İkinci çocuğunu dünyaya getirmeye hazırlanan Demet Kutluay, “Evlilikte aşk, sevgi önemli ama birbirine tahammül edebilmek de önemli. Biz bunlara dikkat ediyoruz” diyor 3.5 yıl önce nikâh masasına oturan ve kısa süre sonra kızları İrem’i kucaklarına alan İbrahim Kutluay ve Demet Şener çifti ikinci kez anne - baba olmaya hazırlanıyor. 5.5 aylık hamile olan Demet Kutluay oğlunu kucağına alacağı günü heyecanla bekliyor. Kutluay, ikinci bebek için etrafındaki herkesin kendisini ‘Büyük bir cesaret’ diyerek tebrik ettiğini söylüyor. 7.5 yıldır birlikte olan ve mutluluklarının sırlarının birbirlerine duydukları sevgi ve saygı olduğunu söyleyen Kutluay çifti, “Birbirimizi böyle sevdik ve kabul ettik” diyor.
Evliliklerinin birbirlerine duydukları aşkı hiçbir zaman öldürmediğini, hâlâ ilk günkü gibi heyecanla birbirlerini sevdiklerini söyleyen çift “Çok mutluyuz ve bu mutluluğumuz ömür boyu sürsün istiyoruz. Bencillik yapmadık ve İrem’e bir kardeş yaptık” diye konuşuyor.
İrem’i gelenek ve göreneklere bağlı bir çocuk olarak yetiştirmek istediklerini ve bayramlarda tatil yerine aile ziyaretlerini tercih ettiklerini söyleyen Kutluay çifti “İrem bayramları bizim çocukluğumuzdaki gibi yaşıyor” diyor. Oldukça inatçı olan, bu inadını fotoğraf çekimlerinde de gösteren ve babasının elindeki bonibonlar sayesinde objektife poz veren İrem, annesi Demet Şener ve babası İbrahim Kutluay’la bayrama özel bir şöyleşi gerçekleştirdik.
İkinci kez anne olmaya hazırlanıyorsunuz. Hamilelik nasıl gidiyor?
Demet Şener Kutluay: Güzel gidiyor, 5,5 ay doldu. İlk başlarda çok zorlandım. Çok bulantılarım vardı. Zaman zaman serum bile aldım ama bu durumu İrem’de de yaşamıştım. Tabii dördüncü aydan itibaren geçti bunlar, şimdi her şey çok güzel gidiyor. Çok bir şeyden etkilenmiyorum, her şeyi yiyebiliyorum. Güzel bir hamilelik geçiriyorum.
Özel bir beslenme şekliniz var mı. Dikkat ediyor musunuz kilo almamaya? D.K: Hayır özel bir beslenme şeklim yok. Hatta hiç dikkat etmiyorum. İlk hamileliğimde 23 kilo almıştım. Bu hamileliğimde ise şu ana kadar 9 kilo aldım. Ben hamileliklerimi keyfime göre yaşayan annelerdenim. Tabii abur cuburla beslenmiyorum ama her istediğimi yiyorum. Normalden daha zayıf bir yapım olduğu için fazla kilo almak beni rahatsız etmiyor. Bu doktorum tarafından da normal karşılanıyor.
Bir de ben hamileliğimde çok fazla kısıtlama işini beceremiyorum. Canım ne isterse onu yiyorum. Mutlu ve pozitif olmaya bakıyorum. Eğer her şey yolundaysa hamileliğin keyfini çıkartmak gerek. Bunu yapmayayım, bunu yemeyeyim diye stres yaparsanız bu bebeğe de geçer. Ben hamileliğimin keyfini çıkarıyorum.
Büyük cesaret diyorlar
Eşiniz Demet Hanım ikinci kez hamile. Nazlı bir anne adayı mı, zorluyor mu sizi?
