Kültür-Sanat

Böyle geçti edebiyatın bir yılı

Türk edebiyatı bir yılı daha devirdi. 50 Kuşağı 50. yılını kutladı, klasiklerden uyarlanan çizgi romanlar çok tartışıldı.

31 Aralık 2009 02:00

T24 - Türk edebiyatı bir yılı daha devirdi. 50 Kuşağı 50. yılını kutladı, klasiklerden uyarlanan çizgi romanlar çok tartışıldı. Yazarlar geçen bir yılda edebiyat dünyasını Taraf gazetesi yazarı Sibel Oral'a değerlendirdiler.


 
Bir yılı daha devirirken geride bıraktığımız yılda Türk edebiyatında roman yine en çok okunan tür oldu. Şiir ve öykü ise sadece meraklısına açtı kapılarını. Bu yılın en üzücü olayları elbette kaybettiklerimizdi. Nezihe Meriç, Kemal Özer, Cahide Birgül, Orhan Duru, Demirtaş Ceyhun’u kaybettik. Yıllardır kitaplıklarımızın baş köşesinde duran Virgül dergisi sessizce veda etti.


En çok konuşulanlar





Bu yıl bazı kitaplar yine müstehcen bulundu ve davalar açıldı. Sel Yayıncılık’ın 2009’da başlattığı Cinsel Kitaplar dizisinde yer alan eserler kara yazgılarından kurtulamadı. Kitapları edepli ve edepsiz olarak değerlendiren bilirkişinin edebiyat uzmanı olmadığı ise aşikârdı. Çok satan, çok konuşulan kitaplar arasında ise Ömer Özgüner’in Başkasını Seviyorum, Serdar Özkan’ın Kayıp Gül, Adam Fawler’ın Olasılıksız ve Empati gibi kitapları vardı. Bu yılın en çok satılan kitapları arasında şüphesiz başı Elif Şafak’ın Aşk adlı romanıyla, Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi çekti. Pamuk’un romanı hâlen ABD’de övgüler almaya devam ediyor. Yılın en çok tartışılan konularından biri de edebiyat klasiklerinin çizgiromana uyarlanmasının edebiyatın niteliğini düşürüp düşürmediği oldu. Haftalarca tartışıldı, edebiyatçılar ve çizgiromancılar karşı karşıya geldi ama tüm bunlar olurken farklı yayınevleri sürekli çizgiroman basmaya devam etti, çünkü klasikleri çizgiromandan okuyan okur kitlesi oluşmuştu.


En büyük dilek

Bu arada festivalleri ve edebiyat ödüllerini de unutmamak gerek; Türk edebiyatı 2009 yılında ilk kez iki festivale ev sahipliği yaptı. Biri İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali, diğeri ise İstanbul Edebiyat Festivali oldu. Bu arada edebiyatımızın mihenk taşlarından 50 Kuşağı da 50 yaşına bastı. Ferit Edgü, Demir Özlü, Orhan Duru, Erdal Öz, Onat Kutlar gibi yazarların öyküleri farklı yayınevleri tarafından yeniden basıldı. Bu yıl tartıştığımız konular arasında dergicilik de vardı. Güncel bir sığlıkla belki de yozlaşmaya doğru giden edebiyat dergiciliği artık Türk edebiyatının ana vitrini, şah damarı değildi. Hatta bazı yayıncılara göre edebiyat dergileri artık yıkama yağlama servisi oldu. Ama bize göre en büyük sorun edebiyat eleştirisinin olmayışıydı. Türk edebiyatında birkaç isim dışında eleştirmen yoktu.


Haydar Ergülen

Bir okur ve şiir yazarı olarak benim de gözlemim, eleştirmenlerin işaret ettiği gibi, romanın yükselişte, buna karşılık hikâyenin ve şiirin azalışta olduğudur. Bunun nedenleri konusunda söyleyecek ‘yeni’ bir şeyim yok, eleştirmenlere sormak gerek. Kuşkusuz bir okur olarak beni ‘çarpan’ romanlar da oldu. Bunların başında ise Sema Kaygusuz’un Yüzünde Bir Yer romanı geliyor ki daha önce okuduğum Yere Düşen Dualar romanıyla birlikte, hikâyeden romana geçenler arasında hem ivmesini yükselten hem iki yazının da hakkını veren nadir yazarlardan biri oldu. Ayfer Tunç’un Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Özen Yula’nın Gizli Aşk Bu ve Murat Menteş’in Korkma Ben Varım kitapları ise severek okuduğum diğer romanlardı. Nalan Barbarosoğlu Yol Işıkları, Aslı Erdoğan Taş Bina ve Diğerleri, Murat Yalçın Kesik Hava ve Murat Özyaşar’ın Ayna Çarpması ise, hikâyenin azınlıktaki gücünü gösteren çok değerli örnekler oldu.

