T24 - Yönetmen Emir (Nemenja) Kusturica’nın, Antalya Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Antalya Kültür Sanat Vakfınca 9-14 Ekimde organize edilecek 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivaline davet edilmesine, Bosna-Hersek’te soykırımın yapıldığı Srebrenitsa’daki kadın dernekleri ile ülkedeki sinemacı ve yönetmenler tepki gösterdi.
Bosna-Hersek’te 1992-1995 yılları arasında 300 bine yakın insanın katledildiği, sistematik tecavüzlerin, soykırımların yapıldığı, tarihi eserlerin, kütüphanelerin, köprülerin, camilerin yıkılıp yakıldığı bir dönemde Kusturica’nın Çetnikleri destekleyen açıklamaları, aradan geçen yıllara rağmen Bosna-Hersek’te unutulmadı.
Savaş döneminde sistematik tecavüze uğrayan kadınlara yönelik, "Meseleyi lüzumundan fazla abartıyorsunuz", "500 yıl önce zaten hepimiz Sırptık, yeniden Sırp ve Hristiyan olalım, mesele bitsin" şeklindeki açıklamaları Bosna-Hersek’teki basın tarafından savaş yıllarında sıkça eleştirilen Kusturica, Mayıs 2005’te Belgrad’da vaftiz edilerek Ortodoks oldu ve "Nemenja" adını aldı.
Belgrad’da yaşayan, "sanatçı ve sinemacı" kişiliğinden ziyade "siyasi" söylemleriyle ülkesinde bilinen Kusturica’nın Altın Portakal Film Festivaline davet edilmesine, Bosna-Hersek’teki çeşitli sivil toplum örgütleri, sinemacı ve yönetmenler tepki gösterdi.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu ve Lahey’deki uluslararası mahkemece savaş yıllarında soykırım suçu işlendiği kabul edilen Srebrenitsa’da kocasını, oğlunu, kızkardeşini ve akrabalarından 22 kişiyi kaybeden Srebrenitsa ve Zepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç, Kusturica’nın festivale jüri üyesi olarak davet edilmesi karşısında şaşkınlığa uğradığını söyledi.
"Bu hiç adil olmayan ve utanç verici bir durumdur" diyen Subaşiç, savaş suçluları Slobadan Miloşeviç, Radovan Karaciç ve Ratko Mladiç’in destekçisi olan bir kişinin Türkiye’ye gitmesi ve orada konuk olmasını "çok utanç verici bir durum" olarak değerlendirdiğini söyledi.
Subaşiç, tepkisini şöyle dile getirdi: "Tüm Türkiye suçlu demiyorum, ama Kusturica’yı davet eden festival organizatörleri benim için Kusturica ile aynı olur. Böyle bir durum canımı acıtıyor. Çünkü bu, Srebrenitsa annelerinin, kurbanlarımızın küçük düşürülmesi anlamına gelir. Bu çok ayıp bir şey. Müslümanları aşağılayan bir kişinin, Müslümanların kalbi olan ülkeye gitmesini, onun orada ne söyleyebileceğini anlayamıyorum. Orada belki Müslümanlardan nefret ettiğini, Çetniklerin tarafına geçtiğini söyleyecektir. O 1992’den 2010’a kadar kendi kimliğini, nasıl biri olduğunu, Çetniklerin tarafında durduğunu çok net bir şekilde ifade etti." Bosna-Hersek savaşı başlarında Srebrenitsa’da öğretmen olan kocasını kaybeden ve oradaki katliamlara tanık olan Şahida Abdurahmanoviç de Kusturica’nın Türkiye’ye davet edildiğini duyduğunu ve bunun bir "şaka" olacağına inandığını söyledi.
Ancak olayın gerçek olduğunu öğrendikten sonra, büyük hayalkırıklığına uğradığını belirten Abdurrahmanoviç, "Saraybosnalı biri olarak, Bosna soykırımını hiçe sayan bu insan hakkında Türk kardeşlerimizin pozitif bir şey söyleyeceklerini düşünmüyorum. Kusturica, yaptığı açıklamalarla, ait olduğu milleti hakkında düşündüğü her şeyi açıkça sergiledi. Onun Türkiye’deki bir festivale davet edilmesi fikrinin nereden geldiğini bilmiyorum, ama inanıyorum ki kaderimizi, Boşnakların yaşadığı katliamları bilen Türk dostlarımız buna tepki göstereceklerdir" dedi.
