Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Melih Bulu, atamasına dair yükselen tepkileri beklediğini belirtirken, dün okul önünde polisin öğrencilere yönelik müdahalesine ilişkin "Bizim en istemeyeceğimiz şey Boğaziçi'nin 150 yıllık fiziksel varlığının harabeye dönmesi, dün böyle bir şey olabilirdi. O yüzden polis orada doğrusunu yaptı. Bir filin züccaciye dükkanına girmesi gibi olacaktı" dedi.
Habertürk'te Veyis Ateş'e konuşan Bulu, istifa taleplerine rağmen istifa etmeyeceğini belirtirken, "Zaman içinde biz birbirimizi tanıyınca ne kadar verimli çalışacağımızı göreceğiz" ifadesini kullandı.
Bulu, dün yaşanan olaylarda polisin kampüse davet edilmediğini söylerken, üniversite kapısına kelepçe takılmasına ilişkin "Orada çok pratik bir şey var, kapı kırıkmış ve çok fazla şey olduğu için kapıyı tutturmak için kelepçe takmışlar" şeklinde konuştu.
2015te AKP'den milletvekili aday adayı olmasına ilişkin gelen soruya da "Ben siyasete ODTÜ'de okurken CHP'de başladım. Şimdi tabi bunları görmüyorum, beni hep AK Partili olarak yansıtıyorlar" şeklinde yanıt veren Bulu, 2009'da aktif siyaseti bıraktığını, 2015'teki aday adaylığının 'çok önemli olmadığını, aktif siyasette yer almadığını' söyledi.
Bulu'nun Habertürk'teki açıklamasından satır başları şöyle:
"Benim durumumda bildiğim kadarıyla 9 aday başvurdu. Daha sonra mülakata davet ediliyorsunuz. Bir mülakata alındık. O komisyondaki mülakatta sizi Boğaziçi Üniversitesi'nin özelliklerine uygun sorular soruluyor. En son Cumhurbaşkanı tarafından karar veriliyor.
"Benden önce de Boğaziçi dışından bir rektör atandı, İTÜ'den. Daha da önemlisi ben bir Boğaziçiliyim. Aynı zamanda ortak ders verdim hocalarıla beraber. Sürekli de Boğaziçi içerisinde hocalarla beraber yemek yediğimiz, çay içtiğimiz...
"Boğaziçi'nde ders verdiğim zamanlarda da öğrenciler benimle ilgili çok şey yazarlardı. Tabi Boğaziçi öğrencisi çok zeki öğrenciler. Onlar da hocalarını denemeyi severler. Ben bu tepkilere alışığım. Rektör olunca daha üst seviye tepki geldi. Açıkçası tepkileri bekliyordum.
"Benim hoşuma gitmeyen şey şu oldu, diğerlerinin Boğaziçi öğrencisinin içine girmesine öğrenciler nasıl izin verdi anlayamadım. Üniversiteli olmayanlar da var, alakasız insanlar. Burada provokatif bir şey olduğu, anladığım kadarıyla Boğaziçi öğrencisi burada kullanıldı. Boğaziçi öğrencisi istediği yerde protesto yapabilir, Boğaziçi öğrencisi olmayanları kampüse almayalım.
"Orada çok pratik bir şey var, kapı kırıkmış ve çok fazla şey olduğu için kapıyı tutturmak için kelepçe takmışlar.
"Boğaziçili olmayan öğrencilerin bir güruh halinde Güney kampüse girmeleri üniversitenin, bu bir galeyana dönüşebilir, camlar indirilebilir, bunu kontrol edemeyiz, Boğaziçi öğrencileri bunu bildiği için bir sorun yok.
"Kampüse polis davet edilmedi. Polis kampüsün önünde herhangi bir şekilde öğrenci olmayanların girişini durdurmak amacıyla yer aldı.
"Yok canım niye istifa edeyim. Zaman içinde biz birbirimizi tanıyınca ne kadar verimli çalışacağımızı göreceğiz.
"Şöyle bir rektör seçimi büyük üniversitelerde yok, hocalar oy verecek, bir tane rektör seçeceğiz. İyi üniversitelerde hep atanıyor. Kiminde arama komisyonu kuruluyor, komisyon değerlendiriliyor ve mütevelliye sunuyor. Biz devlet üniversitesi olduğumuz için 3 aşağı 5 yukarı gelişmiş üniversitelerle aynı yöntemle seçiyoruz rektörü. Bir kurumu yönetecek kişinin seçimle gelmesi pek kullanılan bir yöntem değil, verimli bir yöntem değil. Demokrasi iktidarın seçiminde çok verimli bir yöntem ama siz oy vererek bir rektörü ya da bir şirketin genel müdürünü seçemezsiniz.
"Ben siyasete ÖDTÜ'de okurken CHP'de başladım. Şimdi tabi bunları görmüyorum, beni hep AK Partili olarak yansıtıyorlar ama o zaman öğrenciydim, SHP'den bir yardım istenmişti ve ben öyle başladım. Daha sonra Liberal Demokrat Parti'den bir teklif geldi bana, onların gençlik teşkilatlarını yönettim. Ben hep bu işin içerisindeydim. Siyasete akademisyen olarak bakan birisiyim, bir şey olayım değil de, bu nasıl our diye. Benim merakım yönetim ve organizasyon. Aday oldum ama doğal olarak o zamanı harcamadığım için...
