Boşanan kadınların yaşadığı soyadı sorunlarını gündeme alan ve kendi soyadına sahip çıkmak isteyenlerin buluştuğu bir platform var artık...
Kadınların sorunlarına çözüm yolları arayan Devlet eski Bakanı ve İzmir eski Milletvekili Işılay Saygın'ın bu projesi, Yeni Asır Gazetesi yazarı Öncel Öziçer'in bir yazısıyla isim buldu.
'Soyadıma Sahip Çık' kampanyasına, başta CHP İzmir Milletvekili Dr. Canan Arıtman başta olmak üzere Türk Anneleri Derneği, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği gibi kadın dernekleri, avukatlar, doktorlar, binlerce kişi destek veriyor.
Kadınlar, toplum içerisinde kendi ayakları üzerinde durmayı kanıtladıkları ve eşlerinin soyadlarını kullanmak zorunda kalmadıkları için bir hayli memnun ancak erkekler tarafından bakıldığında ise durum pek parlak değil!
Erkeklerin büyük bir çoğunluğunun projeye karşı çıktığını söyleyen Proje Genel Koordinatörü Yusuf İnan gelen yorumları ntvmsnbc'ye şöyle değerlendiriyor:
"Bayanlar, kampanyaya olumlu tepki veriyor. Bize ulaşan telefonların bir kısmı, erkek egemen bir toplumda yaşanmalarından dolayı memnuniyetsizlik duydukları ve sosyal baskı nedeniyle eşlerinin soyadlarını kullanmak zorunda kaldıkları yönünde... 'Maço' erkekler ise kampanyaya son derece karşılar çünkü, Türk toplumundan alışılmış bir kadın imajı olduğunu, feminist yapıda, kocasına meydan okuyan kadın tipinin zor hazmedileceği için bu durumun boşanmaları artıracağını öne sürüyorlar."
'Kız çocukları ezik yetiştiriliyor'
'Türk geleneğinde kadın ve erkek eşitti. Hakan ve Hatun yan yanaydı. Birlikte ata biner, ok atar, savaşırlardı. oysa günümüz Türkiye'sinde durum çok farklı' diyen İnan, kadın ve erkek arasında yaşanan ayrımcılığı şöyle anlatıyor:
'Türkiye'de genel olarak kız çocukları ezik yetiştiriliyor. Kadın, bir kaç istisna dışında sosyal hayatın hep dışında bırakılıyor ve üniversitelerde, iş dünyasında, Meclis'te hâlâ yeteri kadar katkı sağlayamıyor. 'Erkek egemen toplumu' tabiri bize tam olarak örtüşüyor. Bu erkekler içinde sorunların ve ekonomik giderleri karşılamada tek başına kalmaları, ezilmeleri ve erken yaşlanmaları anlamına geliyor. Erkek gücünü göstermek isterken gurur yapıyor ve tek başına eriyor.
'Kadın, erkeğe yaslanıyor'
Kadın ise daha evlilik cüzdanını almadan, bir erkeğe yaslanmaya alıştığı için ilk dönemlerde kendini kenara çekiyor, ancak bir süre sonra kaybettiği o gücü tekrar geri kazanmak istiyor. İşte biz; kadının daha ilk adımda, erkeğe yaslanma psikolojisine girmemesini hedefliyoruz. 'Anne' olarak çocuklarına güçlü görünmelerini, aile otoritesine ve ekonomisine katkı sağlamalarını istiyoruz."
Işılay Saygın: En çok kız babaları mutlu
Kampanyanın mimarı Işılay Saygın, Türkiye Cumhuriyeti'nin 54. hükümetinde milletvekili olduğu dönemde Türk Medeni Kanununun Soyadı İle İlgili 153. maddesinde değişiklik yaparak 'kadının evlendikten sonra talep ettiği takdirde kocasının soyadından önce gelmek üzere kendi soyadını da kullanabilmesi' imkânını sağladı.
'Kadınlarımız hayatın içinde kendi kimlikleriyle var olmak istiyorlarsa bu haklarını kullanmalılar' diyen Saygın, özellikle kız babalarının duyduğu mutluluğu dile getirerek, kampanyayla ilgili şunları söyledi:
'Kadının kimliğini kaybetmemesi için oluşturulan bu kampanyaya gönülden destek verenlerdenim. Bu hem çalışan hem de ev kadınları için çok önemli bir hak. Kadın, eşinin soyadını alırken, kendi kimliğini de kaybetmiyor. Bu durumdan en çok kız babalarının yüzü gülüyor.'
