17 Ocak 2014 18:31
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’in basına sızdırılan telefon konuşmalarında geçen “dostlarımıza Uganda'dan ananas falan gelmiş” ifadesine gönderme yaparak, “Bu milletin fertleri inanın sizin için gece gündüz dua ettiler. Sizin için millet için ülke için fedakarca mücadele ettiler. İktidar peşinde olmadılar, para peşinde hiç olmadılar, örgüt kuralım demediler. Paralel devlet kuralım demediler. Saadet zinciri oluşturalım demediler. Hükümetler kurup hükümetler yıkalım demediler. Uluslararası şebekelere maşalık yapalım demediler. Devlet içinde devlet olalım demediler. Ananas cumhuriyeti kuralım demediler” dedi.
Başbakan Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan’ın basına yansıyan telefon görüşmelerinin ardından artan yolsuzluğa karıştığına ilişkin iddialara karşı olarak da “Son zamanlarda evlatlarımla ilgili olarak ana muhalefetin yapmış olduğu çamur atma propagandaları, şunu çok açık net söylüyorum. Benim evlatlarımdan bir tanesi böyle bir yolsuzluğa karışsın, bir saniye yanımda tutmam, evlatlıktan reddederim” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın imam hatip liselerinin 100. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Burhan Felek Spor Salonu'nda düzenlenen, "100 Yıllık Hikaye İmam Hatip" etkinliğinde yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:
Tüm imam hatip gönüllülerine teşekkür ediyorum, rabbim onlardan razı olsun. mekanları cennet olsun. Fahri Kainat efendimiz, Hazreti Peygamberimiz buyuruyor ki “İnsanoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır. Yalnız üç kişinin amel defteri açık kalır. Ve sevap yazılmaya devam eder. Sadaka-i cariye verenlerin, hayırlı bir evlat yetiştirenlerin faydalı ilim bırakanların amel defterleri kapanmaz. Öldükten sonra da sevap yazılır”
"İnanıyorum ki imam hatiplerden yetişen dürüst ahlaklı salih, onların kabirleri inşallah nur ile dolacak. Elbette bu anlamı merasimde, katsayı zulmüne son veren böylece imam hatip okullarının kapısındaki kilidi söküp atan yol arkadaşlarımı özellikle tebrik ediyorum. sizlere layık olabildiğimiz için mutluyum. Üniversitelerde başörtüsü zulmünün sona ermesi için mücadele eden yol arkadaşlarımı gönülden tebrik ediyorum. kamuda başörtülü çalışmayı tesis edenlere yürekten teşekkür ediyorum. 30 Mart 2012 tarihinde kod numarası olarak 444 diyorum. Yani 4+4+4 düzenlemesini yasalaştırarak, imam hatipler üzerindeki kara bulutları dağıtan milletin evlatları üzerindeki baskıya son veren Ak Parti grubuna, hükümetimize, TBMM’ye, sayın Cumhurbaşkanımıza da buradan şükranlarımı ifade ediyorum.
Şunu asla unutmayın sevgili kardeşlerim, o alemlere rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberdi, o yaradanın habibim diye seslendiği efendilerin efendisiydi, o hatemül en biya idi. O son peygamberdi. O Miraç’ta peygamberlere namaz kıldıran imamdı. Onu ve ashabını aç bıraktılar. İşkencelerden geçirdiler. Dışladılar, toplumun dışına ittiler. Dayanamadı, o çok sevdiği Mekke’yi, evini yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Sığındığı bir manada, yol arkadaşı, onun hüzünlendiğini görünce şu ifadeler döküldü “Korkma, çekinme, hüzünlenme. Allah bizimle beraberdir” dedi.
O sabır ve tahammül Hazreti peygamber ve yol arkadaşlarına, Mekke’nin fethini zaferi nasip etti. İşte imam hatiplerin, imam hatip mensuplarının da yolu budur. Biliyorum çok zulme uğradınız, ama hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadık. Merhametlilerin en merhametlisinden ümidimizi asla kesmedik. Kaderin üstünde mutlaka bir kader vardır dedik. hiçbir şey yapamadığımız zamanlarda seccadelerimize sığındık. Biz sabırsızlardan olmadık. Tahammülsüzlerden olmadık. Bütün tahriklere rağmen, eline silah alanlardan olmadık. Yerin üstü varken, siyaset varken, yerin altını tercih edenlerden, sinsi bir virüs gibi bünyeyi işgal etmeye çalışanlardan olmadık.
