Yaşam

Bir salı akşamıydı hiç unutmuyorum

01 Mayıs 2010 03:00

Candan Yıldız


Kadıköy-Moda doğumlu Stefo Nikolaidis’in Güney Avustralya’ya geliş nedeni sermayenin “Türkleştirilmesi” operasyonu olarak kabul edilen 6/7 Eylül Olayları. İş Bankası’ndan aldığı kredilerle General Motors buzdolaplarının Türkiye distribütörü olan Nikolaidis Menderes’in “her mahallede bir milyoner” tanımına yakın bir işadamı. Osmanlı döneminde gayrimüslüm politikaları nedeniyle ticarete itildiklerini söyleyen Nikolaidis, Milli Şef döneminde tohumları atılan, Demokrat Parti döneminde icraata kanlı dökülen politikaların gayrimüslümleri nasıl yoksullaştırdığını şöyle anlatıyor:

 
“ İnönü dönemindeki Varlık Vergisi acıydı. Bazı tanıdıklarım vergi borcunu ödeyemediği için Aşkale’ye taş kırmaya gitti. Ama 6/7 Eylül kadar acı değildi. Harbiye’deki dükkanım basıldı. Çelik kasamız oksijenle kesilip içindeki binlerce senet yakıldı, sokaklara atıldı. 600 tane buzdolabı kamyonların, tramvayların arkasında sürüklenerek tahrip edildi. Salı gecesiydi hiç unutmuyorum. O benim yok oluş gecemdi. “


Talan, yağma, tahrip Nikolaidis’i bir gecede yoksullaştırır binlerce gayrimüslüm gibi. Binlerce borç senedinin izini sürmek imkansızdır. Ama Türkler arasında borcunu ödemek için sıraya girenler de vardır. 2 yıllık bir toparlanma sürecinin ardından “Türkiye’de kalacak bir nedenim kalmadı” diyerek 57’de Avustralya’ya göç eder. “Ömrümün sonuna kadar  ferah bir şekilde yaşayacağıma inanıyordum” diyen Nikoloidis, geldiği bu yeni kıtada General Motors’a bu kez işçi olarak girer. Yani bir dönemin işadamı Nikolaidis bu kez işçi olur. Depo sorumlusu olarak 7 yıl çalışır. Ardından yine ticarete atılır. Fish&Cips(balık ve patates) dükkanı açar. 14 yılın sonunda işi bırakır, kendisini araştırmalara verir Nikolaidis. Şimdi Osmanlı ve Bizans tarihi üzerine araştırmalar yapıyor. Mütevazılığı elinden bırakmadan “benimkisi merak” diyor. 


İçinde herhangi bir kırgınlık taşımadığını ifade eden Nikolaidis halka değil politikacılara kızgın olduğunu söylüyor. Çocuklara acıları devretmemeyi savunan 84 yaşındaki Nikolaidis her sene bir aylığına İstanbul’a geliyor. İstanbul aşığı. Lüfer ve rakı ahengi unutamadığı tadlardan. Göç ederken giydiği ceket ve pantolonu gösteriyor bizlere. Hiç atmayı düşünmemiş. Belli ki çok şey ifade ediyor onun için.  


Eşiyle kurduğu yeni dünyada mutlu. Ama İstanbul günlerini çok özlüyor. Dostluklar başkaydı diyor. Para şeytan işi derken insanlara neler yaptırabildiğinin mağduru bir ses tonunu yakalamamak mümkün olmuyor. Kaygıları hep Türkiye’den yana. Takip ediyor siyasi gelişmeleri. Dincilik ve milliyetçilik kötü diye geçmişi özetleyen cümleyi en sonunda kuruyor.