05 Ocak 2010 02:00
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına’ya savcının sorduğu en çarpıcı sorulardan biri, “Sarıkız kod adlı plandan ve bu plan çerçevesinde yürütülen çalışmalardan Süleyman Demirel’in haberi var mıydı?” oldu. Suçlamaların onur kırıcı olduğunu söyleyen Fırtına, birçok soruya verdiği gibi bu soruya da “Bilgi sahibi değilim” karşılığını verdi.
Darbe hazırlığı yapıldığı iddia edilen 2003 - 2004 döneminde görevde olan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına’nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği 10 saatlik ifadesine ulaşıldı. Milliyet gazetesinde yer alan habere göre Fırtına, savunmasına “Bu suçlamaların onur kırıcı olduğunu, bu suçlamaları hazırlayan kurumların bunları geri çekmesini talep ediyorum. Bu suçlamalar geri çekilmiyorsa iade ediyorum” diye başladı. Savcı Murat Yönder’in, çoğu eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in yazdığı öne sürülen “Darbe Günlükleri”yle ilgili 131 soru yönelttiği Fırtına, iddiaların neredeyse tümüne, bilgisinin olmadığı yönünde cevap verdi. Fırtına’ya sorulan en çarpıcı sorulardan biri ise, “Sarıkız kod adlı plandan ve bu plan çerçevesinde yürütülen çalışmalardan Süleyman Demirel’in haberi var mıydı?” oldu. Fırtına, birçok soruya verdiği gibi bu soruya da “Bilgi sahibi değilim” karşılığını verdi.
Darbe hazırlığı yapıldığı iddia edilen 2003-2004 yılında görevde olan eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve “Darbe Günlükleri”ni yazdığı öne sürülen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden, 5 Aralık 2009’da Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne giderek 10 saat ifade vermişlerdi. Emekli Orgeneral Fırtına’nın 35 sayfa tutan yazılı ifadesine ulaşıldı. Sorgunun başlangıcında Fırtına’nın avukatı Hasan Fehmi Demir, müvekkiline atfedilen suçun neden ibaret olduğu konusunda bilgi istediklerini söyledi. Bunun üzerine Fırtına hakkında isnat olunan suçun Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312/1 maddesinde düzenlenen “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçu olduğunu belirtildi.
Avukat Demir ise Cumhuriyet Savcılığı’nın, kuvvet komutanlığından emekli olan Fırtına’nın ifadesini alma görev yetkisinin bulunmadığını, görevli savcılık makamının Genelkurmay Askeri Savcılığı olduğu, ancak bu itiraza rağmen savcılığın yine de ifade almak istemesi halinde sorulan sorulara bu itiraz hakkı saklı kalmak üzere yanıt vereceklerini söyledi.
Ergenekon ve Lobi belgeleri
Fırtına’ya ilk olarak Ergenekon ve Lobi belgeleri hakkında bilgi sahibi olup olmadığı soruldu. Fırtına, Ergenekon ve Lobi belgelerinden haberinin olmadığını; Eruygur, Tolon ve Kılınç’ı askerlik görevi nedeniyle tanıdığını söyledi.
Fırtına’ya daha sonra emekli Oramiral Örnek’e ait olduğu iddia edilen “Darbe Günlükleri”nde yer alan ifadeler, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven planları ile Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun faaliyetlerine ilişkin sorular yöneltildi. İşte sorulardan bazıları ve Fırtına’nın cevapları:
‘CÇG’den haberiniz var mı?’
Soru: Darbe zemini oluşturma kapsamında Cumhuriyet Çalışma Grubu oluşturulduğu anlaşılmıştır. Cumhuriyet Çalışma Grubu’ndan (CÇG) haberiniz var mı? Bu çalışma grubu kim ya da kimler tarafından hangi amaçla oluşturulmuştur ve ne tür faaliyetler gerçekleştirmiştir?
Cevap: Bir darbe suçlaması kapsamı içerisinde bana soru yöneltilmesini üzüntü ile karşılıyorum ve reddediyorum. Cumhuriyet Çalışma Grubu ve Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, bu isimdeki sözü edilen planlama faaliyetlerini ise emekli olduktan sonra basından öğrenmiş bulunmaktayım. Görev yaptığım dönem içerisinde böyle bir çalışma grubundan ve planlama faaliyetinden bilgim yoktur.
Eruygur sorusu
Soru: Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun oluşturulmasına ortak mı karar verdiniz? Yoksa Şener Eruygur tek başına mı gerçekleştirmiştir? Şayet bu çalışma grubunu Şener Eruygur tek başına oluşturmuş ise daha sonra size bilgi verdi mi?
Cevap: Cumhuriyet Çalışma Grubu hakkında bilgi sahibi olmadığımı yukarıda izah etmiştim. Görev yaptığım dönemde hiçbir şekilde bu konu benim gündemime gelmedi. Emekli olduktan sonra da Mehmet Şener Eyurgur ile bir iki kez sosyal ortamlarda bir araya gelme dışında temasım olmadı. Yaptığı iddia edilen çalışmalardan bilgi sahibi değilim. Böyle bir çalışma yapmış olmasına ihtimal vermiyorum.
Soru: Özden Örnek’in günlüklerindeki 3 Mart 2004 başlıklı notta “ATO’da yapılan panele tüm kuvvet komutanları eşli olarak katıldık... Bu paneli el altından biz teşvik ettik... Salona girdiğimiz zaman katılanlar bizleri alkışladılar ve ‘Cumhuriyetin koruyucuları’ diye slogan atmaya başladılar” şeklinde yazdığı görülmüştür. 3 Mart 2004 tarihinde Ankara’da ATO tesislerinde düzenlenen “Hilafetin İlgası” isimli panele sizin de katıldığınız anlaşılmaktadır. Bu panel kim ya da kimler tarafından hangi amaçla düzenlendi? Siz bu panelin düzenlenmesine nasıl katkı sağladınız? Bu panelin CÇG tarafından düzenlendiğini biliyor muydunuz?
Cevap: Yukarıda izah ettiğim gibi bu panele ben katılmadım. Bu toplantıya benimle beraber eşim de katılmamıştır. Zaten görev gereği Ankara dışında idim. (Fırtına’nın iki kez “Bu toplantıya katılmadım” demesine rağmen savcı, bu toplantıyla ilgili 3 soru daha yöneltti. Fırtına, bu sorulara da “Bu konuda bilgi sahibi değilim” diye cevap verdi.)
Soru: Şüpheliler M. Şener Eruygur va A. Hurşit Tolon’dan ele geçirilen dijitallerde “CUMHR ÇALŞ GRUP İ. FIRTINANIN GÖRŞ” isimli word dosyası tespit edilmiştir. İçeriğine bakıldığında .... “Süleyman Demirel’in siyasi durum ve mahalli idareler genel seçimine yönelik düşüncelerinin incelenmesi” görüşünü belirttiğiniz anlaşılmaktadır. Yerel seçimlerle ilgili Süleyman Demirel’in görüşlerinin alınmasını istemenizin amacı nedir? Gerçekleştirmeye çalıştığınız darbe faaliyetlerinden Demirel’in haberi var mıydı?
Cevap: Bu görüşler bana ait değildir, bu kapsamda herhangi bir faaliyetim, çalışmam olmadı.
Soru: Özden Örnek’e ait olduğu anlaşılan günlüklerdeki ‘18 Aralık 2003’ başlıklı not içerisinde “Akşam yemeği Mustafa Özkan ve eşiyle KKK ve HKK geldiler. M.Ö. bize gelmeden önce Süleyman Demirel’e uğramış. Ve bize ondan bazı mesajlar getirmişti.
.... Aynı notun devamında “S.D. ülkenin süratle bir felakete doğru gittiğini ve askerin yalnız kaldığını, hemen tedbir alınması gerektiğini söylemiş. Askerle tezkerede de hata yaptılar. Ve 50 yıllık dostumuz ABD’yi reddettiler” demiş. S.D. ayrıca, Kıbrıs konusunu ve Kürt devleti kurulmasının ülkemiz için çok önemli olduğunu ve eğer Kıbrıs konusunda hükümet taviz verirse, kendisinin yollara düşeceğini ifade etmiş” şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür.
Sarıkız kod adlı planda ve bu plan çerçevesinde yürütülen çalışmalarda Süleyman Demirel’in haberi var mıydı? Mustafa Özkan’ın sizin yanınıza gelmeden önce, Süleyman Demirel’in yanına uğramasının sebebi nedir? Bu şahıs Süleyman Demirel’den size ne mesaj getirdi?