İbrahim Kutluay: Hiç zor değil. Demet çok bilgili ve kaprisi olmayan bir hamilelik yaşıyor. Problemlerini yansıtmıyor bile. Başlarda sıkıntı yaşadık ama şimdi rahat bir dönem geçiriyoruz. Nazlı bir anne adayı değil. Öyle onu canım çekti, bunu istiyorum durumları hiç yaşatmadı bana.
Bu devirde insanlar çocuk yapmaktan korkuyor. Yapanlar ise bir taneyle yetiniyor. İkinci çocuk artık cesaret isteyen bir şey durmuna geldi. Siz bu konuda kendinizi cesur görüyor musunuz?
İ.K: Biz evlenmeden önce bile iki tane çocuk yapmak istediğimizi konuşuyorduk. İrem sayesinde o güzelliği yaşadıktan sonra da onun kardeşsiz büyümesini istemedik. Onun hayatının her anında yanında olabilecek, iyi ve kötü günlerinde ona destek olabilecek bir kardeşle büyümesini istedik. Aralarında da çok yaş olmamasını istediğimiz için ikinci çocuğu da yaptık. İrem’in de iyi bir abla olacağına inanıyorum.
Günümüz koşullarında gerçekten çocuk sahibi olmak, onu yetiştirmek çok zor. Her şeyden önemlisi onlara iyi bir aile terbiyesi verebilmek, daha sonra eğitimleri ve hayatlarına yardımcı olabilmek.
D.K: Etrafımdaki herkes beni ‘Büyük cesaret’ diyerek tebrik ediyor. Ben üç kardeşiz, İbrahim iki kardeş. Kardeşin değerini ve önemini bilen insanlarız. Bana zor olacak diye bencillik yapıp İrem’i kardeşsiz bırakmak istemedim.
Tabii ki zorlukları var çocuk yetiştirmenin ama biz her şeyi göze aldık. İleride bizi çok büyük sorumluluklar bekliyor ama onların sevgisi her şeyin önünde. Bu nedenle hiçbir sorumluluk bize ağır gelmiyor. Tabii ki ekonomik zorlukları da var. Biz bu konuda onlara iyi bir gelecek sunabileceğimize emin olduğumuz için ikinci çocuğu yapmayı düşündük. Doğurmak önemli değil, önemli olan onların sorumluluklarını yerine getirmek.
İkinci bebeğiniz erkek. Daha sonrası için üçüncü bebek planınız var mı?
D.K: Öncelikle bu çocuğumuz doğsun biraz büyüsün, ondan sonra belki de bir çocuk sanibi daha olmak isteriz neden olmasın. İki çocukla kalacağız ya da üç çocuğumuz olsun gibi kesin konuşmuyoruz sadece en az iki çocuğumuz olmasını istiyorduk. Onu da hayata geçirdik.
Bebeğinizin ismini belirlediniz mi? D.K: Babası koyacak henüz karar vermedi. Evlenmeden önce ve sonrasında konuştuğumuzda kızımız olursa adını benim koyacağımı, oğlumuz olursa da İbrahim’in koyacağını konuşmuştuk.
İrem'in adını siz mi koymuştunuz?
D.K: İrem’i beraber düşündük. Aklımızda hep vardı kızımız olursa adı İrem olsun diyorduk. Ama hiç oğlumuz olursa adı ne olsun diye düşünmedik. O yüzden isim konusunda biraz zorlanıyoruz.
İ.K: Henüz karar vermedim. Birkaç alternatif isim var aklımda ama tamam bu olsun demedim henüz. Daha önümüzde 4 aylık bir süre var düşüneceğim ve ismini koyacağım.
Anne - babalarımız hep ‘Siz de anne - baba olunca bizleri daha iyi anlayacaksınız” der. Siz bu duyguyu nasıl yaşadınız?
