Karar gazetesinde ekonomi yazılarıyla dikkati çeken İbrahim Kahveci, AKP'nin 2023 yılı için belirlediği hedeflerin çok gerisine düştüğünü anlatırken, "2003 yılı başlangıç dönemine geri dönmeye daha yakın duruyoruz" ifadesini kullandı.
"2003 Türkiye’sine az kaldı" başlıklı yazısında "Kişi başına gelirimiz 2013 yılında 12 bin 480 dolar ile en yüksek seviyeye ulaşmıştı. O yıldan bu yana 6 yılda 2007 yılının gerisine düştük. Toplam ekonomik büyüklükte 2008 yılının gerisine düştü" tespitlerine yer veren Kahveci, "Artık çözüm yeni zam ve vergide değil" ifadesini kullandı.
Kahveci şunları kaydetti:
Aslında bizim 2023 hedeflerimiz var. 2 trilyon dolar GSYH’miz ve kişi başına gelirimiz de 25 bin dolar olacaktı.
Ama maalesef gittiğimiz yol 2023 değil 2003 yılı oluyor.
10’uncu Kalkınma Planı ile ilan edilen 2023 hedefleri yerine 11 Kalkınma Planı ile 2012 yılına varmayı hedeflemiştik.
Şimdi açıklanan rakamlar bize daha da geriye gittiğimizi göstertiyor. Nasıl mı?
İşte o hikaye:
AK Parti iktidarının ilk yılı olan 2003’te GSYH 313,8 milyar dolardı. 2007 yılında GSYH 677,4 milyar dolara yükseliyor. Ama 2007 yılında ortalama nüfus 70 milyon 158 bin kişi olduğundan kişi başına gelir 9 bin 656 dolardır.
Dün, 2019 yılı 2’nci dönem GSYH verisi açıklandı. Buna göre son 4 dönem, yani yıllık GSYH 721 milyar 556 milyon dolar çıkıyor. 2018 yılında ortalama nüfus 81 milyon 407 bin kişi. Yani hiç nüfus artmamış olsa bile şu anda yıllık kişi başına gelirimiz 8 bin 864 dolar.
2007 yılı kişi başına gelir: 9 bin 656 dolar
2019 yılı kişi başına gelir 8 bin 864 dolar.
Şu durumda kişi başına gelirde 2007 yılının 792 dolar daha fakiri durumuna geldik.
Kişi başına gelirimiz 2013 yılında 12 bin 480 dolar ile en yüksek seviyeye ulaşmıştı. O yıldan bu yana 6 yılda 2007 yılının gerisine düştük.
Toplam ülke ekonomik büyüklüğü açısından ise bu yıl yakaladığımız 721,5 milyar dolarlık büyüklük, 2008 yılının dahi gerisinde bir büyüklüğü ifade ediyor. 2007 yılında 677,4 milyar dolar olan GSYH, 2008 yılında 776,6 milyar dolara yükselmişti. Şimdi 721,5 milyar dolar ile 2007-2008 arası bir gelire düşmüş olduk.
Toplam ekonomik büyüklükte 2008 yılının gerisine,
Kişi başına gelirde ise 2007 yılının gerisine inmeyi başardık.
Bu gidişle 2023 hedeflerine değil,
2003 yılı başlangıç dönemine geri dönmeye daha yakın duruyoruz.
***
Büyüme ve işsizlik arasında da bir kopukluk yaşanıyor. Bundan tam 10 yıl önce, yani 2008-IV. dönemde başlayan bir ekonomik kriz yaşadık. O kriz bir küresel krizdi ve resmen çok sert esti.
2008 IV. dönem küçülme -%5,9 (%11,4)
2009 I. dönem küçülme -%14,4 (%13,1)
2009 II. dönem küçülme -%6,7 (%13,7)
Aradan tam 10 yıl geçti ve yeniden aynı dönemlerde küçülüyoruz. Ama TÜİK bu sefer küçülme oranlarının nerede ise kıyas kabul edilmeyecek kadar düşük olduğunu açıklıyor. Tablo şöyle;
2018 IV. dönem küçülme -%2,8 (%12,2)
2019 I. dönem küçülme -%2,4 (%13,6)
2019 II. dönem küçülme -%1,5 (%13,9*)
Parantez içindeki rakamlar mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranlarıdır.
Bunun anlamı nedir? Bundan 10 yıl önce küresel bir krizde adeta ülke çökerken işsizlik oranları bugün yaşadığımız krizden daha düşüktü. Hatta 3. çeyrekte ulaşılan en yüksek işsizlik oranı Nisan 2009’da yüzde 13,9 ve 3 milyon 254 bin kişiydi.
Bugün nerede ise büyüme ile küçülmede başa baş noktalar açıklanıyor ama işsizlik oranı Mayıs 2019’da yüzde 14,0 ve 4 milyon 527 bin kişi işsiz.
10 yıl önceye göre çok ama çok daha az oranda bir ekonomik küçülme yaşıyoruz, lakin işsizlik oranımız ve sayımız 10 yıl öncenin oldukça üzerinde.
Alternatif çözüm zam olamaz.
Geçen hafta TV5’de 2004-2005-2006 yılları devlet yönetimi için Ankara’nın faiz dışı harcama tablolarını verdik. Ardından 2017-2018-2019 harcamalarını karşılaştırdık.
Enflasyona orantılarsak nerede ise iki katı aşan bir harcama yapılıyor. Büyüme ile kıyasladığımızda da yılda 200 milyar liraya yakın daha büyük harcama var. Kısaca Ankara çok ama çok şişman. Aynı zamanda da verimsiz...
Artık Türkiye’de alternatif çözüm olarak harcama artışlarını kapatmak için yeni zam ve yeni vergi artışı şıkkı kapandı. Vatandaş çok vergi ödüyor ve çok zam yapılmış durumda.
Tekrar söylüyorum: Artık çözüm yeni zam ve vergide değil. Topluma çözüm ve alternatif sunulacak ise bu verimlilik üzerinden olmalıdır.
Başka alternatif kalmadı ve olmamalıdır.