Ekonomi

Büyüme rakamları hormonlu mu; en kapsamlı analiz Merkez Bankası danışmanından geldi: Revizyon ciddi sorun yarattı

"Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmeler büyük ölçüde ters yüz oldu"

06 Nisan 2017 18:57

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) veri takviminde belirttiği gibi 31 Mart’ta Türkiye’nin son çeyrek rakamları eşliğinde 2016 toplamı milli gelir verilerini açıkladı. Bundan üç ay önce üçüncü çeyrek büyüme verileri açıklandığında yeni hesaplama yönteminin neden olduğu “hormonlu büyüme” yorumları tartışmaya yol açtı. 

Ülke milli gelirinin hesaplanış biçimini 2016 ortasında değiştirdiğini duyuran TÜİK, eski şablonla belirlediği 2015 milli gelirini, yeni şablonla yüzde 20 artırmış ve 861 milyar dolar olarak açıklamıştı. TÜİK’e göre 2016’da yerel para ile ve enflasyondan arınmış olarak ekonomi yüzde 2,9 büyüdü. Cari fiyatlarla milli gelir, 2016 dolar ortalaması olan 3,04 TL’ye bölündüğünde 857 milyar dolarlık bir rakama ulaşılıyor. Bu da Türkiye’nin dünyadaki ilk 18 ekonomi içinde olması demek. 

"Hormonlu büyüme" tartışmalarına ilişkin en kapsamlı analiz Merkez Bankası danışmanlarından Zafer Yükseler'den geldi. Konuya ilişkin 24 sayfalık bir makale kaleme alan Yükseler, analizinin sonuç bölümünde, "2009 referans yıllı yeni milli gelir serisi ile TÜİK ulusal hesaplar sistemimize pek çok yeniliği getirmiş bulunmaktadır" derken, "Yerli ve yabancı uzman ve kuruluşların, Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerinin büyük ölçüde ters yüz olmasına neden olan bu revize ciddi bir sorun yaratmış bulunmaktadır" notunu düşüyor ve ekliyor:

"Geçmiş ekonomik değerlendirmelerde, TÜİK tarafından yayınlanan ve son yıllarda yöntem ve kapsamları sürekli geliştirilen istatistiki veri tabanlarına dayanmakta idi. Ulusal hesaplarla ilgili tüm alt veri setlerinin, ekonominin izlenmesinde yetersiz ve hatalı mesaj verdiğini ileri sürmek, önümüzdeki dönemde TÜİK açısından ciddi bir sorun yaratacaktır."

Analizin sonuç bölümü şöyle:

"2009 referans yıllı yeni milli gelir serisi ile TÜİK ulusal hesaplar sistemimize pek çok yeniliği getirmiş bulunmaktadır. Üretim ve harcama yöntemiyle GSYH hesaplama yöntemi yanı sıra, gelir yöntemine göre hesaplanmış GSYH, devlet hesapları, kurumsal hesaplar ve bölgesel milli gelir hesaplarını bütüncül bir yaklaşımla, TÜİK uygulamaya koymuş bulunmaktadır. Zincirlenmiş hacim endeksi uygulaması ile daha güncel ve gerçekçi büyüme hızlarına ulaşılması da sağlanmıştır.

Bu olumlu yeniliklere ve uygulamalara karşın, üretim ve harcama hesaplarında yapılan ve son yıllarda yüksek boyutlara ulaşan revizelerin kaynakları ve nedenleri konusunda kapsamlı ve tutarlı açıklamaların TÜİK tarafından yapılması ihtiyacı bulunmaktadır. Bilindiği gibi, 2009 bazlı revize önceki revizelerden farklı olarak, son 10 yılda ekonomiye ilişkin değerlendirmelerin tamamen değişmesine yol açmış bulunmaktadır. Yerli ve yabancı uzman ve kuruluşların, Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerinin büyük ölçüde ters yüz olmasına neden olan bu revize ciddi bir sorun yaratmış bulunmaktadır. Geçmiş ekonomik değerlendirmelerde, TÜİK tarafından yayınlanan ve son yıllarda yöntem ve kapsamları sürekli geliştirilen istatistiki veri tabanlarına dayanmakta idi. Ulusal hesaplarla ilgili tüm alt veri setlerinin, ekonominin izlenmesinde yetersiz ve hatalı mesaj verdiğini ileri sürmek, önümüzdeki dönemde TÜİK açısından ciddi bir sorun yaratacaktır.

Bugüne kadar yapılan revizelerde, işyeri sayıları, izafi kira, FISIM ve inşaat sektörü üretimi konuları sürekli revize nedeni olarak ileri sürülmüştür. Her revizede aynı sorunların gündeme gelmesi, TÜİK’in ulusal hesaplar sistemi birimi ile diğer istatistik birimleri arasında yeterli koordinasyon yapamadığına da işaret etmektedir. Ulusal hesaplar sisteminin sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için TÜİK’in iç çalışma yapısının da gözden geçirilmesinde yarar görülmektedir.

TÜİK son revizede idari kayıtlara öncelik vermiştir. Yıllık bağımsız hesapların yapılmasında, özellikle gelir yöntemiyle yapılan hesaplarda, idari kayıtlara öncelik verilmesi, hesapların tutarlılığı ve test edilmesi açısından yararlı görülmektedir. Ancak, dönemsel hesaplarda idari kayıtların öne çıkarılması konusunda dikkatli davranmak gerektiği düşünülmektedir. Özellikle, TÜİK’in vergi ve maliye politikası uygulamalarını çok yakından takip etmesi, idari kayıtlarda uyum ve netleştirme konusunda sürekli çaba göstermesi gerekmektedir."


24 sayfalık analizin tam metni için tıklayın