Kültür-Sanat

Bozkırın Tezenesi 6 yıldır 'ötede'; Neşet Ertaş'ın ilk orijinal kayıtları albüm olacak

"İnsan hayatında ‘NeşeDertAşk' olmazsa sanat olmaz"

25 Eylül 2018 10:43

Abdallık geleneğinin temsilcilerinden, bozlak ustası Neşet Ertaş’ı ölümünün altıncı yılında anılıyor. Bozlak geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden bağlama ve ses sanatçısı İsmail Altunsaray, “İnsan hayatında ‘NeşeDertAşk’ olmazsa sanat olmaz” diyor. Kalan Müzik ise Ertaş’ın ilk orijinal kayıtlarının albüm olacağının müjdesini veriyor.

Halk ozanı, Abdallık geleneğinin büyük ustalarından Neşet Ertaş’ın bugün ölümünün altıncı yılı. Yaşar Kemal’in “Bozkırın Tezenesi” diye nitelediği Ertaş’ı halk müziği sanatçıları Sabahat Akkiraz, Pınar Aydınlar, Bozlak geleneğinin genç kuşak temsilcisi İsmail Altunsaray, eserlerinin takibini yapan Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık ve “Yanıyorum” parçasını birlikte seslendiren Kardeş Türküler grubundan Vedat Yıldırım anlattı.

Cumhuriyet'ten Ceren Çıpkak Drillat'ın haberine göre Hasan Saltık, Neşet’in ilk orijinal kayıtlarının kayıp olduğunu ancak yıllardır eski plak şirketlerinin depolarından ve stüdyolarından bu kayıtları topladıklarını belirterek gelecek yıl Ertaş’ın ilk orijinal kayıtlarını plak olarak yayımlayacaklarının haberini verdi.

‘Yoksulluğun dili’

Pınar Aydınlar (Halk müziği  sanatçısı):

Neşet Ertaş bu ülkenin en önemli değerlerindendir. Bozkırın Tezenesi diye anılan yoksulluğun, aşkın, vefanın dilidir. Müziği özgürdür. Bir ülkenin türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha gerçek ve güçlüdür, bu asla unutulmamalıdır!

‘İnsan olma çabası’

İsmail Altunsaray (Bozlak geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden, bağlama ve ses sanatçısı): 
Neşet Ertaş “sanat” kelimesinin tanımıdır. Sanat gerçeğin ta kendisidir. Neşet Ertaş, başkasının ürettiği bir sanat eserini kendi gerçeğiyle bürüyüp yeni bir sanat eseri üreten bir “innovatör”dür. Neşet Ertaş’ı hiç tanımayan gençlerin Neşet Ertaş’tan alacakları en büyük ilham ve yol budur. İnsan hayatında “NeşeDertAşk” olmazsa “sanat” olmaz.

İnsanın hayattaki temsil ettiği en büyük gerçeklik, insan olma çabasıdır. Dolayısıyla şimdiye kadar kim insan olmak ile ilgili bir çaba içerisinde olmuşsa o “efsane” olmuştur. Efsane olabilmek için çoğunluk tarafından takip edilmenizin ya da edilmemenizin hiçbir önemi yoktur. Gerçekler ortadadır ve bunu görebilen insanlar daima o sığ çoğunluktan ileridedir. Dolayısıyla “insan olma çabası” yeryüzündeki en büyük temsiliyettir.

Neşet Ertaş’ın ilk kayıtları plak oluyor

Hasan Saltık (Kalan Müzik):

Neşet Ertaş’ı 2000 yılında 30 yıl aradan sonra Almanya’dan buraya açık hava konseri için gelmesini sağlamıştık. Konserde izdiham olmuştu. Neşet’in tekrar Türkiye süreci böyle başlamıştı. İlk geldiğinde küskündü, öldü diye haberleri çıkıyordu.. Konserde halkla tekrar kucaklaşmıştı. Böylece burada tekrar üretim yapmasını sağladık. Güvensizdi çünkü daha önce albümleri korsan çıkıyordu, hakları verilmiyordu, telif ödenmiyordu. Tekrar güvenini kazandık. Telif kazanmasıyla İzmir’deki evini aldı. Biz onun eser takibini yaptık. Hâlâ eser takibini ve çalışmalarını Kalan Müzik takip ediyor. Neşet’in ilk orijinal kayıtları kayıptı. Yıllardır eski plak şirketlerinin depolarından ve stüdyolarından topluyoruz tek tek. Yüzde 80’ini toparladık. Şimdi bu kayıtları hazırlıyoruz. Önümüzdeki yılın başında plak olarak yayınlayacağız.

Neşet Ertaş’ın en önemli özelliği herkes tarafından sevilmesiydi. Herkesi kucaklıyordu. Bütün siyasi görüşler onu seviyordu. Muhafazakârından sola herkesin kucakladığı bir isimdi. Konserlerine her görüşten insan gelirdi.

