19 Nisan 2017 00:41
CHP’nin referandumla ilgili Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yaptığı itirazı değerlendiren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, “İptal durumu olamaz, bir genel iptali gerektiren tablo yok” dedi. Venedik Komisyonu ve AGİT raporlarına da tepki gösteren Kuzu, “İnandırıcılığını kaybetmiş bir takım Avrupa teşkilatları var maalesef” diye konuştu.
Referandumun hemen ardından Cumhurbaşkanı’nın partisine üye olmasının yolunun açıldığını hatırlayan Kuzu, Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı olup olmayacağı konusunda “Genel başkanlığı bilmem, sanmıyorum yani yakın bir tarihte sanmam, bugünden yarına, öyle tahmin etmiyorum öyle apar topar. Ama üyelik konusunda kendisi ‘ben üye olacağım’ dedi o çalışmalar sırasında” yorumunda bulundu.
“Hayır oyu veren özellikle CHP Lideri başta olmak üzere ekip, işi yalanlar üzerine kurdular ve algı operasyonu yaptılar” iddiasında bulunan Kuzu “Ben yalanın bu kadar para ettiğini bu kadar karşılık bulduğunu bir Hitler döneminde bir de şimdi gördüm”dedi.
AKP'nin hukukçularından Eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, referandum sürecini, YSK kararlarına ilişkin tartışmaları ve bundan sonraki olası gelişmeleri Sputnik’e değerlendirdi. Kuzu’nun açıklamaları şöyle:
Referandum sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kıran kırana geçti. Çok daha yüksek çıkmış olsaydı bu sefer de, farklı yorumlara girilirdi; şöyle oldu da böyle oldu da millet falan… Ama şu anda demek ki her iki grup da fevkalade çalışmış. Ama tabi hayır oyu veren özellikle CHP Lideri başta olmak üzere ekip, işi yalanlar üzerine kurdular ve algı operasyonu yaptılar.
Nasıl bir algı operasyonundan söz ediyorsunuz?
Ben 40 ili gezdim Türkiye’de aşağı yukarı. Oralarda şunu gördüm. Adamlar tek kişi yönetimine, diktatörlük geleceğine, giderken çocuklarına bırakacağına, hem de seçime falan gitmeden, ‘bir ara otur ben geleceğim ara sıra sen bak’ diyeceğine, muhtarların kapatılacağına, lokantaların kapatılacağına, hepsine inanmış vaziyettelerdi. Korkunç bir şey, korkunç. Ben yalanın bu kadar para ettiğini bu kadar karşılık bulduğunu bir Hitler döneminde bir de şimdi gördüm. O yalanlar neticesinde adam bir yere gelebildi. Demek ki biraz daha seçim geç olsaymış bu yalanlar bir noktaya kadar gelecekmiş, ben öyle görüyorum.
Seçim süreci biraz daha uzasaydı sonuç farklı mı olurdu size göre?
Bilemiyorum çünkü o kadar korkunç sahada var ki, biz bunların yalanının doğruya çevirmekten sistemi anlatamadık. Ben anlattım gerçi televizyonlarda ayrı bir mesele de, vatandaşla birebir olan ilişkilerde söylüyorum ben. Korkunç bir şey böyle bir şey ben ömrümde görmedim. ‘Meclis kalkacak hoca Meclisi niye kaldırıyorsunuz’ diyor, ‘cumhuriyetten ne gördünüz’ diyor. Düşünebiliyor musun? Dolayısıyla bu rakam fevkalade iyidir, evetler bakımından.
AK Parti’de beklentiler daha farklı değil miydi, daha yüksek oranda ‘evet’ beklenmiyor muydu?
Ben öyle beklemedim. Mesele ben arkadaşlarım bilirler her zaman yüzde 52’i, 53’ü katiyen geçmez diyordum, baştan beri. 40 yılın emeği var burada, çok yakından takip ettiğim bir süreç. Çünkü zor bir konu, teknik bir konu. Yani ‘başkan’ deyince adamın aklına sınıf başkanı geliyor. Eline bir adam sopa alacak onu bunu dövecek gibi geliyor, öyle algılıyor, öyle zannediyor. Bize güvense bile buna ne gerek vara getiriyor. Çünkü işin özünü kavrayamıyor bir türlü. Öyle olunca da haliyle sıkıntılı bir süreçten geçerek geldik. Yani bu rakam artık oturdu, bunun daha değişme şansı filan yok.
