Maddi sıkıntılar yaşayan yerel basın pandemiden olumsuz etkilendi. Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen, yerel basın kuruluşlarının her ayı zararla kapattığını ve borçlarını ödeyemediklerini belirtti.
Pandemi sürecinde esnaflara yönelik uygulanan tedbir ve kısıtlamalar nedeniyle abone ve reklam gelirlerinde ciddi düşüşler yaşandığı için, yerel gazete sahipleri giderlerini karşılamakta güçlük çekiyor.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Egehan Erkün'ün haberine göre, Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen, uzun süredir ayakta kalmaya çalışan yerel basının, pandemi süreciyle birlikte can çekiştiğini belirtirken, gazete sahiplerinin vergi ve SGK borçlarını ödeyemediğini hatırlattı. Özmen, yerel basının özellikle pandemi süreciyle birlikte yaşadığı sorunları genel hatlarıyla şöyle tanımladı:
“Pandeminin bizim için en büyük getirisi ekonomik zorluklar oldu. Esnafların bu dönemde ilk aldığı önlemlerden birisi reklam maliyetlerini düşürmek oldu. Bu nedenle yerel gazeteler ekonomik olarak zora girdi. Berberlerin ve kıraathanelerin kapanması nedeniyle yerel gazetelerin en büyük destekçilerinden biri olan abone gelirleri de azaldı. Bu iş yerlerinin kapalı olması, abone sayısında yaklaşık yüzde 70’lik bir düşüşe neden oldu. Bu da gazetelerin ayakta kalmasını zorlaştıran etkenlerden birisi şu anda. Dolayısıyla birçok gazete vergi borcu ve SGK borcunu ödeyemez duruma geldi. Pandemi öncesinde aylık gelir ve gider birçok gazetede başa baş giderken, pandemi sonrası bu durum tamamen eksiye döndü. Yerel basın zaten can çekişiyordu, son darbe pandemi oldu”.
“BİK, komisyon oranında fedakârlık yapmalıydı”
Özmen, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) bu süreçte yerel basın kuruluşlarına bazı esneklikler tanıdığını, ancak bu yardımların yeterli olmadığını vurguladı. Salgın günlerinde Aydın’da 8 gazetecinin işinden ayrılmak zorunda kaldığını da belirten Özmen, “Pandemi sürecinde BİK’in resmî ilan alma hakkı olan gazetelere bazı destekleri oldu. Gazetelere, yüz ölçümünde küçülme, satış zorunluluğunda serbestlik gibi maliyet düşürülme hakkı tanındı. Bazı hamleler gazeteler için iyi, ancak gazeteciler için kötü oldu. BİK, gazetelerde 7 çalışan bulundurma şartını ‘6’ya indirebilirsin’ dedi. Yani ‘İşçi çıkarabilirsin’ mesajı verildi. İlçelerde bu rakam 5’ten 4’e düşürüldü. Bu durum, otomatik olarak işçi çıkarımına neden oldu. Aydın genelinde maalesef 8 tane gazeteci arkadaşımız işinden ayrılmak zorunda kaldı. Basın İlan Kurumu, aracılık yaptığı ilanlarda yüzde 14’lük bir komisyon alıyor. Bu oran yüzde 4’e veya 5’e düşürülebilirdi. Çünkü pandemide herkes bir fedakârlık yapıyordu. Devletin kurumu da bu fedakârlığı yapabilirdi.” şeklinde konuştu.
“Gazetelerin boyutu küçüldü, tirajlar düşürüldü”
Döviz kurunda yaşanan artışın gazetecilerin belini büktüğünü de belirten Özmen, basılı yayın yapan medya kuruluşlarının, gazetelerin boyutunda küçülmeye gittiğini ve tirajları düşürdüğünü aktardı. Özmen, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Baskı sayılarında düşüşe gidildi. 5 bin tirajımız varken 3 bine çekmek zorunda kaldık. Çünkü ciddi manada bir mali yüke neden oluyor. Bunun yanında kâğıt stoku da bulunamıyor. Paramız olsa da stok bulamayabiliyoruz. Gazete kâğıdı bulmakta sıkıntı yaşanıyor. Bunun yanında dolar kuru arttığında fiyat artıyor, ancak kur düştüğü zaman fiyatlar düşmüyor maalesef. Bu nedenle yılbaşından sonra yerel gazetelerin matbu yayın maliyetinde yaklaşık yüzde 40’a varan bir artış yaşandı.”
“Birçok gazeteci mesleği bıraktı”
Manşet Aydın Gazetesi İmtiyaz Sahibi Erdal Savaş da, Covid-19 pandemisinin reklam ve abonelik gelirlerinde ciddi boyutta düşüş yaşanmasına sebep olduğu konusunda Özmen ile aynı kanaati paylaştı. Bu süreçte birçok gazetecinin maddi zorluklar nedeniyle mesleği bırakmak zorunda kaldığını da hatırlatan Savaş, BİK’in gazetelerden aldığı komisyon bedelini düşürmesi gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Yerel basın zaten pandemi öncesinde de birçok sorun yaşıyordu. Salgın sürecinde malum kısıtlamalar, denetimler, artan iş maliyetleri ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar nedeniyle sektör ciddi manada olumsuz etkilendi. Yerel basın aslında Türk basının kanayan yarası. İnsanlar zor şartlarda gazetecilik yapmaya çalışıyor. Sektörden ciddi manada kopmalar yaşandı. Birçok gazeteci mesleği bıraktı. İyi bir gazeteci olabilecek genç kardeşlerimiz de meslekten ayrılmak zorunda kaldı”.
