İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre, Haziran ayında 141 işçi yaşamını yitirdi. İşçi ölümlerinin en çok yaşandığı şehirler ise Şırnak, İstanbul, Bursa ve Kahramanmaraş’ta oldu.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, basın ve meslek örgütlerinden derlediği veriler ışığında hazırladığı Haziran ayı raporunu açıkladı. Raporda Haziran ayında en az 141 işçinin öldüğü belirtildi.
Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi olan inşaatlarda “işçi kıyımının” sürdüğü kaydedilen raporda “Coğrafyamızın her hücresinde kent dokusunu ve ekolojik yaşamı gözetmeyen hızlı betonlaşma sonucu yarısı düşme nedenli olmak üzere 37 inşaat işçisi can verdi” denildi.
Raporda, yazın gelmesiyle güvencesiz tarım işçilerinin yollara düştüğü belirtilerek, 14’ü küçük çiftçi olmak üzere 29 tarım işçisinin hayatını kaybettiği bildirildi.16 taşıma işçisinin yaşamını yitirdiği de vurgulanan raporda, “Her gün yeni açmazlara yol açan ulaşım politikalarıyla, kuralsız çalıştırmanın egemen olmasıyla 16 taşımacılık işçisi can verdi” denildi. Raporda ayrıca bu ay içerisinde 10 maden işçisinin yaşamını yitirdiği de kaydedildi. İşçi ölümlerinin en çok yaşandığı şehirler ise Şırnak, İstanbul, Bursa ve Kahramanmaraş’ta oldu.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin hazırladığı “Haziran Ayı İş Cinayetleri Raporu” şöyle:
Soma katliamı; Şırnak’ta, İstanbul’da, Bursa’da, Maraş’ta ve tüm coğrafyamızda devam ediyor...
Haziran ayında en az 141 işçi yaşamını yitirdi...
Meclisimizin bileşeni olan Kristal-İş Sendikası’na bağlı cam işçisinin Şişecam işyerlerinde uyguladığı grev “milli güvenlik” ve “genel sağlık” gerekçesiyle fiilen yasaklandı...
Sözü Kristal-İş Sendikası Toplu Sözleşme Müdürü arkadaşımız Can Şafak’a bırakalım: “Herkes kendine yakışanı yaptı.
Yoksulluk sınırının altında yaşayan cam işçisi ekmeği için, çocuklarının geleceği için 93 kuruşluk zam teklifine karşı çalıştığı fabrikanın kapısına grev pankartı astı. Cam işvereni yasanın, greve katılan işçinin yerine başkasının çalıştırılamayacağı hükmünü hiçe sayarak mal yükletti, fabrikalardan tırlarla mal çıkarmaya çalıştı. Bir işçiyi sudan nedenlerle işten çıkardı. AKP hükümeti de din iman maskesinin arkasındaki gerçek yüzünü bir kez daha göstererek, “genel sağlık ve milli güvenlik” nedeniyle grevi erteledi.
Pencere camının, çay bardağının, su bardağının, araba camının, cam yününün genel sağlığı ve milli güvenliği nasıl tehdit edebildiğini izah etmek mümkün değil. Gözetilenin sermayenin sağlığı ve güvenliği olduğu, sermayenin çıkarları olduğu aşikâr… Erteleme, sermayeden yana sağ/muhafazakar, otoriter bir hükümetin neoliberal politikaların bir uzantısıdır.” Grev silahının işçi sınıfının elinden alınarak örgütsüzleştirmenin genelleştirilmesidir...
“Genel sağlık” sorununa değinelim. Şişecam grevini yasaklayanların böyle bir derdi olmadığı malum. Çünkü İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz, emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ve işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiğimiz kadarıyla Haziran ayında en az 141 işçi yaşamını yitirdi…
Bu noktada bir kez daha hatırlatıyoruz. Yılbaşından beri raporumuzda emekçilere ve özellikle yerel gazeteci, mühendis ve doktor dostlarımıza bir çağrı yapmış ve “şahit olduğunuz, haber aldığınız ve her ay açıkladığımız raporlarda ismini göremediğiniz, eksik bilgi verdiğimiz iş cinayetlerini [email protected] mail adresi vasıtasıyla Meclisimizle paylaşmanızı istiyoruz” demiştik. Dostlarımızın verdiği bilgiler ışığında raporlarımızda güncellemelerimizi yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Gerçeklerin açığa çıkması için bu bilgi ağımızı derinleştirelim. Bu ağa bağlı olarak, Temmuz ayının ortasında gelen bilgiler ışığında 2014 yılının ilk altı aylık raporunu açıklayacağımızı belirtelim...
İnşaat, tarım, taşımacılık ve maden işkolu yangın yeri...
Yeni Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi olan inşaatlarda işçi kıyımı sürüyor. Coğrafyamızın her hücresinde kent dokusunu ve ekolojik yaşamı gözetmeyen hızlı betonlaşma sonucu yarısı düşme nedenli olmak üzere 37 inşaat işçisi can verdi...
Yaz geldi, güvencesiz tarım emeği yollara düştü. 14’ü küçük çiftçi olmak üzere 29 tarım emekçisi can verdi...
