Dünya

BM Genel Kurulu'ndan izlenimler: İsrail Başbakanı Netanyahu, "Savaşa devam" diyor

28 Eylül 2024 08:38

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun son gününde yaptığı tehditkâr konuşmada ülkesinin Gazze’de soykırım yaptığı iddialarını reddetti; Birleşmiş Milletler’e, Uluslararası Adalet Divanı’na ve İran’a meydan okudu. Teslim olmazlarsa savaşın Hamas ve Hizbullah yenilene dek devam edeceğini ve sonrasında kurulacak düzende Gazze'nin yönetiminde Hamas’ın asla yer alamayacağını savundu.

TIKLAYIN | İsrail Başbakanı Netanyahu'nun BM konuşmasının tam metni: Suudi Arabistan ile normalleşme vurgusu yaptı, BM'ye "antisemitik safra bataklığı" dedi

Çatışma ve kaosla yoğrulmuş Orta Doğu'nun zenginlik ve barış alanına dönüşmesinin koşullarından birinin "Filistin Yönetimi’nin teröristleri destekleyip yüceltmeyi bırakması" olduğunu iddia etti.

İsrail'in barış istediğini, dünyanın “İran’ın başını çektiği ve aralıksız saldırganlıktan doğan ‘lanet’ koalisyonu” yerine İsrail’in önerdiği ve “Arapların ve Yahudilerin tarihi uzlaşma çerçevesinde bölgede fırsatların paylaşılmasına dayanan ‘nimet’ koalisyonundan” oluşan “Yeni Orta Doğu’dan” yana olması gerektiğini savundu.

Netanyahu aslında bu yıl BM’ye gelme niyetinde olmadığını ama kürsüye gelen liderlerin birbiri ardına yaptığı “yalan ve iftira” dolu konuşmalarını dinleyince gelmeye karar verdiğini söyledi.

Konuşmasında üç bin yıl önce Musa Peygamberi İsrailoğulları'nı Söz Verilmiş Topraklar’a götürdüğünde önlerinde beliren “lanet” ve “nimet” adlı iki dağın bugün de geçerli olduğunu söyleyen Netanyahu “Eylemlerimiz gelecek kuşaklara miras olarak nimet mi lanet mi bırakacağımızı belirleyecek” dedi.

7 Ekim’den önce İsrail ile Suudi Arabistan ve Arap dünyası arasındaki ilişkilerin normalleşme yoluna girdiğini; İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında 2020’de imzalanan Abraham Anlaşmaları’nın meyvelerini toplamaya başladıklarını anlattı.

Ancak Hamas’ın İran’ın desteğiyle Gazze sınırındaki İsrail yerleşimlerine yaptığı ve çocuklar dahil bin 200 kişinin öldüğü, 251 kişinin de rehin alındığı 7 Ekim’deki saldırıyı “Nazi soykırımını hatırlatıyor” şeklinde tanımladı.

Netanyahu, 8 Ekim’de Hizbullah’ın Lübnan’dan gerçekleştirdiği roket saldırıları ve ondan 2 hafta sonra da Yemen’deki Husilerin yanı sıra Suriye ve Irak’taki İran destekli Şii militanların son bir yıldır süregelen saldırılarını sayıp “Yok olmamızı isteyen vahşi düşmanlarla karşı karşıyayız…Ortak medeniyetimizi yok edip hepimizi tiranlık ve terörün egemen olduğu karanlık çağa döndürmeye çalışıyorlar” dedi. İsrail’in “kutsal görevi” olan kendini savunmak, Hamas’ın elindeki rehineleri kurtarmak ve halkını korumak için savaşmaktan başka çaresinin olmadığını söyledi.

İsrail Başbakanı, Tahran yönetimine yönelik olarak da “Bize saldırırsanız size saldırırız. İran içinde ve hatta tüm Ortadoğu’da İsrail’in uzun elinin ulaşamayacağı yer yok” diyerek tehditte bulundu.

İsrail, geçtiğimiz haftalarda Suriye ve Lübnan’da bazı Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazı ve telsiz gibi elektronik araçlarına müdahale edip patlatmış, çocuklar da dahil olmak üzere sivil ölümler olmuştu.

Hizbullah’ın okullara, hastanelere silah depolayarak tüm ülkeyi cephaneliğe çevirdiğini iddia eden Netanyahu, Lübnan halkına da seslenerek “bu ölüm tuzağından kurtulmalarını” istedi; "Lübnanlılarla değil, sizin ülkenizi esir alıp bizim ülkemizi de yok etmek isteyen Hizbullah’la savaşıyoruz” dedi.

Yeni Orta Doğu’da “barış ve refah koridoru”

İran tehdidinin Arap devletleri ve İsrail’i bir araya getirdiğini iddia eden Netanyahu bölgede barışın sağlanması için “dramatik bir atılım” olarak sunduğu Suudi Arabistan ile İsrail arasında imzalanacak bir barış anlaşmasının ve kurulacak diplomatik ilişkilerin Arap-İsrail çatışmasını bitirebileceğini, turizm ve ortak girişimler sayesinde barış ve refah yaratacağını ve Filistinlilerle gerçek barış olasılığını artıracağını söyledi.

Yüzyıllar boyunca imparatorluklar tarafından işgale uğrayan Orta Doğu topraklarında düşmanlık duvarları yıkıldığında “Böyle bir anlaşma Yahudilik ve İslam, Kudüs ve Mekke, İshak ve İsmail’in torunları arasında daha geniş bir uzlaşma sağlayacaktır” öngörüsünde bulundu.

Son yapılan G20 zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Avrupalı ve Arap liderler tarafından ilan edilen ve Hindistan, Arap Yarımadası ve İsrail arasında uzanan mega bir ticaret koridorundan geçecek ticaret, denizcilik, iletişim ve enerjinin iki milyar insana fayda sağlayacağını belirtti.

Yankılar

Türkiye de dahil BM delegelerinin çoğu Netanyahu’nun konuşmasından önce ana salonu terk ettiler. Salonda kalan delegelerin ise diplomatik davranıp sessiz kalmayı tercih etmesi ve Gazze veya Filistin lehine tepki vermemesi dikkat çekti.

Öte yandan Netanyahu’nun konuşması kendisini balkondan izleyen ve Amerika’da İsrail lobisini oluşturan sadık taraftarlarının attığı destek sloganları ve alkışlarla sık sık kesildi.

Aynı taraftarlar Netanyahu’dan önce konuşan Slovenya Başbakanı “soykırım” ifadesini kullanınca “Git Hamas ve Hizbullah ile konuş!” şeklinde slogan attılar. İnsani yardım kuruluşu çalışanlarının İsrail saldırılarında öldürülmesi eleştirilince bu çalışanların terörist olduklarını iddia ettiler.

İsrail’den bu konuşmayı dinlemek için gelen bir Netanyahu taraftarının sözleri barışın ne kadar uzak olduğunu hatırlatır gibiydi:

“Filistinlilerin devleti, bayrağı ve toprağı olamaz. Abbas ise sadece bir kukla"