D.K: Doğru söylüyorlar. Hayata bakış açımız değişti. Önceliklerimiz çocuklarımız oldu. İbrahim’le bunu sık sık konuşuruz. Bir yere çıktığımızda annelerimiz biz eve gelene kadar beklerlerdi uyumazlardı. Biz de tepki verirdik neden bekliyorsun diye. İrem de bunları yaşayacak ve ben bir anne olarak aynı şekilde davranacağım. Annelerimizin, babalarımızın devamlı peşimizde olmaları bizleri boğardı ama şu anda o duyguyu ben İrem için yaşıyorum. Şimdi dizimin dibinde ama ileride olmayacak. Arkadaşlarını araştırıp soracağım, nereye gittiğini bileceğim. Ben de onu bunaltacağım.
İ.K: Demet dedektiflik yapacak İrem’e. (Gülüyor)
D.K: Ben kızımla belli saygı çerçevesi içinde arkadaş olmak istiyorum. Ben kendi annemle bunu yakaladım. Hayatımdaki her türlü gelişmeyi önce söylediğim kişi annemdir. İrem’le aramda bu bağı kurmak istiyorum. İleride benden korkmadan her şeyi paylaşır.
İ.K: Ben zaten çocuk sahibi olmayı çok istiyordum ve bu durumda nelerle karşılaşabileceğimi biliyordum. Hep sorumluluk sahibi hissettim kendimi aileme karşı. Daha önce ailenizde yaşayıp pek önemsemediğiniz şeyleri anne - baba olduğunuzda ailenizin ne kadar önemsediğini anlıyorsunuz. Baba olmak başka bir şey ve bu beni çok mutlu ediyor. Hayatımda hiç olmadığım kadar mutluyum.
‘Demet çok iyi bir anne’
İrem göründüğü kadarıyla biraz inatçı bir çocuk. Nasıl bir anne - babasınız. Dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
D.K: Pek inatlaşmamaya çalışıyoruz.
İ.K: Daha kuralları olan ve onların dışına çıkmaya çok fazla müsaade etmeyen bir yapım var. Demet o kuralları yumuşatarak kırabiliyor bazı zamanlar. Ben her şeyi kendisinin yapması gerektiğine inanırım, bir şey olduğu zaman üzerine gidip şımartmak yerine, kendisine bırakıp fark etmesinden yanayım. Demet annelik içgüdüsüyle bazen kıyamıyor, ama çoğu zaman ortasını bulabiliyoruz. Demet çok iyi bir anne. İrem’le çok zaman geçiriyor.
D.K: Ben her şeyi dozunda verebildiğime inanıyorum. Biliyorum ki en önemli şey onunla kaliteli ve güzel zaman geçirebilmek. Ben doğduğundan beri onun çok fazla yanındaydım bu da vicdanımı çok rahatlatan bir şey.
Evlendikten sonra işinizi bıraktınız. Çok nadir podyumlarda yer aldınız. Bunu İbrahim Bey mi istedi?
D.K: Ben evlendikten sonra ya da İrem dolayısıyla bırakmadım işimi. Zaten evliliğim öncesinde işlerimi çok azaltmıştım. Fazla zamanımı almayan iyi projelerde yer almak istiyordum. Bu şekilde devam ediyorum. İki üç günümü alan işlerde yer almayı tercih ediyorum. Bu tarz işler hem maddi hem manevi olarak beni çok tatmin ediyor.
İkinci bebekten sonra iş anlamında daha çok zorlanmayacak mısınız? Ya da tamamen bırakacak mısınız işinizi?
D.K: Yine ayarlar ve yaparım. Daha çok televizyona bir iş yapmayı istiyorum bundan sonra. Çocuğum dünyaya gelip ele avuca geldikten sonra televizyonla ilgili güzel projelerimiz var. Yine reklam kampanyaları, tanıtımlar olacak. Benim önceliğim ailem. Ben onların yanında olduğum zaman, İbrahim’in maçına gittiğim zaman çok mutluyum. Setlerde zaman geçirmektense onların yanında olmayı tercih ediyorum.
Dizi teklifleri geliyor mu?
