Kültür-Sanat

Bu hafta vizyona giren filmler

Bu hafta ikisi yerli dört film gösterime girdi.

14 Kasım 2009 02:00

Bu hafta ikisi yerli dört film gösterime girdi. Yılın en büyük bütçeli filmlerinden '2012', Altın Portakal galibi 'Bornova Bornova' haftanın öne çıkanları...

2012

Yönetmenliğini Roland Emmerich'in, senaryosunu Harald Kloser ile Roland Emmerich'in kaleme aldığı ''2012'' nin görüntü yönetmenliğinde Dean Semler, yapım tasarımında Barry Chusid, kurgusunda Peter S. Elliot ve David Brenner, kostüm tasarımında ise Shay Cunliffe'in imzası bulunuyor.

John Cusack, Chiwetel Ejiofor, Amanda Peet ile Oliver Platt'in rol aldığı filmin konusu şöyle: ''Yazar Jackson Curtis'in, romanına fazla zaman ayırması, evliliğinin yıkılmasına ve ailesinin gelgitler yaşamasına neden olur. Ama Jackson hep çocuğuna düşkün bir baba olur ve bıçak kemiğe dayandığında ailesini kurtarmak için her şeyi yapacağını kanıtlar. Jackson'ın eski eşi Kate, kocasının işine duyduğu ilgiyle rekabet etmekten bıktığı için ondan ayrılmış, ama onunla arkadaş kalmıştır. Dünyada dengeler değişmeye başlayıp Los Angeles'ı yerle bir edince, Jackson ve ailesi hayatta kalıp yeni dünyayı görmek için karadan ve havadan umutsuzca bir yolculuğa koyulur.

Bu arada, dünyadaki hükümetlerin en yüksek zirvelerinde bir plan yapılmıştır. Tüm insan ırkını kurtarmaları mümkün olmayacaktır ama bir kısmını kurtarabileceklerdir. Bu insanlar yeni bir toplum kurma imkanına sahip olacaktırlar. Başkan Thomas Wilson dünyanın karşı karşıya olduğu krizi çok çabuk anlar ama kitlesel bir isteriye meydan vermemek için de bu bilgiyi gizli tutmaya aynı hızla karar verir. Başkanın bilim başdanışmanı Adrian Helmsley, dünyanın mesaj kodlarını kırmayı başarmıştır ve olabildiğince çok insanı kurtarmaya kararlıdır. Genelkurmay başkanı Carl Anheuser kibirli ve çabuk öfkelenen biri olmakla beraber, toplumun –en azından parası yetenlerin- kurtulduğunu görmeye aynı ölçüde kararlıdır. Başkanın kızı Laura babasının hükümetinindünyadan sakladıkları şey karşısında şok geçirir. Aslında, görünen odur ki hükümetten olmayıp da olacaklar hakkında bir fikri olan tek kişi bir radyo sunucusu (ve belki bir peygamber) olan Charlie Frost'tur. Frost öngörülerini radyodan dinleyicilerine aktarır.''

''2012''nin çekimleri beş aylık bir dönemde Kanada'nın Vancouver kentinde tamamlandı. Prodüksiyonda, beş değişik tesiste bulunan 13'ten fazla setin yanında palmiye ağaçları ve mavi perdesiyle tamamlanan, devasa bir ''sarsıntılı zemin'' den oluşan, yapma dış ''setler'' kullanıldı.

Kamloops civarındaki bölgeler Yellowstone Parkı ve ekibin bir hafta boyunca çekim yaptığı Tibet'in yerine geçti. Ana çekimler Los Angeles'ta yapılan birkaç dış çekimle sona erdi.

BORNOVA BORNOVA

İnan Temelkuran'ın yönettiği ve Öner Erkan, Kadir Çermik, Damla Sönmez ile Erkan Bektaş'ın oynadığı ''Bornova Bornova'', bu hafta seyirciyle buluştu.