TASARI HAKKINDA KİM, NE DİYOR?
'Geç bile kalındı'
Nejat Arseven (ANAP Ankara Milletvekili)
‘Yeni kanunu fevkalade iyi buluyorum. Aslında, Türkiye Cumhuriyeti\'nin çok önemli kanunlarından, ceza kanunu olsun, medeni kanun olsun, uygulanmaya kondukları yıllardan bugüne geçen zaman içinde toplumda, dünyada çok büyük değişiklikler oldu. Ama maalesef, Türkiye bunu günün şartlarına uyarlamak konusunda çok eksik kalıyor. Aslında, bu yanlızca Medeni Kanun için değil, bir ölçüde belki Anayasamız için de geçerli. Ben, Adalet Bakanlığı\'nın yaptığı bu tür çalışmaları çok olumlu buluyorum.’
'Kadın korunmalı'
Ertuğrul Yalçınbayır (Eski RP Bursa Milletvekili)
‘Ben, taslağı Adalet Bakanlığı\'ndan istedim. Onu görmeden bilgi verebilmem oldukça zor. Ama kadının korunması ve eşitliğin sağlanmasına yönelik hükümlere katılmamak mümkün değil. Ama bunların yeni ihtilaflar yaratacak nitelikte de olmaması gerekiyor. Özellikle, boşanma halinde malların paylaşımıyla ilgili getirilen nedir? O mallar evlilik birliği içinde edinildiyse ona bir diyeceğimiz yok. Evlilik birliği dışında olanların objektif kıstasını nasıl buluruz bilemiyorum.’
'Taslağı destekliyorum'
Ümran Akkan (Eski DYP milletvekili)
‘Biz, o kanuna tasarı halindeyken imza atmıştık. Hazırlanması sırasında arkadaşlarla birlikte çalışmıştık. Destekliyorum. Eskisine göre hem erkeğe hem kadına çok daha iyi düzenlemeler getirmiş. Belki gözümden kaçmış bir şey olabilir, ama şu haliyle yeterli gözüküyor. İstenenlere cevap veriyor. Özellikle de kadınlar açısından son derece faydalı olacağına inanıyorum.’
'Soyadı aynı olmalı'
Kadir İnanır (Sinema sanatçısı)
‘Karı-koca yerine kadın-koca denmesi bana garip geliyor. Bu yıllardır böyle benimsenmiş. Karı sözcüğü tek başına kullanıldığında zaman zaman kadınları sanki aşağılamak için kullanılmış gibi görünüyor, ama karı-koca demek çok abes durmuyor. Herkesin kendi vücudu üzerinde söz hakkı vardır. İsteyen istediği değişikliği yapabilir. Dolayısıyla cinsiyetini değiştirmek isteyen de değiştirebilir. Ama kişi önce buna gerçekten ihtiyacı olup olmadığını düşünmeli. Toplumun değerlerini de fazla rencide etmemeli. Kadınlar istiyorlarsa kızlık soyadlarını kullanabilir. Ama o evlilikten doğacak çocuklar hangi soyadını kullanacak? Bence ister kadın erkeğin ister erkek kadının soyadını alsın farketmez, ama ikisinin soyadının aynı olması bana göre önemli.’
'Medeni kanuna karşıyım'
Gani Müjde (Mizah yazarı)
‘Medeni insanların medeni kanuna ihtiyacı yoktur. Kanunlarla medeni olunmuyor. Benim şahsi fikrim artık bu çağda gerçekten kanunlara gerek olduğuna inanmıyorum. Bugün artık kişi kendi varlığıyla haklarını koruyabilmeli. İnsanların aralarındaki en özel ilişkilere kadar kanunların girmesini doğru bulmuyorum. İnşallah günün birinde insanlar bunlarla yaşamak zorunda kalmaz. Bütün bu kanunları çok mantıksız buluyorum. İnsanlar istedikleri yaşta evlenebilirler, kimsenin kimsenin soyadını almasına gerek yok. Zaten bundan daha saçma bir şey olamaz ben niçin eşimin soyadını ya da o benim soyadımı almak zorunda kalıyor ki buna hiçbir anlam veremiyorum. Her insan cinsiyet değiştiremiyecekmiş. Bu kısmı eğer benim için yaptılarsa beni bağlamaz. İnsanlar cinsel özgürlüklerini yaşarken de devlete mi soracak. Kafamı bozmasınlar onlara inat cinsiyet değiştiririm.’
