Yaşam

Bir zamanlar zevk meşru değildi

16. ve 17. yüzyıllarda zevk meşru değildir. Yasaklıdır. İnsanı günahkâr kılar. Sadece kilisenin belirlediği normlar çerçevesinde cinsellik yaşanır

02 Ocak 2012 02:00


T24 -
16. ve 17. yüzyıllarda zevk meşru değildir. Yasaklıdır. İnsanı günahkâr kılar. Sadece kilisenin belirlediği normlar çerçevesinde cinsellik yaşanır

Radikal gazetesinden Abidin Parıltı'nın yazısı şöyle: Batı’nın birey olma süreci ve tarihi aynı zamanda onun cinsel tarihini de görmemizi sağlar. Yakın zamana kadar birey olmaktan pek söz edilmezdi. Genellikle tebaa, cemaat, gruplardan söz edilir ve kişi bu sosyal gruplardan herhangi birinin doğrusunu kendi hayatına eksiksiz uygulamalıydı.

Ancak 20. yüzyılın sonlarından itibaren bireyleşme süreci de daha hızlı ilerlemeye başladı. Felsefe ve siyaset bireyi öne çıkardı. İdeolojilerin zorlanmasının da yardımıyla birey keşif ve fetih alanını sürekli genişletti. Elbette cinsellik de bireyle birlikte bu mecrada yolunu buldu. Çünkü kişinin kendinden söz eden bir metinden bile yoksun olduğu 16. yüzyıldan 20. yüzyılın sonlarına kadarki Batı uygarlığının modern tarihi, cinselliği ve bu mahrem zevkin sancılı ve mücadelelerle dolu gelişimini de içeriyordu.

İşte ‘Orgazmın Tarihi’ kitabı da bütün bu süreçleri ve insanın cinsel tarihini birbirinin içinden geçirerek detaylı bir biçimde anlatır. Bunu yaparken Batı uygarlığının cinsel tarihinin kronolojik bir doğruda ilerlemediğini, sürekli iniş çıkışlar yaşadığını, açılıp kapandığını, bugünkü özgürlüğün aslında bir yanılsama olduğunu, tarih boyunca cinsel baskının, katı ahlaki kuralların ve ikiyüzlülüklerin gölgesinde büyüdüğünü anlatır bize.

Robert Muchembled, ‘Orgazmın Tarihi’nde Rönesans’tan günümüze kadar bir süreci işlemiş. “Çünkü burada derin bir birlik ve iki büyük ülkeyi, Fransa ve İngiltere’yi karşılaştırma olanağı var. Çok güçlü basmakalıplara rağmen oldukça farklı olan bu iki ülke, çok geniş dünya imparatorluklarından yakın dönemdeki sömürgeden kurtulma hareketlerine kadar çok saygın geleneklerin öncüleri olmuşlardır ve orgazmın algılanması ve yönlendirilmesi konusunda şaşırtıcı yakınlıklar gösterirler.” Yazar, Katoliklerin ve Protestanların birlikte aldıkları uzun yolu, Avrupa atılımının büyük keşiflerinden bu yana dayandıkları “bir libido düzeni” üretimine götüren fiziksel tutkuları, aynı özellikleri gösteren özdenetimin tanımlanmasını ve daha sonra yerleşmesindeki dinsel faktörü abartmadan, tarihsel ve belgesel olanı öne koyup, anlaşılır ve yalın bir dille anlatıyor.

‘Orgazmın Tarihi’ dört ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde batının cinsel zevke beş yüzyıldan bu yana yaklaşımının temel ve belirgin özellikleriyle, yüzyılımızla yaptığı özel ittifak biçimiyle birlikte yazarın desteklediği teori yer alıyor. Diğer üç bölümde ise Rönesans’tan başlayarak cinsel evrimin önemli dönemlerini ele alıyor.


Kadın zevkinin fethi

16. ve 17. yüzyıllarda zevk meşru değildir. Yasaklıdır. İnsanı günahkâr kılar. Sadece kilisenin belirlediği normlar çerçevesinde cinsellik yaşanır. Çünkü başkalarıyla ve çeşitli vesayetlerle kuşatılmış olan bireyin kendine hayran olma gibi bir günaha girilmesine kesinlikle izin verilmez. Ancak 18. ve 19. yüzyıllarda önerilen açıklayıcı sistemler, hem bu olgunun hem de cinsel zevk hakkının keşfedilmesini yüceltir. Yasalardan ve cehennemden korkmadan erotizmin zevklerini aramak kolaylaşır ve bu mesele üzerine düşünmek daha özgür ve rahat olur.

İnsan yeniden kendini keşfetmiş ve sosyal grupların haricinde kendi üzerine düşünme yetisi bulmuştur. Bu durum gittikçe önem kazanmıştır. Çünkü hem insan hem de meşru ya da yasak arzular, toplumun değerleri ve ağır basan amaçlarıyla uyum halinde cinselliğe yüklediği işlev, düşünsel bir boyut kazanmıştır. Ancak bütün bunlarla birlikte 1960’lı yıllardan itibaren Avrupa gerçek bir cinsel zevk devrimini tanımaya başlar ve arayış dönemi zirvesini yaşar.

1960’lı yılların Batı dünyasında büyük değişimler yaşanmıştır. İkinci Dünya Savaşı’na kadar süren ölümcül iç/savaşlardan sonra Batı cinselliği yeni bir dengeye oturmuştur. İbre ilk defa kadınlardan yana dönmüş ve kadınlar isterlerse çocuk doğurma olgusundan bağımsız, risksiz orgazma ulaşabilmeye başlamışlardır. Böylece bütün yapı sarsılmış ve ilişkilerin gözden geçirilmesi, yeniden bir yapılanmaya gidilmesi gündeme gelmiştir.

Orgazmın Tarihi
Robert Muchembled
Çeviren: İsmail Yerguz
Sel Yayıncılık
382 sayfa, 2011, 28 TL.