D.K: Daha önce sık sık geliyordu ama herhalde artık oynamayacağımı anladıkları için vazgeçtiler. Daha önce dizide oynadım. Ne kadar zor bir iş olduğunu biliyorum ve bu nedenle istemiyorum. Belki ileride bir sit-com olursa haftanın belli günleri ve saatleri çalışabilirim. Onun dışında kesinlikle dizide oynamak istemiyorum.
İbrahim Bey siz dizi teklifi alıyor musunuz?
İ.K: Geliyor ama benim yoğun maç programım olduğundan böyle bir zamanım yok. ama belki ileride Demet ve benim birlikte olacağım çok doğru bir proje gelirse düşünebilirim.
Hamilelik döneminde ve sonrasında reklam filmi için teklifler gelir. Size böyle bir teklif geldi mi? D.K: İrem’e hamileyken ve sonrasında teklifler gelmişti. Ama biz her zaman bize uygun olanı seçmeye çalışıyoruz. Her yapılan teklife evet demiyoruz. Şimdi de geliyor ama biz inanmadığımız projelerin içinde yer almak istemiyoruz.
Çocuğunuzun çok göz önünde olmasını istemiyor musunuz? D.K: Bizim öyle bir derdimiz yok.
İ.K: Öyle değil ama sadece ürünün de bizimle uyuşması lazım. Aile yapımıza uygun olması ve hoşumuza giden güvendiğimiz bir ürün olması gerekiyor. Bu konuda çok seçiciyiz. İnanmadığımız bir ürünün reklamında ya da kampanyasında yer almayız.
'İbrahim’i görünce hâlâ heyecanlanıyorum’
3,5 yıldır evlisiniz ancak beraberliğiniz 7.5 yıla dayanıyor. Bu mutlu beraberliğin sırrını öğrenebilir miyiz?
İ.K: Sevgi, aşk ve saygı önemli ama birbirine tahammül edebilme, alttan alabilme de çok önemli. Aile iç huzurunu sağlamak kolay değil. Evliliklerde iki farklı insanın aynı dili konuşması zor. Saygı ve sevgi çok önemli. Biz bunlara dikkat ederek mutluluğumuzu sürdürmeye çalışıyoruz. Annemizden, babamızdan nasıl gördüysek öyle yaşıyoruz. İnşallah mutluluğumuz hep böyle devam eder.
D.K: Bence de büyük bir sevgi ve aşkın yanında anlayış ve saygı çok önemli. İnsanları olduğu gibi kabullenmek gerekiyor. Ben İbrahim’i bu haliyle sevdim ve kabul ettim. O da beni böyle sevdi ve kabul etti. Fikir ayrılıklarımız tabii ki oluyor ama uzatmadan saygı çerçevesi içinde çözüyoruz.
Evlilik aşkı öldürmedi sizde o zaman. Hâlâ aşk dolu dizgin devam mı?
D.K: Aşkımız hiç bitmiyor. Ben hâlâ İbrahim geleceği zaman heyecan duyuyorum. Hâla onunla bir yere gideceğimiz zaman heyecanlanıyorum. Birlikteliğimiz 7.5 yıl oldu ve buna rağmen ilk günkü gibi seviyorum. En önemlisi sevginizi göstermek. Ben hiçbir zaman nasıl olsa evlendim deyip kendimi bırakmadım.
İ.K: Demet sevgisini bize çok iyi gösteren bir eş ve anne. Ben onun İrem’e düşkünlüğünden çok mutluyum. Birbirimizi hâlâ seviyoruz ve ikimiz de küçük süprizlerle, ifadelerle sevgimizi ayakta tutuyoruz. Bizim evde bir problem varsa kesin İrem’le ilgili bir şeydir. Ufak tartışmalarımızın hepsi İrem’le ilgili oluyor. Antrenmandan geliyorum İrem uyumuş mesela. “Neden uyuttun ben göremedim” diye problem oluyor. Ya da annesi üşüyor diyor, “Ben üşümez” diyorum. “Yemesin” diyor, ben “Yesin” diyorum falan. Evimizdeki tek tartışma İrem’le ilgili.