"Ben Boğaziçi'nde doktora yaparken AK Parti'nin kurulduğu haberi gelince Sarıyer'de AK Parti'ye bitti, onlar da sağ olsunlar beni kurucu yönetim kurulu üyesi yaptılar. Bu partilerin hepsi Türkiye'ye hizmet etmek isteyen... Ben şuna da çok karşıyım, bizim çok daha birleştirici olmamız lazım. Boğaziçi Üniversitesi'ne de bu mantıkla gitmemiz lazım, gideceğiz inşallah.
"Ben bundan önce 2 üniversitede rektörlük yaptım. Sonuçta ben uzun süredir üniversitenin içerisinde olan bir kişiyim. 2009'da aktif siyaseti bıraktım zaten. Ondan sonra kariyerimi tamamen... 2015'te aday adayı oldum ama çok önemli değil, öncesinde aktif siyasette değilim.
"Böyle bir provokasyon olacağını öngörmedim, olay olmasının sebebi provokasyonlar. Bu olmasaydı biz gayet güzel Boğaziçi'nin standart protest kültürünü görecektik, ben öğrencilerle konuşacaktım ve bu çözülecekti. Beni tanımıyorlar, tanımayanlar sırtlarını dönüyorlar.
"Bu intihal meselesi iftira. Orada şimdi bu teknik bir şeye giriyor ama, bu tezlerin ilk kısmında literatür kısmı vardır, oradaki her şey alıntıdır. Bazı yerlerde tırnak içine almamışım, o mesele. Biz bu tezleri yazarken bizim yazılı bir şeyimiz yoktu ve formatlar sürekli değişti. Farklı kurallar var. İşin özü aldığınız şeyin kaynağını yazmış mısınız, yazmışım sonuçta.
"Haliç Üniversitesi ile ilgili önceden hazırlıklarımızı yaptık, orada herhangi bir yönetim boşluğu yok, sistem gayet güzel çalışıyor.
"1980'den sonra İTÜ'den gelen bir rektör atandı.
"Ben Boğaziçi'nde insanların beni tanıdıkça uzlaşma zeminine oturacağını düşünüyorum. Şu an belki bir yanlış bilgilendirme var, farklı bir kültür mü geliyor oraya diye. Oradaki birçok insandan daha Boğaziçiliyim. 8 senem geçti.
"Olayları büyük çerçevede analiz etmek lazım. Bizim en istemeyeceğimiz şey Boğaziçi'nin 150 yıllık fiziksel varlığının harabeye dönmesi, dün böyle bir şey olabilirdi. O yüzden polis orada doğrusunu yaptı. Bir filin züccaciye dükkanına girmesi gibi olacaktı. Boğaziçililer her zaman üniversiteye girebilirler ama Boğaziçili olmayanlar bir işi varsa okula girebilirler.
"Boğaziçi bizim gözbebeğimiz, Türkiye'nin en elit, en üst seviye kurumlarından birisi. Bizim de dünyada ilk 10 lider ülke haline geleceksek Boğaziçi bunun olmazsa olmazı. Ben bu refleksle Boğaziçi'ne bakıyorum. Belki öğrencilerimiz, hocalarımız büyük resmi görmüyor olabilirler. Ben en tepede oturan kişi olarak onu görebiliyorum. Bizim kendi içimizdeki meseleleri kendi içimizde konuşarak halletmemiz lazım.
"Ben bugün başladım resmi olarak. Hocalarımızla konuşmaya başladım. Bunlar zaten konuştukça insanlarla çok iyi anlaşacağımızı düşünüyorum.
"Boğaziçi o tarafa, YÖK'e zaman ayırsa biraz orada çok Boğaziçili olur. O yüzden Boğaziçi'de kendini biraz fildişi kuleye koymuş durumda. Bizim mutlaka Ankara'da daha fazla olmamız lazım. Bunun birçok sebebi olabilir ama bizim daha çok Ankara'da olmamız lazım.
"Ben hard rock, Metallica dinleyen bir rektörüm. Kültürle ilgili en ufak bir şey düşünmüyorum. Hocalarımızın şuralar iyi gitmiyor dediği şeyler mutlaka yapılacak. Diğer taraftan benim ilk 100 hedefim var. Benim güncel, son zamanlarda yazdığım üniversitelerin sıralamasıyla ilgili 2 tane makalem var. Sırf bunlara baksa insanlar bu işin matematiğini iyi bilen bir mantıkla bunun olabileceğini görecekler. İddialı hedef koymak, Boğaziçi'ni ilk 100'e sokmak istiyorum. Hedefi koyduktan sonra hep birlikte düşüneceğiz, biz buna nasıl ulaşacağız diye. Bunu yaparsak bütün Türkiye'deki üniversitelere de örnek olacağız.
"Öğrencilere birçok şey vadediyorum ama şunları önemsiyorum, bir girişimcilik ekosistemi var ama Boğaziçi bu konuda biraz geri kaldı gibi düşünüyorum. Start-up kültürü bütün dünyaya yayıldı, biz ama Boğaziçi olarak burada geri kaldık. Start-up, tekno girişimleri çok daha fazla kuran, büyüten yapılar kurmamız lazım. Bu bütün Boğaziçi'nin de mantığını etkileyecektir.
"Tekrar siyaset düşünmüyorum."