Hükûmet
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Hükûmet halkın sağlığını koruyacak, halkın güvenceli bir şekilde evde kalmasını sağlayacak tedbirleri almadı. Süreci şeffaf yürütmedi." dedi.
Sancar, "Kanal İstanbul gibi bir projeyi yapmaya kalktı. Bütün bunlar büyük sorumsuzluk örneğidir. Toplumu kendi kaderini terk etme anlayışı söz konusu. Evde kalma çağrılarının çok daha ciddi bir etkisi ve anlamı olduğunu biliyoruz. Bölgede ve özellikle Kürt illerinde sokağa çıkma konusunda çağrıların yeterince karşılık görmediğini biliyoruz Bu durumun sorumluluğunu bölgede yaşayan insanlara yıkmak, en hafif deyimiyle, vicdansızlık olur. Bunun çeşitli nedenleri var. Bölgede sokağa çıkma çağrılarına riayet edilmemesi son birkaç güne kadar temelinde iktidara duyulan güvensizlik var. İktidarın bu konuda daha önce yaptıklarının farklı olmadığı yönündeki köklü inanç burada da karşımıza çıkıyor. İnsanlar iktidarın çağrılarının kendilerini korumaya yönelik olduğuna inanmadılar." diye konuştu.
Sancar, "Bunun yanında bir de anadilinde bilgilendirme hakkının kullanılmasının yarattığı sıkıntı var. İnsanlara kendi dilinde anlattığınızda bu söylenenleri çok daha rahat hayata geçirebilirler. İktidar yerel yönetimlerimize de el koyuyor bu süreçte de. 8 belediyemize de kayyum atandı. Kayyumun ilk yaptığı ilk işlerden biri belediyenin web sitesindeki Kürtçe bölümü kaldırıldı. Sonrada web sitesinde bakım olduğu söylendi. İnsanların anadilinde bilgilendirme hakkı bu alanlarda yapıcı hale geliyor." ifadesini kullandı.
Sancar, "Sağlık ve hayat hakkını ilgilendiren büyük felaketler anadilin ne kadar önemli olduğunu gördük. O nedenle bizler Kürtçe kampanyalar başlattık, halkımızın sağlığını korumak için çalışmalar yaptık. Sadece Kürtçe değil, bölgede konuşulan Süryanice, Arapça, Ermenice gibi dillerde de çağrı yaptık. Bu süre içinde hükûmetin çağrılarına yeterince kulak asmayan insanlarımıza kendilerinin anadilinde samimiyetle hitap edildiğini de memnuniyetle gözlemledik. İnsanlarımız şimdi çoğunlukla bu çağrıya uyuyor. İnsanlara 'Evde Kal' çağrısı yapıyorsunuz da evde kalamayanların durumu ne olacak?" ifadesini kullandı.
Sancar, "Yeteri geliri yoksa gıdalarını nasıl temin edecekler, sağlıklarını koruyacaklar? Bu sorular çok haklı sorular. Buradaki asıl sorumluluk hükûmete düşüyor. Burada kullanılan kaynaklar bütün malıdır, toplumdan elde edilmişlerdir Topluma harcanması sorumludur. Anayasa’da bu yer alıyor. Biz elimizden gelen çalışmaları yürütmeliyiz. Evde kalma imkanı olan insanlarımıza buradan tekrar seslenmek istiyorum. Dayanışma ağları kurmak için çalışmalar yürütüyoruz. Evde kalan insanlarımızın beslenme ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden geleni yapıyoruz. Sadece bizim çalışmalarımızın da yeterli olmadığının farkındayız, dayanışma ağları ülke geneline yayılmalı. Her yerde dayanışma ağları kurulsun." ifadesini kullandı.
Sancar açıklamasında şunları kaydetti:
Her şeyden önce güveni tesis etmek lazım. Bunun için de şeffaflık lazım. Çeşitli kuruluşlar kriz yönetimine davet edilmeli. Türk Tabipleri Birliği kriz yönetime dahil edilmedi hükûmet tarafından. TTB bu işleri en iyi şekilde yerine getirebilir bu görevi.
İnfaz hukukunda eşitsizlik zaten çok derin, bu eşitsizliği daha da derinleştirecek düzenleme toplumun adalet duygusunu daha da yaralayacaktır. Adalet duygusundaki açılan yaraların tamiri o kadar kolaya olmuyor. Hep birlikte başaracağımızan şüphe etmeyelim. İnandığımız ve emek harcadığımız sürece umut vardır ve büyütecektir.