İlknur Özdemir çevirisi, Ingeborg Bachmann ve Paul Celan mektuplaşmalarını içeren Kalp Zamanı ise bence yılın şiir olayıydı. Ali Çolak’ın Bilmem Hatırlar mısın? adlı kitabı da iyi bir deneme toplamıydı. Emirhan Oğuz’un efsane kitabı Ateş Hırsızları Söylencesi’yle birlikte yeni kitabı Myndos Geçidi’nin yayımlanması, Ahmet Ada’nın Taşa Bağladım Zamanı yılın beni sevindiren şiir kitaplarıydı. Yılın şiir değil ama ‘şair’ olayını ise, hakkında söz söylemeyi 2 Temmuz 1993 Madımak yangınından beri kestiğim İsmet Özel gerçekleştirdi. ‘Büyük’ bir şair ama ne yazık ki ‘küçük’ bir insan. Onun ne Müslüman ne de Komünist olduğuna inanıyorum, olsa olsa ‘nasyonal sosyalist’ olabilir! Ben de ‘ilkel’ bir Alevi olarak, onun yerinin yezitlerin, muaviyelerin yanı olduğunu düşünüyorum. Alevilere dil uzatmak Ehlibeyte’de dil uzatmaktır.


Hande Öğüt


Kadın yazarların eserlerine ağırlık verdiğim için seçimlerim tarafsız olmuyor. Bu yıl da çok sayıda roman içinden az sayıda kadın yazarın romanını okudum. Kadınlar tarafından yazılan romanlarda dikkatimi çeken, masalsı bir atmosfer taşımalarının yanı sıra tercih ettikleri katmanlı kurgu, üstkurmaca ve yeni biçim denemeleriydi. Yeni bir kadın yazını ve dilinin oluştuğuna dair sevindirici bir tablo! Kadına özgü bir humour’a sahip olan film tadındaki aşk romanı Aksak Ritim, beğendiğim romanlar arasındaydı. Elif Şafak da aşka odaklanan yazarlardan. Aşk’ta Şems ile Mevlâna arasındaki aşkı tema edinirken bize iki zaman diliminde geçen iki öykü anlatıyor. Roman içinde roman formunu anlatısında kullanan bir başka yazar Oya Baydar ise Çöplüğün Generali’nde mekân, zaman, kahraman ögelerini tümden hiçe sayarak yeni roman tarzında bir unutma ve unutturulma hikâyesi anlatıyor. Bir süre önce kaybettiğimiz sevgili Cahide Birgül’ün son romanı Eflatun Koza ve Evrim Alataş’ın Her Dağın Gölgesi Denize Düşer, bu yılın dikkate şayan romanlarındandı. 2009’un en güzel sürprizlerinden olan Sema Kaygusuz’un Yüzünde Bir Yer adlı romanı da Dersim katliamı sonrasında miras kalan ruh halleri ve duygular ile uğraşıyor. Latife Tekin’in roman tadındaki Rüyalar ve Uyanışlar Defteri de yine doğa ve kadın meselelerine içeriden yaklaşıyor. Biçim ve anlatı tekniği açısından yenilikler getirerek öne çıkan diğer iki roman da Vivet Kanetti’nin Bana Modern Türk’ün Tarifini Yapabilir misin Kaan? ile Ayfer Tunç’un Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi adlı romanları.


Buket Uzuner

 
2009 Türk edebiyat dünyasında en ilginç olay Cumhuriyet dönemi yazarlarının TV dizisi olduktan sonra yeniden çok okunanlar listesine girerek genç kuşaklarca okunması oldu. Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü, Hâlit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu’su ve Orhan Kemal’in Hanımın Çiftliği yalnızca popüler değil, iyi romanlar oldukları için sevildiler. 2009 yılı ergenlik çağındaki erkek çocuklara yeniden kitap okutmayı başarması açısından vampir romanları yılı oldu. Stephenie Meyer’in vampir romanları kült olarak tarihte yerini aldı. Ve tabii klasiklerden uyarlanan çizgi romanlar da çok önemliydi. Kendi açımdan 2009 için en heyecanlı olansa, Musil’in Niteliksiz Adam’ının Ahmet Cemal çevirisiyle yayımlanan ikinci cildi ve kendi yol hikâyelerim Yolda’nın yayımlanmasıydı. 2009’da okuduklarım arasında Jose Saramago’dan Fil’in Yolculuğu, Thomas Mann’dan Lotte Weimar’da, Aslı Erdoğan’dan Taş Bina ve Diğerleri, Mehmet Eroğlu’dan Mehmet-Fay Kırığı ve Le Clézio’dan Açlığın Şarkısı en beğendiklerim.