Kusturica’nın bir zamanlar aynı milletten olduğu insanlar hakkında söylediklerinden utanması gerektiğini ifade eden Abdurrahmanoviç şöyle konuştu: "Kusturica, önceden yaptığı işler, mesleği itibarıyla büyük biriydi, ama savaştan bu yana benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Soykırımı yapanların yanında durdu, onları destekledi. Böyle bir durumda kendisi için söz sarf etmek bile gerekmiyor. Türklerle kendimizi bir hissediyoruz, böyle de devam edilecekse bu tür konulara duyarlı olmalıyız. Biz Türklerden destek bekliyoruz ve onları sırtımızı yaslayabileceğimiz dost olarak görüyoruz." Bosna-Hersek’teki çok sayıda savaş kurbanı yakını ve sivil toplum örgütü temsilcileri de Kusturica’nın Türkiye’ye gidemeyeceğinden emin olduklarını ve bu davetin son anda geri çekileceğinden ümitli olduklarını söyledi.
Sinema sanatçılarından tepki
Bosna-Hersek’te çok sayıda filme imza atan, reklam filmleriyle de bilinen yönetmen Pyer Jalitsa, çok başarılı bulduğu Antalya Film Festivaline Kusturica yerine, bu bölgeden başka bir yönetmenin de seçilebileceğini belirtti.
"Ben bir festival organize etsem Kusturica’yı jüriye davet etmezdim, ama istediğini yapma özgürlüğüne sahip başka bir festivalin işlerine karışamam" diyen Jalitsa şöyle konuştu: "Kanuni açıdan Kusturica’nın o festivalde olmaması için hiçbir neden yok, ama Türkiye’de ve bu bölgede yaşayan Boşnakların buna gösterdiği tepkiyi çok iyi anlıyorum. Tepkiler çok mantıklı. Onları hiçe saymamak gerekiyor. Eğer festivalinize tanınmış kişileri davet ediyorsanız diğer insanların da onlara tepki gösterebileceğine kendinizi hazırlamanız gerekiyor. Kusturica’nın çok iyi bir film yönetmeni olduğu büyük bir gerçek, ama tabii ki çok tartışma yaratan, siyasi anlamda yaptığı açıklamalara insanların tepki gösterebilmeleri de başka bir gerçek. Kusturica, sanatçı kişiliğinden ziyade, siyasi kimliğiyle ön planda bulunan biridir." Bosna-Hersekli tiyatro ve sinema oyuncusu Ermin Siyamiya da Kusturica’nın 47. Uluslararası Antalya Film Festivaline davet edilmesine anlam veremediğini söyledi.
"Festivali düzenleyenlerin kararlarına karışamam, ama Türk halkı, Türkiye’de ve burada yaşayan Boşnaklar haklı olarak itiraz ediyor" diyen Siyamiya, Kusturica’nın yaptıklarının, söylediklerinin hafife alınmaması gerektiğini vurguladı.
Emir Siyamiya, şu görüşleri dile getirdi: "Bir sanatçı için, ’İyi bir yönetmen, ressam, şarkıcıdır, ama iyi bir insan olamayabilir’ deyip de bu iki şeyi birbirinden ayırmamalıyız. Ben bunu ayıramam. Bana göre Kusturica çok kötü bir insandır. Ülkesi, doğduğu ve ona her şeyi veren şehri için çok kötü şeyler yaptı. Kendi halkına karşı kötü davrandı, düşmanın, katliamı yapanların yanında durdu. Benim için o bitmiş bir hikayedir, hem insan hem de sanatçı olarak ölmüştür. Birinin sanatını ve insanlığını birbirinden ayırmak düşünülemez." İlk uzun metrajlı filmiyle 2008 yılında Cannes Film Festivalinde ödül alan "Kar" filmi Amerikalı sinemacı Angelina Jolie’ye ilham kaynağı olan kadın yönetmen Aida Begiç de Kusturica’nın yerine siyasi kimliği ön planda olmayan birinin davet edilmesinin daha "şık" olacağını belirtti.