Hayallerin iyice küçüldüğü, ruh sağlığını bozmadan yaşamanın zorlaştığı bir dönemde geçen filmin konusu özetle şöyle: Sıradan hayatlar büyük umutlara dönüşmüştür. 'Ah bize de bir şans verilse' diye mahalle bakkalının önünde günlerini geçiren Salih ve Hakan ağabey-kardeş gibidirler. Askerden yeni dönen ve sakatlık yüzünden futbolculuk kariyeri başlamadan bitmiş olan Hakan, vasıfsız ve işsizdir, taksici olmayı bekler. Mahallenin psikopatı Salih ağabeyi onu dinleyen ona kendince öğütler veren tek kişidir. İyi ve eğitimli bir aileden gelen Salih, mahalledeki her türlü yasa dışı işe bulaşır. Çevredeki herkes ondan korkar. Hakan'ın 'hasta olduğu' ama konuşmaya cesaret edemediği liseli Özlem de buna dahildir.

Erotik fanteziler yazarak geçimini sağlayan felsefe doktora öğrencisi Murat, Salih'in çocukluk arkadaşıdır. Murat, Hakan'a, Salih ve Özlem arasında geçen ve erotik fantezi olarak kullandığı bir olayı anlatır. Hakan, hayal kırıklığına uğramış ve kafası karışık olarak anlatılanların tamamını öğrenmek için Özlem'in evine doğru yola çıkar. Özlem ise Hakan'ı görünce ondan korkar. Ancak hiçbir şey anlatıldığı gibi değildir. Olaylar buradan sonra gelişir.

SULUBOYA

Senaristliğini, yönetmenliğini ve yapımcılığını Cihat Hazardağlı'nın yaptığı ''Suluboya/The Watercolor''da çocuk oyuncu Sarp Alemdaroğlu'nun yanısıra Haluk Bilginer, Savaş Dinçel, Cansel Elçin, Asu Emre, Altan Erkekli, Ahmet Gülhan, Tamer Karadağlı, Bedri Koraman, Fergan Mirkelam, Metin Uca, Tuba Ünsal, Ayşenur Yazıcı, Serra Yılmaz ve Selçuk Yöntem rol aldı.

Filmin çekiminden sonra hayatInı kaybeden Savaş Dinçel'i ise yakın dostu Müjdat Gezen seslendirdi.

Hazardağlı'nın üzerinde üç yıl boyunca çalıştığı filmde maketler, çizimler ve fotoğraf sanatı ile dijital efektli suluboya tekniği bir araya getirildi.

İngilizce dublaj ve Türkçe alt yazılı olarak sinemaseverlerle buluşacak filmin müziğini Fazıl Say yaptı.

Türkiye'de basılan ilk dijital film olma özelliğine de sahip olan ''Suluboya/The Watercolor''da bilgisayar ortamında hazırlanan tüm mekanlar maket olarak yapıldı.

Film kareleri için oyuncular tek tek fotoğraflandı. Film gösterime hazırlanana dek tam 3 milyon işlemden geçti. Mekanların maketleri yapıldı, sanatçılar özel bir teknikle boyandı, çekilen binlerce kare fotoğraf ve suluboya efektleri birleştirildi. Oyunculuk ve renkler bir araya getirildi.

Cihat Hazardağlı'yı, yıllar önce yaptığı Plastip Show'lar veya basındaki çizgileri ile tanıyan seyirciler, bu kez bambaşka bir teknikle izleyecek.

Farklı tarzıyla sinemaseverleri salOnlara çekeceği tahmin edilen filmin hikayesi şöyle: Filmin konusunun merkezini sanat oluşturuyor, resme çok yetenekli ve meraklı olan 12 yaşındaki Marco'nun hayalleri, hedefleri, babasının onu bir gün üç sokak ressamı ile tanıştırmasıyla bambaşka bir boyuta geçer. Yalnızca üç ihtiyar ressam değildir Marco'yu büyüleyen. Bir de ressamların birlikte büyüttüğü 18 yaşındaki Lorella, hayatının merkezine girer küçük Marco'nun. Lorella'nın, Marco'ya resim dersi vermesiyle sürer bu ilişki. Marco bu güzel resim öğretmenine aşık olmuş sanatla birlikte aşkı ve cinselliği de keşfetmeye başlamıştır artık. Ama Marco'nun aşkı karşılıksızdır, Lorella suluboyayı küçümseyen bir

sanat koleksiyoncusuna aşıktır. Marco ise geleceğin en büyük suluboya koleksiyoncusu olmak için bulduklarını biriktirir. Marco 30'lu yaşlarında koleksiyonunun kutularını açar. Yaşlıların geçmişini araştırır, buldukları hayatını değiştirecektir.

