Sanal para birimi Bitcoin'in küresel ticarette kayıtsız kalınmayacak bir noktaya evrildiğini söyleyen Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, “para madenciliği” adı verilen Bitcoin üretimi için güçlü ekran kartları, özel sistemler, hatta güçlü ekran kartlarına sahip özel bilgisayarları yan yana getirerek sistem kurulması gerektiğini söyledi. Toker, konuya ilişkin olarak Dünya Ekonomik Forumu sitesinde Adam Jezard imzalı yayımlanan makelede yer alan, "Bir tek Bitcoin işlemi için kullanılan elektrik, bir evin aylık tüketimine yakın" olduğu bilgisini paylaştı.
Çiğdem Toker'in, "Bitcoin fosil yakıt tüketiyor" başlığıyla (18 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
İsteyen istediği gibi omuz silkebilir. Kayıtsız kalabilir.
Nitekim bizim BDDK, yıllar önce net tutum yansıttı.
Sanal para Bitcoin’in elektronik para sayılmadığını, gözetim ve denetiminin mümkün olmadığını ta 2013’te duyurdu. Toplumu da risklere karşı uyardı.
Fakat Bitcoin küresel ticarette kayıtsız kalınamayacak bir noktaya evriliyor. Sadece kullanımı yaygınlaştığı ve hatta artık ülkemizde de bazı alışveriş sitelerinin geçerli sayması nedeniyle değil.
Bitcoin’e ilgi arttıkça, “madencilik” adı verilen, para üretimi için ihtiyaç duyulan enerji talebi artıyor.
Zira “para madenciliği” adı verilen Bitcoin üretimi, bilgisayar donanımlarıyla yapılıyor.
Bunun için güçlü ekran kartları, özel sistemler, hatta güçlü ekran kartlarına sahip özel bilgisayarları yan yana getirerek sistem kurmak gerekiyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun web sayfasında Adam Jezard imzalı bir makale yayımlandı.
Çok ilginç veriler yer alıyor.
- Bir tek Bitcoin işlemi için kullanılan elektrik, bir evin aylık tüketimine yakın.
- Son bir rapora göre bir Bitcoin üretim süreci, Danimarka’nın bir yılda tükettiği elektriği tüketiyor.
- Geçen kasım ayında yapılan Bitcoin işlemi için gereken güç, 5850 Amerikalının yıllık elektrik kullanımına eşit.
Adam Jezard makalesinde, dünyanın pek çok yerinde elektrik enerjisi kullanımı için hâlâ kömür, gaz ve petrole bağımlı olduğumuz hatırlatılarak şöyle denilmiş:
“Bitcoin madenciliği süreci için enerji tüketen algoritmaların kullanılması,işlemlerin gerçekleşmesi için fosil yakıyor olduğumuz anlamına geliyor. Ve bu gezegenimiz veya sağlığımız için iyi değil.”
Çok ilginç ve bir o kadar da ürkütücü aslında. Sanal para diye sırt çevirdiğimiz bir olgu, bayağı bayağı gerçek, somut kayıplar pahasına varolup yaygınlık kazanabiliyor.
Dolayısıyla Bitcoin meselesi, diğer para birimleri karşısındaki konumu, ihraç etme yetkisi, denetim gibi başlıklarda tartışılsa da bu Bitcoin üretiminde yoğun algoritma kullanılması sebebiyle fosil yakıtları tükettiği meselesi ihmal edilmiş görünüyor.
Dolayısıyla Dünya Ekonomik Forumu sitesinde şu soru hiç de anlamsız değil:
“Dijital dünya sürdürülebilir mi?”
Üç asker annesinden mektup
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin sonuçlarından biri de bazı askeri okulların kapatılması oldu. Fakat bu işlemin büyük mağduriyetler ürettiğini, gelen çok sayıda mesaj ve okur mektubundan anlıyoruz.
Hanife Köstekli Çorum’dan yazmış. Oğlu Cengizhan’ın Jandarma Astsubaylık Meslek Yüksekokulu’nda 2. sınıfa geçtiğini, darbe sonrası okul kapatılınca çocuğunun ortada kaldığını söylüyor.
“Darbe olduğu gün oğlum evdeydi” diyen Hanife annenin mesajı gayet berrak:
“Ben anne olarak devletime güveniyorum. Ve tekrar güvenlik soruşturmasıistiyorum. Hain Feto’ynan çocuklarımızı aynı kefeye koymayalım. Masum olan oğlumun okuluna gönderilmesini ve üniformasını tekrar giymesini istiyorum. Saygılarımla.”
