KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, iktidarın seçmeni ile arasında kalan tek motivasyonunun dindarlık olduğunu söyledi. Ağırdır, “Bir tek ellerindeki şu kaldı; iktidarla seçmen ilişkisi arasındaki artık tek motivasyon bir kesim için hala dindarlık. Kültürel kimlik meselesi önemli. Asıl plana geldiğiniz zaman kaygı, korku” diye konuştu.
CHP’nin yurt genelinde başlattığı ve Mersin’de ilki yapılacak olan miting kampanyasına da değinen Ağıdır, “Bu mitingler doğru organize edilebilirse, söylemleri doğru kurgulanabilirse hem muhalefet için hem ülke için, hem böyle saçma sapan karışıklıklar yaşamadan enerjinin de bir biçimde siyasete aktığı bir mekanizma haline dönüşebilir” ifadelerini kullandı.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Hazine ve Maliye Bakanı’nın değişmesi, ekonomideki gidişat, toplumun beklentileri ve muhalefetin stratejileri ile gündemdeki gelişmeleri ‘Sayıların Dili’nde Murat Sabuncu’ya yorumladı.
"İktidarın hiçbir şey yapmıyor olmasını toplum görüyor"
İktidarın son yıllardaki politikalarına dikkat çeken Ağırdır, iktidarla uzlaşanların Türkiye’de kaldığını ancak uzlaşamayanların yurt dışına çıktığını söyledi. Yaşananların seçmenin gözünde iktidarı aleyhine olduğunu dile getiren Ağıdır, şöyle konuştu:
“Ortaya çıkan olaylarla ilgili iktidarın hiçbir şey yapmıyor olmasını toplum görüyor. Bir tek ellerindeki şu kaldı; iktidarla seçmen ilişkisi arasındaki artık tek motivasyon bir kesim için hala dindarlık. Kültürel kimlik meselesi önemli. Asıl plana geldiğiniz zaman kaygı, korku.
İktidarın bu anlatısı toplumda bir karşılık bulmadığı gibi toplum geriye dönük ‘ya o zamanda bu olmuştu’ deyip bütün o ayakkabı kutularındaki paraları da hatırlıyor, kendi mahallesinde o vakıfların ya da partililerin neler yaptığını da görüyor. Herkes kendi kasabasında, kendi şehrinde ne olduğunu, komşusunun AKP’ye yakın veya uzak olduğunda neler yaşadığını görüyor. Onun için toplum bütün bunları biriktirdi geldi. Artık AKP sahiciliğini yitiriyor ya da söylemlerinin gerçek hayattan ilişkisi kopuyor. Bu izlenimi de seçmen alıyor”
"Berat beyle başlayan bir yönetim biçimi var"
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ın istifa etmesi ve yerine yardımcısı Nureddin Nebati’nin getirilmesinin ekonomide bir değişim yaratmayacağını ifade eden Ağırdır, “Uzun süreden beri Berat Beyle başlayan bir yönetim biçimi var. Disiplinli ekonomi diyorum ben. Telefonu açıp market sahibine bu hafta şu elli üründe fiyat indirin demek veya bankaya telefon açıp şu krediyi verin veya vermeyin, faizi şöyle yapın demek hani serbest piyasa falan deniyor ama serbest piyasa falan konuştuğumuz yok aslında” dedi.
Ekonomide yaşanan sorunların seçmen davaranışına yansıyacağını dile getiren Ağırdır, bunun iktidar için olumsuz sonuçları olabileceğini söyledi. Ağıdır, “Türkiye’deki 100 hanenin ortalama yüzde 47-48’nin de geliri asgari ücret. Yüzde 30 kabaca üçte biri diyelim. O üçte bir bile monoblog bir halde iktidara oy verecekmiş gibi görünmüyor. Hala orada bile çok ciddi tereddütler var ama temel motivasyon kaybetme korkusu. Muhalefetin ise en büyük handikapı ise ‘nasıl olsa kazanıyoruz’ moduna geçmektir. Şimdiden bakanlıklar paylaşmaya kalkmaktır” diye konuştu.
“Muhalefetin toplumun önüne başka bir şey koyması lazım"
Muhalefetin söylemlerini sürekli liderler üzerinden kurduğunu ifade eden ve bu iletişim dilinin umut üretmediğini söyleyen Ağırdır, “Muhalefetin toplumun önüne başka bir şey koyması lazım. Bunu da sadece lider bazında yapmaması gerekir. Bütün anketlerde hala CHP birinci olamadı. Bunun bir sebebi var. Muhalefet ittifakı temel yol haritasına dair güçlü bir çalışma ortaya koymuş değil. Bu noktadan bir söylem gelişmiş değil. Bekliyorlar. Hem hata yapmama çabası var. Herkes bir temkinli bekliyor. CHP’nin kendi içinde aday kim olacak? Bu enerji sokağa yansımıyor. Bu tür handikaplar bu nedenle aşılamıyor” dedi.