İş nedeniyle İbrahim Bey çok yoğun. Antrenmanlar, kamplar derken özlem yaşıyor musunuz?
İ.K: Tabii ki ama sonuçta profesyonel bir sporcu olunca alışıyorsunuz. Özlemler zaman zaman güzel oluyor ama bu yazı aileme zaman ayırarak geçirdim. İnanılmaz keyifli bir tatil yaptık. Ben 15 senedir bu kadar uzun bir tatil yapmamıştım. Bu tatilden sonra İrem’le aramda çok farklı bir ilişki başladı. Onlara İstanbul’da olduğum için daha çok zaman ayırabiliyorum. Bundan da mutluyum. Spor hayatımda başarı kazandım artık daha fazla para veya başarı ihtirasım yok. Tek derdim ailemle güzel zaman geçirmek. İrem’in bu yaşlarını bir daha göremeyeceğim. O yüzden tadını çıkara çıkara yaşıyorum. Gelen yurtdışı tekliflerini ailemle birlikte olmak adına değerlendirmedim. Zaman hızla akıyor. Hedeflerim doğrultusunda spora devam ediyorum ve mutluyum.
Sporu belli bir yaşa kadar yapacaksınız. Sonrası için kariyeriniz adına neler yapmayı düşünüyorsunuz?
İ.K: Yine sporda kalacağım ama antrenörlük yapmayı düşünmüyorum. Daha çok yönetici tarzında devam etmeyi düşünüyorum. Şu anda böyle bir düşüncem var ama ilerde olaylar nasıl gelişir bilemiyorum.
Demet Hanım siz eşinizi maçlarda hiç yanlız bırakmıyorsunuz. O sahadayken siz neler hissediyorsunuz?
D.K: Her maçta çok heyecanlanıyorum. En büyük isteğim onun iyi oynaması, kazanması, mutlu olması. Sakatlanmadan, kazasız belasız o maçı atlatması benim için çok önemli. Yenince çok mutlu bir şekilde eve geliyor, yenilince daha sus pus oluyor. Kendisiyle hesaplaştığı anlar oluyor ama bize yansıtmıyor. Gerçi eskiden daha çok susardı. İrem olduktan sonra susmayı bıraktı. İrem onu çok güzel konuşturuyor (Gülüyor)
İ.K: Çocuk sahibi olmak bambaşka bir şey, hayattaki her şeyin önüne geçiyor. Çocuğum mutlu olsun hayattaki diğer şeyler umrumda değil diyorsunuz. Tabii ki maçlar önemli ama İrem’in bir gülümsemesi, bir hareketi tüm üzüntümü alabiliyor.
‘Bayramda tatile değil, ailelerimize gideriz’
Bayramları nasıl geçirirsiniz. Eski bayramlara özlem olur mu?
D.K: Çocukken geçirdiğim bayramların neredeyse aynısını İrem’le de geçiriyoruz. İbrahim de bu konuya çok önem veriyor. Her bayram yeni kıyafet alırım İrem’e onun zevkini ve heyecanını yaşasın diye. Fotoğraf çekilip, yemekler yeriz. Onun bayramı, bu geleneğimizi anlamasını sağlıyoruz. Küçük olmasına rağmen özel bir gün olduğunun farkında.
İ.K: Biz bayramlarda tatile gitmeyi tercih etmiyoruz. Aile ziyaretleri yapmak daha keyif veriyor bize. Eski bayramlar gibi aile büyüklerimizle zaman geçiriyoruz. Kızımızın da o duyguyu yaşaması ve o fikre sahip olması, gelenek ve göreneklerimize bağlı olmasını istiyoruz. Sadece bayramda değil, normalde de ailemizle birlikte olmaktan zevk alıyoruz. Haftada bir ya da 15 günde bir muhakkak aile yemeklerimiz olur. Biz aile kavramına değer veren insanlarız.