Milletimizle bağımızı irtibatımızı hiçbir zaman koparmadık. Üstad “Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya” Üstad Necip Fazıl’ın dilimizden hiç düşmeyen bu anlamlı dizesinden, garip yada parya kelimelerini değil, öz yurt ve öz vatan kelimelerini öne çıkaracağız. Burası bizim öz yurdumuzdur, öz vatanımızdır, biz bu milletin fertleriyiz, ta kendisiyiz. Biz bu aziz şehitlerin torunlarıyız. 76 milyon biz hep birlikte bu ülkenin sahipleriyiz.
Şunu herkesin bilmesini istiyorum. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Adalet mücadelesi, hukuk mücadelesi. Bizim mücadelemiz milletin değerlerini yüceltme, yaşatma mücadelesidir. Bizim mücadelemiz Türkiye mücadelesi, yeni Türkiye, büyük Türkiye mücadelesidir. Gayri meşru yollarla haktan kopamayız. Şahsi hırsları, güç ve iktidar gözü dönmüşlüğünü öne çıkarıp, sıraat-ı müstakimden sapamayız. Menzile ulaşmak için her yöntemi mubah göremeyiz.
Bize gelen emir son derece açıktır. Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Ancak doğru olursan kazanırsın. Ancak dik durursan başarırsın. Rüzgara göre eğilen yön değiştiren, ilke tanımayan çizgi tanımayan ahlak ve edep tanımayan hiçbir mücadele zafer kazanamaz. Başarı sağlayamaz. Menzile ulaşamaz. İşte biz böyle bir mücadelenin içinden geliyoruz.
Şunu unutmayın, hak mücadelesini yeni Türkiye mücadelesini imam hatip okulları mücadelesini işte böyle meşru ilkeli bir zeminde verdik veriyoruz. Bu zeminden hiç ayrılmayacağız. Milletten ve milletin öz değerlerinden asla uzaklaşmayacağız. Şunu da özellikle bilmenizi istiyorum. Endülüs’ün saraylarında bir hüküm dikkatinizi çeker. “Allah’tan başka zafer sahibi yoktur” onun için ben bugün buradan, bu kapalı sporsalonunda, sizlerin huzurunda ,sizlerle birlikte, canlı yayın yapan tüm televizyon kanallarından milletime ve dünyaya sesleniyorum.
Kardeşlerim şunu unutmayınız. Hangi makamda olursak olalım. Kibri gururu yanımıza yaklaştırmadık ve yaklaştırmayacağız. Ve şunu unutmayacağız. Müslüman o kimsedir ki, onun dilinden ve elinden tüm Müslümanlar emindir, salimdir. Müslüman Müslümana tuzak kuramaz. Bırakın, başka insanlara da tuzak kuramaz.
Ben buradan bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Bizler özellikle Müslümanlar olarak, ubudiyet anlayışımızı gözden geçirmek zorundayız. Biz Allah’tan başka mabud tanımıyoruz. Bunu bileceğiz. Faniler bize mabud olamaz. Cumhurbalşkanı’nın da hatası vardır, Tayyip Erdoğan’ın da hatası vardır, TBMM Başkanı’nın da hatası vardır. Bunları bileceğiz göreceğiz. Hiçbir insan sorgulanamaz değildir. Hepimizin sorgulanabileceğimizi bilmemiz lazım. Onun için kendimizi gözden geçirmeye mecburuz.
Sevgili muhterem hocamız Bekir Topaloğlu’nun bir hatırası var ki anlamlı 1955 yılında İstanbul’da, ben orada hazırlık kursa gittim. Bir gün matematik öğretmeni öğrencileri topluyor diyor ki “çocuklar öğretmenler kurulu olarak toplandık. Sizleri tebrik etmeye karar verdik. Şu okul bahçesinin dışından, bahçeye sarkan meyve ağaçlarına günlerdir el süremediniz. Bir tanesini bile koparmadınız. Her gün altında oynadığınız halde o ağaçtaki elmalara dokunmadınız. Sizi bunun için tebrik ediyoruz diyor.” Bu gururu bu şerefi inşallah son nefese kadar onurla taşıyacağım. Yetmez dört çocuğum da elhamdülillah imam hatipte okudular, oradan mezun oldular. İkisi Kartal, ikisi Kadıköy olmak üzere. Ben onlardan razıyım, rabbim de razı olsun inşallah.
