın riski taşıyan 1130 nokta belirlendiğini ve buna göre tedbirlerin de belirlendiğini söyleyen Yıldız, "Bu kapsamda bu 6 ilde 1950 yıkılacak bina tespit edildi" diyerek bunların kaçının yıkıldığına dair ellerinde bir bilgi olmadığını ifade etti.
Hazırladıkları “Bozkurt Taşkını ve Su Politikalarımız” başlıklı raporda Türkiye’nin su politikasına, su kıtlığı tehlikesine ve Orta Doğu’daki su politkalarının bölge ve Türkiye’ye etkilerine de değindiklerini söyleyen Yıldız, hazırlanan rapora ilişkin sonuçları paylaşarak “Kıbrıs’ın gelecekte su politikaları konusunda anahtar rol oynayacağını belirtti.
Yayının izlemek için tıklayın: