Ekonomi

Çalışma Bakanı: Kıdem tazminatı hesaplamasında 30 günden geriye gitmeyeceğiz

"Yeni sisteme girmek isteyen kişi fona geçecek, istemeyen geçmeyecek"

28 Ocak 2016 12:05

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, fona dönüştürülmesi planlanan ancak yeni sistemle işçi tarafının hak kaybı yaşanacağı yönünde endişe taşıdığı kıdem tazminatı ile ilgili açıklamalarda bulunarak, “Önümüzdeki günlerde Türkiye’yle bu hesabı paylaşacağız. 30 günde geriye gitmeyeceğiz” dedi.

Milliyet’ten Cem Kılıç’ın sorularını yanıtlayan Soylu, sadece isteyenlerin yeni sisteme gireceğini söyleyerek, sistemin bireysel emeklilik (BES) gibi bir sisteme geçmesi konusunda “Alternatifler arasında var ama farklı olabilir. Çalışmalar devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Süleyman Soylu’nun Milliyet’te yayımlanan (28 Ocak 2016) röportajı şöyle:

-Sayın Bakanım, bu yılın gündemi, kıdem tazminatı...

Hem Sayın Cumhurbaşkanımızın, hem de Sayın Başbakanımızın açık talimatı var: Bu konuları sosyal diyalog mekanizmaları içinde çözeceğiz. Her tarafın farklı görüşleri olabilir. Önemli olan ortak aklı temsil eden bir sistem kurmak.

 

Yüzde 86 kıdemsiz

 

Mevcut yapıda, 100 kişiden 86’sı kıdem tazminatını alamıyor. 13 milyon 990 bin kişinin 4a’lı çalıştığı bir ülkede 16 milyon işten çıkış bildirgesi varsa, burada bir sorun olduğu ortaya çıkıyor. Kıdem tazminatı fonu, bu güvenceyi gerçekleştirecek.

Mevcut sistem, çalışma hayatımız açısından ciddi riskler taşıyor. Mesela işten çıkmak isteyen bir kişi ‘kıdem tazminatımı alamayacağım’ diye çıkmıyor. İşveren de ‘kıdem tazminatı yükünü nasıl karşılayacağım’ diye işten çıkarmıyor. Çalışma ahengi, uyum ve çalışma barışı ortadan kalkıyor.

O işyeri statik bir yer haline geliyor. 20 yıl işyerinde çalışan bir işçi işyerine gittiğinde, işyerinin iflas ettiğini ve kıdeminin ellerinden uçup gittiğini söylüyor. Çalışanlar ve işverenler için sürprizleri ortadan kaldırmak istiyoruz.

Çalışanımızın emeğinin bu katılık altında boğulmasını istemiyoruz. Aynı şekilde, işverenimizin de kıdem tazminatı yüzünden kabuslar görmesini istemeyiz. Bizim bir denge mekanizması olmamız, şeffaf ve sürdürülebilir bir sistem kurmamız gerekiyor. Hayalimiz, hafta sonunda ailenin bir araya gelerek kıdem tazminatı fonunun kendilerine ait bireysel hesabında ne kadar para biriktirdiklerine bakması.

-Sayın Bakanım, İşsizlik Sigortası Fonu gibi bir yapıdan mı söz ediyoruz?

İşsizlik sigortasına benzer bir fon olabilir. Fonun bir yönetimi muhakkak olacak. Fondaki birikimleri özel şirketler yönetebilir ama yönetimin üzerinde sosyal taraflar olmalı. Onlar tarafından şeffaf bir şekilde görülebilecek. Tamamen gelir endeksli bir fon olmalı. İşsizlik sigortası ile farkı bu olabilir. Kişi 1 gün çalışıyorsa, 1 günlük kıdemi ödenecek.

-Kişiler bireysel emeklilik (BES) gibi bir sisteme mi geçecek?

Alternatifler arasında var ama farklı olabilir. Çalışmalar devam ediyor. Bir bütün olarak çalışanlarımız açısından güvenceli bir sosyal güvenlik sistemi ve güvenceli bir çalışma hayatı getiriyoruz. Bu güvenceden yararlanmak için çalışanımızın sadece emeğini sunması yeterli olacak.