Rapçi Ezhel’den Neşet Ertaş şarkıları

Son Abdal’dı. Bozlak geleneğinde üretici olarak yer aldı. Baba-oğul bozlak ustası. Bugün popçular rockçılar onun parçalarını söylüyor. Neşet Ertaş her döneme ait parçalar üretti. Onun modası geçmez. Bugün mesela rap moda. Rapçi Ezhel de Neşet Ertaş’ın parçalarını kullanmak istiyor. Ezhel, Neşet Ertaş’tan 5-6 parçalık bir çalışma yapıyor. 
Neşet Ertaş kendi Abdallarına da düşkündü. Onlara iş bulmak için uğraşırdı. İzmir’de onların hurdacılık yapması Neşet’i çok rahatsız ederdi. Onlar için mücadele etti. Konuyu, Kültür Bakanlığı ile görüştü. Erkan Mumcu zamanında Kültür Bakanlığı Abdallar grubu kuruldu. Neşet, Abdalları tekrar müziğe kazandırdı.

‘Bozkırın yalnızlığı’

Vedat Yıldırım (Müzisyen, Kardeş Türküler, Bajar gruplarının kurucularından):

Kardeş Türküler olarak Neşet Ertaş’ın “Yanıyorum” parçasını birlikte seslendirdik ve albümde yer verdik.

Abdalların dünyasına hâkimim. Ankara ile Kırşehir’i Kızılırmak böler. Kırşehir tarafında Abdallar yaşardı. Bizim tarafa düğünlere gelip türkü söylerlerdi. Abdallar, Neşetler kültür toplayıcılarıdır. Geleneğini sadece müzikle değil sözüyle edebiyatıyla taşıyanlardır. 
Neşet Ertaş makamsal olarak çok zengindir. İspanya’da flamenko neyse Türkiye’de bozlak dünyasında Neşet Ertaş’ın yarattığı müzik öyledir. Kürtlerde de bu dengbejlere denk gelir. Şarkı sözlerinde toplumsal sınıf ayrımının izleri görülebilir.

Kendi sınıfı dışında birini seviyorsa kavuşamıyordur. “Sevsem öldürürler, sevmezsem ben ölürüm” der... Toplumsal sınıf farkından kaynaklı yaşanmamış aşklar, dünyayı anlama çabası, mistik aşk vardır müziğinde.

Parçalarında Bozkır hayatının ruh hali hâkimdir. Bozkırın yalnızlığı görülür. 

Neşet Ertaş aynı zamanda Bektaşi sözlü geleneğinden felsefi olarak yararlandı. 

90’larda gençler yeniden keşfetti

Geçim sıkıntısı vardı. Almanya’ya gitmişti. Ellerinde de bir dönem sorun vardı, bir dönem bağlama çalamayınca büyük sıkıntılar yaşadı.

Şimdi Kırşehir’de heykeli var ama Neşet Ertaş son 15 yıl öncesine kadar sahipsiz bırakıldı. Eserleri talan edildi. Telif alamadı. Kalan Müzik sahip çıktı haklarına.

90’ların başlarında Halk Müziği’nde yeniden bir canlanma oldu. Gençler ilgi göstermeye ve keşfetmeye başladı. 
 

'İnsana güzellik kattı'

Sabahat Akkiraz (Halk müziği sanatçısı):

Neşet Babayı 12 yaşımda tanıdım. Âşık Mahzuni Şerif’le Ankara’daki konserinde onu canlı dinlemiştim. Neşet Ertaş, Abdal müziğinin son büyük ustasıdır. Bu müziği geniş kitlelere taşımıştır öyle ki Zeki Müren’den tutun rock gruplarına kadar... Diyebilirim ki TRT’nin hemen hemen bütün arşivi Neşet Ertaş eserleriyle doludur. Neşet Ertaş’ın bazen bizi de uyardığı olurdu. “Bu deyişlerin anlamları çok derin, anlamayabilirler biraz daha onların anlayacağı gibi sunun” derdi. 
Çoğu kesim tarafından eğlence müziği yapıyor gibi algılansa da bizim için son derece klasik ve derin anlamlı sözleri olan insanlara güzel duygular ulaştıran bir ustadır. 
Diyebilirim ki Abdal müziğinin son ustasıdır, yeri dolmaz... Âşık Mahzuni Şerif’in Feyzullah Çınar’ın Muhlis Akarsu’nun yeri dolmadı. Bizim de kaderimiz bu, halk müziğindeki büyük ustalarımızın maalesef yeri dolmuyor... Duayenlerimizin bize ulaştırdığı o müziği şimdi gençler okuyor ama ben dinleyemiyorum çünkü ustalardan dinlemiştim. Bazen diyorum gençler keşke ustaları dinleseler o güzel müzik onları alıp götürecek...

‘Sözleriyle  gönlümüzü cilaladı’

Neşet usta her zaman başımızın tacıdır. Kişiliğiyle, sanatıyla anlam itibariyle bize ve müziğimize çok şey katmıştır.

Güzellikler katmıştır insana. Düşünsenize “Analarımız insan, biz insanoğluyuz”, diye binlerce güzel sözleriyle gönüllerimizi cilalamıştır.

Çok derin insanları anlatmaya dil kâfi değildir ama ben onu hep sevgiyle, muhabbetle, o enginliğiyle gönlümde tutarım ve onu çok severim. En son İzmir’de havalimanında karşılaşmıştık. Bir iki dakika da olsa yine gönlümüzü cilalamıştı. Rahmetle anıyorum. Sevgiyle her zaman gönlümde buluyorum Neşet Ertaş’ı.