İsrailli yönetmeni Samuel Maoz, “Lübnan” filmiyle Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazandıktan sonra samimi itiraflarda bulundu...
Birinci Lübnan Savaşı’nda İsrail Ordusu’nda görev yapan Maoz, “25 yıldan beri içimi kemiren vicdan azabından kurtulmak için ve dünya barışına katkısı olsun diye bu filmi çektim. 6 Haziran 1982’de 20 yaşındaydım. Ölmemek için bir insanı öldürdüm ve hayatım kâbusa dönüştü” dedi.
İlk kez adam öldürdüm
Maoz yaşadığı vicdan azabını şu sözlerle dile getirdi: “Askerde düşmanı öldürmek için eğitilmiştim ve hayatımda ilk kez bir adam öldürdüm. Sadece içgüdünden gelen savunma ile yani hayatta kalabilmek, öldürülmemek için adam öldürdüm. Ve sonrasında hayatım bir kâbusa döndü. Sonralarım öldürdüğüm askerin kim olduğunu öğrenmek, ailesini bulmak istedim ama başaramadım.”
Maoz yaşadıklarını kitap haline getirmek için pek çok kez eline kalem aldığını ancak her seferinde burnuna gelen insan yanığı kokusuyla bunu yakın zamana kadar gerçekleştiremediğini sözlerine ekledi: “Savaş iğrenç bir şey. Mantığı yok, sadece kaos. Ben oradaydım, yaşadım. Diğer askerler gibi hayatta kalmak ve öldürmek için eğitimi almıştım. Bugün ise kendimden utanıyorum. Bu benim ilk ciddi yönetmenlik deneyimim. Neden mi bu kadar bekledim? Anılarımı yazmak için herelime kalemi aldığımda o tankın içinde ki ağır ter kokusunu, fışkıran alevleri, yanan insan etinin, karbonlaşmış cesetlerin ağır ve tahammül edilemeyen kokusu tiksintiyle azapla burnuma
geldi. Yapamadım, yazamadım. Geceleri kâbuslar gördüm. Bu film vicdanımla bir hesaplaşmaydı.”