Politika

Bahçeli'den tahliye edilen Çetin Doğan'a: Ben cezaevi müdürü olsaydım aftan yararlananların listesine bakar, ‘Çetin Doğan, sen orada yoksun’ diye geri içeri alırdım

18 Mayıs 2024 11:20

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 28 Şubat Davası'nda tahliye edilen Çetin Doğan'ı hedef alarak, "Cezaevinden çıkan Çetin Doğan’ın konuşması bana göre uygun olmamıştır. Ben cezaevi müdürü olmuş olsaydım aftan yararlananların listesine bakar, ‘Çetin Doğan, sen orada yoksun’ diye geri içeri alırdım" dedi. 

Bahçeli, siyasette yumuşama" tartışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Yumuşama beklentimiz usulde değil, üslupta olmalıdır. Yumuşama adı altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli" ifadelerini kullandı.

Kobani davasında açıklanan kararlara gönderme yapan Bahçeli, "Terörist Demirtaş'ın ve 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına hukuksuz demek, karşı gelmek, devlete ve millete en ağır hakaret olup, bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek terör seviciliği ve iki yüzlülüktür" dedi.

Bahçeli, Ayhan Bora Kaplan davası kapsamında Ankara Emniyeti'nde yaşananlarla ilgili ise "Yönetimde istikrar sağlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır. Hiç kimse karanlık senaryolarla, gizli tanık ifadeleri ile üstlendiği görevi kötüye kullanarak, barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır. Bu kalkışmaya neden olanların başı mutlaka ezilmelidir" diye konuştu.

31 Mart yerel seçimlerinde MHP ve Cumhur ittifakının başarılı olduğunu ve seçimlerden yüz akıyla çıktığını kaydeden Bahçeli, il genel meclisi oy oranlarına dikkat çekerek, "MHP yüzde 16,64 oy ile önemli bir gelişme kaydetmiştir. Cumhur İttifakı oy oranı da yüzde 48,8'dir" açıklamasında bulundu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Ankara Kızılcahamam'da düzenlediği kamp öncesinde basın toplantısı düzenledi.

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar:

"MHP'nin oy oranına yönelik karalama çabaları var"

"31 Mart seçimlerinin kendine özgü şartları içinde partimiz ve Cumhur İttifakı başarıya ulaşmış, seçimlerden yüz akıyla çıkmıştır. Somut sonuçlar başkaca bir yoruma yer bırakmamıştır. MHP'nin oy oranına yönelik karalama çabalarının hiçbir değeri yoktur. Zira bariz gerçekler ulu orta meydandadır. Saklayacağımız, utanacağımız bir şeyden bahsetmek mümkün değildir. Seçimlerde partilerin aldığı oyun sağlıklı değerlendirmesi için il genel meclis üyeliği seçimlerine bakmak, akla yatkın tek yoldur. Belediye başkanı seçiminde tezahür eden oy verme eğilimi ile il genel meclisi oy verme eğilimi farklıdır.

"Başarımızı hazmedemeyenler konuşsa da millet hükmünü vermiştir"

Birisinde aday profili baskın iken diğerinde parti kimliği ön plandadır. MHP yüzde 16,64 oy ile önemli bir gelişme kaydetmiştir. Cumhur İttifakı oy oranı da yüzde 48,8'dir. Bazı zeka özürlülerin zaviyesinden bakılınca partimiz yüzde 1,65 oy almıştır. 30 büyükşehir belediyesinin 28'inde ittifaktan giren, iki büyükşehirde aday gösteren MHP'yi yüzde 1,65 oy oranı ile tartıya çıkarmak aymazlıktır. Havanda su dövenlerin havaları sönmüştür. Partimiz 96 belde, 114 ilçe ve 8 il belediye başkanlığı kazanarak, yerel yönetimlerde varlığını ibra etmiştir. Başarımızı hazmedemeyenler abuk sabuk konuşsa da milletimiz hükmünü vermiştir. 

"Terörizme boyun eğmek; yumuşama değil, acziyet ve teslimiyettir"

Terörizme boyun eğmek, bir uzlaşma veya yumuşama değil, acziyet ve teslimiyettir. Terörü bir hak arama vasıtası olarak görenlere, bunu destekleyenlere makul bakış, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok saymaktır. Bu anlamda bir uzlaşma ve yumuşama olmayacaktır. 