'Eksiksiz kabul edilmeli'
Yurdusev Arığ (KASİDE Genel Başkanı)
‘Medeni Kanun\'un yeni hazırlanan taslağı uzun süreli bir çalışma neticesinde ortaya çıkmıştır. Hiç aceleye getirilmemiştir. Bu konu da memnuniyet vericidir. Bu taslak ile aile reisi erkektir ibaresinin kalkması, karı yerine kadın kelimesinin getirilmesi, çocuğun sorumluluğuna kadının da katılımı, zinanın boşanma nedeni olması, kadının kızlık soyadını kullanabilmesi, malların eşit paylaşımı ve diğer değişikliklerin hepsini takdirle karşılıyor, Meclis’in gündeminden bir an önce eksiksiz çıkmasını bekliyoruz. Bu yasadan biz KASİDE olarak çok memnunuz.’
'159. madde değiştirilmeli'
Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı
‘Özellikle 159. maddedeki son değişiklik bizi ihtiyatlı ve uyanık olma konusunda yeterince uyarıyor. Bilindiği gibi kadının çalışmak için kocasının iznini almasını zorunlu kılan 159. madde, kadınların mücadelesi sonucunda Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. 1993’teki taslak, bu maddeyi gayet başarılı bir biçimde şöyle düzenliyor: ‘‘Eşlerden her biri, meslek ve sanat seçimi ve yürütülmesinde eşit haklara sahiptir.’
Yeni taslak ne diyor: ‘Eşlerden her biri meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde diğer eşi ve ailenin huzurunu göz önünde tutar.’’ Sadece bu madde bile, kapalı kapılar ardında hazırlanan taslağın kimi maddelerde ciddi birtakım sorunlar getirebileceğini gösteriyor. Medeni Yasa, kadını erkeğin mutlak bir denetim ve baskısı altına sokan, kadının kimliğini kocasının belirlemesini, emeğine kocanın el koymasını sağlayan tüm hükümleriyle değiştirilmelidir.’
'Tartışmaya açılmalı'
Perihan Sarı (Kadın Dayanışma Vakfı Bşk. Yrd.)
‘Medeni Kanun, yurttaşlık yasası, kadının yurttaş olarak tanındığının somut bir belgesidir. Zaman içindeki eşitsizliği, içerdiği eşitsiz maddeler bu yasanın anlamını ve önemini değiştirmez. Ancak, bu yasada toplumsal bir gereksinime dönüşmüş değişikliklerin yapılması gecikmiştir. Çünkü toplumsal gelişme yasal düzenlemelerin önüne geçmiştir. Değişiklikle ilgili olarak yapılan açıklamalar uygulamadaki birçok sorunu çözmeyi amaçlamakta. Yine de özellikle mal rejimi ilgili olarak, kadınlar düşünülerek yapıldığı söylenen iyileştirmelerin, serbest piyasanın iyi işlemesine yarayacağına göz ardı etmeden değişiklik taslağının tümünün tartışmaya açılmasını beklemek gerekir.’
'Sonuç önemli'
Sündüz Haşar (KADER Başkanı)
‘Bu henüz bir tasarı taslağı. Nasıl geçeceğini bilmiyoruz. İçeriği hakkında da çok bir bildiğim yok açıkçası. Basında çıkanlar da çok yüzeysel. Allah razı olsun, öne çıkardığınız bazı şeyler bizi öyle yanıltıyor ki, sonra altından bambaşka şeyler çıkıyor. Doğrusunu isterseniz, çok yayılmadan ve ilgili alanlarda tartışmadan konuşmayı çok doğru bulmam. 84\'te de böyle bir paket hazırlanmıştı, ama hiç bir şey olmadı. Yine böyle çok kapsamlı, kadınların ihtiyaçlarını kapsayan bir paketti.’