T24 Haber Merkezi
Bloomberg haber ajansının Türkiye merkezli iki muhabiri hakkında "Türkiye ekonomisinin istikrarını zayıflatmaya çalıştıkları” gerekçesiyle dava açılması ekonomist ve iktisatçıların tepkisini çekti. Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç hakkında ağustos ayında yayımlanan bir haber sebebiyle 2 ila 5 yıl hapis cezası istemiyle dava açılmasının ardından ekonomistler ve iktisatçılar, ekonomideki kötü gidişatı engelleyemeyen hükümetin bunu haberleştirenleri cezalandırma yoluna gittiği yorumunda bulundu.
Bloomberg, dün gece Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) şikayeti üzerine hazırlanan iddianamenin kabul edildiğini ve iki muhabirleri hakkında dava açıldığını duyurmuştu. Wall Street Journal da davanın aralarında Bloomberg muhabirleri ile ekonomistlerin de olduğu 38 kişiyi kapsadığını duyurdu.
TIKLAYIN - Bloomberg: Türkiye'nin bankacılık sistemiyle ilgili haber nedeniyle iki muhabirimize dava açıldı
"Büyük bir yabancı haber ajansının peşine düşmek gerginliğin artırılması anlamına geliyor”
Eski Merkez Bankası Başkanı ve İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, dava metninin bir kopyasını Twitter hesabından "Ekonominin genel gidişatı ve döviz kuru gelişmeleri hakkında görüş bildiren bazı kişiler hakkında, BDDK suç duyurusunda bulunmuş. Paylaşmak da suç mu acaba?" notuyla paylaşırken; Londra merkezli deneyimli yatırımcı Paul McNamara da “Türkiye yönetimi gazetecilerin peşinden giderken her zaman saldırgan oldu ama büyük bir yabancı haber ajansının peşine düşmek gerginliğin artırılması anlamına geliyor” yorumunda bulundu. McNamara, “Türk hükümeti ekonomiyi ateşe verdi ve şimdi de bunu haberleştirenleri hapse atmaya çalışıyor” diye ekledi.
Eski ANAP Genel Başkanı, iktisatçı Nesrin Nas da yaşananlara “Bunu da mı yaptılar? İnanılacak gibi değil. Tam bir distopya” sözleriyle tepki gösterdi. Nas, daha sonra da “Peki, küçülen bir ekonomide bankaları sorunlu kredileri yapılandırmaya, bilanço dışına çıkarmaya zorlayan ve sorunlu kredileri çığ gibi büyüten ekonomi yönetimine de hesap sorulacak mı” sorusunu yöneltti.
“TL’nin değer kaybıyla ilgili haber yapanlar suçlu; değer kaybına yol açanlar suçsuz…”
Dünya yazarı Erkin Şahinöz de Twitter hesabından “TL’nin değer kaybıyla ilgili haber yapanlar suçlu... TL’nin değer kaybına yol açanlar suçsuz…” yorumunda bulundu. Ekonomist Atilla Yeşilada da açılan davayla ilgili şunları söyledi:
“Basın ve ifade özgürlüğüne karşı açılana davaları şiddetle kınıyorum. Yargı Reform Stratejisinin karşılığını istiyorum. Hukukta karşılığı olmayan suçlar yaratılmasının engellenmesini talep ediyorum.”
“Namuslu insanlar hakkında abuk gerekçelerle dava açılması sıradan bir iştir; sorun, insanı itibarsızlaştırmaya çalışan ‘yaygara düzenine’ destektir"
Ekonomist Vedat Özdan “Namuslu insanlar hakkında abuk gerekçelerle dava açılması sıradan bir iştir. Sorun, insanı itibarsızlaştırmaya çalışan ‘yaygara düzenine’ çoğu insan, şirket ve kurumun ‘İyi adam ama hakkında dava var’, diyerek destek olmasıdır. Neme lazımcılık ve ‘yan yolculuk’un bir başka versiyonu!” eleştirisinde bulunurken; gazeteci Cüneyt Akman da Twitter’dan şu yorumu yaptı:
“37 yıllık ekonomi gazeteciliğim var. O nedenle herhalde bunu söylemeye hakkım var: Son dönemde gördüğüm en başarılı ve meslek ahlakına saygılı ekonomi gazetecilerinden biridir Kerim Karakaya. Gazetecilere yargı baskısı hangi iktidara ne kazandırdı?”
"Ekonomiyi eleştiren insanlara bir gözdağı ve sindirme niyeti"
10 Ağustos ve 17 Eylül arasında Twitter hesabından paylaştığı üç tweet iddianmede yer alan iktisatçı Mustafa Sönmez, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, bunun bir 'torba dava' olduğunu ifade ederek, "İddianame önce Bloomberg’in iki muhabirinin yapmış olduğu haberi esas almış. Bu haberin Türk Lirası’nı zayıflatıcı nitelikte olduğu iddia ediliyor. BDDK’ya göre yaptıkları haberlerle bankacılık sistemini ve Türk Lirası’nın değerini etkiliyorlar. Bu haberle ilgili tweet atanlar da bu torbanın içine atılıyor. Birbiriyle ilişkisiz bir sürü kesim var. Dolayısıyla bu, ilk defa örneğini gördüğümüz bir torba dava saçmalığı" dedi.
Ağustos ayında atılan tweetlerin esas alındığını söyleyen Sönmez, “Doların fiyatı 7-8 liraya yaklaşıyordu ve insanlar kendilerini ifade etmek istiyordu” diyerek söz konusu iddianamenin Anayasa’nın ifade özgürlüğü maddesine aykırı olduğunu savundu. “Bu tür ifadeler hiçbir şekilde Türk Lirası’nın değerini aşağı çekici etkiler yaratmaz” diyen Sönmez şöyle devam etti:
"Bir ekonomi böyle şeylerle sarsılıyor olsa vay o ekonomin haline! Dolayısıyla bu, son derece keyfi ve son derece akıl dışı bir hadise. Özellikle bizim gibi ekonomiyi eleştiren insanlara bir gözdağı ve sindirme niyeti."
Hiç kimsenin ifadesi alınmadan bir iddianame hazırlandığını belirten Sönmez, “İddianamede bana ait olan üç tweetten birini ben yazıp silmiştim o gece. Ona rağmen silinmiş tweeti alıp iddianameye koymuşlar. Mustafa Sönmez, “Anayasal ifade özgürlüğünü kâle almayan basit bir BDDK şikâyetini önemseyip uydurulmuş bir torba iddianame. Avukatların söylediğine göre hukuk tekniği olarak da sakatlıkları olan ve baştan reddedilebilecek bir iddianame” diye konuştu.