YSK’nın ‘mühürsüz oy’ kararları çok tartışma yarattı. Siz bu YSK’nın bu kararını ve tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diyelim ki bir sandıkta varsayalım ki oyların tamamı unutuldu ve mühürlenmedi unuttu başkan, açtık sandığı ne yapacağız? Biraz da böyle düşünelim, ne yapacaksın? 400 kişiydi sandıklar. Sandığı açtık. Sayacağız bir baktık mühürler yok çöpe, bu olabilir mi, bunun izahını yapmak mümkün değil. O hükümler (yasa) elbette ki doğru hükümler konuluş amacı itibariyle, çünkü o hükümlerin amacı oy imhasına yönelik değil sahte oylar var mı, sahte zarflar var mı, bu zarflar bir yerden gelip sonradan mı oraya konmuş, bunlar önlensin diye bir resmiyete konmak isteniyor bu iş, yani bir çizgi üzerinde gitsin diye. YSK’nın kararları yıllardan beri böyle. Bu maddeleri yorumlarken mümkün olduğu kadar eğer dışarıdan böyle bir blok halinde gelip de bu işin nasıl söyleyeyim birilerinin getirdiği şeklinde yani sahte bir yol olduğu noktasında herhangi bir kanıt görünürde bir şey yoksa bunlar geçerli sayılıyor. Epeyi zamandan beri geçerli sayılması yeni olan bir şey değil.
YSK kararına karşı çıkanlar yasa değişikliğinden önce bu tür kararlar alındığını ifade ediyorlar? Yasa değişikliği ne zaman yapılmış? 2010 yılında yapıldığı söyleniyor.
Şimdi şeyi bilmiyorum tabi çok detayını ama onun neticede ama sonuç itibariyle tüm kararları böyle. Kaldı ki seçim kurulunun veya sandık kurulunun veya hepimizin amacı oyları imha etmek yok saymak yerine mümkün olduğu kadar geçerli kılmanın yorumunu yapmamız lazım. Lehe yorum derler buna hukukta.
YSK tarafından itirazların kabul edilmesi, oyların yeniden sayılması ya da referandumun yenilenmesi gibi bir durum söz konusu olabilir mi?
Seçimin yenilenmesi gibi bir şey olmaz.
Oyların yeniden sayılması?
Onu bilemem, o seçim kurulunun bileceği bir iş böyle bir şeyden dolayı. Şimdi diyelim ki gelen mühürlerdeki sandıkla alakalı herhangi bir itiraz yoksa tutanaklar da ki yok YSK… Bir şey daha var burada sandıklar açılmadan o karar alınmış, bu önemli, sayıma geçilmeden, bunların böyle olduğu belli olmadan. Demek ki gördüler ki kimi şeylerde şey yok bir karara varalım ne yapacağız açıldığı zaman sıkıntı çıkmasın diye önden kestiler haklı olarak yoksa çok doğal. Yoksa biri sayar biri saymaz Türkiye geneli çok daha kötü olurdu, onu önlemiş oldu bir yerde bir prensip kararı aldı. Ama biz onların içinde kaçı evet kaçı hayır onu da bilmiyoruz. Belki çoğu evettir onu da bildiğimiz yok, belki evetler artacak bilmiyoruz. Yani yarı yarıya olduğunu düşünün şu tabloya göre gene sonuç değişmeyecek. Dolayısıyla bu çok suyu bulandırmaya yönelik hoş bir şey değil yaptıkları, önemli bir referanduma böyle leke sürmeyi aslında ben doğru bulmam.
CHP, referandumun iptali için YSK’ya itiraz başvurusunu da yaptı, ne beklersiniz?