SUİKASTÇİLER TURNUVASI

Scott Mann'ın yönettiği ve Robert Carlyle, Kelly Hu, Ving Rhames ile Scott Adkins'ın oynadığı ''Turnuva/ The Tournament'', haftanın diğer yabancı filmi.

Robert Carlyle, Kelly Hu, Ian Sommerhalder, Liam Cunningham ve Ving Rhames'ın rol aldığı filmin konusu özetle şöyle: Her yıl, gözden uzak ve dikkat çekmeyen bir kasabada, dünyanın en tehlikeli 30 suikastçisi arasında, hayatta sadece tek bir adam kalıncaya dek, kazananın 10 milyon dolarlık büyük ödüle ulaşacağı bir turnuva düzenlenir. Yüksek bahis oynamaktan keyif alan bir milyarderler konsorsiyumu tarafından düzenlenen turnuva, katılımcıları tarafından kapalı devre bir yayınla sonuna kadar takip edilir.

Turnuvaya katılan suikastçilerin her birine birer takip cihazı ve düşmanlarının yerini tespit edebilecekleri birer el bilgisayarı verilir. Ancak suikastçilerden biri takip cihazından kurtulmanın bir yolunu bulur ve alkolik bir rahip olan Macavoy cihazı yanlışlıkla yutar. Oldukça güzel bir kadın olan Lai Lai de turnuvanın gözde katillerinden biridir ve son hedefini, masum bir hamile kadın olduğunun farkına varmadan, öldürür. Turnuva organizatörlerinden intikam almaya kararlı olan Lai Lai, milyarderlerin bahis oynamaya devam ettiği merkeze ulaşana kadar rahibi koruması altına alır. Suikastçilerin birçoğunu altetmeyi başarırlar fakat uzun yıllardır şampiyonluğu kimseye kaptırmayan Joshua tarafından avlanırlar. Ölen hamile kadın onun karısı Mary'dir ve neden kendisi yerine karısının öldürüldüğünü öğrenmeye çalışmaktadır. Lai Lai ile beraber Mary'nin turnuvanın başından beri hedef olduğunu öğrenirler. Turnuvayı organize eden güçler, Joshua'nın turnuvaya katılacağından emin olmak istemişlerdir. Joshua çok kanlı bir intikam yolculuğuna çıkar.''

Geçtiğimiz hafta gösterime giren filmler:

KISKANMAK

Nahit Sırrı Örik'in aynı adlı romanından uyarlanan, Zeki Demirkubuz'un yönettiği ve senaryosunu yazdığı ''Kıskanmak'', bu hafta sinemaseverlerle buluştu.

Görüntü yönetmenliğini Emre Erkmen, sanat yönetmenliğini Nilüfer Çamur Giritlioğlu ve yapımcılığını Zafer Çelik ve Zeki Demirkubuz'un üstlendiği filmde, Nergis Öztürk, Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç, Bora Cengiz, Hasibe Eren, Nihal Koldaş, Ferdağ Işıl, Mustafa Uzunyılmaz, Reyhan İlhan, Serdar Orçin, Rafi Emeksiz, Birsen Dürülü, Yeşim Gül, Şule Demirel, Can Anamur ve Hatice Aslan rol aldı.

Yönetmen Selda Çiçek'in ilk filmi olan ''İncir Çekirdeği''nin çekimleri, geçen yaz Mardin'de gerçekleştirildi. Çiçek, Batman'da yaşanan gerçek bir hikayeden etkilenerek senaryoyu da kaleme aldı.

Özgü Namal ve Derya Durmaz'ın yanında filmde Sevinç Erol, Nalan Başaran, Veysel Diker, Turgay Tanülkü, Barış Çakmak, Burcu Salihoğlu, Onur Dikmen, Makbule Sitare Akbaş ve Semanur Dönmez oynadı.