Otobüs, minibüs, tır, tanker sürücüsü, moto kurye... Her gün yeni açmazlara yol açan ulaşım politikalarıyla, kuralsız çalıştırmanın egemen olmasıyla 16 taşımacılık işçisi can verdi...
Soma; Şırnak’ta, İstanbul’da, Karaman’da, Maraş’ta ve Karaman’da... Madenler ölüm kusuyor. Bu ay 10 maden işçisi can verdi...
İşkollarına değinirken yaşanan bazı iş cinayetlerine dikkat çekmek istiyoruz...
Silikozis katliamı devam ediyor... 31 yaşındaki Fahrettin Fırat, 2000-2004 arası kot kumlama atölyesinde çalışırken silikozise yakalandı. Fahrettin kardeşimiz Hacettepe Üniversite Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Bingöl Karlıova Taşlıçay Köyü’nde arkadaşımız gibi onlarca silikozis hastası bulunuyor...
Kuyudan sarkıtılan bidonla girilen Şırnak madenleri... Soma Şırnak’ta devam ediyor. Musa Seven, Ahmet ve Emin Baysal, Selahattin Uçar ile İbrahim Sağnak bu ilkel madenlerde can verdi. Cudi Dağı eteklerinde 3500 madenci arkadaşımız sigortasız bir biçimde çalışıyorlar, aç kalmamak için. Bu ölüm kuyularında çalışan işçilerin tamamına yakını 1990’lı yıllarda devlet tarafından zorla köyleri boşaltılan yurttaşlarımız. 8 çocuklu Musa Seven’in cenazesinin bidonla çıkarıldığı Cudi’de demokrasi güçleri halkımıza acılar yaşatan bu koşulları değiştirmek zorunda...
Seçimler geçti, belediyeler seyyar satıcı avında... 30 Mart seçimleri öncesi oy için halka yarananlar şimdi gerçek yüzlerini gösteriyorlar. İstanbul’un hemen her ilçesinde seyyar satıcılar yoğun baskılar yaşıyor. Seyyarlar için ekmek ölümün ucunda. 31 yaşındaki su satıcısı Mahmut Uuzn kardeşimiz İstanbul Beyoğlu Halıcıoğlu’nda polisin kovalaması sonucu girdiği metrobüs yolunda ezilerek can verdi...
Güvenlik işçileri can güvenliği istiyor... Önce 36 yaşındaki kardeşimiz Ali Uğur Şen Kartal’da bir alışveriş merkezindeki bankamatiği tamir ederken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Güvenlik-Sen yaptığı açıklamada “Ali Uğur Şen’in kanı Denizbank A.Ş., Finansbank A.Ş. ve Türk Ekonomi Bankası A.Ş. ortaklığıyla kurulmuş Bantaş A.Ş.’nin üzerindedir. Bantaş A.Ş.’nin sadece 6 ay içerisinde 3 soyguna maruz kalması, yaşanmış ölüm ve darpların kaza olmadığını kanıtlar niteliktedir. Bankamatik tamirinde aracın içerisindeki şoförden başka Ali Uğur Şen’i koruyacak hiç bir personel bulundurulmayarak, risk analizleri yapılmadan, yeterli eğitimler verilmeden, yeterli ekipman temin edilmeden, gerekli güvenlik prosedürleri uygulanmayarak öldürülmesine göz yumulmuştur” dedi.
Sonra Sabiha Gökçen Havaalanı’nda özel güvenlik görevlisi kardeşimiz Fatih Selim Aladağ mesai arkadaşlarını şirket aracıyla evlerine bıraktıktan sonra Pendik’te uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Güvenlik-İş yaptığı açıklamada “Güvenlik şirketinin devriye aracı servis aracı olarak kullanılıyor, ‘bu benim görevimin dışında, ben gece gidiyorum can güvenliğim yok’ diyor. ‘Ya yaparsın ya da çıkarsın’ diyorlar 10-15 gün önce. Şirket arkadaşımıza hem vardiya amirliği hem de servisçilik yaptırıyor. O saatte havalimanında vardiya amiri olarak bulunması gerekiyor” dedi.
İstanbul, Bursa, Maraş ve Kocaeli... İş cinayetleri coğrafyamızın her bölgesinde...
13 ölüm İstanbul’da; 9’ar ölüm Bursa ve Kahramanmaraş’ta; 6 ölüm Kocaeli’nde; 5’er ölüm Edirne, Manisa, Samsun ve Şırnak’ta; 4’er ölüm Adıyaman, Ankara, Balıkesir, Karabük ve Konya’da; 3’er ölüm Adana, Antalya, Isparta, Karaman, Kayseri, Zonguldak ve Afganistan’da; 2’şer ölüm Aydın, Batman, Çorum, İzmir, Mardin, Muğla, Sakarya, Siirt, Şanlıurfa ve Trabzon’da; 1’er ölüm ise Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Kırklareli, Kütahya, Malatya, Muş, Rize, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Yalova, Yozgat ve İran’da yaşandı...
Cam işçisi yalnız değildir, grev biter direniş başlar...
Soma’dan Şırnak’a madenlerdeki iş cinayetlerine karşı mücadelemiz sürecek...
İş cinayetlerinin sorumluları devlet ve sermayedir...
Adalet istiyoruz...