İptal durumu olamaz, yani bir genel iptali gerektiren tablo yok. Çünkü seçim kurullarının, YSK’nın genel içtihadı yıllardan beri, sandıkların sayımında da şeyde de hep itirazın boyutuna bakarak karar veriyor. Eğer sonucu değiştirecek bir tablo varsa belki kararını ona göre verebilir ama sonuç değişmeyecekse ve itirazlarda gerçekten makul değilse durduk yere itiraz vardır bunu da değerlendirelim şeklinde olumlu yaklaşım şeklinde bir yola da gitmez. Yani sen istedin diye koca Türkiye’de seçimleri iptal etmek referandumu olacak bir şey değil zaten.
Referandumda çıkan bu sonuçlardan sonra sizce Türkiye’yi ne bekliyor? Sonuçlar kesinleştikten sonra Cumhurbaşkanı hemen partiye üye olur mu, parti genel başkanlığı görevini üstlenir mi?
Genel başkanlığı bilmem, sanmıyorum yani yakın bir tarihte sanmam, bugünden yarına, öyle tahmin etmiyorum öyle apar topar. Ama üyelik konusunda kendisi ‘ben üye olacağım’ dedi o çalışmalar sırasında. Ama bu ne zaman olur, zaten bir 10 günlük aşağı yukarı bunun kesinleşmesi var daha, itirazlara cevaplar verilecek. Üye olabilir belki ama ötekini zannetmiyorum genel başkanlığı şu aşamada.
Yani Cumhurbaşkanı 2019 seçimlerinden önce genel başkanlığa gelmez mi size göre?
2019’u bilmem ama 2017 içerisinde gelir mi bilemiyorum yani böyle bir apar topar zannetmiyorum şu an görmüyorum onu. Biraz da şartlara bağlı bakalım birkaç ay geçsin üzerinden nasıl bir tablo gözükecek psikolojik olarak ona göre de hareket edilebilir. Zaten acelesi yok 2019 çünkü sonuç itibariyle seçim o açıdan, taktir kendilerinin ona ben bir şey diyemem.
Malum Anayasa Mahkemesi üyelerinin 17’den 15’e inmesi durumu hemen olacak. HSYK ile ilgili malum düzeltmeler var, seçim olacak orada. Bu herhalde kesinleştikten sonraki süreçte olacak. 6 ay içinde uyum yasaları çıkacak. Seçim yasası, siyasi partiler yasası… Uyum yasalarına ilişkin çalışmalar yapıldı mı, düzenlemelere ilişkin taslaklar hazır mı?
Şu anda hazırlığını bilemiyorum, ilgili bakanlıklarda bir hazırlık varsa onu bilemem, haberim yok, belki de vardır ufak tefek. Ama Meclis’e intikal etmiş henüz bir çalışma yok. Komisyonlara gelmiş çalışma yok. 6 aylık süre verildi ama bu 6 aylık süre hak düşürüm süresi değil, yani 6 ay bitti daha yapamazsın değil, ona düzenleyici süre denir hukukta, 6 ay olmaz 7 ay da olur, 1 yıl da olabilir ama onu tabi belirli zamanda bitirmek lazım ki ona göre şey olsun yani zaman hallolsun. Zannediyorum seçim yasalarında yapılacak bir yıl içindeki değişikliklerin uygulanmayacağına da bir istisna konuldu.
Evet bir istisna konuldu seçim yasalarındaki değişikliler 2019 seçimlerinden hemen önce yapılsa da uygulanabilecek…
Çok önemli o. Bir şey unutursun, bir şey lazım olur, sistem değişikliği olduğu için. Bundan illa da farklı bir anlam çıkarmamak lazım, doğru bir düzenleme o. Son üç dört ay kala bir şey gerekir, şu olur mühürde bir değişiklik, sandıkta bir değişiklik ne bileyim ben her şey olabilir.
Referandum sürecinin ana tartışmalarından biri de idam cezasıyla ilgili oldu. Bu konuda hemen bir anayasa değişikliği de TBMM gündemine gelebilir mi?
