Gündem

'Canlı bomba' diye Yılmaz Öztürk'ü vuran polis serbest kaldı, dosyaya gizlilik kararı konuldu

Yılmaz Öztürk'ün son sözleri ''Abi ne yaptınız. Ben işten geliyordum'' olmuştu

11 Mart 2016 17:01

İstanbul Küçükarmutlu’da, Yılmaz Öztürk adlı gencin polis merkezine bomba attığı iddiasıyla öldürülmesine ilişkin üç tanığın ifadesi alındı. Öztürk’ün vurulduğu anı gören H.K., “Polis ateş etmeden önce dur ihtarında bulunmadı. Peşinden koşsalar yakalayabilirlerdi. Çünkü Yılmaz sakin bir şekilde yürüyordu” dedi. M.U. da Öztürk’ün vurulduktan sonra, “Abi ne yaptınız, ben işten geliyordum” dediğini anlattı. Bu arada, şüpheli polisin ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı ve dosyada gizlilik kararı konduğu ortaya çıktı.

İfadesi alınan baba Öztürk, “Gizlilik getirmişler. Vuran adam ortada aslında. Bu adamın bir ön önce yakalanıp tutuklanmasını ve cezasını çekmesini istiyoruz” dedi. Avukat Cemal Yücel de kasten öldürme suçunun olduğunu ve şüpheli polisin derhal tutuklanması gerektiğini söyledi.

 

‘Abi neden yaptınız’ dedi

 

İstanbul Cumhuruyet Başsavcılığı, üç tanığın ifadesini 3 Mart’ta aldı. Öztürk’ün vurulduğu an kız arkadaşıyla konuşmak için bahçeye çıktığını anlatan M.U. bir el silah sesi duyduğunu belirtti. Silah sesinden önce patlama sesi gelmediğini vurgulayan Öztürk, olay anını şöyle anlattı:

“Silah sesinden sonra aramızda 3-4 metre mesafede bulunan bir şahıs düştü, ‘ah’ diye bağırdı. Yanına vardığımda üç polis geldi. Polisler önce yerde yüzü koyun yatan kişinin numara yaptığını düşündüler ve dürterek ‘Kalk lan, bayılma numarası yapma’ dediler. Genç zorlukla ve kısık sesle ‘Abi ne yaptınız, ben işten geliyordum’ dedi. Polisler inanmayarak şahsın tişörtünü kaldırdıklarında mermi deliği olduğunu gördüler ve ‘Aha biz bunu vurmuşuz’ dediler. Ben polise ‘Abi adam işten geliyormuş, niye vurdunuz’ dedim. Bana ‘Sen ne biliyorsun ki, karakolu bombaladılar. Onu vurmasam, o bizi vuracaktı’ dedi. Ben de ‘Bu şahıs işten geliyormuş. Üzerinde hiçbir şey yok. Sizi nasıl vuracaktı, niye vurdunuz’ dedim.”

Tanık M.U., Öztürk’ün vurulduğu nokta ile karakol arasında 700-800 metre ve dört beş sokak bulunduğunu anlattı. Ambulansın da yaklaşık yarım saat sonra geldiğini kaydeden M.U., bu sırada polislerin bir sağlık memurunun yönlendirmesi üzerine Öztürk’ün ayağının altına tuğla koyarak, beklediklerini belirtti.

 

‘Dur ihtarı yapmadılar’

 

H.K. ise evinin önünde sigara içtiği sırada yanından Öztürk’ün sakin bir şekilde geçtiğini ve otobüs durağına doğru yürüdüğünü belirterek, şöyle dedi: “15-20 metre ilerlemişti ki başka sokaktan sivil polisler geldi. Birinin elinde gaz fişeği tüfeği, diğer ikisinde tabancaları vardı. 15 metre mesafe varken polislerden biri iki el ateş etti. Yanındaki polislere ‘Vurdum abi’ dedi. Yılmaz’ın yüz üstü düştüğünü gördüm. Ne yapacağımı şaşırdım, tereddüt ettim. ‘Ne oldu’ diyerek polislerin yanına gittim. Polisler ‘Numara yapıyor’ gibi aralarında konuştular. Daha sonra bir polis kontrol ettiğinde, sırtından vurulduğunu söyledi. Ambulans aramamızdan yaklaşık yarım saat sonra geldi. Yılmaz yaklaşık yarım saat yerde kaldı. Polis memuru ateş etmeden önce dur ihtarında bulunmadı. Peşinden koşsalar yakalayabilirlerdi. Çünkü Yılmaz sakin bir şekilde yürüyordu” dedi. 

Ö.A. da o akşam vurulmadan önce Yılmaz ile buluştuklarını ve bir süre oturup bira içtiklerini anlattı. Taksiye binip Hisarüstü’ne gittiklerini vurgulayan Ö.A., saat 22 sularında mahalleye döndüklerini kaydetti. Ertesi gün kız arkadaşlarıyla buluşmak üzere sözleşip ayrıldıklarını belirten Ö.A., “Yılmaz’ın vurulduğu sokakta ayrıldık. Ayrılmamızdan üç dakika sonra iki el silah sesi duydum. Ses sokaktan geliyordu ancak umursamadım. Asker eğlencesi olabileceği düşündüm. İki dakika sonra bir çocuğa rastladım. ‘Abi polis yukarıda birini vurdu, buraya doğru geliyorlar, burada durma’ dedi. Şaşırdım, aklıma Yılmaz gelmedi. Merak ettiğim için olay yerine gittim. Yerde yatana iyice baktığımda Yılmaz’a benzettim ve ağlamaya başladım” dedi.

 

‘Gizlilik kaldırılsın, derhal tutuklansın’

 

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, baba Hüseyin Öztürk’ün ifadesi bugün alındı. Öztürk, “Oğlumun hiçbir terör örgütüyle bağlantısı yoktu. Karakola bombalı saldırı yapması söz konusu değildir. Böyle bir eğilimi olsa bilirdim. Bu zamana kadar polislik hiçbir olayı olmamıştır” dedi. Baba Öztürk, “Oğlumun öldürülmesinin sebebi, Küçükarmutlu’da oturuyor olmamız, mahallenin yüzde 90’ının Alevi olması ve mahallenin rant projeleri kapsamında görülmesidir. Bu nedenle Dilek Doğan’ı evde, benim oğlumu sokakta vurdular” dedi. Gizlilik kararının kaldırılmasını isteyen Öztürk, “Vuran adam ortada aslında. Bu adamın bir ön önce yakalanıp tutuklanmasını ve cezasını çekmesini istiyoruz” dedi. 

Avukat Cemal Yücel, savcılıktan edindiği bilgilere göre, karakolu gören MOBESE kayıtlarının ulaştığını ve bu görüntülerde Öztürk’ün saldırı yaptığına dair bir sonuca ulaşılmadığını anlattı. Yücel, “Öyle bir şey olsaydı bugün bize söylenirdi. Dosyada sadece Öztürk’ün vurulduğu yeri gören kamera kayıtları kaldı. O sokakla ilgili görüntülerin araştırması devam ediyor. Şu ana kadar bize hiçbir şekilde ‘Bu çocuk bu işe karışmış, bombalamış ve silah kullanmış’ denilmedi. Adli Emanet’e teslim edilen evraklar arasında, ne bir tabanca, ne bir mühimmat var. Sadece çocuğun giysileri ve telefonu bulunuyor” dedi. Yücel, ortada kasten öldürme suçunun olduğunu ve şüpheli polisin derhal tutuklanması gerektiğini söyledi.