Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Alzheimer hastalığının belirtileri yaşlılığın olağan sonuçları gibi görüldüğü ve "bunama" şeklinde değerlendirildiği için hekime başvuruda geç kalındığını belirterek, "Bu da tedaviyi olumsuz etkiliyor"dedi.
Alzheimer riski yaş ilerledikçe artıyorAlzheimer tedavisinde umut verici gelişmeBugün Dünya Alzheimer Günü. Uluslararası Alzheimer Hastalığı Kuruluşu, bu yılki temayı "Kaybedecek zaman yok" olarak belirledi.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Alzheimer'ın da diğer hastalıklar gibi ciddiye alınması ve yaşlılığın doğal bir sonucu olmadığının topluma benimsetilmesi gerektiğini söyledi.
Alzheimer hastalığının yaşla sıkı bir ilişkisi bulunduğunu, 65-70 yaşları arasında yüzde 2-3 civarında, 85 yaşın üzerindekilerde ise her 3 kişiden 1'inde görüldüğünü anlatan Emre, "Hastalık belirtileri yaşlılığın olağan sonuçları gibi görüldüğü ve 'bunama' şeklinde değerlendirildiği için hekime başvuruda geç kalınıyor. Bu da tedaviyi olumsuz etkiliyor" diye konuştu.
Hastalarda önce unutkanlık, eşyaların sık sık kaybedilmesini, aynı soruların tekrar tekrar sorulması gibi zihinsel işlev bozuklukları görüldüğünü anlatan Emre, bunları ilerleyen süreçte kişilik değişiklikleri, olmayan şeylerin olduğuna inanılması ve seslerin duyulması, agresif tavırlar sergilenmesi gibi davranış bozukluklarının izlediğini kaydetti. Emre, hastalığın ilk olarak günlük işlerin yerine getirilmesini engellediğini, daha sonra da hastaların hayatını tek başına sürdüremez hale gelmesine neden olduğunu bildirdi.
Emre, hastadan hastaya farklılık gösterse de bu sürenin ortalama 7-8 yılı bulduğunu belirtti.
Hastalık riskinin yüksek tansiyon ve kolesterolün düşürülmesi, doymuş yağlar açısından zengin bir beslenme tercih edilmesi ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmesiyle en aza indirilebileceğini anlatan Emre, zinde bir vücut ve zihin sayesinde Alzheimer'den korunmanın mümkün olabileceğini söyledi.
Tedavi
Alzheimer hastalığının, "tau" ve "amiloid" denilen iki farklı proteinin beyin kabuğunda birikmesinden kaynaklandığını, mevcut tedavi yöntemleriyle daha çok belirtilerin ortadan kaldırıldığını dile getiren Emre, farklı tedavi yöntemler geliştirilmesi için bir çok ülkede ümit veren çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
Omega-3, antioksidan ve B vitamini gibi farklı besin öğeleri içeren "souvenaid" isimli süt bazlı içeceğin erken dönemdeki hastalarda belirli bir fayda sağladığını, tau proteininin birikmesine yönelik çalışmanın sonuçlarının da "pozitif" olduğunu anlatan Emre, amiloide karşı geliştirilen antikorların vücuda damar yoluyla enjekte edilmesini amaçlayan pasif aşı çalışmasının da sürdüğünü söyledi.
Rusya'da uzun süre antihistaminik olarak kullanılan "dimebon" isimli maddeyle yürütülen araştırmanın sonuçlarını da "ümit verici" olarak niteleyen Emre, çalışmanın başarılı olması halinde yeni ilacın 1-1.5 yıl içinde piyasaya sürülebileceğini kaydetti.
Emre, halen kapsül şeklinde kullanılan "ivastigmine" etken maddeli ilacın daha etkin ve uzun sürede alınmasını sağlayan plaster şeklindeki formunun yıl sonuna kadar Türkiye'de hastalara sunulmasının beklendiğini de belirtti.
(AA)