“BİK’in yardımları rahatlattı ancak uzun soluklu olmadı”
Pandemiyle birlikte ilanlardaki düşüşü telafi etmek için BİK ve ilgili bakanlıkların kısa sürede tampon tedavilerle bir şekilde sorunları çözmeye çalıştığına dikkat çeken Savaş, bu ve buna benzer önlemlerin yerel basının kronikleşmiş sorunlarına kalıcı çözümler getirmediğini şöyle anlattı:
“Bunlar yerel basını rahatlatan konular. Ancak her ne olursa olsun dövize endeksli bir iş yapıyoruz. Kâğıt, boya, kalıp giderleri ciddi anlamda fırladı. Bu yüzden BİK’in yapmış olduğu destekler eridi. Bu yardımlar nefes aldırdı, ancak uzun soluklu olmadı. Şu anda yerel basın can çekişiyor. Özel sektör gazetelere reklam veremiyor. Yerel idareler de aynı şekilde reklam desteğini minimuma çekmiş vaziyette. Bu yüzden sektör ciddi manada kan kaybı yaşıyor. Nitekim Türkiye’de birçok günlük gazete yayınlarını sonlandırmak zorunda kaldı. BİK’in reklamlardan aldığı yüzde 15’lik aracılık komisyonunun, en azından yüzde 10’a düşürülmesi kısmen iyi olabilirdi. Ya da yerel basının üzerindeki vergi yükü hafifletilebilirdi. Resmî ilan alan gazeteler bir süre vergiden muaf tutulabilirdi. Bu da bizlere rahat bir nefes aldırırdı. Çünkü yerel basın çok önemli”.
“Vatandaşın yerel basına sahip çıkması gerekiyor”
Vatandaşların yerel basına sahip çıkması gerektiğine de dikkat çeken Savaş, kazançlarının önemli bir kalemini oluşturan abonelik sayısında son yıllarda yüzde 50’lik bir düşüş yaşadıklarına vurgu yaparak bunun sebeplerini şöyle anlattı: “Çünkü kahvehanelerde gazete okunması yasak. Yerel basının en büyük müşterisi kıraathaneler. Bizler oraya gazete veremiyoruz şu anda. Bu yüzden abone sayımızda yarı yarıya bir düşüş yaşıyoruz. Ancak her şeyi devletten beklememek gerek. Vatandaşın da yerel basına sahip çıkması gerekiyor. Ulusal gazetelerin yanında yerel gazeteleri de almakta fayda var. Türkiye’nin hiçbir yerinde henüz böyle bir farkındalık yaşanmadı”.
“Bir yıl boyunca basılı yayın yapamadık”
Nazilli Havadis gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Ali Cintosun ise pandemi sürecinde yaşadıkları maddi problemler nedeniyle bir yıl boyunca basılı yayın yapamadıklarını belirterek bu durumun sonuçlarını şöyle açıkladı:
“Bizim en büyük geçim kaynağımız reklam gelirlerimiz. Bir para döngüsü olmalı ki gazeteler ayakta kalsın, personellerin giderleri karşılansın. Bu süreçte en büyük zarar gören sektörlerden biri de inşaat sektörü oldu. Bizim reklam gelirlerimizin yüzde 60’ını inşaat sektöründen aldığımız reklamlar karşılıyordu. Bunun yanında gıda işletmeleri, kafe gibi işletmeler kapatıldığı için mecburen gazetemizde sıkıntı yaşadık. Reklam gelirimiz bayağı bir düştü. Mesela geçen yıl yaptığımız ciroyla bu yılki ciromuzu kıyasladığımızda yüzde 60’lık bir düşüş var. Pandemi öncesinde 2 haftada bir yayınladığımız gazetemizin yayınını durdurmak zorunda kaldık. Matbaa giderlerinde yaklaşık yüzde 30’luk bir artış yaşandı. Bu yüzden bir yıl boyunca yayın yapamadık. Geçtiğimiz yıl 10 bin gazeteyi, KDV dahil 3 bin 200 liraya bastırırken, bu tutar pandemi sürecinde 12 bin 500 liraya ulaştı”.
İnternet yayıncılığı yapmalarına rağmen elde ettikleri gelirden yüzde 15’lik bir dijital vergiye tabi olduklarını dile getiren Cintosun, bütün gelir kalemlerinin büyük ölçüde azalmış olmasından dolayı bu vergileri ödemekte ve mesleği sürdürmekte daha çok zorlandıklarına dikkat çekti.