Son zamanlarda evlatlarımla ilgili olarak ana muhalefetin yapmış olduğu çamur atma propagandaları, şunu çok açık net söylüyorum. Benim evlatlarımdan bir tanesi böyle bir yolsuzluğa karışsın, bir saniye yanımda tutmam, evlatlıktan reddederim. Bu kadar açık konuşuyorum. Kalk evlatlarımın sosyal faaliyetleri üzerinde, kendileriyle alakası olmayan, vakıflarla ilgili çalışmadan rahatsız olan bu lider, önce kendisi aynaya baksın aynaya.
Oradaki iş adamlarımızın mallarına tedbir koymaya kalktılar. Hak tecelli etti bu tedbir kalktı. Niye? Bu iş yapılmasın, kredibilitesi sarsılsın. Şimdi üçüncü köprü yapılıyor. Şu anda kuleler 160 metreye ulaştı. Yahu bundan rahatsız oluyorlar be. bir üçüncü köprünün istanbul’a yapılmasından rahatsız oluyorlar. En önemli sorun trafik. Bunlar bittiği anda daha da rahatlayacağız. Marmaray bunları rahatsız etti. Marmaray 153 yıllık rüya. Suyun 62 metre derinliğinden Marmaray’ı yaptık. Fatih gemileri karadan yürüttü, biz de araçları denizlerin altından yürütüyoruz, farkımız bu. Nice hayırsever, nice yürekli gönül dostları sizin için hizmet ettiler. Allah onlardan rahat olsun.
Geceleri biz yurtta yatarken biz bakarken, Yusuf amcamız, üstü açılan öğrencilerin üstünü örterdi. Bunların hizmetleri unutulamaz. Bir başkası bakarsın, üstümüzü örterdi. Bunlar unutulamaz. Onları rahmetle anıyoruz. Bu milletin fertleri inanın sizin için gece gündüz dua ettiler. Sizin için millet için ülke için fedakarca mücadele ettiler. İktidar peşinde olmadılar, para peşinde hiç olmadılar, örgüt kuralım demediler. Paralel devlet kuralım demediler. Saadet zinciri oluşturalım demediler. Hükümetler kurup hükümetler yıkalım demediler. Uluslararası şebekelere maşalık yapalım demediler. Devlet içinde devlet olalım demediler. Ananas cumhuriyeti kuralım demediler. Onların bir tek derdi vardı. Ülkenin milletin dertlerini, kutsallarını öğreten inançlı gençler yetiştiren imam hatip okulları ayakta dursun istediler. İsimsiz bir kahraman olarak geldiler."
1 Kasım 2013 tarihinde yapıldığı kaydedilen telefon görüşmesinde Fethullah Gülen ile telefonun diğer ucundaki şahıs arasındaki görüşmede şu ifadeler yer almıştı:
- Bu dostlarımıza Uganda'dan ananas falan gelmiş. İşte efendim onlara göndermiştim. Bugün teşekkür mektubu yazmış o Koç. Adamı da aradım. Yardımcısıyla görüştük. Bu iftar meselesini de orada tekrar görüşürken Mustafa (Koç) Bey'inAdnan Bey Polat'ın aramasından rahatsızlık duyduğunu ifade etti efendim. Ben Süleyman abiyle de paylaştım bunu, söyledim kendisine. herhangi bir şey olursa ben görüştüreyim, Federasyon Başkanı'nı da tanıştırdık zaten dedim. Siz arada kalacak olursanız bizim üstümüze atın en azından. Siz kötü olmayın Adnan Bey'le dedim. Böyle bir şey çıktı ortaya hocam.
- Fethullah Gülen: Meseleyi çözün bence. Yumuşakça inşallah.
- Birde efendim rafineri meselesini ben şeye götürmedim. Koç'a. Fatih Baltacı Bey o ortağı olan iki ayrı ülkedekilerle görüştü. İlgilenmiyorlar. Akın İpek Bey'e söyledim. O da ilgilenmiyor. Bu ayın 8'inde de müraacat etmek için son tarihi. Onlara bildirelim mi bunu Koç'a . Başka bir alternatif gelmedi aklımıza.
© Tüm hakları saklıdır.