Günsel Gördağ’ın mektubu Isparta’dan. Oğlu Kadir Gürdağ’ın hayalini kurduğu astsubaylık okulundan mezun olduğunu, darbe sırasında okulun tatil olduğunu ve kendisinin yanında olduğunu belirtiyor:
“Oğlumun darbe ve FETÖ ile ilgisi olmayıp mağdur duruma düşürülmüştür.OHAL’den dolayı mağdur. OHAL Komisyonu’na başvuramıyor. Damgalı diplomalarla işe girip çalışamıyor. Hiçbir işveren çocuğuma iş vermiyor. Sizden bir anne olarak bizlerin, araştırılması soruşturulmasını istiyorum. Allah her şeyi affeder, kul hakkını affetmez!”
Hakime İri de Isparta’dan. Oğlunun okuduğu Havaastsubay Meslek Yüksekokulu’nun KHK’yle kapatılması nedeniyle eğitim-öğretim hayatının sona erdiğini söylüyor. Hakime Hanım, 15 Temmuz gecesi, oğlu ve bütün ailesiyle Antalya Elmalı’da düğünde olduklarını, eşinin yıllarca komando birliklerinde terör örgütleriyle mücadele ettiğini anlatıyor. Onun da dileği aynı: “Bizi araştırın, soruşturun.”
Müteahhitlik harcaması 30 milyara dayandı
Türkiye, 3. çeyrekte yüzde 11.1 büyüdü. İktisatçılar bunun coşkuyla hissedilmeyişini sorguluyor haklı olarak. Yanı sıra bu büyümenin inşaata dayalı olduğu yorumları yapılırken, bir “pozitif” haber de bütçeden geldi. Kasım ayı rakamlarına göre bütçe, 8.5 milyar TL fazla verdi. Faiz dışı fazla ise 13.6 milyar TL olarak çıklandı. Şimdi biz de başka bir rakam verelim ve büyüme ile bütçe fazlasına bir de buradan bakalım. O rakam müteahhitlik giderleri.
Devletimiz kasım ayında, tam 4 milyar 174 milyon TL müteahhitlik harcaması yaptı. Bu tutar bir önceki yılın kasımında 3 milyar 627 milyon TL’ydi. Kasım rakamıyla 11 aylık müteahhitlik harcaması 29 milyar 751 milyon TL’ye ulaştı. Aslan payı 10 milyar TL’yle yol müteahhitlerinin. Hani şu bol bol davet yöntemiyle yapılan duble yol ihalelerinde.
2.6 milyar hangi kiraya yetecek
Kıt kaynakları hoyratça tüketen bir başka alan şehir hastaneleri. Üstelik şehir hastaneleri -Bilkent için ODTÜ ormanı katliamında olduğu gibi- sadece doğal değil bütçe kaynaklarını da tahrip ediyor.
Bu yıl dörttane açılan, seneye beş tane daha planlanan şehir hastaneleri dün Ankara’da tartışıldı.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nca düzenlenen sempozyumda konu; sağlık, bütçe, çevre, planlama ve mühendislik perspektifinden değerlendirildi.
Bu vesileyle not düşelim. Önümüzdeki yıl açılması düşünülen şehir hastaneleri:
Ankara Bilkent, Kayseri, Manisa, Eskişehir, Elazığ. Toplam 7988 yatak sayısı.
Bu yıl açılan Yozgat, Adana, Mersin, Isparta şehir hastanelerinin toplam yatak sayısı ise 4030.
Yatak sayısını veriyorum çünkü bu projeler yatak başına kapalı alanların genişliğiyle övülüyor.
Bunun övünülecek bir şey değil, bilakis, işletme sahiplerine, bol bol gelir alanları açmak için tasarlanmış, dolayısıyla kamu yararına olmayan bir özellik olduğunu not düşelim.
Yanı sıra Sağlık Bakanlığı’nın bu projelerde 25 yıllık kiracı olduğunu anımsatalım.
Şimdi 2018 bütçesine ilk kez şehir hastaneleri ödemeleri için 2.6 milyar TL kaynak konuluyor.
Daha önce sorduğum bir soruyu tekrarlayacağım.
Dokuz şehir hastanesinin yıllık kirası için bu kaynak yetecek mi?
Bu tutar kira bedelinin yanı sıra işletme faturalarını kapsıyor mu?