Filmin kısa özeti şöyle: Günümüzden 7 yıl önce, ailenin tek oğlu Celil, askerden gelecektir. Evde telaşlı bir bekleyiş vardır. Celil'in ablası Delal, Nazif'le evlenmiş ve ondan bir kız bebek doğurmuştur. Aile Celil'i heyecanla karşılar. Hemen ertesinde gittikleri piknikte Delal, ağabeyinin komşu kızından etkilendiği fark eder. Henüz çok genç olan kızkardeşi Heda'yı da peşlerine takarak alan dışına gönderir. Amacı konuşup anlaşmalarını sağlamaktır. Ancak, Celil ve genç kız dolaşırken bastıkları mayınla hayatlarını kaybederler. Aradan geçen zaman zarfında Delal vicdan azabına dayanamayacak ve intihar edecektir. 7 yıl sonra Heda, ablasının kocası ile evlendirilmiş ve onların kızına analık etmektedir. Ayrıca hamiledir de. Aile arasında bebeğin oğlan olacağı inancı hakimdir. Ancak, Nazif karısı ile ilgilenmemekte ve gecelerini sevgilisi Defne ile geçirmektedir. Tüm bunlar olurken Heda'nın annesi Cemile'nin kimselerin göremediği bunalımı büyümektedir.

MEZUNİYET

Aşk, cinsellik, eşcinsellik, bekaret, cinayet ve kader temalarının işlendiği ''Mezuniyet'' filmi, bugüne kadar Türkiye'de uzun metraj sinema filmi çeken en genç yönetmen Doğa Can Anafarta'nın elinden çıktı. Bir mezuniyet balosu sabahı başlayıp, ertesi gün hayatları tamamen değişen gençlerin hikayesini anlatan ''Mezuniyet'', son yıllarda gençlerin hayatını en gerçek ve doğal haliyle anlatan bir film olarak yorumlanıyor.

Yapımcılığını Hatay Tozkoparan, Selen Sevigen ve Batu Müftüoğlu'nun üstlendiği filmde, Gül Gölge Saygı, Aykut Oray, Billur Kalkavan, İlker Ayrık ve Haldun Boysan rol aldı.

Filmin konusu özetle şöyle: Mezuniyetlerine bir yıl kala en yakın arkadaşlarının intiharıyla sarsılan liseli genç grup, aradan geçen zamana rağmen hala bu intiharın etkisinden kurtulamamıştır. Kız arkadaşıyla sorun yaşayan Akın, aklı hala serserilikte olan Metin, ailesi ve okuldaki diğer gençlerle sorunu olan Efe ve varlıklı ailelerin çocuklarıyla takılmak yerine bir çete grubuyla arkadaşlık yapan Aykut ve her şeyin iyi gitmesi için elinden geleni yapan Umut'un hayatları akıl almaz bir şekilde kesişecektir.

AŞK GELİYORUM DEMEZ

Yapımcılığını Tims Productions ve Sugarworkz'ın üstlendiği, yönetmenliğini Murat Şeker'in yaptığı ''Aşk Geliyorum Demez'', Yeşilçam tadında bir aşk filmi olarak romantik sinemaseverleri salonlara çekecek.

''Türk İşi'' romantik komedi olarak adlandırılan filmin çekimleri 5 hafta sürdü.

Başrollerini Bergüzar Korel, Tolgahan Sayışman, Zeki Alasya, Altan Erkekli, Altan Gördüm, Ömür Arpacı, Müfit Aytekin, Yılmaz Gruda, Hakan Bilgin, Kemal İnci, Yosi Mizrahi ve Sarp Apak'ın paylaştığı filmin senaryosu Murat Şeker ve Selami Genli tarafından yazıldı.

Filmin konusu özetle şöyle: Ali, Mahmutpaşa'daki bir hanın esnaflarından birinin oğludur. Ali, oldukça yakışıklı ve çapkın bir delikanlıdır. Gözde ise esnafın çalıştığı hanı satın alan zengin müteahhidin, yardımsever, doğaya ve hayvanlara düşkün kızıdır. Müteahhit, esnafın çalıştığı hanı satın alır ve orayı yıkıp alışveriş merkezi yapmaya karar verir. Han esnafının bir an önce hanı boşaltmasını isteyince esnaf birleşerek bir plan yapar ve Ali'den Gözde'yi etkileyerek hanı kurtarmasını ister. Bir yardım gecesinde tanışan Ali ve Gözde birbirlerinden çok etkilenirler. Esnafın da yardımıyla yapılan planlarla komik ve romantik bir hikaye başlar.

YASAK BÖLGE 9

Neill Blomkamp'ın yönettiği, senaryosunu Terri Tatchell ile yazdığı ''Yasak Bölge 9/District 9'' adlı film, bu hafta gösterime giren 2 yabancı filmden biri oldu.