 

“Sadece isteyenler geçecek”

 

-Bu fona ilişkin olarak en çok merak edilen konulardan biri de mevcut çalışanların haklarının ne olacağı?

Farklı tercihler getiren bir sistem olacak. İşçi ve işverenin bu konuda bir mutabakat ortaya koyması önemli. Yeni sisteme girmek isteyen, uyum sağlamak isteyen kişi fona geçecek, istemeyen geçmeyecek. Bütün sistem, bu şekilde güvence altına alınacak.

-İşveren para koyacak mı?

İşveren, bu güne kadarki kıdemlerin karşılığını fona koyabilir de, koymayıp zamanı geldiğinde de ödeyebilir. Önümüzdeki günlerde bu detaylar belli olacak. Ancak şu konuda hiçbir endişe olmasın: Ortaya koyacağımız sistem, işçi açısından da işveren açısından da açıktır. Sendikalı işçiler, ‘kıdem tazminatında yeni bir sisteme geçerseniz bizim için iş güvencesi ortadan kalkar’ diyor. Ancak onlar zaten sendikalı, yani daha güvenceli. Ayrıca, iş güvencesi de zaten İş Kanunumuz’da var. İş Kanunu’nu ortadan kaldırmıyoruz ki, iş güvencesi kalksın. Bir de ‘bu fonlarla ilgili devletin geçmişte sabıkası var’ deniyor. Ama Ak Parti’nin yok. Geçmişteki ödemeleri de biz gerçekleştirdik, bu sicili temizledik.

 

“Hesap 30 gün üzerinden”

 

İşsizlik sigortası ortada. Çalışanlar emeğinin karşılığının güvencesi kıdem tazminatı ile alabilecekler. İşveren kıdem tazminatının ani yükleri ile karşılaşmayacak. İşsizlik sigortası, faiz baskısını azaltıyor, enflasyon baskısını azaltıyor.

Bu fon, Türkiye’nin bağımsızlığına bağımsızlık katıyor. Fondaki birikim ortada. Kıdem tazminatı fonu ile tasarruflar konusunda önemli adım atacağız. Çalışanlar için bir birikim aracı olacak. Enflasyon ve faiz baskısı azalacak. Çalışma barışını sağlayacağız. Bir işçi ve işvereni iki farklı taraf olarak değil, aynı tarafta görüyoruz.

-Sayın Bakanım, kıdem tazminatı fonu kapsamında son olarak kıdem tazminatının hesaplanmasında 30 günlük kıdem mi esas alınacak?

Önümüzdeki günlerde Türkiye’yle bu hesabı paylaşacağız. 30 gün göreceli bir süredir. Esas itibarıyla burada önemli olan işçinin bu kıdem tazminatından kazanacağıdır. Bu sistemde, işçi çalıştığının tam karşılığını alacak. Ak Parti, çalışanın hakkını asla geriye götürmez. 30 günde geriye gitmeyeceğiz.

 

Özel istihdam bürosuna görev

 

- Sayın Bakalım, esnek çalışma sistemini nasıl kuracaksınız?

Tüm dünyada bu sistem özel istihdam büroları aracılığıyla kuruluyor. Bizde 450’yi aşkın özel istihdam bürosu faaliyette. Bu yapılar, denetime tabi. Esnek çalışma çerçevesinde de bir kurallar dizini getirilecek.

- Uzaktan, yani tele çalışmada geçici iş ilişkisine mi başvuracaksınız?

Doğum izninde, doğum sonrası yarı zamanlı çalışmada, mevsimlik çalışanlarda, askere gidenlerde veya iş hacmi arttığında ortaya çıkan işgücü açığında geçici iş ilişkisi kurulacak. Bunlar da özel istihdam bürolarıyla gerçekleşecek.

 

“2023’te kadın istihdamını yüzde 41’e çıkaracağız”

 

- Geçici iş ilişkisi ile bir sınırlama olacak mı? Yani, bir işyerinde çalışan sayısına göre bir kota düşünüyor musunuz?