Cevap: Belirtilen görüşler hakkında bilgi sahibi değilim.
‘Aydın Doğan’a baskı yapıldı mı?’
Soru: Rahmi Koç, Orhan Karabulut, Aydın Doğan ve Engin Akçakoca bu sürecin içerisinde yer aldı mı? Bu şahıslarla “Sarıkız” planı kapsamında görüşmeler yapıldı mı?
Cevap: Rahmi Koç’u sanayici olması, İstanbul’da görev yaptığım dönemde düzenlenen konferanslardan, etkinliklerden tanırım. Orhan Karabulut’u emekli bir amiral olması sebebiyle tanırım. Aydın Doğan ile şahsi bir tanışıklığım yoktur. Engin Akçakoca ile şahsi bir tanışıklığım yoktur.
Soru: Aydın Doğan’ın çizgisini değiştirmesi konusu nedir? Bu konuda baskı yapıldı mı? Siz ve görevlendirdiğiniz birisi Aydın Doğan ile görüştü mü?
Cevap: Aydın Doğan ile hiçbir temasım olmadı, bu şahsı tanımıyorum.
Hilmi Özkök’le ilgili ifadeler
Soru: Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması ya da etkisiz hale getirilmesi için ne tür faaliyetler gerçekleştirdiniz?
Cevap: Bu ifade Türkiye Cumhuriyeti’ni ve TSK’yı birliğini tahrip etmek amaçlı bir kötü niyet beyanıdır. Lanetliyorum.
Soru: Genelkurmay Başkanı’nı istifaya zorlama ya da etkisiz hale getirmeye çalışmanızın sebebi neydi? Genelkurmay Başkanı’nı gerçekleştirmeyi planladığınız darbenin önünde bir engel olduğunu düşündüğünüz için mi istifa ettirmeye çalıştınız?
Cevap: Yukarıda okunan notun tarihi benim göreve başladığım ilk aya ait bir tarihtir. Ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in de göreve başladığı tarihtir. Belki de ilk defa bir toplantıda bir araya gelen kişilerin önceden planlayarak sarf edeceği sözler değildir. Ayrıca bu notlarla ilgili yukarıdaki açıklamaları aynen tekrar ediyorum. Benim devlet anlayışıma sığmayan görüşlerdir. Ben istifa etmeyi düşünmediğim gibi Genelkurmay Başkanı’nın istifasını istemeyi hiçbir zaman düşünemem. Benim görev anlayışıma sığmaz, hiçbir komutanın böyle bir talepte bulunacağını düşünemiyorum.
‘Sezer’e büyük saygı duyuyorum’
Soru: Ayışığı kod isimli planın içeriğinden; (...) “Cumhurbaşkanı Sezer’in kendisine yönelen tepkiler karşısında güçlü kalması için destek verilmesi. Cumhurbaşkanı’nın her hal ve şartta görevde kalmasının ikna veya zor ile sağlanması.” Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le ilişkileri kim ya da kimler nasıl sağlıyordu?
Cevap: Ayışığı isimli planla ilgili yukarıdaki açıklamalarımı aynen tekrar ediyorum, buradaki beyanların ileri sürülmesi benim devlet anlayışımla tamamen zıttır, kabul etmiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na büyük saygı duyduğumu da ifade etmek istiyorum.
Fırtına’nın avukatları soruşturmayı eleştirdi
Sorgunun sonunda Fırtına’nın avukatları, sorgunun başlangıcında sorulan soruların, bir kısmının Ergenekon davası olarak adlandırılan davada yargılanan kişilere ilişkin soruların, Fırtına’ya atılı suçla ilgili olmadığını, bu durumun yürütülmekte olan bir davaya delil temin etme niteliğinde olduğunu, bunun da açıkça CMK’ya aykırı olduğunu söyledi.