Sharlto Copley, Jason Cope, Nathalie Boltt, Sylvaine Strike, Elizabeth Mkandawie ve John Summers rol aldığı ve yapımcılığını ünlü yönetmen Peter Jackson'ın üstlendiği bilim kurgu filmin konusu ise şöyle: ''30 yıl önce uzaylılar, dünyayla ilk bağlantılarını kurar. İnsanlar onlardan ya bir saldırı ya da büyük bir teknolojik ilerleme geleceğini bekliyor. Fakat hiçbiri olmaz. Aksine, kendi gezegenlerinde son hayatta kalan uzaylılar sığınmak için dünyamıza gelirler. Tüm dünya devletleri onlarla ne yapacaklarını tartışırken yaratıklar Güney Afrika'da 'District 9' olarak tanımlanan bir yere geçici olarak yerleştirilir. Artık, uzaylıların dünyada bulunmasıyla ilgili sabırlar tükenmiştir. Uzaylılar üzerindeki kontrol, Multi-National United'e (MNU) verilmiştir. Bu özel şirket eğer uzaylıların silahlarından yapabilirlerse muazzam paralar kazanma peşindedir. Fakat şirket başarısız olmuştur, çünkü silahların aktivasyonu için gereken şey uzaylı DNA'sıdır.

Bir MNU çalışanı olan Wikus van der Merwe, DNA'sını değiştiren gizemli bir virüsü kapınca, insanlar ve uzaylılar arasındaki tansiyon had safhaya çıkar. Wikus, en fazla peşinden koşulan ve en değerli adam olmuştur. O, uzaylıların teknolojisini çözecek anahtardır. Şimdi Wikus'un bulunduğu düşmanca ortamda saklanacak sadece bir yeri vardır.''

COCO CHANEL'DEN ÖNCE

Audrey Tautou, Benoit Poelvoorde, Alessandro Nivola, Marie Gillain, Emmanuelle Devos, Regis Royer, Etienne Bartholomeus, Yan Duffas, Fabien Behar, Roch Leibovici, Jean-Yves Chatelais, Pierre Diot, Vincent Nemeth, Bruno Abraham-Kremer ve Lisa Cohen'ın rol aldığı ''Coco Chanel'den Önce/Coco Before Chanel'' adlı filmin yönetmenliğini Anne Fontaine yaptı.

Edmonde Charles-Roux ve Anne Fontaine'nin senaryosunu yazdığı filmde, yetimhanede başlayıp, kabare şarkıcılığına uzanan daha sonra da dünyanın en önemli modacısı olan Chanel'in masal gibi hayatı anlatılıyor.

Gerçek adı ''Gabriella Chanel'' olan ''Coco Chanel''in Paris'e taşınmadan ve ünlü olmadan önceki yaşamından kesitlerin sergilendiği filmin konusu ise şöyle: Kız kardeşiyle birlikte Fransa'nın orta kesimlerinde bir yetimhaneye gönderilen ve her Pazar günü boş yere babasının onu almaya gelmesini bekleyen küçük bir kız... Pek de iyi olmayan sesiyle sarhoş askerlere şarkı söyleyen bir kabare göstericisi... Bir taşra terzisinde, kıvrım kenarları diken mütevazı bir dikişçi. Koruyucusu Etienne Balsan'ın, yozlaşmış kişilerden uzakta bir sığınak sunduğu genç ve sıska bir hayat kadını... Kimsenin karısı olmayacağını bilen, aşkına karşılık veren Boy Capel ile bile evlenmeyi reddetmiş aşık bir kadın... Yaşadığı dönemin adetlerini baskıcı bulan ve sevgililerinin kıyafetlerini giyen bir asi... Bu hikaye, hayata inatçı bir yetim olarak başlayan, olağanüstü bir yolculuk sonunda modern kadının sembolü ve zamansız bir başarı simgesi haline gelecek efsanevi modacı Gabrielle Chanel'in hikayesi.

KONAK

Cem Akyoldaş'ın yönettiği, senaryosunu Mehmet Akif Turgut ve Funda Çetin'in yazdığı 'Konak'ta, Funda Çetin, Almeda Abazi, Kerem Fırtına, Sevil Uyar, Paşhan Yılmazel, Damla Debre, Ogün Kaptanoğlu, Öykü Akay, Melahat Abbasova ve Gökhan Çelebi rol alıyor.

