Gündem

Can Dündar Silivri’den yazdı: Tan matbaasının yağmalanması geleneği Boynukalın’ları doğurdu

"O günden beri suçlular güçlü, güçlüler suçlu..."

04 Aralık 2015 09:48

MİT TIR'larına ait görüntüleri haberleştirdiği için Erdem Gül ile birlikte tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, köşesinde dönemin sol eğilimli gazete Tan gazetesinin 1945 yılında bir grup tarafından yağmalanmasını hatırlatarak, “O gelenek bugün Hürriyet’i basarak kendine Davutoğlu’nun sağ koltuğunda yer açan Boynukalın’ları doğurdu…” dedi. Silivri’den köşe yazıları yazmaya devam eden Dündar, “O günden beri suçlular güçlü, güçlüler suçlu…” diye yazdı.

Can Dündar’ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (4 Aralık 2015) tarihli nüshasında yayımlanan “Güçlüler suçlu suçlular güçlü” başlıklı yazısı şöyle:

 

Bugün 4 Aralık... 

Tan Matbaası’nın basılışının üzerinden tam 70 yıl geçti. 

70 yıl önce bugün dönemin tetikçi kalemleri “Kalkın ey ehli vatan” manşetiyle çıkardılar gazetelerini... 

1945 sonuydu. 

Savaş bitmişti. 

Demokrasiye geçilecekti. 

Ama “Komünistler”, fırsattan istifade gazete çıkarıyor, muhalefet ediyor, yazıp çiziyordu. Üstelik CHP’den kopan bazı “DP’li hainler” de onlara destek veriyordu. 

Hepsine iyi bir ders vermek, iktidarın gücünü göstermek gerekiyordu. 

Teknik Üniversite’de sınıflar basıldı. Öğrenciler kışkırtıldı. Polis yolları açtı. 

“Türkiye komünist olmayacak” sloganlarıyla öfkeli gençler Tan’a yönlendirildi. 

Baskının detaylarını o anda Tan binasında olan Nail Çakırhan’dan ve bazı baskıncılardan dinlemiştim. 

Önce binayı kuşatmışlar, sonra da basıp ne var ne yoksa kırıp dökmüşlerdi. 

Daktilolar pencerelerden atılmış, kurşun harfler yerlere saçılmış, matbaa -gençlerin arasına karışan sivil görevliler yardımıyla parçalanıp kullanılamaz hale sokulmuştu. 

Niyetleri, gazeteyi çıkaran Sertel’leri yakalayıp yanlarında getirdikleri kırmızı boyalarla boyadıktan sonra yollarda gezdirmekti. Neyse ki Sertel’ler baskını önceden haber alıp kaçmıştı. 

Türk demokrasisinin açılış sahnesiydi bu... 

Türk sağının doğum yeri... 

Türk basınının boğazındaki ilk düğüm...

 

***

 

Bilin bakalım o baskından sonra kimler gözaltına alındı. 

Doğru bildiniz: 

Sertel’ler... 

Gazeteleri basılan Zekeriya Sertel ve eşi Sabiha Sertel, yazdıkları eski yazılardan suçlanıp tutuklandı. Aylarca hapis yattıktan sonra ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar. 

Türkiye, şaibeli bir seçimle, sol kolu sakatlanmış halde demokrasiyi karşılarken Sabiha Sertel 

sürgünde öldü. Zekiye Sertel, ancak 30 yıl sonra dönebildi ülkesine... 

Ya saldırganlar? 

Bir yağmacı ordusu gibi gazeteyi basıp tahrip edenler? 

Yıllar önce yaptığım “O Gün” belgeselinde, o dönem Teknik Üniversite öğrencisi olan Süleyman Demirel’in de baskıncılar arasında olduğunu öğrenmiştim. 

Kendisi de yalanlamamış, “Ama ben yürüşe katıldım, baskına katılmadım” demişti. 

Ya Turgut ve Korkut Özal? 

Ya Necmettin Erbakan? 

Sadece izlemişler miydi? 

Katılmışlar mıydı? 

Acı gerçek şu: 

Tan baskınından 2 cumhurbaşkanı, 1 başbakan çıktı.

 

***

 

Ağır suçluları tedaviye aldıklarında “Bize çocukluğunu anlat” diyorlar ya, 70 yaşındaki sicili kabarık demokrasimize çocukluğunu anlattırsak lafa ilk vukuatı Tan baskını ile başlayacaktır. 

O gelenek bugün Hürriyet’i basarak kendine Davutoğlu’nun sağ koltuğunda yer açan Boynukalın’ları doğurdu... İktidara giden yolun, muhalif gazete kapılarında bozgunculuktan geçtiği, 70 yıllık bir imha geleneği yarattı. 

Demokrasiyi beşikte sakatladı. 

Gazeteler kâh vandallarla, kâh vergi memurlarıyla, kâh yargı mensuplarıyla kuşatıldı, esir alındı.

O günden beri suçlular güçlü, güçlüler suçlu...