Kobani davası kararları

Terörist Demirtaş'ın ve 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına hukuksuz demek, karşı gelmek, devlete ve millete en ağır hakaret olup, bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek terör seviciliği ve iki yüzlülüktür. 

"Usulde değil, üslupta yumuşama"

Yumuşama beklentimiz usulde değil, üslupta olmalıdır. Usul, esastan önce gelmektedir. Muhalefet partilerinin arayışı usulde bir yumuşama ise muhattaplarını uyarıyorum ki; böylesi bir yumuşama hukuk devletinin surlarında gedik açmak demektir. 

Kutuplaşmayı besleyenler bellidir. Karamsarlık ortamını canlı tutmak için el ovuşturanlar berrak şekilde karşımızdadır. Yeni anayasa taleplerine kulak tıkayıp, önce mevcut anayasaya uymayı şart olarak ortaya koyanlar, bulanık ortamı tekrar tesis etmek için fırsat kollayan tatlı su kurnazlarıdır. 

Siyasette yumuşama sürekli ve sürdürülebilir boyutlara tırmanmalıdır ancak yumuşama adı altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli. 

"Meydanı boş bırakmayacağız"

Terörist Demirtaş'ın, Sorosçu Kavala'nın, Gazze politikasının rövanşını almak amacıyla iç cephede harekete geçenlere meydanı boş bırakmayacağız. Dahası, onlara dünyanın kaç bucak olduğunu da göstereceğiz. 

Ankara Emniyeti'nde yaşananlar

Türkiye bir hukuk devletidir. Devlet, hukukla yollarını ayırırsa, çeteden farkı kalmaz. Yönetimde istikrar sağlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır. Hiç kimse karanlık senaryolarla, gizli tanık ifadeleri ile üstlendiği görevi kötüye kullanarak barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır. Bu kalkışmaya neden olanların başı mutlaka ezilmelidir.

"Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayız"

Etki ajanlarına, emperyalizmin kuklalarına, dış güçlerin operasyon elemanlarına asla taviz vermeyeceğiz. Bürokratik oligarşinin alt yapısını kurmak için eylem ve emel birlikteliği içinde olan çevrelerin oyunlarına tepkisiz durmayacağız. Statüko özlemi çekenlere, demokrasi karşıtlarına, milli iradeye pranga vurmak için hava koklayanlara sessiz kalmayacağız. FETÖ ve benzeri yapıların devleti zehirlemelerine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayız, devlet ve millet olarak ortak kaderin de tam merkezindeyiz. 

Sadece kapımız değil, kalbimiz de her vatandaşımıza açıktır. Belediye başkanlarımızdan ricam, üstlendikleri görevin hakkını sonuna kadar vermeleridir. Partizancılık, kayırmacılık bize uzaktır. Eş, dost, akrabalara makam tahsis etmek bizim siyasi ahlakımıza terstir ve aynı şekilde vebaldir."

Çetin Doğan'ın tahliyesine tepki 

Bahçeli, 28 Şubat Davası'nda tahliye edilen Çetin Doğan'ı hedef aldı. Geçtiğimiz günlerde tahliye edilen 28 Şubat hükümlülerinden Çetin Doğan’ın "Televizyonlarda bir aftan bahsediliyor. Af söz konusu değil doğrudan doğruya anayasal görevin Cumhurbaşkanı tarafından net olarak yerine getirilmesidir" açıklamalarının sorulması üzerine Bahçeli şunları söyledi:

"Cezaevinden çıkan Çetin Doğan’ın konuşması bana göre uygun olmamıştır. Ben cezaevi müdürü olmuş olsaydım aftan yararlananların listesine bakar, ‘Çetin Doğan, sen orada yoksun’ diye geri içeri alırdım.

Genelde cezaevinde uzun yıllar kalan ve hayatını devam ettirebilecek şartlara çok uzak kalmış birçok insan var. Eğer Türkiye’de hayatı koruma, zor şartlarda hayatı iyiye idame ettirebilecek imkanlardan yoksun olan insanlar afla değil Cumhurbaşkanı’nın vicdani ve insani yaklaşımıyla dışarıya çıkartılıp normal hayatta ailelerinin yanında, ömürlerinin sonlarına doğru huzurlu bir hayat yaşamasını temin etmesinde yarar vardır.

Anayasanın kendisine vermiş olduğu yetkiyi kendisine en fazla zulüm yapıldığı kanaati toplumda yaygın olan bir gruba bunu vermiş olması takdirle karşılanmalıdır."