Evet, bir oran düşünüyoruz. Çalışan sayısı gibi parametrelere göre belirlenecek bir oran söz konusu olacak. Tüm bunlarla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Avrupa’nın tüm ülkelerinde esnek çalışma önemseniyor. Biz de çalışanımızın güvencesini sağlamak işi ile güvencesini kuvvetlendirmek için güvenceli esneklik sistemi içinde hareket edeceğiz. Mesela, işbaşı eğitim programları da aslına bakarsanız bir anlamda esnek çalışmadır. İşbaşı eğitim ile alınanların önemli ölçüde istihdama katıldıklarını görüyoruz. Geçici iş ilişkisi için de benzer bir yaklaşımımız var. Geçici çalışma istihdam için çok önemli bir süreçtir.

2023 için ortaya koymuş olduğumuz hedeflerimiz var. Genel istihdam oranında yüzde 55, kadın istihdamında yüzde 41 ve kayıt dışı istihdam için de yüzde 15. Bu hedeflere ulaşabilmek için altyapıyı kurmak zorundayız. Bunun için de güvenceli esnekliğe ihtiyacımız var.

 

“Evden primli çalışma geliyor”

 

-Sayın Bakanım, eskiden sosyal güvenlik sistemindeki açıklar için “kara delik” tabiri kullanılırdı. Şimdi, kimse sosyal güvenlik için böyle bir tanımlama yapmıyor.

Çok sayıda reform gerçekleştirildi. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, bir çatı altında toplandı. Türkiye’de sistem, insanlarımızın sağlıkla ilgili bir endişesi olmayan bir noktaya getirildi. Türkiye nüfusunun yüzde 98.6’sı sosyal güvenlik şemsiyesi altında. Gerek genel sağlık sigortası, gerek Sendikalar Kanunu, gerek İş Kanunu, gerek iş sağlığı ve güvenliği ve gerekse mesleki yeterlilikler alanında büyük bir reform başarısı var.

 

“‘Kırılgan gruplara' özel önlem”

 

Şimdi esnek çalışma, evden çalışma ve tele çalışmayı kapsayan uzaktan çalışma, kıdem tazminatı ve kamu personel reformu açısından da önemli bir kararlılık söz konusu. Çalışma hayatında istihdamın dayanıklılığının artması ve ekonomik krizlere karşı direnç gösterebilmesi bizim için çok önemli. Özellikle kriz dönemlerinde işten ilk çıkarılan kırılgan gruplara yönelik reformlar yapılması gerekiyor.

Bugüne kadar SGK’nın açıkları azaltılmış, kayıt dışı istihdam oranı düşürülmüş ve istihdam artırılmıştır. Demek ki, temel parametreleri düzelttik. Doğum sonrası yarı zamanlı çalışmalar ya da çocuklarıyla ilgilenmeleri için hem anne hem de baba tarafından kullanılabilecek olan ebeveyn izni gibi yeni reformlar yolda. Ortaya çıkacak ve halen var olan işgücü açığını nasıl kapatacağız sorusuna da esnek çalışma ile cevap veriyoruz.

 

“Madenlerde alınmayan her tedbirden kendimi sorumlu hissederim”

 

Diğer bir konu da tarım işçileri. Bir arabanın üzerine 30 kişi doluyor ve sonra iş kazası oluyor. Zaten güvencesiz çalışıyorlar. Kölelik arayan, burada arasın. Biz sosyal hukuk devletiyiz. Ben Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak ekmek parasını kazanmak için o aracın üzerinde giden adamdan ve bu durumun düzeltilmesinden sorumluyum. Tıpkı madenler için olduğu gibi. Madenlerde alınmayan her tedbirden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak kendimi sorumlu hissederim.

 

İşyeri zorunluluğu kalkıyor

 

Çalışma hayatındaki reformlar açısından diğer bir konu evden çalışma. Evden çalışanlar primli sisteme dahil edilecekler. İşveren, evden çalışanı için sigorta primini ödeyecek. Herkes çalışmak için işyerine gitmek zorunda değil. Evden çalışma tele - çalışma, bunu da kayıt altına almamız lazım. Bu tür çalışmalarda, işçi ve işveren arasındaki ilişki hukuki değilse, bundan da sorumluyuz.

 

İlgili Haberler