Onu bilmiyorum ama şu telaş geçince en azından şu 10 gün, hemen bugünden yarına zannetmiyorum, böyle bir çalışma olabilir. AB’den itirazlar geliyor ama AB’nin kendisinin ne olacağı onu da bildiğim yok. Zaman zaman onu da referanduma sunarız diye Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları oluyor. Tabi o çok verilmesi gereken önemli tarihi bir karar, ‘tamam mı devam mı’ kararı. Onu bilemiyorum tabi nasıl bir şey olur. Orada şu an bir bekleme var sadece.
AB’den gelen açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçim sonucuna yönelik olanları reddederim. Çünkü ayıp denen bir şey var. Sen şimdi oraya gelen bakanları vatandaşla buluşturmayacaksın, hayır oyu verecek olanların tamamını kim gelmişse, hangi kesimden gelmişse, onları kabul edeceksin, önünü açacaksın, onlara bir eleştiri getirmeyeceksin. AGİT olarak ya da Almanya olarak vs. Ama Türkiye seçimlerini farklı algılayacaksın, çarpıtacaksın. Mesela ne diyor, toplumun diyor Merkel ikiye bölündüğünü gösteriyor diyor. Peki; İngiltere’deki yapılan AB referandumda da yüzde 48-52 idi, aynen bizimki gibiydi de küsurunu tam bilmiyorum, 51’e bilmem ne, aynı böyleydi. Tık yok. AB’den çıkmak çok mu hafif bir şeydir İngiltere için, tarihi bir karardı, korkunç bir şeydi, bir birliğin dağılması ya da kalmasına yönelik, belki bizimkinden bin kat daha önemli, bir bloğu ilgilendiren bir alandır. Hiç sesini çıkarmadı ne oluyor yüzde 48’dir, 52’dir bu nasıl iş arkadaş filan demedi, bize gelince ikiye bölünmüş, o da ikiye bölünmüş o zaman, böyle bir mantık olabilir mi? Tabi ki ya evet ya hayır, tabi ki ikiye bölünecek yani. AGİT’in yaklaşımı, Bulgaristan’da Türklere oy kullandırmadılar buradan gidenlere, bir karar falan vermediler o kadar itirazlar oldu, hiçbir şey yok burada diye karar verdi.
Yani inandırıcılığını kaybetmiş bir takım Avrupa teşkilatları var maalesef. Biz bunlara çok güvendik senelerce, kitaplarda yazdık çizdik, önemsedik hakikaten ama son yıllarda bize bakışları çok farklılaştı çok tarafgir bakıyorlar, bu da bizi rahatsız ediyor. İlerleme raporları yazıyorlar zehir zemberek. Hata olabilir ama zaten senin amacın bizi öldürmek olmamalı, teşvik olmalı, şunları yaptınız, şunları da yapalım olmalı. Onu yapmadın, bunu yapmadın, şunu yapmadın, sizden adam olmaz nokta. Oraya getiriyor, böyle bir karne verilir mi ya. Hataları da bir kenara yaz şeyi de bir kenara yaz. Mesela AGİT’in yayınladığı şey olsun Venedik Komisyonu’nun daha önce bu paketle ilgili (anayasa değişiklikleri) açıklamaları olsun okudum CHP’nin almışlar raporunu aynen yayınlamışlar. Atmış altına imza Venedik Komisyonu, AGİT kurumu ve yayınlamış. Dediğim gibi biraz bekleyeceğiz öyle anlaşılıyor.
Yani idam cezası ya da AB konularında biraz daha beklenecek mi?
Evet biraz daha beklenecek. Öyle gözüküyor.
Referandum sonrası kulislerde bir kabine değişikliği de konuşulmaya başlandı, kabine revizyonuyla ilgili bir beklentiniz var mı?
Olabilir ama onun boyutunu bilemem. Her seçimden sonra her referandum sonrası böyle bir şey söylenir. Bazen de olur. Ama bu kaç olur, kaçı gider, kaçı kalır onu tabi kestiremiyorum.
© Tüm hakları saklıdır.