Avukatlar, “Kaldı ki, müvekkilime yöneltilen soruların tamanına yakınının, kaleme aldığı söylenen Özden Örnek Paşa’nın reddettiği ve gerçekliği şüpheli günlüklere dayalı olduğu açıklıkla anlaşılmaktadır. Bir varsayım olarak böyle bir günlüğün var olabileceği düşünülse dahi atılı eylemlerle ilgili hiçbir somut belge ve bilgi ortaya konulmadan 3. şahısların sübjektif görüşleriyle müvekkilimizin suçlanılmaya çalışılması ise soruşturmanın adil ve tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Müvekkilimizin Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı gibi devlette ulaşılabilecek en üst onurlu makamlarında görev yaptığı, tüm konuşmalarının resmi olarak yapıldığı ve Genelkurmay Başkanlığı gerek ise Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden temin etmek mümkün iken Yeni Asır, Aydınlık gibi çeşitli gazete ve mecmualarda gerçekmiş gibi ve onların yorumlarına dayalı sorular üretilmesi ‘Hava Kuvvetleri Komutanı diye başlayıp çalışma grubu faaliyetleri’ diye biten ve sayın savcılığınız tarafından bizlere gösterilen, altında imza bulunmayan, kimin ve nasıl düzenlendiği belli olmayan ve esasen hiçbir delil niteliğinin de haiz bulunmayan bir belgeye dayalı sorular sorulması, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bakımından bizim kanaatimizce en hafif tanımlamasıyla üzüntü vericidir.”
Fırtına kaç kere ne dedi?
- Yukarıda izah etmiştim: 9
- Hatırlamıyorum: 4
- Herhangi bir temasım yoktur: 5
- Bilgim yoktur: 12
- Bilgi sahibi değilim: 7
- Kabul etmiyorum: 13
- Bu görüşler bana ait değildir: 15
- Böyle bir toplantıya katılmadım: 4
- Hiçbir faaliyetim olmadı: 8
- Lanetliyorum: 1
- Nefretle reddediyorum: 1
- Kınıyorum: 1
- İnanmıyorum: 2
Fırtına’dan ‘Çözüme dinamit koyar’ uyarısı
Soru: Özden Örnek’e ait günlüklerdeki “28 Şubat 2004” başlıklı notta, “14.00’da kuvvet komutanları ile bizim evde toplandık. Amacımız Kıbrıs meselesini değerlendirmek ve Denktaş’tan aldığımız birçok özel ve gizli mektupları değerlendirmekti. Sonuçta şu kanaate vardık. Dışişleri Bakanlığı (DİB) bize ve Denktaş’a yalan söylemiş. Genelkurmay Başkanı’nın adını kullanarak önerilen çözüm yolu ile hemfikir olduğunu Denktaş’a bildirmişti. Bu düpedüz yalancılıktı, sahtekârlıktı. (...) Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ve Zeki Bulunç’un getirdiği çok özel belgeler vardı. Bu belgeler arasında en önemlisi Denktaş’ın nasıl aldatıldığını ispat eden DİB’in çektiği ve 17:40 saatli 13 Şubat’a ait bir faks. Bu belgelerin hepsini Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderdik ve orada tek bir Kıbrıs klasörü geliştiriyoruz. İçerisinde her türlü özel bilgiler de var. Kıbrıs konusu yaptığımız plan çerçevesinde devam edecekti. İkinci konu olarak yine aynı mesele, biz bu adamları darbe ile alaşağı edelim konusuydu. Şener ve Havacı bu konuda çok bastırıyorlar. Şener’in adeta aklından çıkmıyor, iki kelimede bir bunu söylüyor. Havacı da keza öyle...” şeklinde ibarelerin yazılı olduğu görülmüştür. Denktaş’tan ne gibi özel ve gizli mektuplar almaktaydınız? Bu mektuplar kimlere gönderilmiştir?
Cevap: Yukarıda, bu notlarla ilgili yapmış olduğum açıklamaları aynen tekrar ediyorum, içe-riğine katılmam mümkün değildir, gerçekleri yansıtmamaktadır. İki noktada itirazım var, bunlardan birincisi doğru olmayan bu iddianın uluslararası boyutta tartışma açacağına inanıyorum, bu husus kullanılacaksa bunu genel iddianamenin yayımlanmasında örtülü olarak kullanılmasında yarar görmekteyim. İkinci itirazım; bu iddia bir öncekilerde olduğu gibi ülkenin birlik ve dirliğine yavru vatanda oluşabilecek çözümlere dinamit koyucu ve başkalarına istismar etme fırsatını veren yanlış bir kurgu oluşturduğudur. Tümüyle katılmıyorum.
© Tüm hakları saklıdır.