Filmin konusu şöyle: 6 üniversiteli arkadaş, hocalarının verdiği kültür mirası projeleri ödevi için aynı gruba düşerler. Truva, Göreme, Pamukkale gibi mekanları seçen grubu hocaları, özellikle Safranbolu projesinden sorumlu tutar. Safranbolu'ya gelirken arabaları bozulur, karşılarına yardım edecek biri çıkar ama güven vermeyen biridir. Az konuşur ve bakışları bir tuhaftır. Aksilikler rezervasyonlarının iptal edildiğinin öğrenmesi ile devam eder ve kalacak yer nerede ise yok gibidir. Buldukları boş bir konağa yerleşirler ya da adeta bu konakta kalmaları için de birileri tarafından yönlendirilirler. Baştan her şey güzeldir ama saatler gece yarısına yaklaştıkça sıra dışı şeyler olmaya başlar.

KORKU

''Korku-Dread'' adlı yapım da bu hafta gösterime giren yeni filmlerden.

Anthony DiBlasi'nin yöneteceği filmin senaryosu da DiBlasi'ye ait. Jackson Rathbone, Shaun Evans, Hanne Steen, Laura Donnelly, Jonathan Readwin, Vivian Gray ve Carl McCrystal'ın rol aldığı filmde olaylar şöyle gelişiyor:

Stephen Grace (Jackson Rathbone), yeni tanıştığı evinin alt katında tek başına yaşayan Quaid'in (Shaun Evans) teklifiyle projenin içinde olmayı kabul eder. Stephen'ın sınıf arkadaşı güzel ve sempatik Cheryl Fromm (Hanne Steen) de projeye katılır ve üçlü olarak insanlarla en karanlık korkuları hakkında röportajlar yapmaya başlarlar. Stephen Grace, kardeşini bir trafik kazasında kaybetmiş ve daha sonraki hayatına kontrolsüz bir şekilde devam etmektedir. Quaid ise takıntı halinde insan korkuları üzerinde çalışmaktadır. Arkadaşlarından da tahmin edebileceklerinden daha büyük bir sır saklamaktadır.

THIS IS IT

Pop kralı Michael Jackson'ın son provalarını ve kamera arkası çekimlerini içeren 'This Is It' gösterimde.

Jackson'ın hem yaratıcı ortağı, hem de sahne şovunun yönetmeni Kenny Ortega, Randy Phillips ve Paul Gongaware ile birlikte yapımcısı olduğu bu filmin yönetmenliğini de üstleniyor.

Film, Nisan-Haziran 2009 döneminde çekilen, 100 saati aşkın kamera arkası görüntülerinden oluşuyor.

KOLPAÇİNO


Şafak Sezer'in başrolünü üstlendiği ''Kolpaçino'', izleyiciyle buluştu.

Yönetmenliğini Atıl İnaç'ın yaptığı filmin senaryosu, Suat Özkan, Kaan Ertem ve Şafak Sezer'in imzasını taşıyor. Sezer'in yanı sıra, Aydemir Akbaş, Hakan Ural, Ali Sürmeli, Eriş Akman ve Hakan Aysev'in rol aldığı aksiyon-komedi türündeki film, birbirine kenetlenmiş 7 kişinin bir günde başına gelenlerin neşeli öyküsü.

İKİ DİL BİR BAVUL

Orhan Eskiköy'ün senaryosunu yazdığı ve Özgür Doğan'la beraber yönettiği, bir öğretmenin uzak bir Kürt köyündeki ilk yılını anlatan 'İki Dil Bir Davul' adlı film vizyona girdi.

Üniversiteden yeni mezun olmuş bir öğretmenin okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen çocuklarla yaşadıklarını anlatan filmde, öğretmen Kürtçe bilmez, çocuklar Türkçe. Bu nedenle öğretmen ilk kez gördüğü bu coğrafyada, bir yılını çocuklara Türkçe öğretmekle geçirir.

Filmde, bir yıl boyunca öğretmenin farklı bir topluluk ve kültür içindeki yalnızlığına, çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim problemine, çocuklardaki değişime tanık olunuyor. Bir yıllık süreç içinde öğretmen ve çocuklar birbirlerini yavaş yavaş tanımaya ve anlamaya başlıyor.